2005-07-05 - 15:17
AK Parti Grup Başkanvekili Sadullah Ergin, hakim ve savcı atama yöntemi ile yargıda siyasallaşma yaşanacağı konusundaki iddialara, ''Bu atama yöntemi ile yargıda siyasallaşma yaşanacağı iddiası doğru ise bu iddiayı ortaya atanlar da aynı yöntemlerle hakim ve savcı olmuşlardır'' diye yanıt verdi.
Ergin, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, 22. Dönem parlamentosunun gerek çalışma saati ve gerekse çıkardığı yasalarla benzeri görülmemiş bir performans ortaya koyduğunu söyledi. Türkiye'nin uzun yıllar böylesine istikrarlı ve çalışkan bir parlamentonun özlemini duyduğunu ifade eden Ergin, ''Şu anda sahip olduğumuz bu imkan Türkiye'mizin, Türk siyasetinin ve Türk ekonomisinin en önemli dinamiğidir'' dedi.
22. Dönem 3. Yasama Yılında çıkarılan 166 yasa ile 3. Yasama Yılının sonunda toplam 630 tasarı ve teklifin yasalaştığını kaydeden Ergin, milletvekillerine teşekkür etti. Ergin, üç yasama yılı boyunca münferit bir iki olay dışında Mecliste büyük bir olgunluk ve uyum içerisinde çalışıldığını anlatarak, ''Ancak son hafta yaşananları biz de arzu etmedik. CHP'nin Genel Kurulu terk etmesini doğru bulmadığımızı ifade ediyorum'' diye konuştu.
''Türkiye'nin ekonomik ve demokratik gelişimini hızlandırdığı bu dönemin hazımsızlığı içinde olanların, bu huzur ortamını sabote etmek ve Türkiye'yi tekrar eski karanlık kaos ortamına sürüklemek istediklerini'' kaydeden Ergin, ''Adalet Bakanlığı'mızda yaşanan intihar saldırısı ve demiryoluna yapılan saldırılar bu gayretin ürünüdür. Tüm terör olaylarını nefretle kınıyoruz. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz'' dedi.
YARGI CEVABI
AK Parti Grup Başkanvekili Ergin, Yargıtay ve son olarak Barolar Birliği'nin, Hükümeti ''Yargıyı siyasallaştırma çabası ile yasa çıkarmakla'' suçladıklarını hatırlatarak, şunları söyledi:
''Bu suçlamaların hiçbir temeli yoktur. Hükümet, hangi icraatıyla yargıyı siyasallaştırma çabasına girmiştir. Bir tek somut örnek vermelerini beklerdik doğrusu. 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nda yapılan değişiklikler öncesinde tüm kurumların görüşü alınmıştır. Başta Yargıtay olmak üzere bu kanun tasarısı ile ilgili olarak bugün dile getirdiği şikayetlerin hiçbirisini resmi görüşünde bildirmemiştir.
Hakim ve savcıların mesleğe alınmalarına ilişkin uygulamalara bir göz atalım.
1934-1972 (38 yıl) arası Bakanlık müsteşarı, teftiş kurulu başkanı, hukuk, ceza işleri, personel genel müdüründen oluşan heyetin mütalaası ile Adalet Bakanı atama yapıyor.
1972-1983 (11 yıl) arası, bu tarihlerde kuruldan bir üye de mülakat ekibine alınmış yine aynı yöntemle atamalar yapılmıştır.
1983'ten bugüne kadar (22 yıl) müsteşar, teftiş kurulu başkanı, hukuk işleri, ceza işleri genel müdürleri ve personel genel müdüründen kurulu heyet mülakat yapmış, 1987 yılından sonra bu yöntemle yazılı sınavı kazananlar arasından mülakatla 8 bin 162 hakim adayı alınmıştır. 1998 yılından sonra da sınavlar bakanlık bünyesinden çıkmış ve ÖSYM tarafından yazılı sınavlar yapılmaya başlanmıştır.
1934 yılından beri hakim adayları aynı yöntemle mülakata tabi tutulmuştur. Yapılan son değişiklikle de mülakat heyetinde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.
Bu atama yöntemi ile yargıda siyasallaşma yaşanacağı iddiası doğru ise bu iddiayı ortaya atanlar da aynı yöntemlerle hakim ve savcı olmuşlardır. Buradan bu açıklama sahiplerinin de siyasal bir refleksle bu beyanlarda bulundukları söylenebilir mi? Bu son açıklama da bir siyasal sürecin ürünü olarak görülebilir mi? Biz bu değerlendirmenin doğru olmadığını düşünüyoruz. Aksi halde görevde olan tüm yargı mensupları zan altında bırakılmış olur.''
''DEĞİŞTİRİLMEDİ''
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nda yapılan değişiklikte sınav sistemi ve mülakat heyetinin değiştirilmediğini hatırlatan Ergin, ''Bundan önce hakim ve savcılar nasıl göreve başlıyorlarsa, bugün de aynı şekilde başlayacaklardır'' dedi.
Ergin, avukatlıktan hakim ve savcılığa geçiş konusunda kolaylık getirildiği iddiasının da ciddiyetten uzak olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
''Zira mevcut 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 39. maddesine göre avukatlıktan geçiş için 5 yıl avukatlık yapmak ve 35 yaşını doldurmamış olmak şartı vardır. Bu yöntemle çok sayıda hakim ve savcı alınmıştır. Yeni yaptığımız düzenleme ile bu şartlara ilaveten ÖSYM Başkanlığı'nın yapacağı yazılı sınavda başarılı olmak, 6 ay staj yapmak, staj sonunda Türkiye Adalet Akademisi'nce yapılacak 2. sınavda da başarılı olmak şartları getirilmiştir.
Şimdi izan ve insaf sahiplerine sormak lazım, avukatlıktan hakim ve savcılık mesleğine geçiş kolaylaştırılmış mıdır, zorlaştırılmış mıdır?
Şu hususun altını çiziyorum; 1934 yılından beri aynı yöntemle mülakatlar yapılmıştır. Hükümetin getirdiği tasarı ve Meclisimizin yasalaştırdığı metinde sınav sistemiyle hiç oynanmamıştır. Aksine avukatlıktan hakim-savcılık mesleğine geçişte daha ağır ve objektif şartlar getirilmiştir.''
ÖZOK'A CEVAP
Ergin, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok'un bu yöndeki açıklamalarının tutarsız ve mesnetsiz olduğunu öne sürerek, ''Kaldı ki sayın Özok bu konuda en son konuşması gereken kişidir. Zira kendisi CHP üyesi ve delegesi iken Anayasa Mahkemesi üyeliğini talep etmiş ve atanmıştır. Kamuoyundan gelen yoğun tepkiler üzerine istifa etmek zorunda kalmıştır. Bu anlamda sayın Özok'un yargının siyasallaşmasına yönelik anlayış ve değerlendirmelerinde hangi hassasiyetleri taşıdığını Türkiye bilmektedir'' diye konuştu.
Gerçeklerle örtüşmeyen bu yöndeki beyanları ibretle ve üzüntüyle izlediklerini ifade eden Özok, değerlendirmeyi milletin sağduyusuna bıraktıklarını söyledi.
Ergin, bir gazetecinin CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç'un, uyuyan bakanlar için uykudan uyandırma aleti tanıtmasını hatırlatması üzerine, ''Ben televolelik işlerle uğraşmıyorum. Bunu sayın hocaya sorun'' dedi.
22. Dönem 3. Yasama Yılında çıkarılan 166 yasa ile 3. Yasama Yılının sonunda toplam 630 tasarı ve teklifin yasalaştığını kaydeden Ergin, milletvekillerine teşekkür etti. Ergin, üç yasama yılı boyunca münferit bir iki olay dışında Mecliste büyük bir olgunluk ve uyum içerisinde çalışıldığını anlatarak, ''Ancak son hafta yaşananları biz de arzu etmedik. CHP'nin Genel Kurulu terk etmesini doğru bulmadığımızı ifade ediyorum'' diye konuştu.
''Türkiye'nin ekonomik ve demokratik gelişimini hızlandırdığı bu dönemin hazımsızlığı içinde olanların, bu huzur ortamını sabote etmek ve Türkiye'yi tekrar eski karanlık kaos ortamına sürüklemek istediklerini'' kaydeden Ergin, ''Adalet Bakanlığı'mızda yaşanan intihar saldırısı ve demiryoluna yapılan saldırılar bu gayretin ürünüdür. Tüm terör olaylarını nefretle kınıyoruz. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz'' dedi.
YARGI CEVABI
AK Parti Grup Başkanvekili Ergin, Yargıtay ve son olarak Barolar Birliği'nin, Hükümeti ''Yargıyı siyasallaştırma çabası ile yasa çıkarmakla'' suçladıklarını hatırlatarak, şunları söyledi:
''Bu suçlamaların hiçbir temeli yoktur. Hükümet, hangi icraatıyla yargıyı siyasallaştırma çabasına girmiştir. Bir tek somut örnek vermelerini beklerdik doğrusu. 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nda yapılan değişiklikler öncesinde tüm kurumların görüşü alınmıştır. Başta Yargıtay olmak üzere bu kanun tasarısı ile ilgili olarak bugün dile getirdiği şikayetlerin hiçbirisini resmi görüşünde bildirmemiştir.
Hakim ve savcıların mesleğe alınmalarına ilişkin uygulamalara bir göz atalım.
1934-1972 (38 yıl) arası Bakanlık müsteşarı, teftiş kurulu başkanı, hukuk, ceza işleri, personel genel müdüründen oluşan heyetin mütalaası ile Adalet Bakanı atama yapıyor.
1972-1983 (11 yıl) arası, bu tarihlerde kuruldan bir üye de mülakat ekibine alınmış yine aynı yöntemle atamalar yapılmıştır.
1983'ten bugüne kadar (22 yıl) müsteşar, teftiş kurulu başkanı, hukuk işleri, ceza işleri genel müdürleri ve personel genel müdüründen kurulu heyet mülakat yapmış, 1987 yılından sonra bu yöntemle yazılı sınavı kazananlar arasından mülakatla 8 bin 162 hakim adayı alınmıştır. 1998 yılından sonra da sınavlar bakanlık bünyesinden çıkmış ve ÖSYM tarafından yazılı sınavlar yapılmaya başlanmıştır.
1934 yılından beri hakim adayları aynı yöntemle mülakata tabi tutulmuştur. Yapılan son değişiklikle de mülakat heyetinde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.
Bu atama yöntemi ile yargıda siyasallaşma yaşanacağı iddiası doğru ise bu iddiayı ortaya atanlar da aynı yöntemlerle hakim ve savcı olmuşlardır. Buradan bu açıklama sahiplerinin de siyasal bir refleksle bu beyanlarda bulundukları söylenebilir mi? Bu son açıklama da bir siyasal sürecin ürünü olarak görülebilir mi? Biz bu değerlendirmenin doğru olmadığını düşünüyoruz. Aksi halde görevde olan tüm yargı mensupları zan altında bırakılmış olur.''
''DEĞİŞTİRİLMEDİ''
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nda yapılan değişiklikte sınav sistemi ve mülakat heyetinin değiştirilmediğini hatırlatan Ergin, ''Bundan önce hakim ve savcılar nasıl göreve başlıyorlarsa, bugün de aynı şekilde başlayacaklardır'' dedi.
Ergin, avukatlıktan hakim ve savcılığa geçiş konusunda kolaylık getirildiği iddiasının da ciddiyetten uzak olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
''Zira mevcut 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 39. maddesine göre avukatlıktan geçiş için 5 yıl avukatlık yapmak ve 35 yaşını doldurmamış olmak şartı vardır. Bu yöntemle çok sayıda hakim ve savcı alınmıştır. Yeni yaptığımız düzenleme ile bu şartlara ilaveten ÖSYM Başkanlığı'nın yapacağı yazılı sınavda başarılı olmak, 6 ay staj yapmak, staj sonunda Türkiye Adalet Akademisi'nce yapılacak 2. sınavda da başarılı olmak şartları getirilmiştir.
Şimdi izan ve insaf sahiplerine sormak lazım, avukatlıktan hakim ve savcılık mesleğine geçiş kolaylaştırılmış mıdır, zorlaştırılmış mıdır?
Şu hususun altını çiziyorum; 1934 yılından beri aynı yöntemle mülakatlar yapılmıştır. Hükümetin getirdiği tasarı ve Meclisimizin yasalaştırdığı metinde sınav sistemiyle hiç oynanmamıştır. Aksine avukatlıktan hakim-savcılık mesleğine geçişte daha ağır ve objektif şartlar getirilmiştir.''
ÖZOK'A CEVAP
Ergin, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok'un bu yöndeki açıklamalarının tutarsız ve mesnetsiz olduğunu öne sürerek, ''Kaldı ki sayın Özok bu konuda en son konuşması gereken kişidir. Zira kendisi CHP üyesi ve delegesi iken Anayasa Mahkemesi üyeliğini talep etmiş ve atanmıştır. Kamuoyundan gelen yoğun tepkiler üzerine istifa etmek zorunda kalmıştır. Bu anlamda sayın Özok'un yargının siyasallaşmasına yönelik anlayış ve değerlendirmelerinde hangi hassasiyetleri taşıdığını Türkiye bilmektedir'' diye konuştu.
Gerçeklerle örtüşmeyen bu yöndeki beyanları ibretle ve üzüntüyle izlediklerini ifade eden Özok, değerlendirmeyi milletin sağduyusuna bıraktıklarını söyledi.
Ergin, bir gazetecinin CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç'un, uyuyan bakanlar için uykudan uyandırma aleti tanıtmasını hatırlatması üzerine, ''Ben televolelik işlerle uğraşmıyorum. Bunu sayın hocaya sorun'' dedi.
