2004-09-07 - 14:30
TBMM BAŞKANI ARINÇ: "TÜRKİYE, BİRÇOK MEDENİYETİN BULUŞMA NOKTASIDIR"
TBMM Başkanı Arınç, NATO Parlamenter Asamblesi heyeti onuruna TBMM'de yemek verdi. Yemekte konuşan Arınç, "Doğuyu ve batıyı birleştiren eşsiz jeopolitik konumu, Türkiye'nin önemini arttırmaktadır. Türkiye bu konumunu, barış ve huzurun sağlanması için kullanmaktadır" dedi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, bu yılki Yıllık Çalışma Ziyareti'ni Türkiye'ye yapan NATO Parlamenter Asamblesi heyeti onuruna, TBMM Tören Salonunda bir öğle yemeği verdi.

Yemek öncesinde bir konuşma yapan Arınç, Türkiye Cumhuriyeti'nin bölgesi ve tüm insanlık için huzur ve barış isteyen bir ülke olduğunu vurguladı. Türkiye'nin bunun için gerekli koşulları hazırlamak yönünde yoğun bir çaba harcadığını kaydeden Arınç, NATO ve Avrupa Birliği gibi kuruluşlarla ortaklığın da bu temel amacın bir yansıması olduğunu ifade etti. Türkiye'nin yalnızca NATO'nun değil, uluslar arası barışı sağlamaya yönelik bir çok kuruluşun ya kurucu, ya da çok eski üyesi olduğunu hatırlatan Arınç, "Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle bir çok medeniyetin buluşma noktasıdır. Doğuyu ve batıyı birleştiren eşsiz jeopolitik konumu da Türkiye'nin önemini artırmaktadır. Türkiye bu konumunu, barış ve huzurun sağlanması için kullanmaktadır" dedi.

TBMM Başkanı Bülent Arınç, NATO Parlamenter Asamblesi heyetini kabulünde yaptığı konuşmanın ardından, heyet üyelerinin sorularını da yanıtladı.

Slovakya temsilcisinin seçimlerle ilgili yüzde 10 barajı ve Meclis'teki 550 milletvekilinden kaçının azıklıklardan oluştuğu yönündeki sorularına Arınç şöyle yanıt verdi:

"Seçim sistemimizde yüzde 10 barajı var. Bu bir gerçek. Avrupa ve dünyanın diğer demokratik ülkelerinde böylesine yüksek bir seçim barajı olmadığını biliyoruz. O nedenle Türkiye'de uygulanan baraj yüksek. Anayasamız seçim sisteminde iki hususun gözetilmesini emrediyor; temsilde adalet ve yönetimde istikrar.

1982 yılından bu yana bu iki hususun bağdaştırılması amacıyla yüzde 10'luk baraj uygulanmıştır. 3 Kasım 2002 seçimlerine de 18 parti girmesine rağmen, iki parti barajı aşmış ve parlamentoda temsil hakkı kazanmıştır. Bir siyasi parti ise, yüzde 9.5 oy almasına rağmen Mecliste temsil hakkı elde edememiştir. Bu halkımızın tercihidir.

Bu konu üzerinde gerçekten düşünülmekte ve bunun mahzurları giderilmeye çalışılmaktadır. Yani siyasi partilerin aldıkları oy kadar mecliste temsil edilmelerinin sağlanması, temsilde adaletin yerine getirilmesi için gereklidir.

Ancak, yönetimde istikrar hususunun da gerçekleştirilmesi için bu gerekliliğin hangi yolla sağlanabileceğine dair düşünceler var. Bu düşünceler parlamentoda uzlaşmayla yapılacak seçimlere kadar mutlaka geliştirilecektir diye düşünüyorum.

Ama şu bir gerçek, yüzde 10 barajı Türkiye ve dünya gerçekliğinde yüksek bir baraj olarak kalmıştır. Temsilde adaletin sağlanması için bu yüksek barajın mahzurlarını giderecek yeni bir seçim kanunu yapmalıyız.

İkinci soruya gelince; Türkiye'de ulusal azınlık tanımı ne Anayasamızda, ne seçim yasasında, ne de başka yasalarımızda yoktur. Türkiye'de yaşayan herkes eşit düzeyde hak sahibidir. Herkes Türkiye'nin her seçim bölgesinden aday olabilir. Anayasamızda böyle bir tanımlamayla kendisine kontenjan ayrılmış bir bölüm yok.

Etnik kökeni, dini veya mezhebi çok farklı olsa bile, Türkiye'de vatandaşlık bağıyla Anayasanın kabul ettiği herkes eşit haklardan istifade etmektedir. Yani etnik kökeni farklı milletvekillerimiz vardır. Bunlar azınlık değil, çoğunluğun eşit haklara sahip birer üyesi olarak parlamentoda temsil edilmektedir"

Bülent Arınç, bir başka asamble üyesinin 550 milletvekilinden kaçının bayan olduğu sorusuna, " bu soru bizi daima mahcup ediyor. 550 milletvekilinin 23'ü kadın. Bu da yüzde 5'e yakın bir oran.

Size söz veriyorum. Bundan sonra yapılacak seçimlerde bayanlar çok daha yüksek oranda temsil edilecekler. Çünkü biz kadınların siyasete katılmasını ve siyasete dinamizm getirmesini istiyoruz. Önümüzdeki genel ve yerel seçimlerde daha çok kadının katılıp temsil edileceğini göreceksiniz. Bu da bizi mutlu edecektir" karşılığını verdi.

Arınç, aynı üyenin "Peki kadınların politikayla ilgilenmelerini zor kılan nedenler nelerdir. Ya da politikayla ilgilenmeleri için ne gibi düzenlemeler yapacaksınız?" sorusuna da şöyle cevap verdi:

"Son Anayasa değişikliğinde devletin kadın-erkek eşitliğini mutlaka sağlayacağı hükmü konulmuştur. Bu hüküm önce de vardı, ancak yapılan değişiklikle daha da güçlendirildi.

Mustafa Kemal Atatürk döneminde kadınlara seçme ve seçilme hakkı pek çok Avrupa ülkesinden önce verilmiştir. Yine Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana kadınlar Mecliste temsil edilmiş, belediye başkanı olmuşlardır.

Geçmiş dönemlere göre, bu dönem parlamentoda daha fazla kadın milletvekili var. Sorun bence biraz da psikolojik. Yoksa kadınların önünde politikaya girmeleri, ya da politikayla ilgilenmeleri konusunda bir engel yok. Bu psikolojik engelleri aşarak bir takım tedbirler alacağız."

Brifingde soru cevap bölümünün de tamamlanmasının ardından NATO-PA heyetinde yer alan Polonya Senato Başkanı kürsüye gelerek bir teşekkür konuşması yaptı.

TBMM Başkanı Bülent Arınç, daha sonra konuk heyete Meclis Genel Kurulu'nu gezdirdi. Arınç, genel kurulun yapısı ve çalışma sistemiyle ilgili konuk parlamenterlere ayrıntılı bilgi verdi.

Konukların genel kurul ve Meclisle ilgili sorularını da cevaplandıran Arınç, arka bahçeyi de gezdirdi.

Tören salonunda konuk NATO PA heyetine öğle yemeği veren TBMM Başkanı Bülent Arınç, heyetle şeref kapısı önünde hatıra fotoğrafı çektirdi.

Konuk heyet, öğleden sonra TBMM Başkanı Arınç'ın başkanlığında Çankaya Köşkü'ne çıkarak Cumhurbaşkanı Sezer tarafından kabul edildi.



Arınç'ın yemeğine, heyet lideri NATO PA Türk Grubu Başkanı Vahit Erdem ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Açıkalın'ın yanı sıra, 15 üye ülkeden toplam 27 milletvekili katıldı.

Saat 12.30'da verilen yemeğe, şu parlamenterler katıldı:

Michelle Keefe (Belçika), Theo Kelchtermans (Belçika), John Underwood (Belçika), Assen Agov (Bulgaristan), Jane Cordy (Kanada), Lisbeth Petersen (Danimarka), Sven Mıkser (Estonya), Pierre Lellouche (Fransa), Jacques Chaumont (Fransa), Esad Rahic (Makedonya), Slobodan Casule (Makedonya), Hans Raıdel (Almanya), Angela Scaramuzzi (İtalya), Gianni Nieddu (İtalya), Ennia Cucchıarrelli (İtalya), Fred Sunnen (Lüksemburg), Longin Pastusıak (Polonya), Mariusz Perzyna (Polonya), Cristian Valeriu Buzea (Romanya), Jozef Banas (Slovakya), Segundo Bru (İspanya), Roberto Soravılla (İspanya), Ana Maria Chacon (İspanya), Peter Viggers (İngiltere), Susan Mıllar (İngiltere), David Hobbs (İngiltere), Şimon Lunn (İngiltere).