TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Adalet Bakanlığının 2026 yılı bütçesinin görüşmelerine başlandı.
Komisyonda, Adalet Bakanlığının 2026 yılı bütçesinin yanı sıra Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), Türkiye Adalet Akademisi, Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK), Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ile Danıştay'ın bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları görüşülecek.
Görüşmeler öncesinde CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, partisinin tutuklu belediye başkanlarının fotoğraflarından oluşan dövizin yer aldığı kafesi Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a gösterdi. Bunun üzerine Tunç, "Adalet var, ayrıcalık yok." ifadesini kullandı. CHP milletvekillerinin beyaz renkli toros model otomobilin maketini göstermesine karşılık Tunç, "1990'lı yılların sembolü, siz o zaman iktidardaydınız." dedi.
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı ve Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, Bakanlığının 2026 yılı bütçesine ilişkin sunumuna başladığı sırada Bakan Tunç'un yanına gelerek elindeki siyah zarfları bıraktı.
Kadına yönelik şiddetle ilgili kendisine mektuplar geldiğini belirten Kaya, "Kadına yönelik şiddet politiktir." dedi. Bunun üzerine sunumuna ara veren Tunç, "Kadına şiddet kırmızı çizgimiz. Kadına şiddette cezaları artıran biziz. Siz kadına şiddetle ilgili ne yaptınız? Onu söyleyin. Şov yapmayın, şov yapıyorsunuz. Kadınlar üzerinden siyaset yaptırmayız. Böyle bir saygısızlık olabilir mi?" diye konuştu.
Bunun üzerine Komisyon Başkanı Muş'un görüşmelere ara vermesinin ardından Bakan Tunç, salondan ayrıldı.
Aranın ardından tekrar toplantıyı açan Komisyon Başkanı Mehmet Muş, toplantının düzen içerisinde yapılmasının kendisinin en temel görevi olduğunu belirtti. Muş, konuşmasına başlayan Bakan Tunç'un önüne geçilerek yapılan eylemi tasvip etmediğini vurguladı.
Yılmaz Tunç, Bakanlığının 2026 yılı bütçesine ilişkin sunumuna devam etti.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Adalet Bakanlığının 2026 yılı bütçesine ilişkin sunumunda, adaletin, insan onurunu koruduğunu, devleti ve milleti ayakta tutan yegane değer olduğunu dile getirdi. Adaletin, insan hak ve özgürlüklerinin teminatı, toplumsal huzur ve barışın güvencesi olduğuna işaret eden Tunç, "Devletin varlık sebebi en başta adaleti sağlamaktır." ifadesini kullandı.
Adaletin hakkıyla tecellisi için son 23 yılda birçok faaliyet yürüttüklerini belirten Tunç, hukuk devleti ilkesini tahkim eden, temel hak ve özgürlükleri güçlendiren, hak arama yollarını genişleten, yargının ihtiyaç duyduğu fiziki ve teknolojik imkanları geliştiren, insan kaynağı kapasitesini artıran, mevzuatı çağın gereklerine ve milletin ihtiyaçlarına uyarlayan köklü reformlara imza attıklarını dile getirdi.
Adaletin olmazsa olmaz şartı hukuk devletinin gereği, sistemi vesayetçi anlayıştan arındırmak, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını güçlendirmek, hukukun üstünlüğünü hakim kılmak için Anayasa'da da önemli reformların hayata geçirildiğini kaydeden Tunç, Türkiye'nin yüksek standartlı demokrasiye kavuşmasının mücadelesini verdiklerini söyledi.
Adaletin her alanda hissedilmesi için hak arama yollarını genişlettiklerini, yeni mekanizmalar oluşturduklarını bildiren Tunç, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'nun kurulduğunu, bilgi edinme hakkı, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı gibi hakların da vatandaşlara tanındığını anımsattı.
- "11. ve 12. yargı paketleriyle adalet sistemimizin etkinliğini hedefliyoruz"
Adalet Bakanı Tunç, adalet anlayışının durağan olmadığını vurgulayarak, Türkiye'nin son çeyrek asırda hukuk alanında da büyük bir dönüşüm ve ilerleme sağlandığını belirtti.
Söz konusu dönemde temel kanunların tümünün yenilendiğini dile getiren Tunç, Yargı Reformu Strateji Belgeleri ile reform adımlarının kararlılıkla atıldığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 23 Ocak 2025'te Türkiye Yüzyılı Yargı Reformu Stratejisi'nin kamuoyu ile paylaşıldığını anımsatan Tunç, "Hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir bir adalet sistemi vizyonuyla hazırlanan Belgede, 5 temel amaç, 45 hedef ve 264 faaliyetle geleceğe yönelik bir yol haritası belirledik." değerlendirmesinde bulundu.
Belgeyi, "Özgürlüğün, güvenin ve hakkın adaletle buluştuğu bir Türkiye vizyonunun ifadesi" şeklinde niteleyen Tunç, "Türkiye Yüzyılı'nda hedefimiz adaleti daha erişilebilir kılmak, yargılamaların makul sürede sonuçlanmasını sağlamak ve vatandaşlarımızın yargı hizmetlerinden memnuniyetini daha da artırmaktır." sözlerini sarf etti.
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde taahhüt edilen hedefleri hayata geçirdiklerini kaydeden Tunç, 10. Yargı Paketi'yle infazla ilgili düzenlemelerin hayata geçirildiğini, ceza adaleti sisteminin güçlendirildiğini, bazı suçlarda caydırıcılığın sağlandığını, Noterlik Kanunu'nun da yeniden gözden geçirildiğini anlattı.
"Hazırlık çalışmalarını tamamladığımız 11. ve 12. yargı paketleriyle adalet sistemimizin etkinliğini daha da artırmayı ve yargı süreçlerini daha da hızlandırmayı hedefliyoruz." diye konuşan Tunç, şöyle devam etti:
"11. Yargı Paketi'yle ceza adaleti sistemini güçlendirmeye, yaptırım sisteminin caydırıcılığını artırmaya ve bilişim suçlarıyla daha etkin mücadeleye yönelik bazı önemli değişiklik önerilerini Meclisimizin takdirlerine arz etmeyi planlıyoruz. 12. Yargı Paketi'yle de hukuk yargılamalarının makul sürede tamamlanması, mülkiyet hakkının daha etkin korunması, avukatların bilgi ve belge temin etmelerinin kolaylaştırılması ve noter yardımcılığı kurumunun ihdas edilmesi gibi konularda düzenlemeler yapılmasını amaçlıyoruz.
Bunların yanında Bakanlığımızca oluşturulan bilim kurulu tarafından Cebri İcra Kanunu Taslağı hazırlanmış ve kamuoyunun görüşüne arz edilmiştir. Ayrıca tebligat işlemlerinde yargılamaların uzamasına neden olan hataların azaltılmasına yönelik önerilerimize ilişkin çalışmalarımızı da tamamlamış bulunmaktayız. Kanunlaşan yargı paketleri kapsamında emeği geçen TBMM Adalet Komisyonu Başkan ve üyeleriyle değerli milletvekillerimize, çalışmalarımıza katkı sağlayan akademisyenlerimize teşekkür ediyorum."
- "Toplam 12 milyon 10 bin 82 derdest dosya bulunmaktadır"
Adalet Bakanı Tunç, adaletin tecellisinin yalnızca kanunlarla değil, kanunları doğru yorumlayıp eksiksiz uygulayacak güçlü bir yargı teşkilatının varlığıyla mümkün olduğunu vurguladı.
Yargı teşkilatının "hakkın yerini bulması için büyük bir özveriyle görev yaptığını" belirten Tunç, "2025 yılı Kasım ayı itibarıyla Cumhuriyet başsavcılıklarında 6 milyon 68 bin 751, ilk derece mahkemelerinde 3 milyon 935 bin, istinaf mahkemelerinde 1 milyon 536 bin 865, temyiz mahkemelerinde ise 469 bin 466 olmak üzere toplam 12 milyon 10 bin 82 derdest dosya bulunmaktadır." bilgisini paylaştı.
Bakan Tunç, 2024 Kasım itibarıyla yargı teşkilatınca 10 milyon 960 bin 177 karar verildiğini, bu yılın aynı döneminde ise yüzde 4 artışla toplam 11 milyon 397 bin 74 dosyada karar verildiğini, yıl sonu itibarıyla 14 milyonun üzerinde karar verileceğini beklediklerini aktardı.
Tunç, 2002'de 1847 olan kadın hakim ve savcı sayısının yüzde 431 artırılarak 9 bin 813'e yükseltildiğini, OECD Raporunda Türkiye'nin 2014'ten bu yana kadın hakim oranını en çok artıran ülke olduğunun ifade edildiğini anımsattı.
- "Makul sürede yargılanma hakkının daha etkin korunmasını amaçlıyoruz"
Adalet Bakanı Tunç, hukuk fakültelerindeki eğitim kalitesinin artırılması, Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı'nın getirilmesi, hakim ve savcı yardımcılığı uygulaması ile yargıdaki insan kaynağını daha da güçlendirdiklerini, güçlendirmeye devam edeceklerini kaydetti.
Adli yargıda 2002'de 3 bin 581 olan mahkeme sayısının 8 bin 681'e yükseldiğini, idari yargıda da faal mahkeme sayısının 146'dan 239'a çıkarıldığını söyleyen Tunç, adli ve idari yargıda da son 2,5 yılda 3 bin 470 mahkeme ve istinaf dairesi kurulduğunu, ihtisas mahkemelerinin belirlendiğini ifade etti.
Bölge adliye ve bölge idare mahkemesi sayılarının da artırıldığını vurgulayan Tunç, "Mahkemeler teşkilatı, adli tıp, bilirkişilik ve insan kaynakları kapasitemizin artırılması başta olmak üzere tüm bu çalışmalarımızla makul sürede yargılanma hakkının daha etkin korunmasını amaçlıyoruz." dedi.
Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu'nun (CEPEJ) Avrupa ülkelerindeki dosyaların ortalama görülme sürelerine ilişkin bilgi veren Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İdari yargı ilk derece mahkemelerinde ortalama görülme süresi ülkemizde 168 gündür. Bu süre Fransa'da 314, Almanya'da 408, İtalya'da 574 gündür. İstinafta ortalama görülme süremiz 136 gün iken İspanya'da 325, Fransa'da 329, Almanya'da 460 gündür.
Hukuk mahkemelerinde çekişmeli davalarda ortalama görülme süresi ülkemizde 397 gündür. Bu süre Fransa'da 333, İspanya'da 359, İtalya'da 540 gündür. Adli istinafta ortalama görülme süremiz 373 gün iken İspanya'da 343, Almanya'da 391, Fransa'da 489, İtalya'da 753 gündür. Ceza mahkemelerinde ortalama görülme süresi ülkemizde 228 gündür. Bu süre İspanya'da 203, İtalya'da 355 gündür. İstinafta ortalama görülme süresi 226 gün iken Hollanda'da 295, Fransa'da 366, İtalya'da 750 gündür. Görüldüğü üzere nüfus veya iş yükü dikkate alındığında bize yakın Avrupa ülkelerinden daha olumlu bir tabloya sahip olduğumuzu söyleyebilirim."
Tunç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Adalet Bakanlığının 2026 yılı bütçesine ilişkin sunumunda, ceza adaleti sisteminin etkinliğini artırmaya yönelik önemli düzenlemeler yaptıklarını ve sisteme yeni müesseseler kazandırdıklarını belirtti.
Lekelenmeme hakkı kapsamında haksız, temelsiz ve yersiz suçlamaları engellemek için "soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar" verilebilmesinin yolunu açtıklarını anımsatan Tunç, 2017'den bu yana 1 milyon 413 bin 397 dosyada bu yönde karar verildiğini bildirdi.
İfade almaya yönelik yakalama kararlarından kaynaklı mağduriyetleri gidermek amacıyla taahhütle serbest kalma uygulamasını hayata geçirdiklerini aktaran Tunç, bugüne kadar 549 bin 216 kişinin uygulamadan faydalandığını söyledi.
Çocuk tesliminin icra daireleri tarafından yerine getirilmesine yönelik uygulamayı kaldırarak herkesi rahatsız eden görüntülere son verdiklerini vurgulayan Tunç, "Artık bu işlemler, çocuk görüşme merkezlerinde uzmanlar tarafından ücretsiz yerine getiriliyor. 2025'te 16 yerde daha çocuk görüşme merkezi kurarak toplam sayıyı 822'ye yükselttik." ifadelerini kullandı.
Ceza infaz sisteminde amacın yalnızca suçluları cezalandırmak değil, onları yeniden topluma kazandırmak olduğunu aktaran Tunç, yaptıkları reformlarla uluslararası standartlara ve insan hakları alanındaki gelişmelere uygun, toplumsal ihtiyaçlara cevap veren ceza infaz sistemi oluşturulduğunu vurguladı.
Hükümlülerin yeniden topluma kazandırılmasına yönelik önemli uygulamaları hayata geçirdiklerini belirten Tunç, "Bu anlayışla hükümlülerin eğitimine, meslek edinmelerine ve sağlık hizmetlerine erişimine özel önem veriyoruz. Ceza infaz kurumlarında ve denetimli serbestlik müdürlüklerinde sosyal ve kültürel alanlarla mesleki eğitim alanlarında kurslar düzenliyoruz. 2025 yılı içerisinde verilen 470 mesleki eğitim kursu kapsamında 2 bin 447 denetimli serbestlik yükümlüsü meslek sertifikası almaya hak kazandı. Bunun yanında 2 bin 26 kişi ceza infaz kurumuna girdikten sonra okuryazar hale gelmiştir. Ayrıca ilkokul, ortaokul, lise, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeylerinde 81 bin 726 hükümlü ve tutuklu eğitim ve öğrenimlerine devam etmektedir." açıklamalarında bulundu.
En yenilikçi ve dönüştürücü adımlardan biri olarak nitelendirdiği alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin gerçekleştirildiğini ifade eden Tunç, şunları söyledi:
"Ceza hukukunda uzlaşma kurumunu, özel hukukta ise arabuluculuk sistemini hayata geçirdik. İhtiyari arabuluculuk kapsamında, 2013'ten bu yana 3 milyon 256 bin 855 dosya çözüme kavuşturulmuş olup, bu alanda başarı oranı yüzde 97'dir. Dava şartı arabuluculuk kapsamında da bugüne kadar 1 milyon 865 bin 681 dosyada anlaşma sağlanmıştır. Dava şartı arabuluculuk kapsamında anlaşma oranı yüzde 40 olarak gerçekleşmiştir. Toplamda anlaşma oranı ihtiyari ve dava şartı olarak yüzde 62 ortalaması vardır. Yine ceza hukukunda da 1 Ocak 2017'den bugüne toplam 1 milyon 990 bin 286 dosyada uzlaşma sağlanmıştır."
- "Ülkemiz yargıda bilişim teknolojileri konusunda birçok Avrupa ülkesinin ilerisinde"
Bakan Tunç, yargının teknolojik altyapısını daha da geliştirmek için son yıllarda önemli ve kalıcı adımlar attıklarını belirterek, yargının, dijital sistemlerin desteğiyle daha hızlı ve erişilebilir bir yapıya kavuştuğunu söyledi.
UYAP'ın 60 kurumla 200 farklı entegrasyonunu tamamladıklarını ifade eden Tunç, savcılıklar ve mahkemeler tarafından bilgi ve belgelerin artık saniyeler içerisinde temin edilebildiğini anlattı.
Tunç, icra ve iflas dairelerinin satış işlemlerinin sistem üzerinden yapılmasını, hizmetlerin e-Devlet'e taşınmasını, vatandaşların ve avukatların adliyeye gitmeden elektronik imzalarıyla dava açabilmelerini sağladıklarını belirterek, şu açıklamalarda bulundu:
"Yeni Adli Sicil Bilgi Sistemi ile vatandaşlarımıza 43 yabancı dilde adli sicil belgesi alabilme imkanını getirdik. Avukatlara bulundukları yerlerden cep telefonları dahil olmak üzere dosya ve duruşmalarını anlık olarak takip edebilme ve işlem yapabilme imkanı getirdik. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ve elektronik duruşma ile duruşmalara elektronik ortamda katılmanın yolunu açtık. 2013'ten bu yana 7 milyonun üzerinde SEGBİS görüşmesi, 2020'den bugüne kadar 4 milyonun üzerinde elektronik duruşma gerçekleştirildi. Elektronik tebligat uygulamasıyla tebligat süreçlerini hızlandırdık. Zorunlu elektronik tebligat sistemine geçtiğimiz 2019'dan bugüne kadar toplam 330 milyon e-Tebligat gönderildi.
Bilişimde uluslararası alanda örnek uygulamaları hayata geçirmeye devam ediyoruz. CEPEJ'in hazırladığı endekse göre ülkemiz yargıda bilişim teknolojileri konusunda birçok Avrupa ülkesinin ilerisindedir. Ülkemiz bu alanda Avrupa ülkeleri arasında hukuk yargılamalarında ikinci, ceza yargılamasında dördüncü ve idari yargıda ise üçüncü sıradadır. Almanya, İngiltere ve Fransa bizim gerimizdedir. Yine OECD Raporu'nda ülkemiz, dijitalleşmede en proaktif beşinci ülke olmuştur. Bu alanda gelişmiş birçok Avrupa ülkesi, ülkemizin gerisindedir."
Adalet hizmetlerinin önemli bir parçasının da noterlikler olduğuna belirten Tunç, 2002'de 1231 olan noterlik sayısını 2 bin 385'e yükselttiklerini söyledi.
Hafta sonu nöbetçi noterlik uygulamasıyla 7 gün hizmet verilmesini sağladıklarını ifade eden Tunç, bu kapsamda nöbetçi noterliklerde 4 milyon işlem yapıldığını bildirdi.
Bakan Tunç, "Güvenli Ödeme Sistemi ile noterlik işlemlerindeki para alışverişlerinde yaşanan sorunların ve dolandırıcılığın önüne geçtik. 2024 yılının eylül ayında ise ikinci el taşıt alım satımlarında bu sistemi zorunlu hale getirdik." dedi.
- "Kamu zararına sebebiyet veren bir tespit bulunmadı"
Adalet hizmetlerine tahsis edilen bütçeyi yıllar içinde artırdıklarını belirten Tunç, "Sayıştay tarafından tespit edilen hususlarla ilgili olarak kurumlarla iletişim halinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sayıştay Raporu'nda kamu zararına sebebiyet veren bir tespit bulunmadığını da belirtmek isterim." diye konuştu.
Öte yandan Tunç, Bakanlık bütçesine ilişkin sunuma başladığı sırada CHP Osmaniye Milletvekili Asu Kaya tarafından kendisine verilen siyah zarflara ilişkin, "53 mektup var, tamamı bilgisayar çıktısı, el yazısıyla yazılmamış. Hiçbirinde de ıslak imza yok. 51 adedinde isim de belirtilmemiş. Eğer milletvekilimiz bu isimleri bize bildirirse telefonlarıyla, bu kişilerle irtibat kurarız." dedi.
Komisyonunda, Adalet Bakanlığının 2026 yılı bütçesi üzerinde gruplar adına konuşmalar tamamlandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı, İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'i eleştirdi.
CHP'li belediyelere yönelik soruşturmalarda aynı bilirkişinin görevlendirildiğini öne süren Gökçen, "Bu ülkede ikili bir hukuk sistemi inşa edildi. Şimdi demokrasi tramvayından indiniz, CHP'yi kapatmaya kalkıyorsunuz. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı CHP'nin kapatılması için Yargıtay'a bildirimde bulundu." diye konuştu.
Yargılamaların uzun sürdüğünü aktaran Gökçen, yargılamaların makul süreyi aşmasının adaletin geç tecelli etmesine neden olduğunu söyledi.
Gökçe Gökçen, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanmadığını savundu.
CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, yargının siyasallaştığını öne sürdü.
Adil yargılanma hakkı ve masumiyet karinesi bakımından karanlık günlerin yaşandığını iddia eden Bülbül, "'Yargı reformu' diyerek getirilen paketlerle AYM kararları, hukuksuz uygulamalarla Anayasa'nın maddeleri yok sayıldı." ifadelerini kullandı.
Bülbül, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Gürlek hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulunca (HSK) soruşturma başlatılmasını istedi.
"İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü"ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamenin mahkemece kabul edildiğini anımsatan Bülbül, iddianameyi kabul etmediklerini, "itibar cellatlığı" yapıldığını dile getirdi.
HSK'yi de eleştiren Süleyman Bülbül, "Hiçbir icraatını görmediğimiz HSK ne iş yapar? Yapılan şikayetleri sümen altı edecekse HSK neden var?" sorularını yöneltti.
- "Adliyelerde uzman psikolog eksikliği sürüyor"
DEM Parti Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, kadına yönelik şiddete karşı sessiz kalındığını savunarak, infaz sisteminde eşitliğin olmadığını ileri sürdü.
AYM ve AİHM kararlarının uygulanmadığını, ifade özgürlüğünün kısıtlandığını iddia eden Aslan, "Adliyelerde uzman psikolog eksikliği sürüyor. CMK ve adli yardım görevlendirmesine ödenen ücretler asgari yaşam ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak." şeklinde konuştu.
DEM Parti Van Milletvekili Zülküf Uçar, tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında AİHM'nin verdiği kararın uygulanması gerektiğini dile getirdi.
Cezaevlerinde bazı hak ihlallerinin yapıldığını savunan Uçar, bu konuda gerekli incelemelerin yapılmasını istedi.
İYİ Parti Afyonkarahisar Milletvekili Hakan Şeref Olgun, hakim ve savcılar üzerinde baskı oluşturulduğunu iddia etti.
Kamuoyunda "Kovid-19" düzenlemesi olarak bilinen düzenlemenin kapsamının genişletilmesini isteyen Olgun, bunun 11. Yargı Paketi'nde yer alması yönünde talepler geldiğini ifade etti.
İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, hakim ve savcıların iş yükünün fazla olduğunu belirtti.
Çoklu baro sistemini eleştiren Poyraz, dava masrafları ile harçlardaki artışların hak aramayı engellediğini söyledi.
Poyraz, televizyonlarda yayınlanan dizilerde "suçların" anlatıldığını, bunun da gençleri olumsuz etkilediğini aktardı.
- "Sosyal medya kullanıcıları, soruşturma yapan savcı, kararı veren hakim konumuna gelmişlerdir"
Yeni Yol Partisi Ankara Milletvekili İdris Şahin, Adalet Bakanlığının bütçesinin adaleti güçlendirmediğini savundu.
Vatandaşların hak arayışı konusunda endişeler yaşadığını ileri süren Şahin, hukuk kurallarının tavizsiz uygulanması gerektiğini dile getirdi.
İdris Şahin, "Her yargı paketinden sonra yargı yavaşlıyor, zayıflıyor. Hedef süre uygulaması bir türlü gerçekleşmiyor. Adliye kapısında çaresiz bekleyiş uzuyor." dedi.
MHP Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Yargı Reformu Strateji Belgeleri kapsamında bugüne kadar yasalaşan 10 yargı paketiyle önemli reform adımlarının atıldığını, bu düzenlemelerin adalete olan güveni artıracağını vurguladı.
Sosyal medyada yargının görev alanına giren konularda yorumlar ve paylaşımlar yapıldığını aktaran Bülbül, "sosyal medya adaleti" gibi kavramlaşan durumun tehdit olduğunu belirtti.
Bülbül, yargının, hukuk kuralları çerçevesindeki usul ve esaslara göre karar verdiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Yargı organı, hukuk yerine sosyal medyada oluşan yoğun kanaati referans aldığı takdirde yargının bağımsızlığından bahsetmek imkansız hale gelmektedir. Sosyal medya kullanıcıları, yargıya intikal eden konularda yaptıkları paylaşımlarla aynı anda delil toplayan adli kolluk, soruşturma yapan savcı, kararı veren hakim konumuna gelmişlerdir. Özellikle toplumda infial yaratan adli vakalarda, tutuklama veya mahkumiyet kararı verilmesi ya da verilmemesi yönündeki paylaşımlar her zaman ön sıralarda yer almaktadır. Çoğu zaman yargılamanın önüne geçen sosyal medya paylaşımları, ceza mahkemelerinin temelini oluşturan ilkeleri ihlal etmekte, adalette sapma meydana gelmektedir."
Bazı suçlarda caydırıcılığın artırılması amacıyla 10. Yargı Paketi'yle yeni düzenlemelerin hayata geçirildiğini hatırlatan Bülbül, atılan adımların vatandaşların can ve mal güvenliğini tehdit eden davranışlara karşı atıldığını kaydetti.
MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, hakimlerde ceza ve hukuk alanlarında uzlaşmaya gidilmesi, infaz ve koruma memurlarına yönelik düzenlemeler yapılması gerektiğini dile getirdi.
Tebligat Kanunu'ndan kaynaklı bazı sorunlar yaşandığına dikkati çeken Öztürk, "11. Yargı Paketi ile bu konuda düzenleme yapmalıyız. 'e-Devlet yoluyla yapılan tebligat, tebligatın yapıldığı anlamına gelmektedir' şeklinde düzenleme yapılmasını istiyoruz." şeklinde konuştu.
- "Seçilmiş olmak, 'yargılanmama hakkı' vermez"
AK Parti Samsun Milletvekili Ersan Aksu, "Adaletin Yüzyılı" için çalıştıklarını belirtti.
Muhalefet partisi milletvekillerinin bazı suçlarla ilgili yürütülen soruşturmalara yönelik eleştirilerini anımsatan Aksu, Anayasa'nın 138. maddesinde "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz." hükmünün yer aldığını aktardı.
Suç ispat edilinceye kadar suçsuzluğun esas olduğunu vurgulayan Aksu, "Seçilmiş olmak, suç işlediği iddiası var olduğunda 'yargılanmama hakkı' vermez." diye konuştu.
Aksu, AK Parti iktidarları döneminde yürütmenin yargıya müdahalesinin olmadığının altını çizdi.
Türkiye'nin ulaştığı seviyenin görmezden gelindiğini ifade eden Aksu, iktidarları döneminde hukuk alanında önemli reformların hayata geçirildiğini söyledi.
Hakim ve savcı yardımcılığında, hakim ve savcıların usta-çırak ilişkisiyle yetiştirildiğini anlatan Aksu, avukatlarla ilgili de önemli adımların atıldığını aktardı.
Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı'yla adil ve seçici bir sisteme geçildiğini dile getiren Ersan Aksu, şunları kaydetti:
"Yargı Reformu Strateji Belgesi'yle millete verilen sözler adım adım gerçekleşmektedir. İhtisas mahkemelerinin artırışıyla kararlara derinlik kazandırıldı. Bölge adliye ve bölge idare mahkemeleriyle yerelde hızlı karar verilmesi sağlanmaktadır. 'Sıfır Kadastro' uygulamasının önemli bir gayret olduğunu görüyoruz. Lekelenmeme hakkı ve sadece ifade için yakalama yerine taahhütle serbest kalma düzenlemeleri de modern düzenlemelerdir."
Aksu, kadına şiddetin insanlığa ihanet olduğunu, kadına yönelik şiddetle mücadelenin kırmızı çizgileri arasında yer aldığını belirtti.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekilleri, Adalet Bakanlığının 2026 yılı bütçesine yönelik görüş, öneri ve eleştirilerini dile getirdi.
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, kadına yönelik şiddetin arttığını, bu konuda "cezasızlık" uygulandığını söyledi.
Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un tam anlamıyla uygulanmadığını savunan Kaya, kadına yönelik şiddette yaptırımların caydırıcı olmadığını öne sürdü.
Kaya, tedbir taleplerinin keyfi gerekçelerle reddedildiğini iddia ederek, şiddetle mücadelenin şeffaflıkla yürütülmesini istedi.
İYİ Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş, 3 Mayıs 2025'te babası MHP Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in kabrini ziyarete gittiğinde saldırıya uğradığını ifade etti.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un konuşmasında "Kadına şiddet kırmızı çizgimizdir" dediğini anımsatarak, "Bu kadına şiddet değil mi? Beni bir kere bile aramadınız." ifadelerini kullandı.
MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, adliyelerin şartlarının iyileştirilmesine, adalet personelinin ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik adımların kıymetli olduğunu vurguladı.
Adaletin önemli bir değer olduğunu, bu alanda bugüne kadar önemli adımlar atıldığını aktaran Osmanağaoğlu, Türk ve Türkiye Yüzyılının temel direklerinden birisinin adalet olduğunun altını çizdi.
Osmanağaoğlu, bilişim suçlarının çeşitlendiğini, özel hukuk alanında yeni ihtiyaçların ortaya çıktığını kaydetti.
MHP Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytak, karar süreçlerinin hızlandırılması gerektiğini belirtti.
Çocuk adalet sistemindeki her dosyaya vaka olarak bakılamayacağına dikkati çeken Taytak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çocuklarımızı siber zorbalıktan, istismardan ve suça sürüklenmekten korumak zorundayız. Çocukları suçta kullanan yetişkinlere yönelik cezaların ağırlaştırılması ve uygulanması şarttır. Çocuk adalet sisteminin güçlendirilmesine yönelik iradeyi son derece değerli buluyoruz. Her suç sadece mağdurları değil, toplumları da etkiler. Mağdurlar bazen şikayet haklarını kullanmakta tereddüt etmektedir. Mağdurların şikayet hakkının güvenle kullanması sağlanmalıdır."
- "İnfaz ve koruma memurlarının iki eli yakanızda"
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, infaz ve koruma memurlarının sorunlarını dile getirdi.
İnfaz ve koruma memurlarının iktidardan memnun olmadığını ileri süren Ağbaba, "İnfaz ve koruma memurlarının güvenlik sınıfına alınması lazım. Bunların hakkı verilmiyor. Geçmişte sadece elbiseleri değişti. Bir adım atın. İnfaz ve koruma memurlarının iki eli sizin iki yakanızda." diye konuştu.
Tutuklu ve hükümlülerin spor, etkinlik ve sohbet haklarının olmadığını ifade eden Ağbaba, siyasi tutukluların bu haklarının elinden alınmaması gerektiğini belirtti.
Ağbaba, "İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü"ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamenin mahkemece kabul edildiğini hatırlatarak, "İnsanlar suç işlediyse yargılansın. Yargılanmasın demiyoruz. Rüşvet alan varsa yargılansın ama 'tutuksuz yargılama' diye bir şey var. Ankara'da yargı ayrı işliyor, İstanbul'da bir Cumhuriyet oluşmuş, yargı İstanbul Cumhuriyeti'nde ayrı işliyor." değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti Kırşehir Milletvekili Necmettin Erkan, adaletin, insanı merkeze aldığını belirtti.
Partilerinin, herkesi aynı samimiyetle kucakladığını vurgulayan Erkan, tüm vatandaşların hakkının korunmasını ilke edindiklerini dile getirdi.
Erkan, iktidarları döneminde adaletsiz uygulamalara ve bin yıl sürmesi arzulanan askeri vesayete son verildiğini kaydetti.
Adalet idealiyle aydınlık geleceği inşa etmek istediklerinin altını çizen Erkan, refah ve huzurun hakim olması için çalıştıklarını söyledi.
Dezavantajlı grupların desteklendiğini anlatan Erkan, hak arama yollarının açık tutulduğunu ifade etti.
Hukuk ve yargı sisteminde önemli reformların hayata geçirildiğini belirten Necmettin Erkan, "Zamanın gerisinde kalan, ihtiyaçları karşılamayan mevzuat hükümlerini gözden geçirdik, pek çok kanunu yeniledik. Sisteme yeni kurumlar kazandırdık. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolunu açtık." dedi.
- "Yeni bir Anayasanın ortak akılla hazırlanması gerekmektedir"
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, Adalet Bakanlığı bütçesinin, Türkiye'nin hukuk devleti idealini doğrudan şekillendirdiğini ifade etti.
Yargıda şeffaflık, hesap verebilirlik, insan hakları ve yargı bağımsızlığı temelinde kapsamlı reform süreçlerinin yürütüldüğünü aktaran Yüksel, reformların, Türkiye'nin demokratik standartlarını yükselten köklü bir dönüşümü yansıttığını vurguladı.
Yüksel, son 23 yılda yapısal reformların hayata geçirildiğini, darbe dönemlerinden kalan düzenlemelerin temizlendiğini, askeri yargının kaldırıldığını ve yargı birliğinin tesis edildiğini anlattı.
Bugüne kadar hazırlanan Yargı Reformu Strateji Belgelerindeki hedeflerin hiçbirinin boş bir söylem olmadığının altını çizen Yüksel, bu belgeler kapsamında son olarak 10. Yargı Paketi'nin TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştığını hatırlattı.
Yüksel, 11. Yargı Paketi'nin hazırlıklarının tamamlanmak üzere olduğunu bildirerek, şunları kaydetti:
"11. Yargı Paketi, suç örgütleriyle mücadele, kamu güvenliği ve trafik düzeninin sağlanması bakımından yeni tedbirler içermektedir. Bu paketle, suç örgütlerine, özellikle çocukları suça sürükleyen, suçta çocukları araç olarak kullananlarla ilgili yaptırımlar artırılacaktır. Düğün ve benzeri etkinliklerde ateş açılmasına yönelik cezalar yükseltilecek, trafikte yol kesme eylemi müstakil suç olarak düzenlenerek ağır yaptırımlar uygulanacaktır. Dolandırıcılık ve bilişim suçlarıyla ilgili düzenlemeler yapılacaktır. Türkiye Yüzyılı'nın aynı zamanda adaletin yüzyılı olacağına inanıyoruz. Bu dönemin, Türkiye Yüzyılı'na yakışır sivil ve çağdaş bir Anayasa ile taçlanması büyük önem taşımaktadır. Mevcut Anayasa günümüzün toplumsal ve hukuki ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Hakları, özgürlükleri ve bu toprakların kardeşlik hukukunu güçlendirecek yeni bir Anayasanın ise en geniş toplumsal mutabakatla, ortak akılla hazırlanması gerekmektedir."
Cumhur İttifakı olarak insan onurunu merkeze alan, özgürlükleri genişleten ve kurumsal istikrarı pekiştiren bir anayasa hedefinde samimi ve kararlı olduklarını ifade eden Yüksel, sorumluluklarını yerine getirmekten kaçınanları milletin asla affetmeyeceğini dile getirdi.
Cüneyt Yüksel, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının, hukuk devletinin temeli olduğuna işaret ederek, bazı çevrelerin yürüyen soruşturmalar ve davalar üzerinden yargı mensuplarını haksız ithamlarla hedef almasının kabul edilemeyeceğini söyledi.
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun çalışmalarının yeni bir dönemin kapılarını aralayacağını vurgulayan Yüksel, acı ve gözyaşıyla dolu dönemin kapanacağını, toplumsal bütünlüğün pekişeceğini, refah ve kalkınma hedeflerine daha hızlı ulaşılacağını belirtti.
Komisyonda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtlıyor.
