2005-05-02 - 13:00
CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ KOÇ: ''SAYIN ARINÇ, GİZLİ KAPAKLI BİR TEHDİT SAVURUYOR''
Haluk Koç, TBMM'de Muhtarlar Derneği'ni kabulü sırasında gazetecilerin Arınç'ın sözleriyle ilgili sorusunu yanıtladı.
CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, Meclis'in isterse Anayasa Mahkemesi'ni dahi kapatabileceğine dair sözlerini ''Türkiye'nin ne kadar tehlikeli ellerde olduğunu gösteren sözler'' olarak nitelendirdi ve ''Türkiye'nin bütün kurumlarıyla çok çok dikkatli olması gerekiyor önümüzdeki dönemde'' dedi.

Haluk Koç, TBMM'de Muhtarlar Derneği'ni kabulü sırasında gazetecilerin Arınç'ın sözleriyle ilgili sorusunu yanıtladı. Bülent Arınç'ın zaman zaman böyle ''ilginç'' çıkışları olduğunu ifade eden Koç, ''Sayın Arınç'ın kişiliği bu'' görüşünü dile getirdi.

Demokrasilerin ve özellikle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın temelinde kuvvetler ayrılığı ilkesi bulunduğunu vurgulayan Koç, şöyle dedi:

''Yani yürütme, yasama ve yargı bağımsız çalışır. Birbirlerini etkilemez. Sayın Arınç bir örnek veriyor. Gizli kapaklı bir tehdit savuruyor bu arada. İngiliz Avam Kamarası'nda söylenen bir espriyi dile getiriyor güya. 'Parlamentolar her şeyi yapar, kadını erkek, erkeği kadın yapamaz' diyor. Ama, Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu bir şey daha yapıyor. Kafalarının arkasında karanlık düşünceler bulunanları demokrat yapıyor, sahte demokrasi havarisi yapıyor.''

Koç, ''Anayasa Mahkemesi'ni kapatmak, yargıya etki yapmak ne sayın Arınç'ın ne şu anda yürütmede bulunan zevatın harcıdır'' görüşünü dile getirdi. Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Türkiye Cumhuriyeti Anayasası kuvvetler ayrılığı ilkesi üzerine oturmuştur. Yasama kendi görevini yapar, yürütme kendi görevini yapar, yargı kendi görevini yapar ve bağımsızdır. 'Yargıyı kaldırırım, her istediğimi yaparım' böyle bir şey yok. Demokrasi sınırsız özgürlüklerin kullanıldığı bir rejim değildir. Kuvvetler ayrılığı ilkesinden sapma olursa burada en başta sayın Meclis başkanı kendi meşruiyetini tartışmaya açıyor. O zaman da biri gelir 'Seni Meclis başkanlığından aldım' der. Söylediği sözlerin nereye gittiğini sayın Arınç'ın çok iyi değerlendirmesi gerekiyor. Türkiye'nin ne kadar tehlikeli ellerde olduğunu gösteren sözler bunlar. Türkiye'nin bütün kurumlarıyla çok çok dikkatli olması gerekiyor önümüzdeki dönemde.''

MUHTARLAR DERNEĞİ'Nİ KABUL...
Haluk Koç, Muhtarlar Derneği yöneticilerini TBMM'de kabul etti.

Koç, kabulde yaptığı konuşmada, muhtarların önemine değindi. Bir köyde muhtarın ''her şey'' anlamına geldiğini vurgulayan Koç, ancak muhtarların verdikleri hizmetin karşılığını alamadığını ifade etti. En düşük Bağ-Kur priminin 180 milyon lira olduğunu ancak, muhtarların aylık 120 milyon lira ödenek aldıklarını belirten Koç, ''Bu, büyük bir sorun. Bu, Türkiye'nin kanayan bir yarası, verilen sözler var'' diye konuştu.

''Muhtarlar adına verdiği sözleri yerine getirmeyen iktidarı'' kamuoyuna şikayet ettiğini ifade eden Koç, ''Baskıyı artırmalıyız. Bu, sizin sosyal hakkınızdır. Ağlamayan çocuğa meme vermezler. Sizi isyana teşvik etmiyorum ama, hakkınızı aramalısınız'' dedi.

''...ORTA ÇAĞIN KARANLIK İZLERİNİ TAŞIYORLAR''
İsviçre'de, Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu hakkında soruşturma açılmasıyla ilgili soru üzerine Koç, ''Kelime bulmakta güçlük çekiyorum'' dedi.

Halaçoğlu'nun bir bilim adamı olduğunu anımsatan Haluk Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Dünyada her bilim adamı tartışma yapar, her görüşü değerlendirir; bir görüşü savunur, bir görüşe de karşı çıkar. Bu, bilimin doğasında vardır. Bize uygarlık dersi vermeye kalkan, kendini uygar zanneden bir Avrupa ülkesinin tutumuna bakın. Bir tezi, Türkiye'nin tezini savunuyor diye sayın Halaçoğlu'nu İsviçre'ye sokmamak gibi, suçlamak gibi bir gayretin içine giriyorlar. Bunların ne kadar samimi olduğunu gösterir. Bilim her yerde özgürdür. Özgürlük olmadan, özgür düşünce olmadan bilim olmaz. Hala bazı Avrupa ülkeleri ortaçağın karanlık döneminin izlerini taşıyor. Kendi hoşlarına gitmeyecek şeyleri yasaklama yoluna gidiyorlar ve ondan sonra da Türkiye'ye dönük taleplerde bulunuyorlar. Bu ne perhiz, bu ne lahana
turşusu. Tabii hükümetin bu konuda sessiz kalması da ayrı bir olay. Sayın Başbakan ve Dışişleri Bakanı uçaktan inmiyor ki gelip
Türkiye'deki meseleleri konuşabilsinler.''