2006-01-26 - 13:27
Arınç, AİHM'in bir mahkeme olduğunu, mahkemenin kararlarının tartışılabileceğini belirterek, ''Uymak zorunda olanlar uyabilir, uymak zorunda olmayanlar uymaz. Kaldı ki bir ülkenin parlamentosu bu konuda yasal düzenleme yapma hakkına sahiptir. İhtiyaç görüyorsa doğru buluyorsa bu konudaki yasal düzenlemeyi Meclisimiz her zaman yapar, Hükümet her zaman Meclis'e tasarı gönderebilir'' dedi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, AİHM'in ''vicdanı ret'' ile ilgili kararını değerlendirirken, ''AİHM bir mahkemedir. Mahkemenin kararları tartışılabilir. Uymak zorunda olanlar uyabilir, uymak zorunda olmayanlar uymaz'' dedi.
TBMM'de ihtisas komisyonları başkanlarıyla bir araya gelen Arınç, toplantı öncesinde gazetecilerin sorusu üzerine AİHM'in kararını değerlendirdi. AİHM'in son günlerde Türkiye ile ilgili 11 karar verdiğini belirten Arınç, ''Ben bu konularda belli bir doğruyu takip ediyorum, bundan şaşmam'' diye konuştu.
Son olarak Leyla Şahin kararını hukukçu olarak irdelediğini, yaptığı tespitlere katılanlar ve katılmayanlar olduğunu belirten Arınç, ''AİHM kararları tartışılabilir, bunlar mutlak doğrular değildir'' dediğini hatırlattı.
AİHM'e kişilerin kendi özel durumuyla ilgili başvuruda bulunduğunu anlatan Arınç, dosyada ne varsa hakimin ona göre karar verdiğini, AİHM kararlarını irdelerken ''mutlak doğrudur'' veya ''mutlak yanlıştır'' şeklinde bakmak yerine bunu kendi gözlemleri, iç hukuku ve hukuk bilgisine göre değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Leyla Şahin davasıyla ilgili karara ''bu isimdeki bir bayanın müracaatı üzerine ve belli bir üniversite için alınmış karardır. Bu kararı, tüm başı örtülü olan bayanlar ve tüm üniversiteler için bağlayıcı karar olarak görmemek lazım'' dediğini hatırlatan Arınç, bunun tam aksini savunanların da olduğunu belirtti. Arınç, kendisinin de onlara ''hadi bakalım, bu karar çıktığına göre hangi Avrupa ülkesinde bu karara uygun, üniversitelerde bir yasaklama kararı
çıkacak. Siz bana bunu 6 ay içinde getirin ben bütün iddialarımdan vazgeçerim'' dediğine işaret ederek, ''6 ay olmadı belki ama... Hiçbir Avrupa ülkesinde yükseköğretim kurumlarında başörtüsü yasağı geleceğine dair bir duyumu olan varsa lütfen bana haber verin. Fransa ve bazı ülkelerde yerel yöneticilerin liseye kadar bazı okullar için uyguladığı yasaklar eleştirilmektedir. Laikliğin, bazı ülkelerdeki uygulamasında farklılık görülmektedir'' dedi.
''LEYLA ŞAHİN DAVASININ BİREYSEL OLDUĞUNU SÖYLERKEN''
Leyla Şahin davasındaki kararın bireysel olduğunu, kendisiyle ilgili bağlayıcılık ortaya çıkardığını söylerken Ermeni Konferansı'nı örnek gösterdiğini anlatan Arınç, 3-5 kişinin Ermeni konusunu konuşmak için bir üniversitede toplantı yapmak istediğini, buna karşı İstanbul'da bir idare mahkemesinin de ''burada böyle bir toplantı yapamazsınız'' dediğini kaydetti. Arınç, ''Burada bir gürültü koptu. Ben yapılmasından yanaydım. Başkaları da 'yapılmasın' diyordu. Orada bile bir çözüm ortaya çıktı. Denildi ki; 'bu karar filan üniversiteyle ilgilidir, bunu falan üniversitede yaparsanız orada bir yasak yok.'
Buradan nereye gitmek lazım? Leyla Şahin'in dava açtığı üniversitesiyle ilgili yanlış veya doğru karar varsa, bir başkası başka zamanda dava yoluyla hakkını talep ederken farklı bir karar çıkabilir'' diye konuştu.
Vicdanı ret konusunun Türkiye'nin gündemine yeni girdiğine dikkatiçeken Arınç, şöyle konuştu:
''Bizde anayasamızda vatan hizmeti olarak gösterilen konunun kanunla düzenleneceği öngörülmüştür. TSK'da veya başka kamu kurumlarda vatan hizmetinin nasıl yapılacağının yasayla belirleneceğini Anayasa söylüyor. Burada bir kişi gitmiş ve kendi açısından davayı kazanmış. Diyebilir misiniz ki 'bu bağlayıcı bir karardır. Bütün Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin bu konuda Anayasa değişikliği yapması gerekir, mecburi askerlik hizmetinin ortadan kaldırılması gerekir?' Ben herkesi samimiyet testine davet ediyorum.
''BEN DE AYNI ŞEYİ SÖYLEMİŞTİM''
Milli Savunma Bakanı açıklama yapıyor, 'davayı açan kişiyle bağlı bir karardır, genel, bizi, Anayasa'yı bağlayıcı bir karar değildir.' Ben de Leyla Şahin için konuşurken aynı şeyi demiştim. Burada dürüst olmalıyız, çifte standart taşımamalıyız. Apo için verilen kararı
yuhalayan, Leyla Şahin için verilen kararı alkışlayan, vicdanı retle ilgili kararı yuhalayan, yarın neyi alkışlayacağını bilmediğimiz böyle zikzaklar çizerek bir yere varamayız.''
Arınç, AİHM'in bir mahkeme olduğunu, mahkemenin kararlarının tartışılabileceğini belirterek, ''Uymak zorunda olanlar uyabilir, uymak zorunda olmayanlar uymaz. Kaldı ki bir ülkenin parlamentosu bu konuda yasal düzenleme yapma hakkına sahiptir. İhtiyaç görüyorsa doğru buluyorsa bu konudaki yasal düzenlemeyi Meclisimiz her zaman yapar, Hükümet her zaman Meclis'e tasarı gönderebilir'' dedi.
AİHM'in bu kararını da herhangi bir kararı gibi karşıladığını samimiyetle, dürüst olarak ifade ettiğini vurgulayan Arınç, ''bu konuda kalem oynatan, laf söyleyen herkesi dürüst olmaya'' çağırdı.
TBMM'de ihtisas komisyonları başkanlarıyla bir araya gelen Arınç, toplantı öncesinde gazetecilerin sorusu üzerine AİHM'in kararını değerlendirdi. AİHM'in son günlerde Türkiye ile ilgili 11 karar verdiğini belirten Arınç, ''Ben bu konularda belli bir doğruyu takip ediyorum, bundan şaşmam'' diye konuştu.
Son olarak Leyla Şahin kararını hukukçu olarak irdelediğini, yaptığı tespitlere katılanlar ve katılmayanlar olduğunu belirten Arınç, ''AİHM kararları tartışılabilir, bunlar mutlak doğrular değildir'' dediğini hatırlattı.
AİHM'e kişilerin kendi özel durumuyla ilgili başvuruda bulunduğunu anlatan Arınç, dosyada ne varsa hakimin ona göre karar verdiğini, AİHM kararlarını irdelerken ''mutlak doğrudur'' veya ''mutlak yanlıştır'' şeklinde bakmak yerine bunu kendi gözlemleri, iç hukuku ve hukuk bilgisine göre değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Leyla Şahin davasıyla ilgili karara ''bu isimdeki bir bayanın müracaatı üzerine ve belli bir üniversite için alınmış karardır. Bu kararı, tüm başı örtülü olan bayanlar ve tüm üniversiteler için bağlayıcı karar olarak görmemek lazım'' dediğini hatırlatan Arınç, bunun tam aksini savunanların da olduğunu belirtti. Arınç, kendisinin de onlara ''hadi bakalım, bu karar çıktığına göre hangi Avrupa ülkesinde bu karara uygun, üniversitelerde bir yasaklama kararı
çıkacak. Siz bana bunu 6 ay içinde getirin ben bütün iddialarımdan vazgeçerim'' dediğine işaret ederek, ''6 ay olmadı belki ama... Hiçbir Avrupa ülkesinde yükseköğretim kurumlarında başörtüsü yasağı geleceğine dair bir duyumu olan varsa lütfen bana haber verin. Fransa ve bazı ülkelerde yerel yöneticilerin liseye kadar bazı okullar için uyguladığı yasaklar eleştirilmektedir. Laikliğin, bazı ülkelerdeki uygulamasında farklılık görülmektedir'' dedi.
''LEYLA ŞAHİN DAVASININ BİREYSEL OLDUĞUNU SÖYLERKEN''
Leyla Şahin davasındaki kararın bireysel olduğunu, kendisiyle ilgili bağlayıcılık ortaya çıkardığını söylerken Ermeni Konferansı'nı örnek gösterdiğini anlatan Arınç, 3-5 kişinin Ermeni konusunu konuşmak için bir üniversitede toplantı yapmak istediğini, buna karşı İstanbul'da bir idare mahkemesinin de ''burada böyle bir toplantı yapamazsınız'' dediğini kaydetti. Arınç, ''Burada bir gürültü koptu. Ben yapılmasından yanaydım. Başkaları da 'yapılmasın' diyordu. Orada bile bir çözüm ortaya çıktı. Denildi ki; 'bu karar filan üniversiteyle ilgilidir, bunu falan üniversitede yaparsanız orada bir yasak yok.'
Buradan nereye gitmek lazım? Leyla Şahin'in dava açtığı üniversitesiyle ilgili yanlış veya doğru karar varsa, bir başkası başka zamanda dava yoluyla hakkını talep ederken farklı bir karar çıkabilir'' diye konuştu.
Vicdanı ret konusunun Türkiye'nin gündemine yeni girdiğine dikkatiçeken Arınç, şöyle konuştu:
''Bizde anayasamızda vatan hizmeti olarak gösterilen konunun kanunla düzenleneceği öngörülmüştür. TSK'da veya başka kamu kurumlarda vatan hizmetinin nasıl yapılacağının yasayla belirleneceğini Anayasa söylüyor. Burada bir kişi gitmiş ve kendi açısından davayı kazanmış. Diyebilir misiniz ki 'bu bağlayıcı bir karardır. Bütün Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin bu konuda Anayasa değişikliği yapması gerekir, mecburi askerlik hizmetinin ortadan kaldırılması gerekir?' Ben herkesi samimiyet testine davet ediyorum.
''BEN DE AYNI ŞEYİ SÖYLEMİŞTİM''
Milli Savunma Bakanı açıklama yapıyor, 'davayı açan kişiyle bağlı bir karardır, genel, bizi, Anayasa'yı bağlayıcı bir karar değildir.' Ben de Leyla Şahin için konuşurken aynı şeyi demiştim. Burada dürüst olmalıyız, çifte standart taşımamalıyız. Apo için verilen kararı
yuhalayan, Leyla Şahin için verilen kararı alkışlayan, vicdanı retle ilgili kararı yuhalayan, yarın neyi alkışlayacağını bilmediğimiz böyle zikzaklar çizerek bir yere varamayız.''
Arınç, AİHM'in bir mahkeme olduğunu, mahkemenin kararlarının tartışılabileceğini belirterek, ''Uymak zorunda olanlar uyabilir, uymak zorunda olmayanlar uymaz. Kaldı ki bir ülkenin parlamentosu bu konuda yasal düzenleme yapma hakkına sahiptir. İhtiyaç görüyorsa doğru buluyorsa bu konudaki yasal düzenlemeyi Meclisimiz her zaman yapar, Hükümet her zaman Meclis'e tasarı gönderebilir'' dedi.
AİHM'in bu kararını da herhangi bir kararı gibi karşıladığını samimiyetle, dürüst olarak ifade ettiğini vurgulayan Arınç, ''bu konuda kalem oynatan, laf söyleyen herkesi dürüst olmaya'' çağırdı.
