2004-07-09 - 09:25
Ak Parti Grup Başkanvekili olduğu dönemde hazırladığı Grup İç Yönetmenliği'yle, bakanlar ve Grup Başkanvekilleri hakkında güvensizlik önergesi verilmesini mümkün hale getirdiğini ifade eden Arınç, TBMM Başkanlığı'nı da denetime açmayı tasarladığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Vekili TBMM Başkanı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanlarının vatana ihanet suçlamasıyla yargılanabilmelerine karşılık, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlarının denetime kapalı olduğunu ve nerede yargılanabileceğinin bile belli olmadığını söyledi. Arınç, önümüzdeki denemde TBMM Başkanlığı'nı denetime açmayı tasarladığını belirterek, "Birileri, 'bu Meclis Başkanı'na güvenimiz kalmadı' derse, 'Hakkımda güven oylaması istiyorum. Beni Genel Kurul'da oylayın' diyeceğim" dedi.
Kanal A Televizyonu'nun Gündem Programı'nda Gazeteci Ömer Şahin'in sorularını yanıtlayan Arınç, bir soru üzerine, Parlamento üzerindeki baskıların yok denecek kadar azaldığını belirterek şöyle dedi:
"PARLAMENTO ÜZERİNDEKİ BASKILAR AZALDI"
"Geçmiş dönemler için aynı cesur ifadeyi kullanamıyorum, ama bu dönemde Parlamentoyu kuşatan, Parlamento üzerinde güç gösterisine girişen veya millet egemenliğini küçümseyen ya da hafife alan birtakım etkilerin azaldığını söyleyebilirim"
"Milletvekillerinin parti ve grup disiplini içinde milletvekilliği yapması, asıldır" diyen Arınç, Ak Parti Grup Başkanvekili olduğu dönemde, dönemin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı ile Grup İç Yönetmeliği hazırlama görevini üstlendiğini vurguladı.
Arınç, tüm partilerin iç yönetmenliklerini incelediğini ve hepsinden daha iyi bir yönetmenlik hazırladığını, buna göre, bakanlar ve grup başkan vekilleri hakkında grupta güven oylaması mekanizmasını getirdiğini kaydetti.
"GEL, HAKKIMDA GÜVENOYLAMASI İSTİYORUM, DİYECEĞİM"
Bir soru üzerine, TBMM Başkanları'nın denetlenemediğini, hatta nerede yargılanacaklarının bile belli olmadığını açıklayan Arınç, önümüzdeki dönem Meclis Başkanlığı'nı da denetime açmayı tasarladığını belirtti ve şöyle devam etti:
"Birileri derse ki, 'Bizim bu Meclis Başkanı'na güvenimiz kalmadı, kendi partisinin elemanı gibi hareket ediyor. Eşinin başının örtülü olması nedeniyle Meclis'in itibarı gölgeleniyor' Bunu diyecek bir babayiğit varsa, 'Gel, hakkımda güven oylaması istiyorum, Genel Kurul'da beni oylayın' diyeceğim.
Arınç, TBMM Başkanlığı'na yeniden seçilip seçilmemeyi düşünüp düşünmediğini ima eden bir soruya, şu andaki konumunun belli olmadığını, bunun, Ekim ayında düşünülecek bir konu olduğunu vurgulayarak, bunu bir denetim mekanizması olarak düşündüğünü ve Meclis Başkanlığı'yla sınırlı kalmaması gerektiğini söyledi.
Tarafsızlığı ile ilgili bir soruyu "herkes bilir, bir gram eksiğim yok" diye yanıtlayan Arınç, bir, iki kez grup başkanvekilleri tarafından eleştirilmesini ise, "Olabilir. Arkadaşlar haklı da olabilirler. Ya işin aslını bilmiyorlardır, ya da ben o an gerçekten bir partili gibi davranmış olabilirim. Buna itiraz varsa, buna kulak asmamak gibi bir lüksüm yok.
Yeni dönemde bana görev düşecek olursa, 'arkadaş, Anayasanın 94. Maddesi'ne göre tarafsız olmaya mecbur bir Meclis Başkanıyım. Bir eksiğim varsa, bu eksikten dolayı meclisimiz yara alıyorsa, beni meclisin önüne getirin ve denetleyin' diyeceğim" dedi.
"HAYATIMDA HİÇ ÜÇ MAYMUNLARI OYNAMADIM"
TBMM Başkanı Arınç, "Bu dönemlerde hiç 'keşke grup başkanvekili olsaydım' diyor musunuz?" şeklindeki bir soruya verdiği yanıtta, zaman zaman bunu söylediğini kaydetti. Aktif bir siyasetin içinden geldiğini hatırlatan Arınç, şunları söyledi:
"Haksızlık olursa müdahale etmem lazım, haksızlık olursa düzeltmem lazım. Neme lazımcı değilim. Hayatımda hiç üç maymunları oynamadım. Tabi bu gün bulunduğum konum, bunu yapmama engel. Yani 'Siz başka görevdesiniz, buna başkaları cevap versin, ama siz cevap veremezsiniz' diyorlar. Ben de 'amenna" diyorum, içime atıyorum"
Son zamanlarda Ak Parti ve CHP içinde yaşanan parti için sorunlarla ilgili bir soruya, "İki partinin kendi iç bünyesiyle ilgili konuya girmek istemem" diye yanıt veren Arınç, ancak partilerin iç yönetmenliği ve grup tüzüğünün varlığını hatırlatarak, şöyle dedi:
"Partinin tüzük ve grup iç yönetmenliği imkanları içerisinde herkes her şeyi söyleyebilmeli, denetim mekanizmaları kullanılabilmeli, sözlerini, duygularını, düşüncelerini ifade edebilmeli. Ama o partinin bütünlüğüne zarar verecek hareketlerin dışında. O partiden birisi değilmiş gibi dile getirmek ve söylemenin parti içerisinde hoş karşılanmayacağını, bunun doğru da olmayacağını düşünüyorum. Kongreler, grup toplantı salonları elverişli mekanlardır.
Grup yönetimine, başbakana ulaşmak her zaman mümkündür. Buralarda görüşmeler, konuşmalar yapılır. Bunlardan bir netice alınmadığı takdirde, kongre toplamak da tüzüğün kendilerine verdiği bir hak olarak her zaman kullanılabilir. Benim buradaki amacım, disiplinin bozulmaması ve o partinin tüzel kişiliğine de zarar verilmemesidir. Bunu kim yapar, kim yapmaz, bunlar partilerin kendi meselesidir"
Arınç, milletvekili maaşlarıyla ilgili bir soruyu verdiği yanıtta, milletvekillerinin daha önce sahip oldukları lojman, servis gibi olanaklardan artık yoksun olduklarını, 2003 yılında memurların maaşlarına yapılan zammın, milletvekillerinin verdiği bir önerge ile milletvekili maaşlarına yansıtılmasının engellendiğini hatırlattı.
"MİLLETVEKİLİ MAAŞLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ LAZIM"
Milletvekili maaşlarının Başbakanlık Müsteşarı'nın maaşına endeksli olduğunu ve devlet memurlarına yapılan zam oranında zam aldıklarını hatırlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Memur maaşında artış yüzde 6 ise, bizde de yüzde 6'dır. Bunun başka bir yansıması yok. Milletvekilleri olarak maaş sıralamasında 36'ıncı sıradayız. Yani bizden daha önde, daha çok maaş alan 36 tane sınıf var. Yetiyor mu derken, "Allah bin bereket versin' demek lazım. Türkiye'nin şartlarına baktığınız zaman, milletvekili maaşının yeterli olduğunu söyleyebilirim. Ancak hakşinas olmam gerekir; milletvekilinin maaşını asgari ücretlinin, 12. Dereceden bir memurun maaşıyla, bir emekli işçinin veya Bağ-Kur emeklisinin maaşıyla kıyaslamaya kalkarsanız, yanlış yaparsınız. Çünkü milletvekilliği bir görevdir.
Ben 26 yıllık avukattım, işyerimi kapatıp geldim, milletvekili oldum ve maaşımdan başka bir gelirim yok. Artık Manisalı avukat değilim. İnsanlar size, 'milletvekili' diye geliyor. Siz onlara ikramda bulunmak, ihtiyaçlarını karşılamak, onlarla ilgilenmek zorundasınız. Bir düğüne davet edildiğinizde, bir yere eşinizle birlikte gittiğinizde, sosyal ilişkiler sebebiyle, o insanlara, sıfatınızın gerektirdiği ölçüde yardımcı olmak zorundasınız. Maaşından başka bir geliri olmayan milletvekillerimizin, bu günkü milletvekili maaşıyla, masraflarını da dikkate aldığımız zaman, ucu ucuna geçindiklerini söyleyebilirim. Bence bu maaşların, Türkiye'nin şartları da elverdiği ölçüde, iyileştirilmesi lazım."
"BU MECLİS ÇOK BAŞARILI"
Arınç, AB'ye uyum yasaları ile ilgili bir soruyu verdiği yanıtta, Türkiye'nin AB yolunda başarılı olarak ilerlemesinin temelinde, iktidar ve muhalefetin irade birlikteliğinin yattığını kaydetti. Arınç, Meclis Genel Kurul çalışmalarını ise, şöyle değerlendirdi:
"Bu iki dönemin çok verimli, çok başarılı ve çok kaliteli olduğunu söyleyebilirim. Bundan iftihar ediyorum. Bunu herkes söylüyor, herkes de biliyor. Bir defa ben son üç dönemdir parlamentodayım. Benden daha tecrübeli olanlar da var, ama 1995'i, 1999'u ve 2002 dönemlerini yaşamış biri olarak söylüyorum; bu Meclis çok başarılı."
Kanal A Televizyonu'nun Gündem Programı'nda Gazeteci Ömer Şahin'in sorularını yanıtlayan Arınç, bir soru üzerine, Parlamento üzerindeki baskıların yok denecek kadar azaldığını belirterek şöyle dedi:
"PARLAMENTO ÜZERİNDEKİ BASKILAR AZALDI"
"Geçmiş dönemler için aynı cesur ifadeyi kullanamıyorum, ama bu dönemde Parlamentoyu kuşatan, Parlamento üzerinde güç gösterisine girişen veya millet egemenliğini küçümseyen ya da hafife alan birtakım etkilerin azaldığını söyleyebilirim"
"Milletvekillerinin parti ve grup disiplini içinde milletvekilliği yapması, asıldır" diyen Arınç, Ak Parti Grup Başkanvekili olduğu dönemde, dönemin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı ile Grup İç Yönetmeliği hazırlama görevini üstlendiğini vurguladı.
Arınç, tüm partilerin iç yönetmenliklerini incelediğini ve hepsinden daha iyi bir yönetmenlik hazırladığını, buna göre, bakanlar ve grup başkan vekilleri hakkında grupta güven oylaması mekanizmasını getirdiğini kaydetti.
"GEL, HAKKIMDA GÜVENOYLAMASI İSTİYORUM, DİYECEĞİM"
Bir soru üzerine, TBMM Başkanları'nın denetlenemediğini, hatta nerede yargılanacaklarının bile belli olmadığını açıklayan Arınç, önümüzdeki dönem Meclis Başkanlığı'nı da denetime açmayı tasarladığını belirtti ve şöyle devam etti:
"Birileri derse ki, 'Bizim bu Meclis Başkanı'na güvenimiz kalmadı, kendi partisinin elemanı gibi hareket ediyor. Eşinin başının örtülü olması nedeniyle Meclis'in itibarı gölgeleniyor' Bunu diyecek bir babayiğit varsa, 'Gel, hakkımda güven oylaması istiyorum, Genel Kurul'da beni oylayın' diyeceğim.
Arınç, TBMM Başkanlığı'na yeniden seçilip seçilmemeyi düşünüp düşünmediğini ima eden bir soruya, şu andaki konumunun belli olmadığını, bunun, Ekim ayında düşünülecek bir konu olduğunu vurgulayarak, bunu bir denetim mekanizması olarak düşündüğünü ve Meclis Başkanlığı'yla sınırlı kalmaması gerektiğini söyledi.
Tarafsızlığı ile ilgili bir soruyu "herkes bilir, bir gram eksiğim yok" diye yanıtlayan Arınç, bir, iki kez grup başkanvekilleri tarafından eleştirilmesini ise, "Olabilir. Arkadaşlar haklı da olabilirler. Ya işin aslını bilmiyorlardır, ya da ben o an gerçekten bir partili gibi davranmış olabilirim. Buna itiraz varsa, buna kulak asmamak gibi bir lüksüm yok.
Yeni dönemde bana görev düşecek olursa, 'arkadaş, Anayasanın 94. Maddesi'ne göre tarafsız olmaya mecbur bir Meclis Başkanıyım. Bir eksiğim varsa, bu eksikten dolayı meclisimiz yara alıyorsa, beni meclisin önüne getirin ve denetleyin' diyeceğim" dedi.
"HAYATIMDA HİÇ ÜÇ MAYMUNLARI OYNAMADIM"
TBMM Başkanı Arınç, "Bu dönemlerde hiç 'keşke grup başkanvekili olsaydım' diyor musunuz?" şeklindeki bir soruya verdiği yanıtta, zaman zaman bunu söylediğini kaydetti. Aktif bir siyasetin içinden geldiğini hatırlatan Arınç, şunları söyledi:
"Haksızlık olursa müdahale etmem lazım, haksızlık olursa düzeltmem lazım. Neme lazımcı değilim. Hayatımda hiç üç maymunları oynamadım. Tabi bu gün bulunduğum konum, bunu yapmama engel. Yani 'Siz başka görevdesiniz, buna başkaları cevap versin, ama siz cevap veremezsiniz' diyorlar. Ben de 'amenna" diyorum, içime atıyorum"
Son zamanlarda Ak Parti ve CHP içinde yaşanan parti için sorunlarla ilgili bir soruya, "İki partinin kendi iç bünyesiyle ilgili konuya girmek istemem" diye yanıt veren Arınç, ancak partilerin iç yönetmenliği ve grup tüzüğünün varlığını hatırlatarak, şöyle dedi:
"Partinin tüzük ve grup iç yönetmenliği imkanları içerisinde herkes her şeyi söyleyebilmeli, denetim mekanizmaları kullanılabilmeli, sözlerini, duygularını, düşüncelerini ifade edebilmeli. Ama o partinin bütünlüğüne zarar verecek hareketlerin dışında. O partiden birisi değilmiş gibi dile getirmek ve söylemenin parti içerisinde hoş karşılanmayacağını, bunun doğru da olmayacağını düşünüyorum. Kongreler, grup toplantı salonları elverişli mekanlardır.
Grup yönetimine, başbakana ulaşmak her zaman mümkündür. Buralarda görüşmeler, konuşmalar yapılır. Bunlardan bir netice alınmadığı takdirde, kongre toplamak da tüzüğün kendilerine verdiği bir hak olarak her zaman kullanılabilir. Benim buradaki amacım, disiplinin bozulmaması ve o partinin tüzel kişiliğine de zarar verilmemesidir. Bunu kim yapar, kim yapmaz, bunlar partilerin kendi meselesidir"
Arınç, milletvekili maaşlarıyla ilgili bir soruyu verdiği yanıtta, milletvekillerinin daha önce sahip oldukları lojman, servis gibi olanaklardan artık yoksun olduklarını, 2003 yılında memurların maaşlarına yapılan zammın, milletvekillerinin verdiği bir önerge ile milletvekili maaşlarına yansıtılmasının engellendiğini hatırlattı.
"MİLLETVEKİLİ MAAŞLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ LAZIM"
Milletvekili maaşlarının Başbakanlık Müsteşarı'nın maaşına endeksli olduğunu ve devlet memurlarına yapılan zam oranında zam aldıklarını hatırlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Memur maaşında artış yüzde 6 ise, bizde de yüzde 6'dır. Bunun başka bir yansıması yok. Milletvekilleri olarak maaş sıralamasında 36'ıncı sıradayız. Yani bizden daha önde, daha çok maaş alan 36 tane sınıf var. Yetiyor mu derken, "Allah bin bereket versin' demek lazım. Türkiye'nin şartlarına baktığınız zaman, milletvekili maaşının yeterli olduğunu söyleyebilirim. Ancak hakşinas olmam gerekir; milletvekilinin maaşını asgari ücretlinin, 12. Dereceden bir memurun maaşıyla, bir emekli işçinin veya Bağ-Kur emeklisinin maaşıyla kıyaslamaya kalkarsanız, yanlış yaparsınız. Çünkü milletvekilliği bir görevdir.
Ben 26 yıllık avukattım, işyerimi kapatıp geldim, milletvekili oldum ve maaşımdan başka bir gelirim yok. Artık Manisalı avukat değilim. İnsanlar size, 'milletvekili' diye geliyor. Siz onlara ikramda bulunmak, ihtiyaçlarını karşılamak, onlarla ilgilenmek zorundasınız. Bir düğüne davet edildiğinizde, bir yere eşinizle birlikte gittiğinizde, sosyal ilişkiler sebebiyle, o insanlara, sıfatınızın gerektirdiği ölçüde yardımcı olmak zorundasınız. Maaşından başka bir geliri olmayan milletvekillerimizin, bu günkü milletvekili maaşıyla, masraflarını da dikkate aldığımız zaman, ucu ucuna geçindiklerini söyleyebilirim. Bence bu maaşların, Türkiye'nin şartları da elverdiği ölçüde, iyileştirilmesi lazım."
"BU MECLİS ÇOK BAŞARILI"
Arınç, AB'ye uyum yasaları ile ilgili bir soruyu verdiği yanıtta, Türkiye'nin AB yolunda başarılı olarak ilerlemesinin temelinde, iktidar ve muhalefetin irade birlikteliğinin yattığını kaydetti. Arınç, Meclis Genel Kurul çalışmalarını ise, şöyle değerlendirdi:
"Bu iki dönemin çok verimli, çok başarılı ve çok kaliteli olduğunu söyleyebilirim. Bundan iftihar ediyorum. Bunu herkes söylüyor, herkes de biliyor. Bir defa ben son üç dönemdir parlamentodayım. Benden daha tecrübeli olanlar da var, ama 1995'i, 1999'u ve 2002 dönemlerini yaşamış biri olarak söylüyorum; bu Meclis çok başarılı."
