2005-05-29 - 15:00
"Bir sessiz demokratik devrim yaptığımıza inanıyoruz" diyen Arınç, Türkiye-ABD ilişkilere değinirken de "Zaman zaman inişler çıkışlar olmuştur, zaman zaman sıkıntılı anlar yaşanmıştır ama hiçbir zaman kopmamıştır" şeklinde konuştu
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türkiye'de son 3 yılda yapılan köklü reformları bir ''sessiz devrime'' benzeterek, ''Bu üç yılda fevkalade olumlu işlerin yapıldığını ve yeni bir Türkiye var demenin zamanı geldiğini düşünüyorum'' dedi.
ABD'nin Chicago kentindeki temaslarına devam eden Arınç, Chicago Union League Kulübü'nde katıldığı akşam yemeğinde kalabalık bir davetli topluluğuna hitap etti. Arınç, konuşmasında, ABD temasları, Türk-Amerikan ilişkileri ve Türkiye'de ekonomi, siyaset ve yasal alanlarda son üç yılda yaşanan değişimlere dair bilgi verdi. Türkiye-ABD ilişkilerinin fevkalade önemli olduğunu belirten Arınç, "Bu ilişkiler başından bu yana işbirliği içinde ve dostane biçimde olmuştur. Zaman zaman inişler çıkışlar olmuştur, zaman zaman sıkıntılı anlar yaşanmıştır ama hiçbir zaman kopmamıştır. Türkiye ile ABD arasında en az 50 yıl öncesinden başlayan sıkı dostluk ve işbirliğinin önemine inanıyoruz'' dedi ve şunları söyledi:
''Bu sebeple sadece hükümetlerarası ilişkilerin güçlendirilmesi yetmez, aynı zamanda parlamentolarımız arasındaki ilişkileri de güçlendirmeliyiz, çünkü parlamentolar halklarımızı temsil ediyor. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Dennis Hastert ile 2002 yılında Türkiye'de görüşmüştük, şimdi onun daveti üzerine geldim. Esasen her iki parlamentonun da karşılıklı olarak dostluk grupları bulunmaktadır ve birbirleriyle iyi ilişkiler içerisindedirler.''
''YENİ TÜRKİYE''
Konuşmasında neleri söylemesi gerektiğini düşünürken, masasında bulunan New York Times'tan ünlü gazeteci Stephen Kinzer'in kendisine sorduğu bazı sorular üzerine, davetlilere ''Yeni Türkiye''den bahsetmesinin doğru olacağına karar verdiğini belirten Arınç, şunları
kaydetti:
''En son genel seçimler 3 Kasım 2002 tarihinde yapıldı. Üçüncü yılın içerisindeyiz. Bu üç yılda fevkalade olumlu işlerin yapıldığını ve artık yeni bir Türkiye var demenin zamanının geldiğini düşünüyorum. 3 Kasım seçimlerinden sonra Türkiye'de ilk defa güçlü bir iktidar tek başına bir parti tarafından temsil ediliyor. Bu partinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi'dir. Parlamento 50 yıl sonra ilk kez iki partili bir yapıya bürünmüştür. Bu, Türkiye'de yeni bir dönemin başladığını, siyasete, hem de siyasetle ilgili tüm kurumlara istikrar ve güven geldiğini göstermiştir.''
Parlamentonun hükümet ile işbirliği yapmak suretiyle öncelikle Avrupa Birliği (AB) yolunda atılması gerekli olan ama bir hayli gecikmiş reformlara büyük bir siyasi kararlılıkla başladığını ifade eden Arınç, ''Parlamentomuz kısa bir süre içerisinde Anayasa'nın pek çok maddesini, ki toplam 50 madde civarında ve 100'den fazla yasada değişiklik yapmak suretiyle AB için öngörülen Kopenhag siyasi ve hukuk kriterlerini yerine getirdi'' dedi.
Anayasa'da yapılan başlıca değişiklikler konusunda bilgi veren Arınç, bunları ölüm cezalarının ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin tamamen kaldırılması, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri'nin artık sivillerden atanabileceği hükmünün getirilmesi ve pek çok anayasal kurumda askeri temsilciler yerine sivillerin getirilmesi şeklinde sıraladı.
SESSİZ DEMOKRATİK DEVRİM
TBMM Başkanı Arınç, yapılan reformlar konusunda şunları söyledi:
''Siyasi partiler kanunu değiştirildi, partilerin kolayca kapatılmasının önüne geçildi ve onlara güvenlik sağlandı. Dernekler kanunu değiştirildi ve derneklerin daha serbest kurulabilmesi, yurtdışına açılabilmesi ve yurtdışındaki derneklerin Türkiye'de şube açabilmesi kolaylaştırıldı. Sendikalar ve diğer sivil toplum örgütleri için örgütlenme hakkı ile ilgili yeni düzenlemeler getirildi. İfade özgürlüğü daha da genişletildi. Düşünce suçları tamamen kaldırıldı. İşkence, insana fena muamele konusunda sıfır tolerans ilkesi benimsendi.
O kadar çok değişiklik yapıldı ki bunları tek tek sizlere anlatmam herhalde mümkün olmayacak ama başlıcalarını söyleyeyim. Medeni kanun tamamen yenilendi, 1926'dan bu yana İsviçre medeni kanunu örnek alınarak kullanılmış olanın yerine yeni ölçüleri içeren yeni medeni kanun kabul edildi. Yeni Ceza Kanunu kabul edildi.
Bütün bunlarla biz, bir sessiz demokratik devrim yaptığımıza inanıyoruz. Bu, hem hukuk ve demokratik standardımızı yükseltti hem özgürlükleri genişletti hem de bireylerin temel haklarını güvence altına alan düzenlemeler olarak yapılmış oldu.''
AB REFORMLARI
Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin 1960'lı yılların başında başladığını hatırlatan ve aradan geçen 40 yılda gerekli reformlar yapılamadığı için bu ilişkilerde ilerleme kaydedilemediğini söyleyen Arınç, ancak Parlamentonun iki yıl içerisinde bütün bu yasal düzenlemeleri yaptığını belirterek "Böylece hükümet ve meclisin siyasi iradede güçlü ve kararlı olmasıyla AB'nin en kritik dönemeci aşıldı. Şimdi müzakere sürecine başlıyoruz, onun da başarılı bir şekilde sonuçlanmasıyla Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği söz konusu olabilecek ve gerçekleşecektir" dedi.
''EKONOMİDE UMUT VERİCİ GELİŞMELER VAR''-
Türkiye'deki bir ikinci iyileşme ve başarının da ekonomik alanda görüldüğüne dikkat çeken Arınç, "Bütün sektörlere baktığımız zaman bir iyileşme var. Türkiye'de yatırımlar süratle artıyor. Yabancı sermaye Türkiye'de yatırım yapabilmek için bugün daha cesaretli. Çünkü hem istikrar ve güven unsuru var, hem de Türkiye yabancı sermayenin yatırım yapabilmesi için formaliteleri asgariye indirdi, hukuki mevzuatta da istikrarı temin etti" diye konuştu.
TÜRKİYE'DEKİ SİYASET ANLAYIŞI DEĞİŞTİ
''Yeni Türkiye'' ile ilgili bir üçüncü faktör olarak da Türkiye'deki siyaset anlayışında yaşanan büyük değişikliği sayan Arınç, şöyle konuştu:
"Bundan üç yıl öncesine kadar Türkiye bir kapalı topluma ve devletçi bir ekonomik yapıya sahipti. Oysa bugün Türkiye'de biz, devletin görevinin sadece vatandaşları için güvenliği ve adaleti sağlamakla sınırlı olduğunu düşünüyoruz. Bunun dışındaki tüm hizmetlerin bireyler tarafından yapılmasını, serbest ve rekabete dayalı bir ekonomik yapının oluşmasını istiyoruz.''
''Artık devleti değil, ferdi, bireyi esas alıyoruz'' diyen Arınç, "Bu söylediklerimin çok kültürlü bir toplum olan ABD için önemi ne kadar büyükse Türkiye için de önemi o kadar yüksektir.''
DIŞ POLİTİKADA BÜYÜK BİR DİNAMİZM VAR
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türkiye'nin dış politikada büyük bir dinamizm içerisinde olduğunu söyledi. Türkiye'nin son yıllarda dünya meselelerinin çözümü konusunda daha etkin bir rol oynar hale geldiğini ifade eden Arınç, ''Bir taraftan hükümet dünyanın dört bir tarafına giderek Türkiye'yi anlatırken ve muhataplarıyla görüşlerini paylaşırken, bir taraftan da biz parlamento olarak, parlamenter diplomasiye önem verdik. Ben de Avrupa ülkeleri başta olmak üzere pek çok ülkeyle parlamenter ilişki kurdum. Bunların da çok faydalı olduğunu düşünüyorum" dedi
Geçen üç yılda Türkiye'ye 320 civarında yabancı heyetin ziyarete geldiğine işaret eden Arınç, ''Bunların içerisinde cumhurbaşkanları, başkanlar, başbakanlar, meclis başkanları, komisyonlar ve parlamenter heyetleri var. Yine Türkiye bu dönem içerisinde en önemli toplantılara evsahipliği yaptı. Bunlardan birisi geçtiğimiz haziran ayında İstanbul'da yapılan NATO zirvesidir. Başkan Bush da gelip İstanbul'da bir konuşma yapmıştır'' diye konuştu.
TÜRK DIŞ POLİTİKASI
Türkiye'nin dış politikada büyük bir dinamizm içerisinde olduğunu vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
''İslam Konferansı Örgütü genel sekreterliğine bir Türk seçilebiliyor. Avrupa'daki pek çok uluslararası komisyonda artık Türk parlamenterler en önemli görevlere gelebiliyor. NATO Parlamenterler Asamblesi'nin başkan yardımcısı bir Türk parlamenteri olan Vahit Erdem'dir. AGİT başkan yardımcısı bir parlamenterimiz olan Nevzat Yalçıntaş'tır. Karadeniz Ekonomik İşbirliği'nde ve Avrupa-Akdeniz Parlamenter Asamblesi'nde başkan ya da başkan yardımcılığı Türk parlamenterlerdedir. Avrupa Konseyi'nin en önemli komisyonu olan siyasi işler komisyonunun başkanı da bir Türk parlamenteri olan Abdulkadir Ateş'tir.
3 yıl içerisinde Türkiye büyük bir atak yapmıştır. Kendi varlığını ortaya koymuş, özgüveni gelmiş ve artık dünya sorunları konusunda, benim de katkım olsun diyerek fikrini söyleyebilecek bir noktaya ulaşmıştır.''
''ABD İLE İLİŞKİLER HİÇBİR ZAMAN KOPMAMIŞTIR''
TBMM başkanlarından ABD'ye ilk defa davet edilen ve bu davetle ABD'yi ziyaret eden meclis başkanı olduğunu söyleyen Arınç, Türk-Amerikan ilişkilerine dair şu değerlendirmelerde bulundu:
''Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler fevkalade önemlidir. Bu ilişkiler başından bu yana işbirliği içinde ve dostane biçimde olmuştur. Zaman zaman inişler çıkışlar olmuştur, zaman zaman sıkıntılı anlar yaşanmıştır ama hiçbir zaman kopmamıştır. Her defasında birbirimizi daha iyi anlayarak, bu ilişkiler daha dürüst biçimde sürdürülmüştür. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra başlayan ilişkilerimiz Kore'de birlikte olmakla devam etti. NATO'da beraber olduğumuzu biliyorsunuz. Daha sonra devam eden dünya barışı, insanların özgürlükleri, kriz bölgelerindeki krizin çözümü konularında Türkiye hep ABD ile birlikte oldu. 50 sene önce Kore'de beraber olanlar bugün de Afganistan'da yine dünya barışı için bir arada olmaya devam ediyorlar.''
ABD'deki görüşmelerinden edindiği intibaının olumlu olduğuna dikkat çeken Arınç, şunları kaydetti:
''ABD tarafı Türkiye'ye önem vermekte, Türkiye'nin dostluğuna güvenmekte ve Türkiye ile işbirliğinin sürdürülmesini arzu etmektedir. Ben bu düşüncelerle ülkeme dönüyorum ve önümüzdeki hafta Sayın Başbakan ve Sayın Dışişleri Bakanımız da ABD'yi ziyaret edecekler. Onlar da gerekli görüşmeleri yapacaklardır. Birbirimizi birinci ağızlardan dinlemek ve konular üzerinde yoğunlaşmak fırsatını bulacaklardır. Eminim onların da ziyaretiyle aramızdaki ilişkiler tekrar gözden geçirilip, daha güçlü bir biçimde yoluna devam edecektir.''
''ABD'Lİ YETKİLİLER TÜRK KAMUOYU VE HÜKÜMETİNİ İKNA EDEMEDİ''
Arınç, ''1 Mart tezkeresinin reddinin ABD ile olan ilişkilere verdiği zarar'' konusunda yöneltilen soruyu şöyle yanıtladı:
''Bu oylama öncesinde kamuoyunda tereddütler ve endişeler vardı. Böyle bir kararın alınması ABD'nin işine gelebilir. Bunu kendi çıkarları için uygun görebilirler. Ama Türkiye de demokrat ve egemen bir ülkedir. Parlamentosu vardır. Dolayısıyla halkın içindeki endişe ve tereddütlerin giderilmesi gerekirdi. O süreç içerisinde ABD'li yetkililerin Türk kamuoyunu ve Türkiye hükümetini yeterince ikna edemediklerini ve yapacakları işler konusunda yeterli bilgi vermediklerini düşünüyorum.''
Demokratik ülkelerde zaman zaman parlamentoların hükümetlerle çelişebildiğini ifade eden Arınç, şunları söyledi:
''Parlamentolar hükümetlerin her dediğine evet diyecek organlar değildir. Kararlar doğrudan halk ile teması olan milletvekillerinin kendi verecekleri karara göre şekillenirler. Biz parlamentonun aldığı karara hep saygı duyduk. Ancak şunu bilesiniz ki Irak'ta savaş olduktan sonra TBMM aldığı pek çok kararla Irak'ın yeniden inşa edilmesine, demokratikleşmesine, ABD askerlerinin nakil amacıyla ve insani amaçlarla havaalanlarımızı kullanmasına, İncirlik'in kullanılmasına izin verdi. Geçtiğimiz günlerde Türkiye Milli Savunma Bakanı'nın açıklamasında da olduğu gibi, 1 Mart'ta yerine getirilemeyenlerin büyük bir kısmı Irak'taki müdahaleden sonra ABD'nin isteğine göre yeniden tanzim edildi. Yani 1 Mart tezkeresinde şu ya da bu oldu derken, bunu parlamentonun aldığı bir karar olarak görmek lazım.''
YURTDIŞINDAKİ TÜRKLERE OY KULLANABİLME MÜJDESİ
TBMM Başkanı Arınç, yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının oy kullanmasına yönelik düzenlemeler konusunda yöneltilen soru üzerine ise şunları söyledi:
"Geçmişte bu konuda araştırmalar yapılmış, ancak terör sebebiyle başta Avrupa ülkeleri olmak üzere pek çok ülkeden itiraz gelmiş. Bizim de bu konuda bir çalışmamız var. Yapılacak bir yasal düzenlemeyle yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza önümüzdeki ilk seçimlerde oy
kullanma hakkı tanıyacağız.''
Chicago Union League kulübünde verilen yemekli toplantıya, aralarında İsviçre, Ukrayna, Mısır, Hindistan, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Uruguay'ın Chicago başkonsolosları, Yunan Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu, Amerikalı işadamları, düşünce kuruluşlarından temsilciler, Amerikan Yahudi Komitesi üyeleri ve Chicago'daki Türk toplumunun önde gelen isimlerinde oluşan 100'e yakın seçkin davetli katıldı.
ABD'nin Chicago kentindeki temaslarına devam eden Arınç, Chicago Union League Kulübü'nde katıldığı akşam yemeğinde kalabalık bir davetli topluluğuna hitap etti. Arınç, konuşmasında, ABD temasları, Türk-Amerikan ilişkileri ve Türkiye'de ekonomi, siyaset ve yasal alanlarda son üç yılda yaşanan değişimlere dair bilgi verdi. Türkiye-ABD ilişkilerinin fevkalade önemli olduğunu belirten Arınç, "Bu ilişkiler başından bu yana işbirliği içinde ve dostane biçimde olmuştur. Zaman zaman inişler çıkışlar olmuştur, zaman zaman sıkıntılı anlar yaşanmıştır ama hiçbir zaman kopmamıştır. Türkiye ile ABD arasında en az 50 yıl öncesinden başlayan sıkı dostluk ve işbirliğinin önemine inanıyoruz'' dedi ve şunları söyledi:
''Bu sebeple sadece hükümetlerarası ilişkilerin güçlendirilmesi yetmez, aynı zamanda parlamentolarımız arasındaki ilişkileri de güçlendirmeliyiz, çünkü parlamentolar halklarımızı temsil ediyor. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Dennis Hastert ile 2002 yılında Türkiye'de görüşmüştük, şimdi onun daveti üzerine geldim. Esasen her iki parlamentonun da karşılıklı olarak dostluk grupları bulunmaktadır ve birbirleriyle iyi ilişkiler içerisindedirler.''
''YENİ TÜRKİYE''
Konuşmasında neleri söylemesi gerektiğini düşünürken, masasında bulunan New York Times'tan ünlü gazeteci Stephen Kinzer'in kendisine sorduğu bazı sorular üzerine, davetlilere ''Yeni Türkiye''den bahsetmesinin doğru olacağına karar verdiğini belirten Arınç, şunları
kaydetti:
''En son genel seçimler 3 Kasım 2002 tarihinde yapıldı. Üçüncü yılın içerisindeyiz. Bu üç yılda fevkalade olumlu işlerin yapıldığını ve artık yeni bir Türkiye var demenin zamanının geldiğini düşünüyorum. 3 Kasım seçimlerinden sonra Türkiye'de ilk defa güçlü bir iktidar tek başına bir parti tarafından temsil ediliyor. Bu partinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi'dir. Parlamento 50 yıl sonra ilk kez iki partili bir yapıya bürünmüştür. Bu, Türkiye'de yeni bir dönemin başladığını, siyasete, hem de siyasetle ilgili tüm kurumlara istikrar ve güven geldiğini göstermiştir.''
Parlamentonun hükümet ile işbirliği yapmak suretiyle öncelikle Avrupa Birliği (AB) yolunda atılması gerekli olan ama bir hayli gecikmiş reformlara büyük bir siyasi kararlılıkla başladığını ifade eden Arınç, ''Parlamentomuz kısa bir süre içerisinde Anayasa'nın pek çok maddesini, ki toplam 50 madde civarında ve 100'den fazla yasada değişiklik yapmak suretiyle AB için öngörülen Kopenhag siyasi ve hukuk kriterlerini yerine getirdi'' dedi.
Anayasa'da yapılan başlıca değişiklikler konusunda bilgi veren Arınç, bunları ölüm cezalarının ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin tamamen kaldırılması, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri'nin artık sivillerden atanabileceği hükmünün getirilmesi ve pek çok anayasal kurumda askeri temsilciler yerine sivillerin getirilmesi şeklinde sıraladı.
SESSİZ DEMOKRATİK DEVRİM
TBMM Başkanı Arınç, yapılan reformlar konusunda şunları söyledi:
''Siyasi partiler kanunu değiştirildi, partilerin kolayca kapatılmasının önüne geçildi ve onlara güvenlik sağlandı. Dernekler kanunu değiştirildi ve derneklerin daha serbest kurulabilmesi, yurtdışına açılabilmesi ve yurtdışındaki derneklerin Türkiye'de şube açabilmesi kolaylaştırıldı. Sendikalar ve diğer sivil toplum örgütleri için örgütlenme hakkı ile ilgili yeni düzenlemeler getirildi. İfade özgürlüğü daha da genişletildi. Düşünce suçları tamamen kaldırıldı. İşkence, insana fena muamele konusunda sıfır tolerans ilkesi benimsendi.
O kadar çok değişiklik yapıldı ki bunları tek tek sizlere anlatmam herhalde mümkün olmayacak ama başlıcalarını söyleyeyim. Medeni kanun tamamen yenilendi, 1926'dan bu yana İsviçre medeni kanunu örnek alınarak kullanılmış olanın yerine yeni ölçüleri içeren yeni medeni kanun kabul edildi. Yeni Ceza Kanunu kabul edildi.
Bütün bunlarla biz, bir sessiz demokratik devrim yaptığımıza inanıyoruz. Bu, hem hukuk ve demokratik standardımızı yükseltti hem özgürlükleri genişletti hem de bireylerin temel haklarını güvence altına alan düzenlemeler olarak yapılmış oldu.''
AB REFORMLARI
Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin 1960'lı yılların başında başladığını hatırlatan ve aradan geçen 40 yılda gerekli reformlar yapılamadığı için bu ilişkilerde ilerleme kaydedilemediğini söyleyen Arınç, ancak Parlamentonun iki yıl içerisinde bütün bu yasal düzenlemeleri yaptığını belirterek "Böylece hükümet ve meclisin siyasi iradede güçlü ve kararlı olmasıyla AB'nin en kritik dönemeci aşıldı. Şimdi müzakere sürecine başlıyoruz, onun da başarılı bir şekilde sonuçlanmasıyla Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği söz konusu olabilecek ve gerçekleşecektir" dedi.
''EKONOMİDE UMUT VERİCİ GELİŞMELER VAR''-
Türkiye'deki bir ikinci iyileşme ve başarının da ekonomik alanda görüldüğüne dikkat çeken Arınç, "Bütün sektörlere baktığımız zaman bir iyileşme var. Türkiye'de yatırımlar süratle artıyor. Yabancı sermaye Türkiye'de yatırım yapabilmek için bugün daha cesaretli. Çünkü hem istikrar ve güven unsuru var, hem de Türkiye yabancı sermayenin yatırım yapabilmesi için formaliteleri asgariye indirdi, hukuki mevzuatta da istikrarı temin etti" diye konuştu.
TÜRKİYE'DEKİ SİYASET ANLAYIŞI DEĞİŞTİ
''Yeni Türkiye'' ile ilgili bir üçüncü faktör olarak da Türkiye'deki siyaset anlayışında yaşanan büyük değişikliği sayan Arınç, şöyle konuştu:
"Bundan üç yıl öncesine kadar Türkiye bir kapalı topluma ve devletçi bir ekonomik yapıya sahipti. Oysa bugün Türkiye'de biz, devletin görevinin sadece vatandaşları için güvenliği ve adaleti sağlamakla sınırlı olduğunu düşünüyoruz. Bunun dışındaki tüm hizmetlerin bireyler tarafından yapılmasını, serbest ve rekabete dayalı bir ekonomik yapının oluşmasını istiyoruz.''
''Artık devleti değil, ferdi, bireyi esas alıyoruz'' diyen Arınç, "Bu söylediklerimin çok kültürlü bir toplum olan ABD için önemi ne kadar büyükse Türkiye için de önemi o kadar yüksektir.''
DIŞ POLİTİKADA BÜYÜK BİR DİNAMİZM VAR
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türkiye'nin dış politikada büyük bir dinamizm içerisinde olduğunu söyledi. Türkiye'nin son yıllarda dünya meselelerinin çözümü konusunda daha etkin bir rol oynar hale geldiğini ifade eden Arınç, ''Bir taraftan hükümet dünyanın dört bir tarafına giderek Türkiye'yi anlatırken ve muhataplarıyla görüşlerini paylaşırken, bir taraftan da biz parlamento olarak, parlamenter diplomasiye önem verdik. Ben de Avrupa ülkeleri başta olmak üzere pek çok ülkeyle parlamenter ilişki kurdum. Bunların da çok faydalı olduğunu düşünüyorum" dedi
Geçen üç yılda Türkiye'ye 320 civarında yabancı heyetin ziyarete geldiğine işaret eden Arınç, ''Bunların içerisinde cumhurbaşkanları, başkanlar, başbakanlar, meclis başkanları, komisyonlar ve parlamenter heyetleri var. Yine Türkiye bu dönem içerisinde en önemli toplantılara evsahipliği yaptı. Bunlardan birisi geçtiğimiz haziran ayında İstanbul'da yapılan NATO zirvesidir. Başkan Bush da gelip İstanbul'da bir konuşma yapmıştır'' diye konuştu.
TÜRK DIŞ POLİTİKASI
Türkiye'nin dış politikada büyük bir dinamizm içerisinde olduğunu vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
''İslam Konferansı Örgütü genel sekreterliğine bir Türk seçilebiliyor. Avrupa'daki pek çok uluslararası komisyonda artık Türk parlamenterler en önemli görevlere gelebiliyor. NATO Parlamenterler Asamblesi'nin başkan yardımcısı bir Türk parlamenteri olan Vahit Erdem'dir. AGİT başkan yardımcısı bir parlamenterimiz olan Nevzat Yalçıntaş'tır. Karadeniz Ekonomik İşbirliği'nde ve Avrupa-Akdeniz Parlamenter Asamblesi'nde başkan ya da başkan yardımcılığı Türk parlamenterlerdedir. Avrupa Konseyi'nin en önemli komisyonu olan siyasi işler komisyonunun başkanı da bir Türk parlamenteri olan Abdulkadir Ateş'tir.
3 yıl içerisinde Türkiye büyük bir atak yapmıştır. Kendi varlığını ortaya koymuş, özgüveni gelmiş ve artık dünya sorunları konusunda, benim de katkım olsun diyerek fikrini söyleyebilecek bir noktaya ulaşmıştır.''
''ABD İLE İLİŞKİLER HİÇBİR ZAMAN KOPMAMIŞTIR''
TBMM başkanlarından ABD'ye ilk defa davet edilen ve bu davetle ABD'yi ziyaret eden meclis başkanı olduğunu söyleyen Arınç, Türk-Amerikan ilişkilerine dair şu değerlendirmelerde bulundu:
''Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler fevkalade önemlidir. Bu ilişkiler başından bu yana işbirliği içinde ve dostane biçimde olmuştur. Zaman zaman inişler çıkışlar olmuştur, zaman zaman sıkıntılı anlar yaşanmıştır ama hiçbir zaman kopmamıştır. Her defasında birbirimizi daha iyi anlayarak, bu ilişkiler daha dürüst biçimde sürdürülmüştür. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra başlayan ilişkilerimiz Kore'de birlikte olmakla devam etti. NATO'da beraber olduğumuzu biliyorsunuz. Daha sonra devam eden dünya barışı, insanların özgürlükleri, kriz bölgelerindeki krizin çözümü konularında Türkiye hep ABD ile birlikte oldu. 50 sene önce Kore'de beraber olanlar bugün de Afganistan'da yine dünya barışı için bir arada olmaya devam ediyorlar.''
ABD'deki görüşmelerinden edindiği intibaının olumlu olduğuna dikkat çeken Arınç, şunları kaydetti:
''ABD tarafı Türkiye'ye önem vermekte, Türkiye'nin dostluğuna güvenmekte ve Türkiye ile işbirliğinin sürdürülmesini arzu etmektedir. Ben bu düşüncelerle ülkeme dönüyorum ve önümüzdeki hafta Sayın Başbakan ve Sayın Dışişleri Bakanımız da ABD'yi ziyaret edecekler. Onlar da gerekli görüşmeleri yapacaklardır. Birbirimizi birinci ağızlardan dinlemek ve konular üzerinde yoğunlaşmak fırsatını bulacaklardır. Eminim onların da ziyaretiyle aramızdaki ilişkiler tekrar gözden geçirilip, daha güçlü bir biçimde yoluna devam edecektir.''
''ABD'Lİ YETKİLİLER TÜRK KAMUOYU VE HÜKÜMETİNİ İKNA EDEMEDİ''
Arınç, ''1 Mart tezkeresinin reddinin ABD ile olan ilişkilere verdiği zarar'' konusunda yöneltilen soruyu şöyle yanıtladı:
''Bu oylama öncesinde kamuoyunda tereddütler ve endişeler vardı. Böyle bir kararın alınması ABD'nin işine gelebilir. Bunu kendi çıkarları için uygun görebilirler. Ama Türkiye de demokrat ve egemen bir ülkedir. Parlamentosu vardır. Dolayısıyla halkın içindeki endişe ve tereddütlerin giderilmesi gerekirdi. O süreç içerisinde ABD'li yetkililerin Türk kamuoyunu ve Türkiye hükümetini yeterince ikna edemediklerini ve yapacakları işler konusunda yeterli bilgi vermediklerini düşünüyorum.''
Demokratik ülkelerde zaman zaman parlamentoların hükümetlerle çelişebildiğini ifade eden Arınç, şunları söyledi:
''Parlamentolar hükümetlerin her dediğine evet diyecek organlar değildir. Kararlar doğrudan halk ile teması olan milletvekillerinin kendi verecekleri karara göre şekillenirler. Biz parlamentonun aldığı karara hep saygı duyduk. Ancak şunu bilesiniz ki Irak'ta savaş olduktan sonra TBMM aldığı pek çok kararla Irak'ın yeniden inşa edilmesine, demokratikleşmesine, ABD askerlerinin nakil amacıyla ve insani amaçlarla havaalanlarımızı kullanmasına, İncirlik'in kullanılmasına izin verdi. Geçtiğimiz günlerde Türkiye Milli Savunma Bakanı'nın açıklamasında da olduğu gibi, 1 Mart'ta yerine getirilemeyenlerin büyük bir kısmı Irak'taki müdahaleden sonra ABD'nin isteğine göre yeniden tanzim edildi. Yani 1 Mart tezkeresinde şu ya da bu oldu derken, bunu parlamentonun aldığı bir karar olarak görmek lazım.''
YURTDIŞINDAKİ TÜRKLERE OY KULLANABİLME MÜJDESİ
TBMM Başkanı Arınç, yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının oy kullanmasına yönelik düzenlemeler konusunda yöneltilen soru üzerine ise şunları söyledi:
"Geçmişte bu konuda araştırmalar yapılmış, ancak terör sebebiyle başta Avrupa ülkeleri olmak üzere pek çok ülkeden itiraz gelmiş. Bizim de bu konuda bir çalışmamız var. Yapılacak bir yasal düzenlemeyle yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza önümüzdeki ilk seçimlerde oy
kullanma hakkı tanıyacağız.''
Chicago Union League kulübünde verilen yemekli toplantıya, aralarında İsviçre, Ukrayna, Mısır, Hindistan, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Uruguay'ın Chicago başkonsolosları, Yunan Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu, Amerikalı işadamları, düşünce kuruluşlarından temsilciler, Amerikan Yahudi Komitesi üyeleri ve Chicago'daki Türk toplumunun önde gelen isimlerinde oluşan 100'e yakın seçkin davetli katıldı.
