
Komisyonun 9'uncu toplantısında iş dünyası temsilcileri görüşlerini dile getirdi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, buradaki konuşmasında, Türkiye'nin en kronik sorunlarından birini çözmek için tarihi bir fırsatın yakalandığını söyledi.
Komisyon ile TBMM'nin de en geniş katılımla sürece dahil olmasının sağlandığına dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, bu yapıcı atmosferin korunması temennisinde bulundu.
Hisarcıklıoğlu, diyalog ve istişarenin herkesin hayrına olduğunu ifade ederek, "Elbette her konuda aynı düşünmek zorunda değiliz ama Terörsüz Türkiye'yi gerçeğe dönüştürmekle hepimiz mükellefiz. Türkiye'nin istikbal yürüyüşünde önemli bir dönüm noktası olacak bu hayırlı sürece katkı vermeyi, bir milli duruş olarak görmeliyiz. Bunun heba edilmesine fırsat vermemeliyiz." dedi.
Terörün yatırım ortamını bozduğunu, üretimi aksattığını, işsizliği artırdığını ve ülkenin itibarını zedelediğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, terörün olduğu yerde güvenin olmadığını, ekonominin de büyümediğini belirtti. Hisarcıklıoğlu, terörün hem milletin huzurunu hem de ülkenin geleceğini tehdit ettiğini dile getirerek, "Bu yüzden diyoruz ki terörle mücadele sadece güvenlik güçlerinin değil, hepimizin ortak görevidir. İş dünyasının görevi de üretmek, istihdam ve yatırım yapmaktır. Ancak bunlar huzurun, güvenliğin ve demokrasinin olduğu bir ülkede mümkündür. Huzurun olmadığı yerde ticaret, ticaretin olmadığı yerde de kesinlikle zenginlik olmaz. Yani zengin olmak istiyorsak ticaretin önünü açacağız." diye konuştu.
Terörün olumsuz etkilerini sıralayan Hisarcıklıoğlu, "Netice olarak ortaya çıkan büyük ekonomik, sosyal ve psikolojik kayıpların devamını ve yeniden yaşanmasını kesinlikle istemiyoruz. Milletimizin Meclis'teki temsilcilerinin, büyük bir duyarlılıkla üstlendikleri sorumluluğun farkında olduklarından şüphemiz yoktur." dedi.
Uzlaşmanın önemine işaret eden Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:
"Bu vizyon çerçevesinde Terörsüz Türkiye hedefine ulaşılması, risk unsurlarını kayda değer şekilde azaltacak, ticaret ve yatırım iklimini canlandıracak, pek çok yeni pozitif kazanım getirecektir. Ülkemizde huzur, istikrar ve güvenin güçlenmesi, ekonomide yeni fırsat pencerelerinin açılmasını sağlayacaktır. Özellikle Doğu ve Güney Doğu Anadolu'da, tarım, turizm, sınır ticareti ve ihracatta yeni iş imkanları ortaya çıkaracaktır. Örneğin, Mardin'deki taş evler, Diyarbakır surları, Van Kalesi, Şanlıurfa Göbeklitepe ve daha niceleri, turistler için müthiş birer çekim merkezi olacaktır. Kırsal alanlarda tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yeniden başlaması, bölge halkının gelirini artıracak ve göçü yavaşlatacaktır. Aynı zamanda Türkiye'nin stratejik hedeflerinden biri olan Kalkınma Yolu Projesi de böylelikle ciddi bir ivme kazanacaktır."
Hisarcıklıoğlu, huzur ve güven ortamının güçlenmesinin önemine işaret ederek, "Irak, İran ve Suriye ile ticaretin büyümesi, buralarla ticari entegrasyonumuzu artıracak ve Türkiye'yi bölgesel bir ekonomik lider haline getirecektir. Bölgenin genç nüfusu, burada başlatılacak dönüşümün itici gücü olacaktır. Mesleki eğitim programlarıyla desteklenen gençler, sanayi ve hizmet sektörlerinde istihdam edilerek ekonomik canlanmaya da katkı sağlayabilecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Demokrasi ve hukukun üstünlüğü temelinde çözülemeyecek hiçbir sorun olmadığını söyleyen Hisarcıklıoğlu, "O halde Türkiye, iyi işleyen, yöneten, denetlenebilir, hesap verebilir, şeffaf, birinci sınıf bir demokrasiye de sahip olmalı, üniter yapısı korunmalıdır." ifadesini kullandı.
Hisarcıklıoğlu, Terörsüz Türkiye hedefinin vatandaşların ekseriyetinde olumlu bir hava ve heyecan yarattığını belirterek, başta Suriye olmak üzere yurt dışındaki bazı gelişmelerin "sisli bir hava oluşmasına" neden olduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu, "Tüm bunların netleştirilmesine, sürecin şeffaf bir şekilde ilerlemesine ihtiyaç vardır. Milletin iradesinin temsil edildiği Millet Meclisinde, uzlaşmayla ve ortak zeminde buluşularak ilerleme sağlanacak ve belirsizlikler azaltılacaktır. Önemli olan sürecin sonuna kadar uzlaşma yollarını aramak ve istişareyi korumaktır. Bütün sorunların çözüm yolu demokrasidir. Çözüm adresi de TBMM'dir." dedi.
- Palandöken: "Helvayı yapacaksınız"
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Terörsüz Türkiye sürecinin çok önemli olduğunu vurguladı.
Palandöken, daha önce "akil insanlar heyeti"nde olduğunu ve vefat eden TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile bir arada çalıştıklarını anlattı.
Terörsüz Türkiye çalışmaları için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve diğer siyasi partilere teşekkür eden Palandöken, "İnşallah, değerli milletvekillerinin de katılımıyla, zatıalinizin başkanlığında sorun çözülmüş olacak." diye konuştu.
Palandöken, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Herkes bize gıptayla bakıyor ama kıskançlıkla da hainlikler yapmaya devam ediyor. Hala fitne sokmaya çalışıyorlar, bu sürecin sonu ne olacak diye. Zaten başlaması demek, sürecin bitmesi demektir. Böyle de bir karar alındı. Bütün siyasi partiler bu karara imza attı. Bir araya geldi. Zaten bir aradaydı. Bu fitneyi sokanlar dışarıda kaldı. Şimdi dönen tekere belki de çomak sokmak isteyenler olacak. Sürenin uzamaması lazım. Bizlere vermiş olduğunuz süre ve bütün kesimlerin dinlenmesi gerçekten de çok önemli."
Bu sürecin sahadaki kabullenilme oranının artmasına yönelik kuşkuların ortadan kaldırılması gerektiğini söyleyen Palandöken, "Süre uzadıkça, süre uzatıldıkça biliyorsunuz fitne çoğalır. O bakımdan bu süreyi kısa zamanda derleyip toplayıp, yasal zemin üzerinde hukuki bütün prosedürler tamamlanmış bir vaziyette halka sunulması lazım." dedi.
Palandöken, kararların kısa sürede alınması gerektiğini, aksi halde insanların tereddüde düştüğünü dile getirerek, "En yüce makam zatıalinizin bulunduğu yüce Meclis'in Başkanlığı, Sayın Cumhurbaşkanı, değerli siyasi partilerin genel başkanları da bu işe 'evet' dediğine göre işte un, işte yağ, işte şeker. Helvayı yapacaksınız. Milletçe artık o acıyı unutacağız. O acı günlerdeki helvaları değil, tatlı helvaları millet olarak yemeyi bize nasip edecek." ifadesini kullandı.
Sürecin Türkiye için çok önemli olduğunu vurgulayan Palandöken, "Bu Terörsüz Türkiye meselesi, Türkiye'nin daha da güçlü bir şekilde olmasının yolunu açacak, yapılacak belki de en hayırlı iş olacak." diye konuştu.
Türkiye'nin barıştan yana bir ülke olduğunu vurgulayan Palandöken, "Onun için dışarıya kulağımızı tıkayacağız, güçlü olacağız." dedi.
- "Sonraki jenerasyonlara çok önemli bir miras bırakacağımızı düşünüyoruz"
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol da komisyonun kapsayıcılığını ve toplumun farklı kesimlerinin görüşlerinin alınmasını kıymetli bulduklarını söyledi.
Bunun, siyasi, beşeri, sosyal ve ekonomik olmak üzere çok boyutlu bir konu olduğunu belirten Akkol, "Terörsüz Türkiye'nin çalışanlara, öncelikli olarak bölge halkına, akabinde tüm Türkiye'ye, işverenlere ve nihayetinde de devletimize, daha doğrusu tüm oyunculara ciddi bir katkı sağlayacağına, Terörsüz Türkiye süreciyle hedeflenen güvenlik, istikrar, üretim ve kalkınmanın ülkemize çok ciddi fayda getireceğine canıgönülden inanıyoruz." diye konuştu.
Akkol, terörden etkilenen bölgede 10 milyonun üzerinde nüfus bulunduğunu, bu nüfusun ülke içinde, ekonomi ve ihracattaki paylarının, bölgeyi ciddi şekilde kalkındırmak gerektiğinin ve bölgenin çok ciddi bir potansiyelinin bulunduğunun kanıtı olduğunu dile getirdi.
İstihdamın önemine işaret eden Akkol, "Terörden etkilen bölgelerde bizim tespitimize göre yaklaşık 900 bin kişilik ilave bir istihdam yaratmak mümkün." ifadesini kullandı.
Terörden etkilenen bölgenin potansiyeline ilişkin bilgiler veren Akkol, "Yapılması gereken hamlelerin önemli bir kısmını yapabilirsek sadece bu jenerasyon değil ama bizden sonraki jenerasyonlara çok önemli bir miras bırakacağımızı da düşünüyoruz." dedi.
Akkol, terörün Türkiye'ye yıllık maliyetinin en az 140, en çok 240 milyar dolar olduğunu belirterek, bu rakamlarla Türkiye'de yapılabilecek projelere örnekler verdi.
Farklı terör örgütlerinin silah bırakma süreçlerine ilişkin İngiltere ve İspanya örneklerinden bahseden Akkol, "Hemen hemen her göstergede barış, istihdam, vergi, oradaki iş sağlığı, güvenliği, sendikalılık, ekonomik refah, borçlanma maliyetlerinin aşağı gelmesi gibi her anlamda bölge halkına ve bireylere ciddi fayda sağlamış durumda." değerlendirmesinde bulundu.
Akkol, sürecin tamamlanmasıyla ABD'deki Silikon Vadisi modeli gibi bir yatırımın bölgede kurulabileceğini de sözlerine ekledi.
TBMM'de "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda kurulan ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplanan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, iş dünyası temsilcilerini dinledi.
Komisyonun 9'uncu toplantısında konuşan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Bahadır Sezgin, 1980'lerin ortalarından bu yana terör kaynaklı sorunların, tüm Türkiye'yi etkilediğini, bu sorunların yoğun olarak yaşandığı Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerini daha çok etkilediğini söyledi.
Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerine yönelik tarımsal verileri sıralayan Sezgin, Türkiye'de üretilen balın yüzde 25'inin Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerindeki illerde olduğuna işaret etti. Sezgin, "Ancak yayla ve meraların güvenlik gerekçeleriyle kapalı tutulması, bu devasa potansiyelin değerlendirilmesini yıllarca maalesef engellemiştir." ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki toplam 14,6 milyon hektar çayır ve mera alanının yaklaşık yüzde 37,5'nin Doğu Anadolu, yüzde 6,9'unun ise Güney Doğu Anadolu Bölgesinde yer aldığına işaret eden Sezgin, bu alanların özellikle 1980'lerin ortalarından itibaren terör kaynaklı güvenlik sorunlarından ciddi şekilde etkilendiğine dikkati çekti. Sezgin, "Yayla ve mera yasakları, çatışma bölgeleri, mayın ve el yapımı patlayıcı (EYP) kirliliği nedeniyle bazı yıllarda bu alanların yüzde 30-40'ına varan bölümü üreticinin erişimine kapalı kalmıştır. Terörle mücadele kapsamında uygulanan yayla yasakları, bölgenin geleneksel göçer hayvancılık modelini köklü şekilde zayıflatmıştır." sözlerini sarf etti.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinin 2023 yılı saha araştırmasına göre, mera kısıtlaması olan bölgelerde küçükbaş hayvan başına et ve süt veriminin yüzde 15 ila 20 düştüğüne, yem maliyetlerinin ise yüzde 20 ila 30 arttığına değinen Sezgin, "Barış ortamında ise bu alanların tam kapasiteye açılmasıyla hem mera veriminde hem de hayvancılık karlılığında belirgin artış ve bölgesel tarımsal gelirde güçlü bir sıçrama öngörülmektedir." diye konuştu.
Terörden etkilenen bölgelerde iç göçün arttığına ve iş gücüne katılım oranlarının düşük olduğuna işaret eden Sezgin, diğer bir kritik sorunun ise mayın ve EYP kirliliği olduğunu söyledi.
Milli Savunma Bakanlığı verilerine göre son 4 yılda yaklaşık 60 bin mayının imha edildiğini, 5 milyon metrekare arazinin tarıma kazandırıldığını aktaran Sezgin, bu arazilerin yüzde 70'ini yüksek verimli toprakların oluşturduğunu kaydetti. Sezgin, "Tam temizlik sağlandığında, tarımsal üretimde yüzde 5-10 artış potansiyeli bulunmaktadır." dedi.
Terörsüz Türkiye hedefinin gerçekleşmesi halinde bölgesel ölçekte çok güçlü fırsatların beklediğini dile getiren Sezgin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu senaryoda yalnızca Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerimiz için geçerli olmak üzere mera verimi yüzde 15-20 artabilir, yem maliyetleri yüzde 20-30 azalabilir, özel sektör yatırımları yüzde 50 artabilir, dijital tarım teknolojileriyle verimlilik yüzde 30 yükselebilir, bölgesel tarımsal Gayri Safi Yurt İçi Hasıla katkısı yıllık yüzde 5-8 büyüyebilir, tarım istihdamı yüzde 10-15 artabilir. Bu sadece ekonomik bir sıçrama değil göçün tersine dönmesi, kırsal nüfusun güçlenmesi, toplumsal uyumun pekişmesi demektir."
- Diren: "Ekonomimizi de güçlendirecektir"
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ozan Diren, yeni bir çağın eşiğindeki dünyada Türkiye'nin hak ettiği konuma ulaşmasının yolunun Cumhuriyetin kazanımlarını gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye vizyonu ile yeniden canlandırmaktan geçtiğini söyledi.
Dünyada ortaya çıkan ekonomik belirsizlik ve jeopolitik gelişmelere işaret eden Diren, "bu kritik kavşakta" Türkiye'yi olumlu ayrışan, öne çıkan bir konuma getirmek için çalışmayı gelecek nesillere borçlu olduklarını dile getirdi.
Ortak geleceği, "kimseyi geride bırakmadan eşitlik temelinde" inşa etmek için en çok ihtiyaç duyulan şeyin toplumsal dayanışma ve işbirliği olduğunu ifade eden Diren, ülkenin geleceği için fikir üreten, çalışan tüm kesimlerin ve vatandaşların katkı ve katılımının önemini anlattı.
"Komisyonun çalışmalarıyla sonuçlanacak adımların, Türkiye'nin ekonomik kalkınma ve demokrasi ortamına uyumlu yansıması" temennisinde bulunan Diren, şöyle konuştu:
"Özgürlük alanlarının genişlemesi, düşüncenin özgürce ve korkmadan açıklanabilmesi, yaratıcı ve eleştirel düşüncenin gelişebilmesi için şarttır. Bu komisyonun amacında vurgulanan 'özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti alanlarında çalışmalar yapılmasını' bu açıdan çok önemli buluyoruz. Komisyonun, terörün ülke gündeminden çıkarılması ve toplumsal bütünleşmenin sağlanması amacının kalıcı olarak hayata geçmesi, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün tam olarak tesis edilmesine bağlıdır. Demokrasi ve hukuk devletini tartışma konusu edilemeyecek bir düzeye getirmek, içeride ve dışarıda ülkemize, kurumlarımıza, demokrasimize güveni arttırmak, hiç şüphesiz ekonomimizi de güçlendirecektir. Aslında demokratikleşme bir mevzuat reformu olmanın yanı sıra bunun da ötesinde zihniyet değişikliğini içeren toplu bir süreçtir. Devletin bireye, idarenin vatandaşa, siyasetin sivil topluma, devlet içindeki erklerin birbirine yaklaşımlarında demokrasi ve hukukun üstünlüğü tam olarak yaşanmalıdır."
- Özdemir: "Suriye'nin sınır bölgesinde organize sanayi ve endüstri bölgeleri modeli öneriyoruz"
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Burhan Özdemir, "MÜSİAD olarak biz Terörsüz Türkiye vizyonunu sadece bir iç güvenlik meselesi olarak değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma, toplumsal uyum, kültürel birlik ve adalet ekseninde yeni bir toplumsal sözleşme olarak değerlendiriyoruz." dedi.
Diyarbakır'da 81 ilden katılan tüm şube başkanlarıyla birlikte "Terörsüz Türkiye" vizyonu ekseninde bir çalıştay düzenlediklerini anlatan Özdemir, bu çalıştayın bölge genelindeki etkisinin oldukça yüksek olduğunu ve bunun akabinde terörden etkilenmiş iller ve onların etrafında bulunan 18 farklı ilde 18 farklı alt çalışma grubu oluşturduklarını aktardı. MÜSİAD Genel Merkezinde de "Terörsüz Türkiye" çalışma grubu kurduklarını belirten Özdemir, yaptıkları çalışmalar çerçevesinde kendilerini MÜSİAD Genel Merkezi'nde ziyaret eden DEM Parti temsilcilerine teşekkür etti.
Terörün Türkiye'ye maliyetine değinen Özdemir, "Türkiye'de bugüne kadar teröre harcanan para, güvenlik politikaları değil aynı zamanda dolaylı maliyetleri de kastederek konuşuyorum, eğer harcanmamış olsaydı ülkemiz ilk 10 ekonomi arasına girebilir, kişi başı milli gelirimiz 30 bin doları geçebilir ve gayrı safi yurt içi hasılamız belki 3 trilyon doların üzerine çıkabilirdi." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin tarih boyunca farklı inanç, kültür ve kimliklerin bir arada yaşadığı bir medeniyet coğrafyası olduğunu ancak bu çeşitliliğin zaman zaman dış müdahaleler ve iç provokasyonlarla çatışma zemini haline gelebildiğine işaret eden Özdemir, "Dolayısıyla bu alanda erken uyarı ve önleme mekanizmaları kurulması gerektiğini düşünüyoruz. Nefret izleme sistemi, hızlı müdahale ekipleri, eğitim programları devreye alınmalı." ifadelerini kullandı.
Terörsüz Türkiye sürecinin, ekonomik kalkınma, adaletin tesisi, toplumsal uyum ve kardeşlik hukuku olmak üzere 3 temel ilke üzerine kurulması gerektiğine inandıklarını söyleyen Özdemir, sürecin başarıya ulaşmasının önündeki riskler olarak "Alevi-Sünni geriliminin provoke edilmesi ile Kürt-Türk ayrışmasına yol açabilecek tavır ve adımlar"ı sıraladı.
Koruculuk sistemine değinen Özdemir, "Adaletli bir tasfiye ve entegrasyon programıyla, onurlu bir şekilde, bu sürecin sonunda belki kademeli bir şekilde tarihe uğurlanmalıdır." diye konuştu.
Özdemir, "güvenlik ve silahsızlanma", "demokratikleşme ve insan hakları", "toplumsal destek ve iletişim stratejisi", "bölgesel entegrasyon ve ekonomi", "muhataplık ve kapsayıcı diyalog", "doğrulama (dağdan inenlerin süreçlerine yönelik)", "fiziki kopuş", "zihinsel kopuş", "dahil olma", "hızlı ve şeffaf yargı", "mağdur hakları ve onarım", "toplumsal sözleşme", "eşit vatandaşlık", "millet meclisi uyum ve kalkınma üst kurulu" olmak üzere 14 başlık altında Terörsüz Türkiye çalışma grubu önerilerini anlattı.
İl bazlı stratejik önerilerinin de olduğunu kaydeden Özdemir, Suriye'nin sınır bölgesinde bir organize sanayi ve endüstri bölgeleri modeli de önerdiklerini söyledi.
MÜSİAD olarak Milli Eğitim Bakanlığı ile planladıkları bir projeye de değinen Özdemir, "Ekim ayı içerisinde planlıyoruz. Türkiye genelinde 81 ilde üniversiteye gitmemiş 5 bin meslek lisesi mezunu öğrencimize iş garantisi vereceğiz. Bunu 1176 şirketin içerisinde 81 ilde yapacağız. Bu alanda özellikle bölgeye, yani terörden etkilenmiş illere özellikle ihtimam ve ağırlık vereceğimizin de altını çizmek istiyorum." dedi.
- Aydın: "Yerelden kalkınmayla ülkemiz topyekun kalkınacaktır"
Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, işletmeleri veya şirketleri bir yerde yatırım yapmaya iten temel faktörlerin hammadde, yarı işlenmiş mamul, enerji pazarına yakın olma, bol ve nitelikli işgücü gibi faktörler olduğuna işaret ederek, "Ancak bütün bu faktörlerin cazibesine ve bu ana kadar devletimizin detaylı şekilde vermiş oldukları teşvik paketlerine rağmen, adı terör ile anılan bölgelere gidilememesi, yapılacak yatırımın güvenliğinin ne kadar önemli olduğunun göstergesidir." ifadesini kullandı.
ASKON olarak Türkiye'nin kalkınması adına her daim en çok önerdikleri modelin "sektörel kümelenme modeli" olduğunu anlatan Aydın, bu yaklaşım sayesinde şehirlerin kendi sektöründe birer uzmanlık merkezi olacağını söyledi. Aydın, "Terörün tamamen son bulması ve bu bölgelerin artık terörle anılmamasının akabinde bu şehirlerde teşviklerin tesiri ve verimliliği artacak, şehirlerimiz kalıcı olarak belirli alanlarda marka şehirler haline geleceklerdir." dedi.
Emek yoğun sektörlerin ve bölgede yer alan illerdeki bazı firmaların bu teşvikleri alsalar dahi üretim ve ihracatta terör nedeniyle zorlandığını, bazılarının ise faaliyetlerine son vermek zorunda kaldığını belirten Aydın, "Terörsüz Türkiye ile '6. Bölgede" bulunan bu firmalarımız bu engelden şüphesiz ki kurtulacak ve daha çok üretim ile ihracatımıza yüksek oranlarda katkı sunacaklardır. Bu şekilde yerelden kalkınmayla ülkemiz topyekun kalkınacaktır. Bu kalkınmanın sağlanabilmesi için yeni yapılanma ve ihya sürecinde bölgesel kümelenme ile şehirlerimizi mevcut teşviklere ek yeni teşvik modelleri çalışılmasını öneriyoruz." değerlendirmelerinde bulundu.
Aydın, terörün en çok gençlerin umutlarını çaldığına dikkati çekerek, "Umudu elinden alınmış bir genç, maalesef terör örgütlerinin tuzağına düşmeye daha yakın olur. Bizler iş dünyası olarak diyoruz ki gençlerimize iş imkanı sunalım, girişimcilik fırsatları verelim, onlara umut olalım. Çünkü gençlerimizin enerjisi üretime yöneldiğinde, terörün zemini tamamen kuruyacaktır." diye konuştu.
Terörsüz bir Türkiye'nin bölgesel ölçekte de çok önemli ve olumlu etkiler oluşturacağına işaret eden Aydın, komşu ülkelere ve şehirlere de bu huzur ve güven ikliminin olumlu yansımaları olacağını dile getirdi.
Aydın, Türkiye'nin terörden arınmış güçlü yapısıyla bölgesinin üretim, ticaret ve lojistik merkezi olmaya aday olduğunu belirterek, "Bu nedenle Terörsüz Türkiye, aynı zamanda daha rekabetçi, daha güçlü ve daha müreffeh bir Türkiye olacaktır." şeklinde konuştu.