2005-10-13 - 14:25
Bilgilendirme toplantısından sonra soruları cevaplandıran TBMM Başkanı Bülent Arınç, dokunulamayan kişi ve kurumların kimler olduğuna ilişkin medyanın kamuoyunu aydınlatma görevini yerine getirmesini beklediğini söyledi.
Bilgilendirme toplantısından sonra soruları cevaplandıran TBMM Başkanı Bülent Arınç, dokunulamayan kişi ve kurumların kimler olduğuna ilişkin medyanın kamuoyunu aydınlatma görevini yerine getirmesini beklediğini söyledi.
Basın toplantısından sonra gazetecilerin sorularını da cevaplandıran TBMM Başkanı Bülent Arınç, dokunulamayan kişi ve kurumların kimler olduğuna ilişkin medyadan kamuoyunu aydınlatma görevini yerine getirmesini beklediğini söyledi.
Anayasa'da Meclis Başkanı'nın seçilmesi ve görevden ayrılmasına ilişkin açık hüküm bulunmasına karşın iç tüzükte yapılacak değişikliğin Anayasa ile çelişki yaratıp yaratmayacağını ve bu durumun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilip edilmeyeceğini elişkin bir soruya da cevap veren Başkan Arınç, "İç tüzük değişiklikleri Cumhurbaşkanının onayına tabi değildir. Doğrudan resmi gazetede yayınlanır ve yürürlüğe girer. Ben çok daha basit ve çok daha pratik yolu tercih ettim. İç tüzük değişikliklerini milletvekillerimiz aynen diğer kanun tekliflerindeki gibi sunar, komisyonlardan geçer ve genel kurula gelir" dedi. Kendisine "Bu adama rahat battı mı?" diye sorulabileceğini verdiği cevapta dile getiren Başkan Arınç, şunları söyledi:
"Bizim demokrasi anlayışımızda seçilenlerin denetlenmesi vardır. Biz buna daha önceki projelerimizde de vardır SEDE projesi diyoruz. Seçilenlerin yetkileri varsa, hakları varsa aynı ölçüde sorumlulukları da bulunmalıdır. Seçen adam seçtiklerini denetlemelidir. Yoksa layüsellik olur. Ben bu projeyi her seferinde sizlerin dikkatine sunuyorum. Artık iki yıllık yasama dönemine giriyoruz. Bundan sonra seçim var. Sosyal projelerimizin yanında meclisimizin iç tüzüğünün yenilenmesi ihtiyacını ben üç yıldan beri söylüyorum. Siyasi partilerden kapsamlı bir tüzük değişikliği bekledim. Ama birkaç değişiklik teklifinden başka bir iki maddelik teklif geldi."
Meclis Başkanı olarak kendisini denetleyecek bir mekanizma bulunmadığına dikkat çeken Başkan Bülent Arınç, "Ben AK Parti'de Grup Başkanvekili idim. Bana AK Parti'nin iç tüzüğünü hazırlama görevi verdiler. Buna biz partinin iç yönetmeliği diyoruz. İç yönetmeliği hazırlarken ben bu düşünce içinde hazırladım. Grup Başkanvekillerinin güvensizlik önergesiyle düşürülmesini ben getirdim. Hükümet üyelerinin de parti grup toplantısında güvensizlik oyuyla düşürülmesini ben teklif ettim" diye konuştu.
Anayasa Mahkemesi'nin Yüce Divan sıfatıyla yargılayacağı isimler arasında Meclis Başkanı bulunmadığını hatırlatan ve Meclis Başkanlarının denetlenmesine ilişkin İç Tüzük'te değişiklik yapılmasıyla Meclisin güçleneceğini savunan Başkan Arınç şöyle konuştu:
"İç tüzüğe meclis başkanlarının meclis milletvekilleri tarafından denetlenmesini düzenleyecek bir hüküm koyarsak ben ve benden sonra gelecek bütün meclis başkanlarına meclis önünde kendini savunma ve başkaları için de onu suçlama imkanı doğar. Böylece meclis güçlenir, milletvekilleri de güçlenir. Meclis başkanı da oylama sonucunda başarıyla çıkabilirse daha da güçlenir. Ben eleştiren ve denetlemek isteyen arkadaşlarımıza meclis içinde imkan tanımak istiyorum."
Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması öncelikli konulardan olup olmadığının sorulması üzerine görüşlerini açıklayan TBMM Başkanı Bülent Arınç, yasama dokunulmazlığının CHP ile AK Parti arasındaki bir konu olmanın ötesine taşan bir derinliğe sahip olduğunu ifade etti. Başkan Arınç, şöyle konuştu:
"Dokunulmazlık bütün dünya parlamentolarında milletvekillerine tanınan bir ayrıcalık değil, bir haktır. Parlamenterin siyasi görevini yaparken bu görevini rahatlıkla yapabilmesi, kolaylıkla dışlanıp, kolaylıkla siyasetten tasfiye edilmemesi için getirilmiş bir sistemdir."
Dokunulmazlık konusunun ele alınacağı kurumun Anayasa Uzlaşma Komisyonu olduğuna dikkat çeken Başkan Arınç, "Üç yıldan bu yana bu kurulun çalışmasını engelleyen parti, dokunulmazlığın kaldırılmasını isteyen partidir. Böylece iki tepenin üzerine iki siyasetçi çıkıp dokunulmazlık kaldırılmalıdır diye bağırıyor, öbürü de ben dokunulmazlığı kaldırtmam diyor. Bunların konuşulacağı veya tartışılacağı yer Meclis Başkanı'nın veya Başkanvekili'nin başkanlığında toplanacak Anayasa Uzlaşma Komisyonu'dur. Bu konuda henüz vakit geçmiş değildir. Bu konuda biz konuşalım onlar cevap versin mantığıyla yürümek bir çözüm getirmiyor" dedi.
Dokunulmazlık konusunun sistem içinde bütünüyle ele alınması gereğine işaret eden Başkan Bülent Arınç, yaptırdığı bir araştırma sonrasında ortaya çıkan sonuca ilişkin şu bilgileri verdi:
"Adına dokunulmazlık denmese dahi, bazı bürokratların dokunulmazlıktan daha kuvvetli zırhlarına dokunmayacak mıyız? Eğer bunu da konuşacaksak bunun yeri Anayasa Uzlaşma Komisyonu'dur. Dokunulmazlığı bütünüyle ele alıp buna göre Anayasa değişikliği ve yasa değişikliği yapabilirsek yararlı bir çalışma yapmış oluruz. Bu konuda bir çalışma hazırladım. Çalışmamda çok ilginç durumlarla karşılaştım. Bir üniversite rektörü nasıl suçlanabilir. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu zaman nasıl yargılanabilir, sayfalar dolusu bilgi. Bunları anlatabilmek için çeşit çeşit şemalar. Sonunda ne var biliyor musunuz? Yargılanamaz. Çok ilginç. Bu ilginçliklerin başka örnekleri de var. Hem rektörlerimizin, hem yargıtay üyelerimizin, hem Danıştay üyelerimizin, hem Anayasa Mahkemesi üyelerimizin, hem Sayıştay üyelerimizin yargılama önündeki zırhlarını önünüze koyabileyim ki milletvekillerinin dokunulmazlığını konuşurken biraz daha insaflı biraz daha dürüst olalım."
ANAVATAN'ın parlamentoda grup kurma sayısına erişmesi ve halk iradesinin parlamentoya adil bir şekilde yansıyıp yansımadığına ilişkin görüşü de sorulan Başkan Arınç, düşüncelerini şöyle ifade etti:
"Ben üç dönemdir parlamentodayım. 35 yıldır siyasetin içindeyim. Bu tür hareketler hep görülmüştür, sonuçları da az çok bellidir. Bu dalgalanmaların sandığa nasıl yansıyacağını hep beraber göreceğiz. Temsilde adaleti ben çok önemsiyorum, en az yönetimde istikrar kadar. Benim dışımda hiçbir siyasi parti bu konuda düşüncesini açıklamadı. Bugüne kadar ben söyledim ben dinledim. O yüzden artık konuşmuyorum. Konuşacaklar konuşsun, konuşmayacaklar varsa siz konuşturun."
Yöneltilen bir başka soru üzerine de Başkan Arınç, TBMM yerleşkesinde inşa ettirmeyi planladıkları binalar için 25-30 milyon arasında bir paraya ihtiyaçları olduğunu açıkladı.
Basın toplantısından sonra gazetecilerin sorularını da cevaplandıran TBMM Başkanı Bülent Arınç, dokunulamayan kişi ve kurumların kimler olduğuna ilişkin medyadan kamuoyunu aydınlatma görevini yerine getirmesini beklediğini söyledi.
Anayasa'da Meclis Başkanı'nın seçilmesi ve görevden ayrılmasına ilişkin açık hüküm bulunmasına karşın iç tüzükte yapılacak değişikliğin Anayasa ile çelişki yaratıp yaratmayacağını ve bu durumun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilip edilmeyeceğini elişkin bir soruya da cevap veren Başkan Arınç, "İç tüzük değişiklikleri Cumhurbaşkanının onayına tabi değildir. Doğrudan resmi gazetede yayınlanır ve yürürlüğe girer. Ben çok daha basit ve çok daha pratik yolu tercih ettim. İç tüzük değişikliklerini milletvekillerimiz aynen diğer kanun tekliflerindeki gibi sunar, komisyonlardan geçer ve genel kurula gelir" dedi. Kendisine "Bu adama rahat battı mı?" diye sorulabileceğini verdiği cevapta dile getiren Başkan Arınç, şunları söyledi:
"Bizim demokrasi anlayışımızda seçilenlerin denetlenmesi vardır. Biz buna daha önceki projelerimizde de vardır SEDE projesi diyoruz. Seçilenlerin yetkileri varsa, hakları varsa aynı ölçüde sorumlulukları da bulunmalıdır. Seçen adam seçtiklerini denetlemelidir. Yoksa layüsellik olur. Ben bu projeyi her seferinde sizlerin dikkatine sunuyorum. Artık iki yıllık yasama dönemine giriyoruz. Bundan sonra seçim var. Sosyal projelerimizin yanında meclisimizin iç tüzüğünün yenilenmesi ihtiyacını ben üç yıldan beri söylüyorum. Siyasi partilerden kapsamlı bir tüzük değişikliği bekledim. Ama birkaç değişiklik teklifinden başka bir iki maddelik teklif geldi."
Meclis Başkanı olarak kendisini denetleyecek bir mekanizma bulunmadığına dikkat çeken Başkan Bülent Arınç, "Ben AK Parti'de Grup Başkanvekili idim. Bana AK Parti'nin iç tüzüğünü hazırlama görevi verdiler. Buna biz partinin iç yönetmeliği diyoruz. İç yönetmeliği hazırlarken ben bu düşünce içinde hazırladım. Grup Başkanvekillerinin güvensizlik önergesiyle düşürülmesini ben getirdim. Hükümet üyelerinin de parti grup toplantısında güvensizlik oyuyla düşürülmesini ben teklif ettim" diye konuştu.
Anayasa Mahkemesi'nin Yüce Divan sıfatıyla yargılayacağı isimler arasında Meclis Başkanı bulunmadığını hatırlatan ve Meclis Başkanlarının denetlenmesine ilişkin İç Tüzük'te değişiklik yapılmasıyla Meclisin güçleneceğini savunan Başkan Arınç şöyle konuştu:
"İç tüzüğe meclis başkanlarının meclis milletvekilleri tarafından denetlenmesini düzenleyecek bir hüküm koyarsak ben ve benden sonra gelecek bütün meclis başkanlarına meclis önünde kendini savunma ve başkaları için de onu suçlama imkanı doğar. Böylece meclis güçlenir, milletvekilleri de güçlenir. Meclis başkanı da oylama sonucunda başarıyla çıkabilirse daha da güçlenir. Ben eleştiren ve denetlemek isteyen arkadaşlarımıza meclis içinde imkan tanımak istiyorum."
Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması öncelikli konulardan olup olmadığının sorulması üzerine görüşlerini açıklayan TBMM Başkanı Bülent Arınç, yasama dokunulmazlığının CHP ile AK Parti arasındaki bir konu olmanın ötesine taşan bir derinliğe sahip olduğunu ifade etti. Başkan Arınç, şöyle konuştu:
"Dokunulmazlık bütün dünya parlamentolarında milletvekillerine tanınan bir ayrıcalık değil, bir haktır. Parlamenterin siyasi görevini yaparken bu görevini rahatlıkla yapabilmesi, kolaylıkla dışlanıp, kolaylıkla siyasetten tasfiye edilmemesi için getirilmiş bir sistemdir."
Dokunulmazlık konusunun ele alınacağı kurumun Anayasa Uzlaşma Komisyonu olduğuna dikkat çeken Başkan Arınç, "Üç yıldan bu yana bu kurulun çalışmasını engelleyen parti, dokunulmazlığın kaldırılmasını isteyen partidir. Böylece iki tepenin üzerine iki siyasetçi çıkıp dokunulmazlık kaldırılmalıdır diye bağırıyor, öbürü de ben dokunulmazlığı kaldırtmam diyor. Bunların konuşulacağı veya tartışılacağı yer Meclis Başkanı'nın veya Başkanvekili'nin başkanlığında toplanacak Anayasa Uzlaşma Komisyonu'dur. Bu konuda henüz vakit geçmiş değildir. Bu konuda biz konuşalım onlar cevap versin mantığıyla yürümek bir çözüm getirmiyor" dedi.
Dokunulmazlık konusunun sistem içinde bütünüyle ele alınması gereğine işaret eden Başkan Bülent Arınç, yaptırdığı bir araştırma sonrasında ortaya çıkan sonuca ilişkin şu bilgileri verdi:
"Adına dokunulmazlık denmese dahi, bazı bürokratların dokunulmazlıktan daha kuvvetli zırhlarına dokunmayacak mıyız? Eğer bunu da konuşacaksak bunun yeri Anayasa Uzlaşma Komisyonu'dur. Dokunulmazlığı bütünüyle ele alıp buna göre Anayasa değişikliği ve yasa değişikliği yapabilirsek yararlı bir çalışma yapmış oluruz. Bu konuda bir çalışma hazırladım. Çalışmamda çok ilginç durumlarla karşılaştım. Bir üniversite rektörü nasıl suçlanabilir. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu zaman nasıl yargılanabilir, sayfalar dolusu bilgi. Bunları anlatabilmek için çeşit çeşit şemalar. Sonunda ne var biliyor musunuz? Yargılanamaz. Çok ilginç. Bu ilginçliklerin başka örnekleri de var. Hem rektörlerimizin, hem yargıtay üyelerimizin, hem Danıştay üyelerimizin, hem Anayasa Mahkemesi üyelerimizin, hem Sayıştay üyelerimizin yargılama önündeki zırhlarını önünüze koyabileyim ki milletvekillerinin dokunulmazlığını konuşurken biraz daha insaflı biraz daha dürüst olalım."
ANAVATAN'ın parlamentoda grup kurma sayısına erişmesi ve halk iradesinin parlamentoya adil bir şekilde yansıyıp yansımadığına ilişkin görüşü de sorulan Başkan Arınç, düşüncelerini şöyle ifade etti:
"Ben üç dönemdir parlamentodayım. 35 yıldır siyasetin içindeyim. Bu tür hareketler hep görülmüştür, sonuçları da az çok bellidir. Bu dalgalanmaların sandığa nasıl yansıyacağını hep beraber göreceğiz. Temsilde adaleti ben çok önemsiyorum, en az yönetimde istikrar kadar. Benim dışımda hiçbir siyasi parti bu konuda düşüncesini açıklamadı. Bugüne kadar ben söyledim ben dinledim. O yüzden artık konuşmuyorum. Konuşacaklar konuşsun, konuşmayacaklar varsa siz konuşturun."
Yöneltilen bir başka soru üzerine de Başkan Arınç, TBMM yerleşkesinde inşa ettirmeyi planladıkları binalar için 25-30 milyon arasında bir paraya ihtiyaçları olduğunu açıkladı.
