2005-04-12 - 18:00
TBMM Başkanı Arınç, Lüksemburg'a yaptığı resmi ziyaretin ikinci gününde gazetecilerin sorularını yanıtladı
TBMM Başkanı Bülent Arınç, dış politika konusunda yaptığı değerlendirmelerin, Türkiye'nin milli çıkarlarını zedeleyebilecek hiçbir anlam içermediğini ve Türkiye'nin bu konuda bir bütünlük içinde olduğunu belirterek, ''Sözlerimin Dışişleri Bakanı'nı zor durumda bırakması ve onun bana karşılık vermesi ya da Sayın Başbakan'ın benim bu sözlerime karşı durması hiç aklımızın ucundan geçmez'' dedi.
TBMM Başkanı Arınç, Lüksemburg'a yaptığı resmi ziyaretin ikinci gününde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, parlamenter diplomasinin Türkiye'nin bugün dış politikada elde ettiği başarıda önemli katkısının bulunduğunu ifade ederek, ''Bu konuda hükümet ne kadar başarılıysa bu ülkenin Meclisi de o kadar başarılıdır ve bu başarı milletvekillerine ve onların asil sahibi olan millete aittir'' diye konuştu.
Dış politikada hiçbir zaman hayalperest olunmaması gerektiğini ve ebedi dostluk ve düşmanlığın olamıyacağını ifade eden Arınç, şöyle dedi:
''Her zaman hamasi nutuklarla yol alamazsın. Bazen durur, bazen oturur, bazen koşarsın. Dolayısıyla milliyetçi söylemlerle, aynı zamanda ülke yararına olabilecek bir dinamizmin ve akılcılığın beraberinde taşınması gerekir.
Türkiye'nin sorunlarının sloganlarla çözülmesi mümkün değildir. Eğer sloganlarla çözülseydi bugün kucağımızda nur topu gibi sorunlar olmazdı. Sadece sloganlarla ve hayallere kapılarak statik birtakım konuşmalarla çözüm aramak bence beyhudedir. Çok dinamik olmak ve Türkiye lehine avantajlar sağlamak mecburiyetindeyiz.''
TBMM Başkanı Arınç, ''Casus Belli'' ile ilgili açıklama yapmasının kendi görevi ve hakkı olduğunu belirtti. Arınç, bu noktada dikkat edeceği tek şeyin konuşma ve davranışlarında milli çıkarlara uygunluk olduğunu söyledi. Milliyetçi bir kişi olduğunu ifade eden Arınç, ama milliyetçiliğin hamasi duygularla konuşulması bir yana rasyonel ve akılcılık olduğunu kaydetti. Arınç, ''2002 seçimlerinden sonra öylesine dinamik bir dış politika izlendi ki, Türkiye'nin farkında olmayan tüm dünya şimdi farkına vardı'' dedi.
''PARLAMENTER DEMOKRASİ SAYESİNDE...''
Arınç, yarın TBMM'de Ermeni meselesi ve sözde soykırım iddialarının iktidar ve muhalefet partilerinin ortak girişimi ile görüşüleceğini hatırlatarak, bu konuda gelinen başarılı noktanın bile parlamenter demokrasi sayesinde olduğunu belirtti.
Ermeni meselesi ile ilgili birçok ülke parlamentosunun Türkiye aleyhine kararlar aldığını, Türkiye'de bilim ve tarih ışığında bunlara karşı yeni bir atak başlatıldığını ifade eden Arınç, Mavi Kitap ile ilgili olarak İngiltere Avam Kamarası ve milletvekilleri ile birlikte parlamento başkanlarına gerçekleri yazan bir mektup göndereceklerini kaydetti.
Arınç, dış politika ile ilgili yaptığı açıklamaların ardından gerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gerekse Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile arasında bir görüş ayrılığı yaşanıp yaşanmadığına ilişkin soruyu da şöyle yanıtladı:
''Parlamenter diplomasi yürütürken bizim dikkat edeceğimiz en önemli husus, hareket ve davranışlarımızın ortak bir görüş oluşturması ve birbiriyle çelişmemesi. Ben bu konuda düşüncelerimi açıklarken, konuşurken hükümetin bu konudaki tavrına aykırı, onunla çelişen bir durumda olmayı hiçbir zaman düşünmem. Hatta Genelkurmay Başkanlığı, silahlı kuvvetlerin buna benzer, bununla doğrudan ilgili konulardaki kesin kabullerine de karşı olmak istemem.
Çünkü Türkiye'nin güvenliği açısından TSK'nın kendi hedefleri ve tespitleri vardır. Biz bir bütünüz. Hükümetiyle, parlamentosuyla, silahlı kuvvetleriyle ve dış politikada söz söylemeye yetkili tüm kurumlarıyla aynı hedefe doğru giden, birbiriyle çelişmeyen bir tavır içinde olmalıyız. Bu nedenle benim bu sözlerimin sayın Dışişleri Bakanını zor durumda bırakması veya onun bana bir karşılık vermesi, sayın Başbakan'ın davranışları ile çelişmesi veya onun benim sözlerime karşı durması doğrusu hiç aklımın ucundan geçmez. Ben de onları eylemlerim ve davranışlarımla zor durumda bırakmayı aklıma getirmem.
Dolayısıyla bu tür yakıştırmalar bizim iyi niyetli, ülkenin çıkarlarına uygun hareket etmemizi engellemeye yetmeyecektir. Bazı siyasi parti temsilcilerinin çok da tutarsız olarak, hatta bir araştırma zahmetine de katlanmadan gelişigüzel bazı cümlelerle bu konuda ortaya attıkları görüşleri sadece tebessüm ederek seyrediyorum.''
TBMM Başkanı Arınç, Lüksemburg ziyaretinin ikinci gününde sabahleyin şehir turu yaptıktan sonra, Mosel Nehri'ni Princess Marie Astrid gemisi ile gezdi ve burada Lüksembourg Meclisi tarafından verilen öğle yemeğine katıldı.
Arınç, Lüksemburg'da Vianden şehrinde de incelemelerde bulunarak buradaki şatoyu ziyaret etti. Arınç akşam da Türkiye'nin Lüksembourg Büyükelçisi Burhan Ant tarafından verilecek resepsiyona katılacak.
TBMM Başkanı Arınç, temaslarını tamamlayarak yarın Türkiye'ye dönecek.
TBMM Başkanı Arınç (11 Nisan 2005), Lüksemburg Meclis Başkanı Lucıen Weıler tarafından onuruna verilen akşam yemeğine katıldı.
Arınç yemekte yaptığı konuşmada, "Dost ve müttefik ülkelerimizin uluslarının temsil edildiği parlamentolarımız aracılığıyla, halklarımızın birbirlerini daha iyi tanımalarına ve ikili ilişkilerimizin her alanda daha da geliştirilmesine büyük önem veriyoruz. Ziyaretim bu duygularımızın teyidi" dedi.
Lüksemburg'a geldiği andan itibaren kendisine ve heyetine gösterilen misafirperverlikten ötürü teşekkür eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü;
"Konuğunuz olmak mazhariyetini yaşadığımız bu günlerin, Lüksemburg'un Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını yürütmekte olduğu döneme rastlamasının da mutlu bir rastlantı olduğunu düşünüyorum.
Son dönemde siyasi ilişkilerimizde karşılıklı ikili ziyaretlerin süreklilik kazanmakta olduğunu gözlemekten memnuniyet duyuyorum"
17 Aralık 2004 tarihindeki, Brüksel Zirvesi'nde Türkiye'ye Lüksemburg'un verdiği destekten dolayı teşekkür eden Arınç, bu desteğin önümüzdeki dönemlerde müzakere sürecinde de devam edeceğine güveniyoruz dedi.
Arınç konuşmasını, "Türkiye ile Lüksemburg arasındaki ilişkilerin, özellikle parlamentolarımız arası daha da sıklaşacak temasların desteğiyle, ülkelerimizin ortak çıkarları doğrultusunda daima gelişeceğine inancımı vurgulamak isterim" diyerek tamamladı.
TBMM Başkanı Arınç, Lüksemburg'a yaptığı resmi ziyaretin ikinci gününde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, parlamenter diplomasinin Türkiye'nin bugün dış politikada elde ettiği başarıda önemli katkısının bulunduğunu ifade ederek, ''Bu konuda hükümet ne kadar başarılıysa bu ülkenin Meclisi de o kadar başarılıdır ve bu başarı milletvekillerine ve onların asil sahibi olan millete aittir'' diye konuştu.
Dış politikada hiçbir zaman hayalperest olunmaması gerektiğini ve ebedi dostluk ve düşmanlığın olamıyacağını ifade eden Arınç, şöyle dedi:
''Her zaman hamasi nutuklarla yol alamazsın. Bazen durur, bazen oturur, bazen koşarsın. Dolayısıyla milliyetçi söylemlerle, aynı zamanda ülke yararına olabilecek bir dinamizmin ve akılcılığın beraberinde taşınması gerekir.
Türkiye'nin sorunlarının sloganlarla çözülmesi mümkün değildir. Eğer sloganlarla çözülseydi bugün kucağımızda nur topu gibi sorunlar olmazdı. Sadece sloganlarla ve hayallere kapılarak statik birtakım konuşmalarla çözüm aramak bence beyhudedir. Çok dinamik olmak ve Türkiye lehine avantajlar sağlamak mecburiyetindeyiz.''
TBMM Başkanı Arınç, ''Casus Belli'' ile ilgili açıklama yapmasının kendi görevi ve hakkı olduğunu belirtti. Arınç, bu noktada dikkat edeceği tek şeyin konuşma ve davranışlarında milli çıkarlara uygunluk olduğunu söyledi. Milliyetçi bir kişi olduğunu ifade eden Arınç, ama milliyetçiliğin hamasi duygularla konuşulması bir yana rasyonel ve akılcılık olduğunu kaydetti. Arınç, ''2002 seçimlerinden sonra öylesine dinamik bir dış politika izlendi ki, Türkiye'nin farkında olmayan tüm dünya şimdi farkına vardı'' dedi.
''PARLAMENTER DEMOKRASİ SAYESİNDE...''
Arınç, yarın TBMM'de Ermeni meselesi ve sözde soykırım iddialarının iktidar ve muhalefet partilerinin ortak girişimi ile görüşüleceğini hatırlatarak, bu konuda gelinen başarılı noktanın bile parlamenter demokrasi sayesinde olduğunu belirtti.
Ermeni meselesi ile ilgili birçok ülke parlamentosunun Türkiye aleyhine kararlar aldığını, Türkiye'de bilim ve tarih ışığında bunlara karşı yeni bir atak başlatıldığını ifade eden Arınç, Mavi Kitap ile ilgili olarak İngiltere Avam Kamarası ve milletvekilleri ile birlikte parlamento başkanlarına gerçekleri yazan bir mektup göndereceklerini kaydetti.
Arınç, dış politika ile ilgili yaptığı açıklamaların ardından gerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gerekse Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile arasında bir görüş ayrılığı yaşanıp yaşanmadığına ilişkin soruyu da şöyle yanıtladı:
''Parlamenter diplomasi yürütürken bizim dikkat edeceğimiz en önemli husus, hareket ve davranışlarımızın ortak bir görüş oluşturması ve birbiriyle çelişmemesi. Ben bu konuda düşüncelerimi açıklarken, konuşurken hükümetin bu konudaki tavrına aykırı, onunla çelişen bir durumda olmayı hiçbir zaman düşünmem. Hatta Genelkurmay Başkanlığı, silahlı kuvvetlerin buna benzer, bununla doğrudan ilgili konulardaki kesin kabullerine de karşı olmak istemem.
Çünkü Türkiye'nin güvenliği açısından TSK'nın kendi hedefleri ve tespitleri vardır. Biz bir bütünüz. Hükümetiyle, parlamentosuyla, silahlı kuvvetleriyle ve dış politikada söz söylemeye yetkili tüm kurumlarıyla aynı hedefe doğru giden, birbiriyle çelişmeyen bir tavır içinde olmalıyız. Bu nedenle benim bu sözlerimin sayın Dışişleri Bakanını zor durumda bırakması veya onun bana bir karşılık vermesi, sayın Başbakan'ın davranışları ile çelişmesi veya onun benim sözlerime karşı durması doğrusu hiç aklımın ucundan geçmez. Ben de onları eylemlerim ve davranışlarımla zor durumda bırakmayı aklıma getirmem.
Dolayısıyla bu tür yakıştırmalar bizim iyi niyetli, ülkenin çıkarlarına uygun hareket etmemizi engellemeye yetmeyecektir. Bazı siyasi parti temsilcilerinin çok da tutarsız olarak, hatta bir araştırma zahmetine de katlanmadan gelişigüzel bazı cümlelerle bu konuda ortaya attıkları görüşleri sadece tebessüm ederek seyrediyorum.''
TBMM Başkanı Arınç, Lüksemburg ziyaretinin ikinci gününde sabahleyin şehir turu yaptıktan sonra, Mosel Nehri'ni Princess Marie Astrid gemisi ile gezdi ve burada Lüksembourg Meclisi tarafından verilen öğle yemeğine katıldı.
Arınç, Lüksemburg'da Vianden şehrinde de incelemelerde bulunarak buradaki şatoyu ziyaret etti. Arınç akşam da Türkiye'nin Lüksembourg Büyükelçisi Burhan Ant tarafından verilecek resepsiyona katılacak.
TBMM Başkanı Arınç, temaslarını tamamlayarak yarın Türkiye'ye dönecek.
TBMM Başkanı Arınç (11 Nisan 2005), Lüksemburg Meclis Başkanı Lucıen Weıler tarafından onuruna verilen akşam yemeğine katıldı.
Arınç yemekte yaptığı konuşmada, "Dost ve müttefik ülkelerimizin uluslarının temsil edildiği parlamentolarımız aracılığıyla, halklarımızın birbirlerini daha iyi tanımalarına ve ikili ilişkilerimizin her alanda daha da geliştirilmesine büyük önem veriyoruz. Ziyaretim bu duygularımızın teyidi" dedi.
Lüksemburg'a geldiği andan itibaren kendisine ve heyetine gösterilen misafirperverlikten ötürü teşekkür eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü;
"Konuğunuz olmak mazhariyetini yaşadığımız bu günlerin, Lüksemburg'un Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını yürütmekte olduğu döneme rastlamasının da mutlu bir rastlantı olduğunu düşünüyorum.
Son dönemde siyasi ilişkilerimizde karşılıklı ikili ziyaretlerin süreklilik kazanmakta olduğunu gözlemekten memnuniyet duyuyorum"
17 Aralık 2004 tarihindeki, Brüksel Zirvesi'nde Türkiye'ye Lüksemburg'un verdiği destekten dolayı teşekkür eden Arınç, bu desteğin önümüzdeki dönemlerde müzakere sürecinde de devam edeceğine güveniyoruz dedi.
Arınç konuşmasını, "Türkiye ile Lüksemburg arasındaki ilişkilerin, özellikle parlamentolarımız arası daha da sıklaşacak temasların desteğiyle, ülkelerimizin ortak çıkarları doğrultusunda daima gelişeceğine inancımı vurgulamak isterim" diyerek tamamladı.
