2004-05-11 - 00:00
Baykal, YÖK yasa tasarısını "yanlış ve tehlikeli" olarak yorumladı.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın YÖK Tasarısı ile ilgili tavrının Türkiye'de temel Anayasal kurumlar arasında bir çatışmayı çok ileri bir noktada tahrik ettiğini bildirdi. Baykal, ''Tartışmalar hep böyle başlar. Hakimlerle tartışırlar, üniversite hocalarıyla tartışırlar, gençlerle tartışırlar, medyayla tartışırlar ve ondan sonra da giderler...'' dedi.
Baykal partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, YÖK yasa tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığı'na hakkı olmayan bir yetkinin verildiği, üniversitelere alınacak öğrencilerin hangi temel eğitimden geçirileceği tartışmalarının bulunduğunu ifade eden Baykal, üniversiteye öğrencilerin nasıl ve hangi öğrencilerin alınacağını düzenleme yetkisinin üniversiteden alınıp Milli Eğitim Bakanlığı'na verilmek istendiğini söyledi.
Baykal, Bakanlığın siyasi bir kurum olduğunu belirterek "1.9 milyon öğrencinin geleceğini belirleyecek bir yetkinin Milli Eğitim Bakanlığı'na verilmesi çok sakıncalıdır. Bu, Ak Parti Hükümetinin bir hak gaspı niteliğindedir. Kollamak istediği kesim için milyonlarca öğrencinin hakkını yok saymaktadır." dedi.
Böyle bir yetkinin siyasi iktidara bırakılamayacağını savunan Deniz Baykal, Hükümetin işbaşına geldiği günden bu güne kadarki icraatında milli eğitimde kadrolaşmaya gittiğini, Talim Terbiye Dairesini dağıttığını ileri sürdü ve tasarıyla getirilmek istenen düzenlemeler için "yanlış ve tehlikeli" olarak yorumladı.
İktidarın ''Demokrasi anlayışımızın gereği olarak biz bunu yaparız'' noktasına geldiğini kaydeden Baykal, şunları söyledi:
''Bunu da tartışmak gerekiyor. Türkiye'de anayasal sistemimiz bir denge anlayışını yansıtmaktadır, grupların karşılıklı dengesine dayalı bir Anayasal sistemimiz vardır. Hükümetin bu sistem içinde Milli Eğitim Bakanlığı eliyle Anayasamızda kendine özgü statüsü olan üniversitelerin yetkisine el uzatması, (demokrasi anlayışının gereğidir) diye kabul edilemez. Böyle bir anlayış ilkel bir demokrasi anlayışını yansıtır. Günümüzde demokrasi daha ince dengeleri gerektiren bir noktadadır. Bunu gözden uzak tutmamaya ihtiyaç vardır.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tavrının Türkiye'de temel Anayasal kurumlar arasında bir çatışmayı çok ileri bir noktada tahrik ettiğini savunan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu bizim siyasi hayatımızda sık yaşadığımız bir şeydir. Tartışmalar hep böyle başlar. Hakimlerle tartışırlar, üniversite hocalarıyla tartışırlar, gençlerle tartışırlar, medyayla tartışırlar ve ondan sonra da giderler... Bu süreç işlemeye başlamış görünüyor. Sayın Başbakan'ın yeni bir durum değerlendirmesi yapması gerektiğini düşünüyorum. Kendisini bir yıl evvelki söylemlerinin tutsağı olarak saymasın, ülkenin yararına gördüğü ve Türkiye'yi tekrar uyuma, iç dengeye kavuşturacak kararları cesaretle alsın. Hiç kızmasın. medyaya, yazarlara, bize de kızmasın, bir an evvel derlenip toparlansın. Yoksa bu gidiş iyi bir gidiş değil.''
YÖK Tasarısının bu hafta içinde TBMM Genel Kurulu'na getirilebileceğini belirten Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bu tartışma kayıkçı kavgasına dönüşecek gibi görünüyor. Hükümet konuyu TBMM'ye havale ederek geri çekilmenin zarif şartlarını
oluşturmaya çalışıyor. Biz TBMM'de buna karşı görevimizi en iyi şekilde yapacağız.
Bu tasarının yasalaşması durumunda bile bu yılki sınavlara yetişme olanağı kalmamıştır. Bu sınava yeni bir yasal düzenleme yetiştirilmesi
söz konusu olamaz. Anneler, babalar, gençler rahat olsun. Sınav bu yılki sistemle yapılacaktır.
Başbakan, üniversite öğretim üyelerinin TBMM'yi ziyaretlerinden de rahatsız görünüyor. Öğretim üyeleri TBMM'ye gelerek muhatap aramışlardır. CHP onlarla görüşmüştür ve çok da iyi yapmıştır. Meclis hacet kapısıdır ve herkese açıktır. Şikayeti olan gelir anlatır. Ama AKP Grubu onlara gerekli ilgiyi göstermemiş ve onlar da CHP'ye gelmişlerse bu sorun sizin sorununuzdur, bizim değil. Biz hiç kimseyle özel bir ilişki içine girmeden, Anayasal kurumların yanında olmaya devam ediyoruz ve bu bundan sonra da böyle olacak. Sayın Başbakanın haberi olsun. Sayın Başbakan toplumu artık daha fazla gerginlik içine sokmadan kendi işine bakmalıdır.''
Baykal partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, YÖK yasa tasarısı ile Milli Eğitim Bakanlığı'na hakkı olmayan bir yetkinin verildiği, üniversitelere alınacak öğrencilerin hangi temel eğitimden geçirileceği tartışmalarının bulunduğunu ifade eden Baykal, üniversiteye öğrencilerin nasıl ve hangi öğrencilerin alınacağını düzenleme yetkisinin üniversiteden alınıp Milli Eğitim Bakanlığı'na verilmek istendiğini söyledi.
Baykal, Bakanlığın siyasi bir kurum olduğunu belirterek "1.9 milyon öğrencinin geleceğini belirleyecek bir yetkinin Milli Eğitim Bakanlığı'na verilmesi çok sakıncalıdır. Bu, Ak Parti Hükümetinin bir hak gaspı niteliğindedir. Kollamak istediği kesim için milyonlarca öğrencinin hakkını yok saymaktadır." dedi.
Böyle bir yetkinin siyasi iktidara bırakılamayacağını savunan Deniz Baykal, Hükümetin işbaşına geldiği günden bu güne kadarki icraatında milli eğitimde kadrolaşmaya gittiğini, Talim Terbiye Dairesini dağıttığını ileri sürdü ve tasarıyla getirilmek istenen düzenlemeler için "yanlış ve tehlikeli" olarak yorumladı.
İktidarın ''Demokrasi anlayışımızın gereği olarak biz bunu yaparız'' noktasına geldiğini kaydeden Baykal, şunları söyledi:
''Bunu da tartışmak gerekiyor. Türkiye'de anayasal sistemimiz bir denge anlayışını yansıtmaktadır, grupların karşılıklı dengesine dayalı bir Anayasal sistemimiz vardır. Hükümetin bu sistem içinde Milli Eğitim Bakanlığı eliyle Anayasamızda kendine özgü statüsü olan üniversitelerin yetkisine el uzatması, (demokrasi anlayışının gereğidir) diye kabul edilemez. Böyle bir anlayış ilkel bir demokrasi anlayışını yansıtır. Günümüzde demokrasi daha ince dengeleri gerektiren bir noktadadır. Bunu gözden uzak tutmamaya ihtiyaç vardır.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tavrının Türkiye'de temel Anayasal kurumlar arasında bir çatışmayı çok ileri bir noktada tahrik ettiğini savunan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu bizim siyasi hayatımızda sık yaşadığımız bir şeydir. Tartışmalar hep böyle başlar. Hakimlerle tartışırlar, üniversite hocalarıyla tartışırlar, gençlerle tartışırlar, medyayla tartışırlar ve ondan sonra da giderler... Bu süreç işlemeye başlamış görünüyor. Sayın Başbakan'ın yeni bir durum değerlendirmesi yapması gerektiğini düşünüyorum. Kendisini bir yıl evvelki söylemlerinin tutsağı olarak saymasın, ülkenin yararına gördüğü ve Türkiye'yi tekrar uyuma, iç dengeye kavuşturacak kararları cesaretle alsın. Hiç kızmasın. medyaya, yazarlara, bize de kızmasın, bir an evvel derlenip toparlansın. Yoksa bu gidiş iyi bir gidiş değil.''
YÖK Tasarısının bu hafta içinde TBMM Genel Kurulu'na getirilebileceğini belirten Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bu tartışma kayıkçı kavgasına dönüşecek gibi görünüyor. Hükümet konuyu TBMM'ye havale ederek geri çekilmenin zarif şartlarını
oluşturmaya çalışıyor. Biz TBMM'de buna karşı görevimizi en iyi şekilde yapacağız.
Bu tasarının yasalaşması durumunda bile bu yılki sınavlara yetişme olanağı kalmamıştır. Bu sınava yeni bir yasal düzenleme yetiştirilmesi
söz konusu olamaz. Anneler, babalar, gençler rahat olsun. Sınav bu yılki sistemle yapılacaktır.
Başbakan, üniversite öğretim üyelerinin TBMM'yi ziyaretlerinden de rahatsız görünüyor. Öğretim üyeleri TBMM'ye gelerek muhatap aramışlardır. CHP onlarla görüşmüştür ve çok da iyi yapmıştır. Meclis hacet kapısıdır ve herkese açıktır. Şikayeti olan gelir anlatır. Ama AKP Grubu onlara gerekli ilgiyi göstermemiş ve onlar da CHP'ye gelmişlerse bu sorun sizin sorununuzdur, bizim değil. Biz hiç kimseyle özel bir ilişki içine girmeden, Anayasal kurumların yanında olmaya devam ediyoruz ve bu bundan sonra da böyle olacak. Sayın Başbakanın haberi olsun. Sayın Başbakan toplumu artık daha fazla gerginlik içine sokmadan kendi işine bakmalıdır.''
