2004-04-23 - 00:00
Bülent Arınç, "Türkiye'nin, yüzümüzü doğuya çevirdiğimizde bir çok ülkeden daha çok özgürlükçü, daha çok milli egemenliğe kıymet veren bir ülke olduğu anlaşılıyor. Ancak yüzümüzü batıya çevirdiğimizde, daha az demokrasiyle yönetildiğimizi görüyoruz. Oysa Cumhuriyeti kuran milli iradenin hayali bu değildi." dedi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç "Saygın ve itibarlı bir meclisle yol alan Türkiye, yeni yüz yılın parlayan yıldızı olmak için hiçbir engeli tanımayacaktır" dedi
TBMM Genel Kurulu Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle, Bülent Arınç'ın yönetiminde özel gündemli bir toplantı yaptı.
Toplantıyı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök ve kuvvet komutanları da izledi. Sezer TBMM'ye gelişinde Başkanvekili İsmail Alptekin tarafından törenle karşılandı.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, özel gündemli toplantıyı açarken yaptığı konuşmada, 84 yıl önce halktan yana tavır alan, halk iradesini baş tacı eden bir Meclisin yönettiği ülkede, bugün halk iradesinin siyasete yansıması açısından hala ideal düzeyde olmadığımızı belirterek şunları söyledi:
"84 yıl önce, canlarını feda ederek bize Cumhuriyeti hediye eden ilk milletvekillerinin değerli hatırası için bu soruyu sormalıyız bir kere. Bize emanet edilen halk iradesinin hakimiyetini bugün ne kadar daha ileri götürdük?
84 yıl boyunca, kısmen Cumhuriyetimizin gücünü ve halkın egemenlik alanını genişlettiğimiz doğrudur, ancak değişen dünya koşuları ve medeniyet düzeyi olmamız gereken yerde bulunmadığımızı gösteriyor.
Burada, halen totaliter sistemlerle yönetilen ülkelerle kendimizi kıyaslamamızın, biraz geçici avunma olacağını düşünüyorum.
Evet Türkiye'nin, yüzümüzü doğuya çevirdiğimizde bir çok ülkeden daha çok özgürlükçü, daha çok milli egemenliğe kıymet veren bir ülke olduğu anlaşılıyor. Ancak yüzümüzü batıya çevirdiğimizde, daha az demokrasiyle yönetildiğimizi görüyoruz. Oysa Cumhuriyeti kuran milli iradenin hayali bu değildi.
Onlar geleceğimizi daha çok parlak ve daha çok özgür hayal ediyorlardı. Demokrasi, Cumhuriyetimizi taçlandıracağımız en ideal yoldu. Ama biz nedense çok zorlanarak ve kendimizi sınırlayarak demokrasiyi tam anlamıyla Cumhuriyetimizin tacı yapamadık."
Değişen dünya koşullarına rağmen, Türkiye'nin yıllarca içe kapanık bir yönetim sergileyerek, daha fazla kendi içsel sorunlarıyla ve daha fazla iç politik çekişmelerle uğraştığını ifade eden Arınç, Enerjimiz, kendi içimizdeki sorunlara tüketildi ve hızla ilerleyen medeniyet trenine yetişmemiz çok zorlaştı. Kanaatimce değişen dünyayı anlamakta zorlanan bir Türkiye, Cumhuriyeti de demokrasiyle taçlandırmakta zorlanmıştır" dedi.
Arınç, demokratikleşme sorununa bir suçlu aramadığını belirterek "Bugün kendi iç politik kargaşalarımızla kaybedeceğimiz bir yıl, 200 yıl öncekilere benzemiyor. Bugünün bir yılı, geçmişin yirmi yılına, belki de otuz yılına bedeldir." diye konuştu.
AB uyum yasalarının, Avrupa Parlamentosu Başkanı Sayın Pat Cox'un deyimiyle, "son 40 yılın devrim niteliğindeki yasaları" olduğunu söyleyen Arınç, reformların Türkiye'yi bir çekim alanı haline getirdiğini ifade etti. Arınç şöyle devam etti:
"Reformlarıyla özgürleşen, özgürleştikçe kendine güveni artan, kendine güveni arttıkça dünya sahnesinde daha etkin olan bir Türkiye, yeni başlayan yüzyılın parlayan yıldızı olmaya adaydır.
Parlayan yıldızın mimarları devletin tüm organlarıdır. Başarı, birbiriyle uyum içinde çalışan devlet organları sayesinde daha da artacaktır. Türkiye, yeni yön arayışında olan dünya siyasetinde kendine hak ettiği yeri alacaktır.
Türkiye'nin önceki yüzyılda kaçırdığı fırsatları bu yüzyılda da kaçırırsa, bu kez daha şiddetli bir kaos yaşayacağını belirten Arınç sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son iki yüz yılımızın en ciddi modernleşme projesi olan AB üyeliği, kaçırılmaması gereken fırsatların en başında gelmektedir. Bu yılın sonunda tartışma masasına yatırılacak olan üyelik statümüz için sadece 8 ay kaldı. Bu sekiz ay, Türkiye'nin dünya sahnesindeki konumunu belirleyecek, nicelik olarak çok kısa, nitelik olarak çok önemli bir tarihi kesittir. Eğer bizler, bu sekiz ayı yine anlamsız iç politik sorunlarla kaybedersek, bunun geçmişin kaç yılına tekabül edeceğini tahmin etmek bile zordur. Bu durumda, Türkiye'nin AB üyeliğini önemseyen devletin bütün organları, 8 aylık sürede daha çok açılım sağlamak için bir arada çaba göstermelidir."
Devlet organları içindeki uyumun, Türkiye'nin gücünü ve hızını arttırdığını ifade eden Arınç "Milli iradenin gücünü arttırmak, demokrasimizi güçlendirecek, güçlü bir demokrasi ülkemizin etkinliğini çoğaltacak ve halkımızın mutluluğunu sağlayacaktır. Saygın ve itibarlı bir Meclisle yol alan Türkiye, yeni yüz yılın parlayan yıldızı olmak için hiçbir engeli tanımayacaktır" dedi
Kıbrıs'ta yapılacak referanduma da değinen Bülent Arınç oylamada halk iradesinin tecelli edeceğini belirtti ve şöyle devam etti:
"Türkiye, Kıbrıs sürecinde üzerine düşen her şeyi yapmıştır. Gücü ve imkanları nispetinde uluslar arası diplomaside yapılan girişimlerin gelinen noktada başarı olduğu kanaatindeyim. Kıbrıs konusunda Meclisimiz, hükümetimiz ve devletimizin tüm organları sorumluluk bilinci içinde üzerine düşen görevleri tamamlamıştır. Artık her şey Kıbrıslı soydaşlarımızın vereceği karara bağlıdır.
Herkesin, yarın yapılacak referandumdan ne çıkarsa çıksın, sonucu saygıyla ve olgunlukla karşılaması gerekir. Zira bu halkın kararıdır ve her şeyin üstündedir."
23 Nisan için "Bugün bizim için en heyecanlı gündür. Bizim bayramımızdır" diyen Arınç "Geleceğin tıpkı ilk Meclis milletvekillerinin dediği gibi, ışık saçan, bolluk içinde yaşayan bir Türkiye'yi getireceğine inanıyorum. Yeni Türkiye, çocuklarımızın tam demokratik bir Anayasa, tam demokrasi, insan haklarının tümünden doyasıya faydalandığı bir ülke olmalıdır" şeklinde konuştu. Arınç konuşmasını şöyle tamamladı
"Eğer bugün, 84 yıl geçmesine rağmen, hala bu Meclisi kuranları hayırla, minnetle anıyorsak bu onların 84 yıl önce cesaretle aldıkları kararlar yüzündendir.
O dönemin siyasetçileri, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, yaşamlarının en cesur kararlarını alıp, bu Meclisi açmasalardı bugün bizler böyle bir yaşam içinde olmayacaktık.
Şimdi, eğer sizler de 84 yıl sonra büyük bir saygı, minnet ve hayırla anılmak istiyorsanız, özgürlüğümüzün, tam demokrasinin önünü açacak cesur kararlar alınız. Kısa politik çıkarlar, geçici faydalar ve tarihe takılmış prangalar sizi bu cesur kararları almanıza engel olmasın."
TBMM Genel Kurulu Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle, Bülent Arınç'ın yönetiminde özel gündemli bir toplantı yaptı.
Toplantıyı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök ve kuvvet komutanları da izledi. Sezer TBMM'ye gelişinde Başkanvekili İsmail Alptekin tarafından törenle karşılandı.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, özel gündemli toplantıyı açarken yaptığı konuşmada, 84 yıl önce halktan yana tavır alan, halk iradesini baş tacı eden bir Meclisin yönettiği ülkede, bugün halk iradesinin siyasete yansıması açısından hala ideal düzeyde olmadığımızı belirterek şunları söyledi:
"84 yıl önce, canlarını feda ederek bize Cumhuriyeti hediye eden ilk milletvekillerinin değerli hatırası için bu soruyu sormalıyız bir kere. Bize emanet edilen halk iradesinin hakimiyetini bugün ne kadar daha ileri götürdük?
84 yıl boyunca, kısmen Cumhuriyetimizin gücünü ve halkın egemenlik alanını genişlettiğimiz doğrudur, ancak değişen dünya koşuları ve medeniyet düzeyi olmamız gereken yerde bulunmadığımızı gösteriyor.
Burada, halen totaliter sistemlerle yönetilen ülkelerle kendimizi kıyaslamamızın, biraz geçici avunma olacağını düşünüyorum.
Evet Türkiye'nin, yüzümüzü doğuya çevirdiğimizde bir çok ülkeden daha çok özgürlükçü, daha çok milli egemenliğe kıymet veren bir ülke olduğu anlaşılıyor. Ancak yüzümüzü batıya çevirdiğimizde, daha az demokrasiyle yönetildiğimizi görüyoruz. Oysa Cumhuriyeti kuran milli iradenin hayali bu değildi.
Onlar geleceğimizi daha çok parlak ve daha çok özgür hayal ediyorlardı. Demokrasi, Cumhuriyetimizi taçlandıracağımız en ideal yoldu. Ama biz nedense çok zorlanarak ve kendimizi sınırlayarak demokrasiyi tam anlamıyla Cumhuriyetimizin tacı yapamadık."
Değişen dünya koşullarına rağmen, Türkiye'nin yıllarca içe kapanık bir yönetim sergileyerek, daha fazla kendi içsel sorunlarıyla ve daha fazla iç politik çekişmelerle uğraştığını ifade eden Arınç, Enerjimiz, kendi içimizdeki sorunlara tüketildi ve hızla ilerleyen medeniyet trenine yetişmemiz çok zorlaştı. Kanaatimce değişen dünyayı anlamakta zorlanan bir Türkiye, Cumhuriyeti de demokrasiyle taçlandırmakta zorlanmıştır" dedi.
Arınç, demokratikleşme sorununa bir suçlu aramadığını belirterek "Bugün kendi iç politik kargaşalarımızla kaybedeceğimiz bir yıl, 200 yıl öncekilere benzemiyor. Bugünün bir yılı, geçmişin yirmi yılına, belki de otuz yılına bedeldir." diye konuştu.
AB uyum yasalarının, Avrupa Parlamentosu Başkanı Sayın Pat Cox'un deyimiyle, "son 40 yılın devrim niteliğindeki yasaları" olduğunu söyleyen Arınç, reformların Türkiye'yi bir çekim alanı haline getirdiğini ifade etti. Arınç şöyle devam etti:
"Reformlarıyla özgürleşen, özgürleştikçe kendine güveni artan, kendine güveni arttıkça dünya sahnesinde daha etkin olan bir Türkiye, yeni başlayan yüzyılın parlayan yıldızı olmaya adaydır.
Parlayan yıldızın mimarları devletin tüm organlarıdır. Başarı, birbiriyle uyum içinde çalışan devlet organları sayesinde daha da artacaktır. Türkiye, yeni yön arayışında olan dünya siyasetinde kendine hak ettiği yeri alacaktır.
Türkiye'nin önceki yüzyılda kaçırdığı fırsatları bu yüzyılda da kaçırırsa, bu kez daha şiddetli bir kaos yaşayacağını belirten Arınç sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son iki yüz yılımızın en ciddi modernleşme projesi olan AB üyeliği, kaçırılmaması gereken fırsatların en başında gelmektedir. Bu yılın sonunda tartışma masasına yatırılacak olan üyelik statümüz için sadece 8 ay kaldı. Bu sekiz ay, Türkiye'nin dünya sahnesindeki konumunu belirleyecek, nicelik olarak çok kısa, nitelik olarak çok önemli bir tarihi kesittir. Eğer bizler, bu sekiz ayı yine anlamsız iç politik sorunlarla kaybedersek, bunun geçmişin kaç yılına tekabül edeceğini tahmin etmek bile zordur. Bu durumda, Türkiye'nin AB üyeliğini önemseyen devletin bütün organları, 8 aylık sürede daha çok açılım sağlamak için bir arada çaba göstermelidir."
Devlet organları içindeki uyumun, Türkiye'nin gücünü ve hızını arttırdığını ifade eden Arınç "Milli iradenin gücünü arttırmak, demokrasimizi güçlendirecek, güçlü bir demokrasi ülkemizin etkinliğini çoğaltacak ve halkımızın mutluluğunu sağlayacaktır. Saygın ve itibarlı bir Meclisle yol alan Türkiye, yeni yüz yılın parlayan yıldızı olmak için hiçbir engeli tanımayacaktır" dedi
Kıbrıs'ta yapılacak referanduma da değinen Bülent Arınç oylamada halk iradesinin tecelli edeceğini belirtti ve şöyle devam etti:
"Türkiye, Kıbrıs sürecinde üzerine düşen her şeyi yapmıştır. Gücü ve imkanları nispetinde uluslar arası diplomaside yapılan girişimlerin gelinen noktada başarı olduğu kanaatindeyim. Kıbrıs konusunda Meclisimiz, hükümetimiz ve devletimizin tüm organları sorumluluk bilinci içinde üzerine düşen görevleri tamamlamıştır. Artık her şey Kıbrıslı soydaşlarımızın vereceği karara bağlıdır.
Herkesin, yarın yapılacak referandumdan ne çıkarsa çıksın, sonucu saygıyla ve olgunlukla karşılaması gerekir. Zira bu halkın kararıdır ve her şeyin üstündedir."
23 Nisan için "Bugün bizim için en heyecanlı gündür. Bizim bayramımızdır" diyen Arınç "Geleceğin tıpkı ilk Meclis milletvekillerinin dediği gibi, ışık saçan, bolluk içinde yaşayan bir Türkiye'yi getireceğine inanıyorum. Yeni Türkiye, çocuklarımızın tam demokratik bir Anayasa, tam demokrasi, insan haklarının tümünden doyasıya faydalandığı bir ülke olmalıdır" şeklinde konuştu. Arınç konuşmasını şöyle tamamladı
"Eğer bugün, 84 yıl geçmesine rağmen, hala bu Meclisi kuranları hayırla, minnetle anıyorsak bu onların 84 yıl önce cesaretle aldıkları kararlar yüzündendir.
O dönemin siyasetçileri, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, yaşamlarının en cesur kararlarını alıp, bu Meclisi açmasalardı bugün bizler böyle bir yaşam içinde olmayacaktık.
Şimdi, eğer sizler de 84 yıl sonra büyük bir saygı, minnet ve hayırla anılmak istiyorsanız, özgürlüğümüzün, tam demokrasinin önünü açacak cesur kararlar alınız. Kısa politik çıkarlar, geçici faydalar ve tarihe takılmış prangalar sizi bu cesur kararları almanıza engel olmasın."
