2025-11-21 - 11:21
SAĞLIK BAKANLIĞININ 2026 YILI BÜTÇESİ TBMM PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONUNDA
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığının 2026 yılı bütçesinin görüşmeleri başladı.

Komisyon, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplandı.

Komisyonda, Sağlık Bakanlığının bütçesinin yanı sıra Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığının bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları da görüşülecek.

Öte yandan CHP Uşak Milletvekili Ali Karaoba, toplantıya, görevi başındayken hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının isimlerinin ve sağlığa ilişkin sorunların yazılı olduğu beyaz önlükle katıldı.

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Bakanlığının bütçesine ilişkin sunum yapıyor.

Memişoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığının 2026 yılı bütçesine ilişkin sunumunda sağlık sisteminin herkesin ortak değeri olduğunu, bu alanda söylenen her sözün, yapılan her önerinin yalnızca bugünün değil geleceğin Türkiye'sini de şekillendireceğini belirtti.

Geleceğin sağlık yapısını şekillendirecek köklü değişimlerin temellerini attıklarını ifade eden Memişoğlu, göreve geldikleri günden bu yana öncelikle kapsamlı mevcut durum analizi gerçekleştirdiklerini, sağlık sisteminin güçlü yönlerini koruyarak geliştirilmesi gereken alanları titizlikle belirlediklerini vurguladı.

Bakan Memişoğlu, 79 yeni mevzuat düzenlemesi yaparak reformların yasal altyapısını güçlendirdiklerine dikkati çekerek, 81 ilin tamamını yerinde değerlendirdiklerini, bizzat 61 ili ziyaret ederek istişarelerde bulunduğunu anlattı.

Sağlık paydaşlarının tümünün yürüttüğü hizmeti aynı hedef doğrultusunda gördüklerini ve tek bir sağlık vizyonu altında buluşturduklarını belirten Memişoğlu, bu bütüncül anlayışın Türkiye'nin sağlıkta gelecek vizyonunu da şekillendirdiğini söyledi.

Memişoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde şekillenen "Türkiye Yüzyılı" vizyonunun yalnızca Türkiye'nin siyasi ve ekonomik geleceğini değil milletin sağlığa dair hedeflerini de yeniden tanımladığının altını çizdi.

"Sağlıklı Türkiye Yüzyılı" vizyonunu hayata geçirdiklerini dile getiren Memişoğlu, bu vizyonun koruyan, geliştiren ve üreten sağlık ilkesi üzerine inşa edildiğini vurguladı. Koruyan sağlık anlayışıyla, vatandaşların hastalanmadan önce sağlıklı kalmasını hedeflediklerinin altını çizen Memişoğlu, "Birinci basamağı güçlendiriyor, erken tanı ve tarama programlarıyla hastalıkların oluşmadan önlenmesini hedefliyoruz. Geliştiren sağlık yaklaşımıyla bugünün ihtiyaçlarının ötesine geçip geleceğin risklerini de dikkate alıyoruz." diye konuştu.

- "Aile hekimliği sistemimizi günümüzün ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırdık"

Sağlık Bakanı Memişoğlu, insan kaynağını, tesisleri ve dijital yapıyı sürekli yenilediklerini, beslenmeden çevreye, iş güvenliğinden su kalitesine kadar sağlığın tüm sosyal belirleyicilerini politikaların merkezine yerleştirdiklerini belirterek, bu doğrultuda "Sağlıklı Yaşam Strateji Belgesi"ni hazırladıklarını ifade etti.

Üreten sağlık anlayışıyla da Türkiye'yi ilaç, aşı, biyoteknoloji, tıbbi cihaz ve sağlık yazılımı üretiminde bölgesel güç, küresel aktör haline getirdiklerine işaret eden Memişoğlu, artık yalnızca sağlık hizmeti sunan değil bilimi, teknolojisi ve üretimiyle dünyada sağlık ekosistemine yön veren Türkiye'yi inşa ettiklerine dikkati çekti.

Memişoğlu, bugün dünyada sağlık sistemlerinin merkezinde sağlığın korunması ve yaşam boyu sürdürülmesi anlayışının yer aldığını dile getirerek, "Sağlığın korunmasıyla insanın yaşam kalitesi artarken hastalıkların ortaya çıkması da engellenmektedir. Bu anlayışla, birinci basamak sağlık hizmetlerinde güçlü bir dönüşüm başlattık. Sağlık sistemimizin en önemli dayanak noktası olan aile hekimliği sistemimizi, günümüzün ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırdık." dedi.

Aile hekimlerini kendilerine bağlı nüfusun sağlığını koruyan, sağlık okuryazarlığını geliştiren ve düzenli takibini sağlayan yapının merkezine yerleştirdiklerini anlatan Memişoğlu, vatandaşları aile hekimleri aracılığıyla düzenli sağlık izlemlerine ve kronik hastalık taramalarına yönlendirdiklerini söyledi.

Memişoğlu, aile hekimliğinin, vatandaşın sağlıkla ilk temas ettiği sağlık hizmet birimi olduğunu ifade ederek, hedeflerinin aile hekimlerinin gücünü artırmak, yetkinliğini desteklemek ve işlerini kolaylaştırmak olduğunu vurguladı.

- "65 milyon başvuru, aile hekimleri tarafından karşılandı"

Bakan Memişoğlu, değer bazlı ödeme sistemine geçtiklerini ve teşvik miktarlarını 3 katına çıkardıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Artık aile hekimlerimiz, hastanelerle entegre sistem üzerinden işlem yapabiliyor ve gerektiğinde MHRS üzerinden vatandaşlarımıza bazı üniversite hastaneleri de dahil tüm hastanelere ve sağlıklı hayat merkezlerine randevu oluşturabiliyor. 1859 ilacı, aile hekimlerimizce yazılabilir hale getirdik. Ayrıca, birçok ilaç raporu bizzat aile hekimlerimizce düzenlenebilir hale geldi. Bu sayede bir yıl öncesine göre 65 milyon başvuru, hastaneler yerine aile hekimleri tarafından karşılandı. Antibiyotikler, mide koruyucular ve ağrı kesiciler başta olmak üzere, ilaçların akılcı kullanımını teşvik ettik."

Aile sağlığı merkezleri, sağlıklı hayat merkezleri ve hastaneler arasında dijital bağlantı kurduklarını belirten Memişoğlu, bu merkezlerdeki diyetisyen, fizyoterapist, psikolog, sosyal çalışmacı ve çocuk gelişimcilerin vatandaşlara ücretsiz hizmet verdiğini anlattı.

Aile hekimlerinin 11 kronik hastalığı izleyebildiğine ve takip edebilir hale geldiğine dikkati çeken Memişoğlu, otizm tarama ve takibinin Hastalık Yönetim Platformu üzerinden aile hekimlerinin kullanımına açıldığını söyledi.

Memişoğlu, son bir yılda 35 milyon vatandaşın kronik hastalık taramalarının gerçekleştirildiğini, 7,3 milyon kişiye yeni tanı konulduğunu dile getirerek, bu sayede hastalıkların erken dönemde tespit edildiğine, tedavilerinin zamanında başlatıldığına ve milyonlarca vatandaşın yaşam kalitesinin korunduğuna dikkati çekti.

Memişoğlu, şunları kaydetti:

"Aile sağlığı merkezlerimize 2025 yılının 10 ayında 374 milyon müracaat oldu. 3 milyon gebe, 2,1 milyon bebek ve 1,1 milyon çocuk izlemi gerçekleştirdik. Kanser taramalarında da önemli başarılar elde ettik. 5 milyon vatandaşımıza tarama yaptık, 19 bin kişiye erken kanser tanısı koyduk. Bu sayede binlerce vatandaşımızın hayatına dokunduk. Ayrıca, gezici sağlık hizmetlerimizle köy köy, belde belde dolaşarak 5,5 milyon vatandaşımıza ulaştık. Bugün Türkiye'nin her noktasına, her insanına, hakkaniyetli, erişilebilir ve güçlü bir sağlık hizmeti sunuyoruz."

- "3 bin 400 koordinatör ebemizle ve 1524 gebe okulumuzla anne adaylarını doğuma hazırlıyoruz"

Sağlık sisteminin en öncelikli alanlarından birinin anne ve çocuk sağlığı olduğunu vurgulayan Memişoğlu, 2002 yılında yüz bin canlı doğumda 64 olan anne ölüm oranını, 2024 yılında 11,5'e düşürerek tarihin en düşük seviyesine ulaştıklarının altını çizdi. Memişoğlu, 2002 yılında bin canlı doğumda 31,5 olan bebek ölüm hızını, 2024 yılında 8,9'a düşürerek önemli ilerleme kaydettiklerini söyledi.

Memişoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde 3 Ekim 2024'te başlatılan "Normal Doğum Eylem Planı" sayesinde uzun yıllardır artış eğiliminde olan primer sezaryen oranının da düşüşe geçtiğini belirterek, "Bir yıl içinde primer sezaryen oranında 4,1 puan yani yüzde 12,3'lük düşüş sağladık. Bu başarı, 'Doğal olan normal doğumdur' ilkemizin sahada karşılık bulduğunun en somut göstergesidir. 3 bin 400 koordinatör ebemizle ve 1524 gebe okulumuzla anne adaylarını doğuma hazırlıyoruz. Anne adaylarımızı doğum hakkında bilgilendirmek için Annelik Yolculuğu Mobil Sağlık Uygulaması'nı geliştirdik ve kullanıma sunduk." diye konuştu.

- "Vatandaşlarımızın yüzde 65'inin kilosunun fazla olduğunu tespit ettik"

Sağlık Bakanı Memişoğlu, tütünle mücadelede "Dumansız Türkiye" vizyonunu güçlendirdiklerini vurgulayarak, sigara bırakma polikliniklerinin sayısının bir yılda yaklaşık iki katına çıkarıldığını, mobil sigara bırakma polikliniklerini hayata geçirdiklerini ifade etti. Memişoğlu, tütün alışkanlığı olan milletvekillerini de Meclisteki sigara bırakma polikliniklerine beklediklerini söyledi.

Bağımlılıkla mücadeleyi yalnızca tütünle sınırlı tutmadıklarının altını çizen Memişoğlu, dijital bağımlılık, çevrim içi kumar ve benzeri davranışsal bağımlılıklar için tarama, değerlendirme, eğitim ve psikososyal hizmetleri yürüttüklerini anlattı.

Memişoğlu, aşırı kilo ile mücadelede önemli adımlar attıklarına işaret ederek, "'İdeal Kilonu Öğren, Sağlıklı Yaşa' kampanyasıyla sadece 3 ayda 81 ilde 10 milyondan fazla vatandaşımızın boy ve kilo ölçümlerini gerçekleştirdik. Vatandaşlarımızın yüzde 65'inin kilosunun fazla olduğunu tespit ettik ve sağlıklı hayat merkezlerimizdeki diyetisyenlerimize yönlendirdik." şeklinde konuştu.

Sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak için Merkezi Hekim Randevu Sistemi'nde (MHRS) kapsamlı iyileşme sağladıklarını belirten Memişoğlu, "Vatandaşlarımız, artık 81 ilde 79 branşın 72'sinde aynı güne randevu alabiliyor. Aile hekimlerimiz, artık hastasına gerek gördükleri her branştan randevu alabiliyor. Böylece randevu sorununu büyük oranda çözdük." dedi.

- "Sağlık turizmi ile ilgili düzenleme yaparak ülkemizin rekabet gücünü yükselttik"

Bakan Memişoğlu, geliştiren sağlık anlayışıyla sağlık hizmet sunumunu güçlendirmek amacıyla önemli düzenlemeler yaptıklarının altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:

"Özel sağlık kuruluşları mevzuatını değiştirerek köklü bir dönüşüm başlattık. Sağlık meslek mensupları hakkında yeni yönetmelik çıkararak özelde istihdam alanlarını genişlettik. Ayrıca sağlık turizmi ile ilgili düzenleme yaparak ülkemizin bu alanda rekabet gücünü yükselttik. Denetim süreçlerimizde iyileştirme yaparak bilimsel komisyonlar vasıtasıyla tıbbi endikasyon denetimleri yapıyor, aynı zamanda elektronik olarak klinik karar süreçlerini izliyoruz. Bunun yanı sıra sağlık denetimlerinde yeni bir dönemi başlatan Risk Esaslı Denetim Sistemi (REDES) ile bütüncül ve akılcı bir denetim modeline geçtik."

Türkiye'nin, 3,5 milyon vatandaşına her gün sağlık hizmeti verebilen kapasiteye ulaştığının altını çizen Memişoğlu, Temmuz 2024'ten sonra sağlık alanında 14 bin 970'i uzman hekim olmak üzere 99 bin 567 sağlık personelinin istihdam edildiğini, 61 bin 623 pratisyen hekim, 111 bin 580 uzman hekim, 52 bin 225 diş hekimi, 334 bin 276 hemşire ve ebe ile toplam 1 milyon 470 bin 757 sağlık çalışanının milletin sağlığı için gece gündüz görev yaptığını kaydetti.

Son 23 yılda mevcut hastanelerin yüzde 80'ini yenilediklerini veya yeniden inşa ettiklerini belirten Memişoğlu, bu süreçte 794 yeni hastaneyi hizmete kazandırarak kamu hastanelerinde toplamda 173 bin yatağa ulaştıklarını söyledi.

Memişoğlu, 2002 yılında sadece 7 bin olan nitelikli yatak sayısını 122 bine yükselterek 18 kat artış sağladıklarına, ayrıca 137 ağız ve diş sağlığı merkezi ve 45 diş sağlığı hastanesi ile hizmet verdiklerine işaret etti.

- "Sizlerle birlikte tüm halkımızı e-Nabız üzerinden organ bağışı yapmaya davet ediyorum"

Geçen yıl sağlık hizmetlerine 1 milyar 48 milyon müracaat gerçekleştirildiğini söyleyen Memişoğlu, "Bu rakam, bu yılın 10 ayında 930 milyon olarak kaydedilmiştir. Yalnızca 2025 yılının 10 ayında A, B ve C grubu ameliyat sayısı, 4 milyon 600 bine ulaşmıştır. Palyatif bakım hizmetlerinde son bir yıl içinde 100 binden fazla vatandaşımıza hizmet sunduk. Evde sağlık hizmetleriyle, hastaneye gidemeyen vatandaşlarımızın kapısına şifa götürüyoruz. Bugüne kadar 3 milyon 237 bin vatandaşımıza ulaştık." diye konuştu.

Türkiye'de 150 nakil merkezinde her yıl ortalama 5 bin organ naklinin gerçekleştirildiğini belirten Memişoğlu, "Organ bağışı sürecini kolaylaştırmak için "Her Bağış Yeni Bir Hayattır" anlayışıyla önemli bir düzenleme yaptık. Yüce Meclisimizin çıkardığı kanun ile vatandaşlarımız, artık e-Devlet üzerinden organ bağışı yapabilmektedir. Kıymetli vekillerimiz, sizlerle birlikte tüm halkımızı e-Nabız üzerinden organ bağışı yapmaya davet ediyorum." ifadelerini kullandı.

Sağlık Bakanı Memişoğlu, 2015 yılından bu yana kemik iliği ihtiyacı olan yaklaşık 8 bin hastaya Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi (TÜRKÖK) aracılığıyla uygun hücre temin ederek bu alandaki dışa bağımlılığı ortadan kaldırdıklarını dile getirdi.

Memişoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Bakanlığının 2026 yılı bütçesine ilişkin sunumunda, Bakanlıkça çıkarılan kılavuzlarla, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının usul ve esaslarını standart hale getirdiklerini, Anadolu tıbbının geleneksel uygulamalarını modern tıbbın kanıta dayalı yaklaşımıyla bütünleştirerek, güvenilir, etkili ve ülke genelinde yaygın bir hizmete dönüştürdüklerini söyledi.

Türkiye genelinde 6 bin 308 ambulans ve 3 bin 574 acil yardım istasyonuyla acil sağlık hizmeti verdiklerini vurgulayan Memişoğlu, "Sene sonu itibarıyla 856 yeni ambulansımızı filomuza katmış olacağız. 2025'in 10 ayında 4 bin 231 vatandaşımız, hava ambulanslarımız sayesinde sağlık hizmetine ulaştırıldı. Buradan bir müjde veriyorum: 2026 yıl sonu itibarıyla yerli ve milli GÖKBEY helikopter ambulanslarımız da görev başında olacak. Bu hava ambulanslarımız Türkiye'nin kendi mühendisliğiyle, kendi gücüyle ürettiği, hayat taşıyan birer gurur kaynağıdır." ifadelerini kullandı.

Bakan Memişoğlu, hastane afet planlamaları, 20 bin kişilik UMKE ekibi ve kapsamlı tatbikatlarla, olası İstanbul depremi dahil tüm afetlere karşı sağlık sistemini hazır hale getirdiklerinin altını çizdi.

Türkiye'nin dijital sağlıkta, dünyanın örnek ülkeleri arasında olduğuna dikkati çeken Memişoğlu, e-Nabız, e-Rapor, e-Reçete ve MHRS sistemleriyle sağlık verilerini en iyi şekilde yönettiklerini ve bu sistemlerin dünya çapında örnek gösterilerek birçok ödüle layık görüldüğünü anlattı.

Bakanlığın, Aile Sağlığı Merkezleri, Sağlıklı Hayat Merkezleri ve Toplum Sağlığı Merkezlerinden oluşan birinci basamak yatırım programında 1202 tesis bulunduğunu belirten Memişoğlu, bunlardan 461'inin inşaatının devam ettiğini, 628'inin proje ve arsa, 113'ünün ise ihale aşamasında olduğunu ifade etti.

Memişoğlu, 2. ve 3. basamakta 435 tesisi hizmete almayı planladıklarını bildirerek, bunlardan 165'inin inşaat çalışmalarının sürdüğünü, 234'ünün proje ve arsa aşamasında olduğunu, 36'sının ise ihale aşamasına geldiğini söyledi.

- Deprem bölgesindeki sağlık yatırımları

Deprem bölgesinde sağlık hizmetinin yanı sıra bölgeyi yeniden ayağa kaldıracak kalıcı sağlık yatırımlarını da hızlandırdıklarını dile getiren Memişoğlu, şunları kaydetti:

"40,8 milyar liralık yatırımla 5 bin 123 yataklı 109 sağlık tesisini tamamladık. Depremden etkilenen 11 ilimizde 6 Şubat depremi öncesinde kamu hastanelerinde 23 bin 733 yatakla hizmet sunulurken, yaptığımız sağlık yatırımlarıyla bugün, yüzde 16 artışla 27 bin 503 yatakla sağlık hizmeti veriyoruz. İlk olarak Hatay'da yapılan Antakya, Defne ve İskenderun Acil Durum Hastaneleri'ne ilave olarak, son iki senede Hatay Payas, Erzin ve Altınözü, Gaziantep Nurdağı ve Oğuzeli, Adıyaman Çelikhan, Kahramanmaraş Merkez, Türkoğlu ve Nurhak Acil Durum Hastaneleri olmak üzere, toplam 2 bin 96 yatak kapasiteli 12 hastanemizi çok kısa sürede depremzedelerimizin hizmetine sunduk.

Deprem bölgesinde, 400 yataklı Gaziantep Nizip, 300 yataklı Gaziantep Cengiz Gökçek Kadın Doğum ve Çocuk, 150 yataklı Osmaniye Düziçi Devlet ve 350 yataklı Adıyaman Kadın Doğum Çocuk Hastanelerinin inşaat çalışmalarını tamamladık. Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesi'nin 300 yataklı ek binasını ve Kahramanmaraş 600 yataklı Devlet Hastanesi'ni de yıl sonuna kadar açacağız. Ayrıca bölgede 1700 yataklı Şanlıurfa, 1000 yataklı Diyarbakır Kayapınar, 1000 yataklı Kahramanmaraş Yörükselim Şehir Hastaneleri, 600 yataklı İskenderun Devlet Hastanesi gibi büyük projelerimizin yapımına hızla devam edilmektedir. Son bir yılda ülke genelinde toplam 3 bin 340 yatak kapasiteli 36 hastaneyi tamamlayarak vatandaşlarımızın istifadesine sunduk."

Aydın Şehir Hastanesi, Samsun Şehir Hastanesi, Kastamonu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, Denizli Acil Durum Hastanesi ve Muş Hasköy Devlet Hastanesi olmak üzere 29 hastaneyi de yakın zamanda hizmete açacaklarını ifade eden Memişoğlu, inşaatı devam eden diğer şehir hastaneleri tamamlandığında 16 bin nitelikli yeni yatağı sağlık sistemine kazandırmış olacaklarını vurguladı.

Olası deprem risklerine karşı önlemler aldıklarını, başta İstanbul, İzmir ve Kocaeli olmak üzere sağlık altyapılarını güçlendirdiklerini belirten Memişoğlu, İstanbul Süreyyapaşa ve İstanbul Bakırköy Ruh Sinir, Diyarbakır Yenişehir, Muğla, Konya ve Tokat Şehir Hastaneleri için etüt-proje çalışmalarının devam ettiğini bildirdi.

İstanbul'da 4 bin 50 yatak kapasiteli Sancaktepe Şehir Hastanesi'nin inşaatının hızla ilerlediğini aktaran Memişoğlu, "Bu kampüste, bağımlılıkla mücadelede bir ilk olacak Sağlıklı Yaşam Köyü'nü 2026 yılının ilk yarısında hizmete alıyoruz." dedi.

Memişoğlu, yapım ihalesi tamamlanan 1453 yataklı İstanbul Fatih Sultan Mehmet Eğitim Araştırma Hastanesi'nin inşaatını başlatacaklarını, ihale süreci tamamlanmak üzere olan Haydarpaşa ve Siyami Ersek Hastanelerinin inşaatlarına gelecek yıl başlayacaklarını dile getirdi.

Şehir hastanelerinin yatak sayılarının yanı sıra yüksek teknolojiye sahip altyapıları, modern tıp cihazları, donanımlı ameliyathaneleri ve geniş yoğun bakım kapasiteleriyle öne çıktığının altını çizen Memişoğlu, sağlık kampüsü şeklinde planlanan hastanelerin dünyanın sayılı sağlık yatırımları arasında yer aldığına ve Türkiye'nin sağlıkta fark oluşturan gücünü temsil ettiğine dikkati çekti.

- "Kendi kendine yeten bir sağlık ekosistemi inşa ediyoruz"

Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Üreten Sağlık" yaklaşımının Türkiye'yi, bilim üreten, teknoloji geliştiren ve küresel sağlık ekosistemine yön veren bir ülke haline getirmeyi hedeflediğini belirterek, "Üreten Sağlık, aslında Milli Teknoloji Hamlesi'nin sağlık alanındaki yansımasıdır. İlaçtan aşıya, tıbbi cihazdan biyoteknolojiye kadar her alanda yerli üretim kapasitemizi artırarak, sağlıkta tam bağımsız Türkiye hedefine ilerliyoruz. Fikri olanı finansmanla, araştırmayı sanayiyle buluşturuyoruz. Bilimi ürüne dönüştürerek, hem ekonomik hem stratejik açıdan kendi kendine yeten bir sağlık ekosistemi inşa ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'yi tıbbi araştırmaların merkezi yapmak için klinik araştırma süreçlerini sadeleştirdiklerini ve hızlandırdıklarını ifade eden Memişoğlu, ilaç ruhsat süreçlerini elektronik ortama taşıyarak onayları hızlı ve şeffaf hale getirdiklerini, biyoteknoloji alanını ise stratejik öncelik yaptıklarını söyledi. Bu güçlü altyapının üzerine inşa ettikleri ikinci adımın Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) öncülüğünde yürütülen, üretim ve teknoloji geliştirme ekosistemi olduğuna işaret eden Memişoğlu, TÜSEB ile şehir hastanelerini sağlık teknolojisi geliştiren merkezler haline getirdiklerini ve 20 şehir hastanesinde Teknoloji Transfer Ofisleri açtıklarını dile getirdi.

Üreten Sağlık Modeli'nin en önemli adımlarından birinin "Fikirden Ürüne Portalı" olduğunun altını çizen Memişoğlu, "Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, özel sektör ve girişimcileri tek ekosistemde buluşturan bir platformdur. Bu sistemle fikirden klinik araştırmaya, sertifikasyondan üretime ve pazarlamaya kadar tüm süreçleri Türkiye'de ilk kez tek bir çatı altında yöneteceğiz." diye konuştu.

Memişoğlu, TÜSEB Genom Merkezi'nin son bir yılda 10 bin 500 biyolojik örnek topladığını ve Türkiye'nin Ulusal Gen Bankası'nın temellerini attığını belirtti.

- "Kuduz ve maymun çiçeği aşılarının preklinik çalışmalarını tamamladık"

Türkiye'de kişiselleştirilmiş hücre tedavisi ve immünoterapiyi yerli imkanlarla geliştirmeye devam ettiklerini söyleyen Memişoğlu, "Yerli kalp-akciğer makinesi ve yerli glikoz cihazını geliştirdik ve üretim aşamasına geldik. ASELSAN işbirliğiyle geliştirdiğimiz mobil röntgen cihazının da seri üretimine geçtik. En önemli çalışmalarımızdan biri de aşı üretimidir. Kuduz ve maymun çiçeği aşılarının preklinik çalışmalarını tamamladık. Hepatit A, verem, pnömokok dahil 13 aşının geliştirme süreçlerinde önemli ilerlemeler kaydettik." dedi.

Bakan Memişoğlu, bu yıl itibarıyla 186 ülkeye ilaç ihracatı gerçekleştirdiklerini, bunun Türkiye'nin küresel sağlık sanayisindeki rekabet gücünün en somut göstergesi olduğunu vurguladı.

Bu yıla ilişkin hedeflere yönelik de Memişoğlu, aile hekimliğini ve temel sağlık hizmetlerini güçlendireceklerini, hareketli yaşamı teşvik eden, aşırı kilo ve sağlıksız beslenmeyle mücadeleyi güçlendiren politikaları yaygınlaştıracaklarını kaydetti.

Tütün kullanımı ve bağımlılıkla mücadeleye yönelik yeni uygulamalara başlayacaklarını bildiren Memişoğlu, tıbbi zorunluluk dışındaki sezaryen oranlarını düşürmek için Normal Doğum Eylem Planı'nın ikinci aşamasına geçeceklerini ifade etti.

Bakan Memişoğlu, sağlık okuryazarlığını artırmak için eğitimler verileceğine, kanser tarama ve teşhis süreçlerinin uçtan uca izlenebilmesi için teknik altyapıyı daha da güçlendireceklerine işaret etti.

Palyatif bakım merkezleri, evde sağlık hizmeti ve aile hekimliği birimlerini entegre ederek bu hizmetleri uzaktan sağlık hizmeti desteğiyle beraber sunacaklarını anlatan Memişoğlu, yeni ilaç fiyatlandırma modelini uygulamaya alacaklarını ve geri ödeme yöntemlerini revize edeceklerini bildirdi.

Kamu hastanelerinde sağlık turizmi kapasitesini artıracaklarını ifade eden Memişoğlu, turistik yatak kapasitesini ve termal kaynakları modern rehabilitasyon ve sağlıklı yaşam programlarıyla bütünleştirerek uluslararası sağlık turizmi kapasitesini artıracaklarını sözlerine ekledi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Sağlık Bakanlığının 2026 yılı bütçesi üzerinde gruplar adına görüşmeler tamamlandı.

CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, Sağlık Bakanlığının, insanların yaşam süresini uzatması ve yaşadıkları süre içerisinde sağlıklı geçen sürenin uzatılması için mücadele etmesi gerektiğini belirtti.

Türkiye'de OECD ülkeleri ortalamasından 4 yıla yakın daha kısa bir ömür ortalaması olduğunu söyleyen Pala, "Pandemide kötü bir performans nedeniyle OECD ülkeleri içerisinde ömrün en kısaldığı ülke Türkiye. Oysa, Türkiye 2007'den sonra duraksamaya başlamasa Dünya Sağlık Örgütü Avrupa bölgesinden daha yüksek bir yaşam ümidine sahipti. Maalesef, bu giderek azaldı ve pandemi sonrasında ara iyice açıldı." diye konuştu.

Ülkede erken ölümlerle ilgili ciddi problemler yaşandığını ifade eden Pala, "Hem bebek ölümü hem çocuk ölümü çok yüksek. Bölgeler arasında ciddi eşitsizlik var." değerlendirmesinde bulundu.

Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin özel sektöre terk edildiğini savunan Pala, "Yenidoğan Komisyonuna gelemediniz, bunları anlatamadınız? Çocukları ölen ailelere karşı bir sorumluluğunuz yok mu? Gerçekten, ben, sizin bizim ısrarlı taleplerimize rağmen niye Komisyona gelmediğinizi anlayabilmiş değilim." dedi.

Türkiye'de OECD ortalamasından 6 kat yüksek acil servislere başvuru olduğunu kaydeden Pala, "Bu durumda acil servisler acil servis olma özelliğini maalesef kaybediyor." değerlendirmesinde bulundu.

Sağlık Bakanlığına ayrılan bütçenin yetersiz olduğunu da öne süren Pala, şöyle konuştu:

"OECD ülkeleriyle kıyasladığımızda durumumuz hiç iyi değil. Dağıtımınızdaki tercihleriniz de yanlış. Bütçenin yüzde 58'ini hastanelere ayırıyorsunuz. Yani bırakalım hastalansınlar, hastalandıklarında tedavi edelim, onlara ilaç verelim, tıbbi görüntüleme yapalım. Açık söyleyeyim Sayın Bakanım, bu yalnızca sağlık sermayesinin işine yarar. Bu, insanların ne uzun ömürlü olmasına ne de ömürleri içerisindeki sağlıklı sürenin artışına bir katkı maalesef sağlamaz."

- "Genel bütçeden sağlığa ayrılması gereken pay en az yüzde 15 olmalı"

DEM Parti Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, sağlığın artık hak olmaktan çıkıp, piyasaya açıldığını savundu. Devletin sağlıkla ilgili kamusal yükümlülüklerinin özel sektöre devredildiğini ileri süren Bozdağ, "Öyle ki kamu özel işbirliği projeleri, siz de çok iyi biliyorsunuz, şehir hastaneleri bunlardan biriydi ve siz de gördünüz ki şehir hastaneleri kamuya ciddi anlamda yük olmaya başladı ve buradan geri adım attınız ama yük hala kamunun sırtında ve bir kambur gibi taşınacak." değerlendirmesinde bulundu.

Şehir hastanelerinin kamuya devredilmesi gerektiğini söyleyen Bozdağ, "Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla bugün neredeyse sağlık hizmetlerinin 3'te biri özel sektöre devredilmiş durumda. Nitelikli yatak sayılarından yoğun bakım yatak sayılarına kadar özel sektör kamuya göre üstün durumda. Bakınız, hastanelerin yüzde 35'i özel sektörde." dedi.

OECD ülkeleri içerisinde sağlığa en az kaynak ayıran ülkenin Türkiye olduğunu söyleyen Bozdağ, "Genel bütçeden sağlığa ayrılması gereken pay en az yüzde 15 olmalı. Tüm yurttaşların prim dahil herhangi bir ödeme yapmaksızın sağlık gereksinimi kamusal olarak karşılanmalıdır." ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Ankara Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba, geçen yıla kıyasla sağlık hizmetlerinde bir miktar iyileşme olduğunu söyledi. Toplum sağlığının ve koruyucu hekimliğin sağlık sisteminin başarısı için "olmazsa olmaz" olduğuna işaret eden Fakıbaba, "Toplum sağlığı için gerekli olan en önemli temel ihtiyaçların başında barınma ve beslenme sorunu gelmektedir. Mesela, 22 bin lira ücret alan bir vatandaşın 5 kişilik bir aileye bakmak için bunun ne kadarını kiraya, ne kadarını beslenmeye, ne kadarını ulaşıma, ne kadarını eğitime, ne kadarını elektriğe vermesi gerekir. Sosyal devletin birinci görevi vatandaşın barınma ve beslenmesini sağlamaktır." diye konuştu.

Doktor atamalarının bölgeler arasında hakkaniyetli bir dağılım göstermediğini de ileri süren Fakıbaba, şöyle konuştu:

"Bazı illerimizde ihtiyaç fazlası el cerrahi uzmanı bulunmasına rağmen nüfusu 2,5 milyon olan Şanlıurfa'da el cerrahı bulunmamaktadır. Bunun yanında, Şanlıurfa'da birçok branşlarda büyük açık bulunmaktadır. Bazı hastanelerde yeniden bıçak parası hortlamaya başlamıştır ve bu konuda gerekli önlemi alacağınıza inanıyorum, yani hastalarımız 2000'li yılların başına dönmek istemiyor."

- "Sezaryen doğum oranlarındaki gerileme önemli"

MHP Çankırı Milletvekili Pelin Yılık, sağlık politikasının temelinde yaşam kalitesini ve yaşama sevincini geliştiren, insan ömrünü uzatan, vatandaşların ve hizmet sunanların memnuniyetini esas alan, hayatı anlamlı ve değerli kılan bir sağlık sisteminin tesis edilmesinin yer aldığını söyledi.

Kamu harcamalarında sağlığa ayrılan payın yüksekliğinin bir ülkenin refah düzeyiyle doğru orantılı olduğuna işaret eden Yılık, "Ülkemizin yaşlanan nüfusu göz önüne alındığında yaşlılara yönelik koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesini, yaşlı sağlığı, geriatri ve palyatif bakım hizmetleri sunan merkezlerin sayısının artırılarak yaşlıların sağlık hizmetlerine erişimlerinin kolaylaştırılmasını önemli bulmaktayız." dedi.

Doğurganlık hızının artırılması gerektiğini vurgulayan Yılık, şu ifadeleri kullandı:

"Yaşlanan Türkiye için şimdiden dikkate alınması gereken öncelikler arasında olmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü sezaryen oranlarının, 1985 yılından bu yana tüm doğumlar için de yüzde 10 ila 15 oranında olmasını önermektedir. 2018 yılı Türkiye nüfus ve Sağlık araştırmalarına göre Türkiye'de tüm doğumlar için de sezaryen doğumlarının sıklığı yüzde 52'ydi. Türkiye, 2022 verilerine göre sezaryen oranı açısından dünyada en yüksek orana sahipti. Bu oran Türkiye'de özel sektörde yüzde 78, üniversite sağlık sektöründe yüzde 75, Sağlık Bakanlığında ise önleyici tedbirlere rağmen yüzde 46'yı aşmış durumdaydı. Sağlık Bakanlığımız tarafından uygulamaya alınan normal doğum eylem planıyla birlikte sezaryen doğum oranlarındaki gerileme önemlidir. Bundan sonraki süreçlerde de bu programla birlikte düşmeye devam edecektir."

- "Son 23 yılda hekim sayısı yüzde 151 artmıştır"

Yeni Yol Partisi Kahramanmaraş Milletvekili İrfan Karatutlu, kendi sağlık sorunları nedeniyle başvurduğu hastanede yaşadığı bazı sorunları anlattı. Kendisine doğru tedavi uygulanmadığını iddia eden Karatutlu ile AK Parti İstanbul Milletvekili Ümmügülşen Öztürk arasında sözlü tartışma yaşandı.

Hekimlerin değersizleştirildiğini ileri süren Karatutlu, "Planlama ve denetlemede sık sık sorunlar çıktığına rastlıyoruz." ifadelerini kullandı.

Kamu hastane birliklerinin başarılı olmadığını öne süren Karatutlu, "'Güler yüzlü bir sağlık personeli ve sağlık sistemi kuracağız' dendi. Muhatap olanlar ne kadar güler yüzle karşılaşıyorlar. Kovidden sonra personellerde bir sıkıntı oluştu, 'bir an önce başımdan gitsin' tavrıyla hastalara mekanik olarak yaklaşıyorlar. Bunun sonucunda da şiddete eğilim karşılıklı oluyor." ifadelerini kullandı.

Kahramanmaraş'taki sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğunu savunan Karatutlu, hastane yapımı için tercih edilen yerlerin de hatalı olduğunu ileri sürdü.

AK Parti Uşak Milletvekili İsmail Güneş, sağlık alanında gerçekleştirdikleri büyük dönüşümün 2026 yılı bütçesinde de aynı kararlılıkla devam ettiğini söyledi.

Sağlığın yalnızca bir hizmet başlığı değil, insan onurunu, sosyal adaleti ve devletin merhamet yüzünü temsil eden temel bir kalkınma alanı olduğuna işaret eden Güneş, şöyle devam etti:

"2002'de sağlık harcamalarının bütçe içindeki payı yalnızca yüzde 2,5 iken, 2026'da bu oran yüzde 8,4'e çıkmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan sağlık harcamaları da dahil edildiğinde toplam sağlık harcamaları 3 trilyon 307 milyar liraya ulaşmakta, bu tutar Cumhuriyet tarihimizin en yüksek sağlık bütçesini oluşturmaktadır. 2002'de 257 bin olan sağlık personeli sayısı, 2025 eylül itibarıyla 877 bine yükselmiştir. Hekim sayısı 91 bin 949'dan 230 bin 353'e, diş hekimi sayısı 16 bin 371'den 51 bin 556'ya, hemşire ve ebe sayısı ise 113 bin 872'den 326 bin 936'ya çıkmıştır. Son 23 yılda hekim sayısında yüzde 151, diş hekiminde yüzde 215, hemşire ve ebede yüzde 187 oranında artış sağlanmıştır. Bu artış yalnızca sayısal bir büyüme değil, aynı zamanda hizmetin ülke geneline daha dengeli yayılmasının bir sonucudur."

Türkiye'nin en geniş aşılama programını uygulayan ülkelerden biri olduğunu da anlatan Güneş, sağlık alanında yapılan yatırımlar ve sunulan hizmetler hakkında bilgi verdi.

CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, Sağlık Bakanlığı bütçesinin yetersiz olduğunu ve enflasyona kıyasla artışının yetersiz kaldığını söyledi.

Akay, merkezinde devlet hastanesi olmayan 8-10 şehir bulunduğunu söyleyen Akay, "Karabük'e bir devlet hastanesi istiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığının atıl bir okulu var, ben dün Milli Eğitim Bakanlığında da söyledim, oradaki imam hatip lisesi yeni binasına geçtiği için bu bina Sağlık Bakanlığına kazandırılabilir." diye konuştu.

İYİ Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş Taş, bir ülkenin doktorunu kaybetmesinin aslında geleceğini kaybetmesi anlamına geldiğini söyledi. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin doktorlarını koruduğunu söyleyen Taş, "Doktor refahı toplum refahının ön koşuludur. Çünkü devlet olarak doktorlarımıza bu kadar önemli olduklarını unutturduk maalesef, hatta milletimiz de unuttu doktor olabilmenin meziyetini ve önemini." dedi.

Şehir hastanelerine yapılan ödemeleri eleştiren Taş, "Aile hekimlikleri apartman dairelerine sıkışmışken, ASM'lerde hemşire yokken, laboratuvar yokken, sterilizasyon çok zayıfken hala biz şehir hastanelerini yapan şirketlere bu kadar büyük meblağlar ödüyoruz." diye konuştu.

- "Türkiye'de değil, dünyada tartışmasız bir numara"

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, organ bağışı konusunda tüm siyasi partilerden oluşan bir heyet kurarak, bir çalışma yapılmasını istedi. Organ bağışı konusunda istenen aşamaya gelinemediğine işaret eden Ağbaba, "Çapraz karaciğer naklinde İnönü Üniversitesi sadece Türkiye'de değil, dünyada tartışmasız bir numara. Bu konuda, sizin yüksek desteklerinizi bekliyoruz. Özellikle Turgut Özal Tıp Merkezi'ne robot alımıyla ilgili bu yıl içerisinde inşallah bunu çözersiniz." dedi.

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu da Malatya'daki nakiller için ameliyatlara katılan doktorlara teşekkür etti.

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, Fatih'te kaldıkları otelde zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırıldıktan sonra hayatlarını kaybeden Böcek ailesinin herkesi üzdüğünü belirtti. Kaya, "Bu olayın yalnızca bireysel bir ihmaller zincirini değil, Türkiye'de uzun zamandır aslında birikerek büyüyen bir denetim krizini de ne yazık ki ölümcül bir şekilde önümüze koydu." değerlendirmesinde bulundu.

Bakanlığın bütçesinden, "koruyucu sağlık hizmetleri" için ayrılan payın yetersiz olduğunu kaydeden Kaya, şöyle konuştu:

"2026 yılı toplam bütçesinin yalnızca yüzde 27'si koruyucu sağlık hizmetleri için ayrılmış, personel maaşları çıkartıldıktan sonra doğrudan koruyucu sağlık hizmetleri programı için Türkiye'de yaşayan kişi başına ayrılan miktar yalnızca 2 bin 476 liraya denk geliyor. Bu komik rakamla rahim ağzı kanserinden koruyan HPV aşısının tek bir dozunu bile yaptırabilmek mümkün değil."

- "Türkiye'ye kapsamlı bir sağlık ve sosyal güvenlik sistemine sahiptir"

AK Parti Elazığ Milletvekili Ejder Açıkkapı, sağlığı sadece hastane duvarlarıyla sınırlı bir hizmet olarak görmediklerini söyledi. Açıkkapı, "Sağlık, koruyan, geliştiren, üreten bir devlet aklının, bir millete duyduğu saygının en önemli göstergesidir. Bugün Türkiye Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde tam da bunu başarmıştır, bunu sağlamıştır." diye konuştu.

MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, Türkiye'de sağlıkta oluşturulan kapasite neticesinde hizmet kalitesinde ve halk sağlığının korunmasında önemli ilerlemeler kaydedildiğini anlattı.

Aile hekimliği, anne ve çocuk sağlığı, hastane ve hasta yatak sayıları, sağlık personeli, koruyucu sağlık ve hasta hakları başta olmak üzere pek çok alanda önemli gelişmeler sağlandığına işaret eden Aksu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'ye kapsamlı bir sağlık ve sosyal güvenlik sistemine sahiptir. Ücretsiz sağlık hizmetinin kapsayıcılığında da dünyada öne çıkan ülkelerdendir. Özellikle salgın sürecinde bunun önemi ve değeri daha iyi anlaşılmıştır. İlaç, tıbbi cihaz, aşı, medikal malzeme üretiminde ileri bir teknolojik dönüşüm söz konusudur. Vatandaşlarımıza sunulan bu imkanlarla ilaç ve sağlık harcamalarındaki artış kişilerin sağlık durumlarını olumlu etkilemektedir."

Aksu, çocukların ve gençlerin sağlıklı gelişimi, yetişkinlerin ideal bir hayat sürmesi ve 65 yaş üzeri vatandaşların hayatlarına konforlu devam edebilmesi için sağlıklı beslenme ve egzersizin her bireyin hayatına dahil edilmesi için eğitici programlar ve takip mekanizmaları oluşturulması gerektiğini ifade etti.

- "Eskiye dönüş var"

Yeni Yol Partisi Adana Milletvekili Sadullah Kısacık, AK Parti'nin ilk iktidara geldiğinde sağlıkta bir dönüşüm yaptığını ama son dönemde yine eskiye dönüşün başladığını ileri sürdü. Kısacık, "Şu an şikayet olduğuna göre yanlış giden bir şey var. Eskiye dönüş var. Bunun araştırılması gerekiyor. Hastane sayıları artıyor ama kalabalık azalmıyor. Önleyici sağlık politikasında bir eksiklik görüyorum ben." değerlendirmesinde bulundu.

Hastanelerde bir iletişim sıkıntısı olduğunu iddia eden Kısacık, "Bize gelen şikayetlerde de bu öne çıkıyor. İş kolay, bir iletişim birimi kurmak lazım. Bu iletişim birimini çözsek hasta yakınına anında ulaşabileceği bir sistem kursak şikayetlerin büyük oranda çözüleceğini göreceğiz." ifadelerini kullandı.

TİP İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil, bir yakınının rahatsızlanmasının ardından iki kez hastaneye gittiğini ve serum takılarak taburcu edildiğini söyledi. Aynı yakının ertesi gün fenalaşarak ambulansla bir devlet hastanesine nakledildiğini ve 3 numaralı diyaliz olan bir yoğun bakıma kaldırılması gerekirken İstanbul'da boş yatak olmadığı için sevk edilemediğini anlatan Kadıgil, 3 çocuk babası yakınının hayatını kaybettiğini aktardı.

Hekim sayısının düşüşünü eleştiren Kadıgil, şu ifadeleri kullandı:

"Hemşirelerin maaşlarının ve özlük haklarının yerlerde sürünmesi, bunların hepsi kötü sağlık yönetiminin bize yaşattığı acı sonuçlar. Ben dün bir yakınımı kaybettim. Kim bilir nerelerde kimler kaybediliyor. Böcek ailesini konuşuyoruz haftalardır. Hastaneye gitmişler geri gönderilmişler, sürekli böyle örnekler yaşıyoruz. Kızmamız gereken insanlar binbir özveri ile emek veren hekimler değil, hemşireler de değil. Elbette insan hatası olabilir ama bu insan hatasını minimize etmekle sorumlu kurumlar ne işe yarıyor, bunu sorgulamadan insan edemiyor."

AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yegin, yaşam süresinin Türkiye'de kadınlarda 80,7'ye, erkeklerde 75,5'e geldiğini ve ortalamanın da 72,5'ten 78,1'e ulaştığını söyledi. Bu sayının dünyada ortalama 73,3 olduğuna işaret eden Yegin, "Orta-üst gelir grubu ülkeler içinde sınıflandırdığımız için sayıyı veriyorum, orada 74,1, oradan daha yüksek bir noktaya gelmişiz ve bütün bu hizmetlerimizi sürdürdükçe devam edeceğiz. 2002'de bin canlı doğumda 31,5 bebek kaybedilirken bugün, -evet, yani övünerek söylemiyoruz, daha da düşürebilmemiz lazım ama bu makası da biz başarmışız- 31,5'ten 8,9'a düşürmüşüz. Dünya ortalamasını biliyor musunuz arkadaşlar? Dünya ortalaması 27,1. Sizin ülkeniz başarmış bunu." diye konuştu.

Bazı şehirlerdeki hastane ve yatak sayıları hakkında bilgi veren Yegin, şunları kaydetti:

"Etnik kökenine göre ayrım yapıyoruz, öyle mi? Aldığımız oya göre ayrım yapıyoruz, öyle mi? Muğla'da 700 yataklı şehir hastanesinin yapımı sürüyor, Niğde [Hastanesi] de bu son bir yılda yapılan hastanelerin içerisinde, Van Gevaş'ta da var bu hastaneler. Biz, vatandaşımızı bir bütün görürüz, Allah'ın kulu görürüz, milletimiz görürüz; tek devlet, tek bayrak, tek vatan, tek millet ülküsüyle kimseyi ayırt etmeden hizmetimizi yaparız."

CHP Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap, taşımalı doktor sistemini eleştirerek, "İlçelerde doktor bulunamadığı için illerden ilçelere doktorlar taşımalı olarak gidiyor." dedi.

Temininde güçlük çekilen yerlerde gönüllülük esasıyla sözleşmeli şekilde doktor istihdam edilmesini isteyen Kasap, "Mecburi hizmet lafı bir tek sağlık hizmetinde mevcut. Bunu gönüllülük esasına bağlı olarak yapabiliriz. İnsanlar sözleşmeli şekilde, isteğine göre gitsin. Ben de bu mecburi hizmeti yaşamış biri olarak söylüyorum, bunun ortadan kaldırılması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Birinci basamaktaki ilaç katılım payının kaldırılmasını isteyen Kasap, bu sayede ikinci basamaktaki hasta yükünün yüzde 30 oranında azalacağını savundu.