2013-06-13 - 17:42
TBMM BAŞKANI ÇİÇEK?İN AVRUPA PARLAMENTOSU KARARINA İLİŞKİN AÇIKLAMASI...
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Avrupa Parlamentosu'nun Gezi Parkı'ndaki olaylarla ilgili kararına ilişkin bir basın açıklaması yaptı.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Avrupa Parlamentosu'nun Gezi Parkı'ndaki olaylarla ilgili kararına ilişkin bir basın açıklaması yaptı. Çiçek'in açıklaması şöyle:

"Avrupa Parlamentosunun Gezi Parkındaki olaylara ilişkin kararı objektif olmadığı gibi uluslararası hukuk kuralları ile de bağdaşmamaktadır. İfade, toplantı ve gösteri hürriyeti uluslararası insan hakları hukukunun ve Avrupa Birliğinin temel değerleri arasındadır. Türkiye de bu değerleri benimsemiştir. Öte yandan bu özgürlükler kullanılırken şiddete başvurulmaması ve şiddetin önlenmesi, kamu düzeninin korunması, diğer vatandaşların özgürlüklerinin ihlal edilmemesi esastır.

Hepimizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve onu yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği çok sayıda kararda cebir ve şiddetin asla tasvip edilemeyeceği, bunun bir sorun çözme yöntemi olmadığı, hatta bu yöntemi benimseyen partilerin kapatılmasını uygun bulduğu bilinmesine rağmen Avrupa Parlamentosunun bağlayıcı bu kararlar karşısındaki duyarsızlığını anlamak mümkün değildir.

Avrupa Parlamentosunun değerlendirmesinde AİHM kararlarının görmemezlikten gelinmesi çok ciddi bir eksikliktir. Anlaşılıyor ki Avrupa Parlamentosu olaylara evrensel hukuk açısından değil gündelik siyaset açısından bakmaktadır.

Demokratik haklarını kullanan göstericilerin arasına sızıp çevreyi yakıp yıkan, kendileri gibi düşünmeyen vatandaşlara saldıran, şiddet uygulayan, polise taş ve Molotof kokteyli atanların ?barışçıl ve meşru? olarak tanımlanması, Avrupa Parlamentosunun Gezi Parkı olaylarına maalesef önyargıyla yaklaştığı izlenimini vermektedir.

Türkiye demokratik bir ülkedir. Özellikle son yıllarda demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanında çok önemli reformlar yapılmıştır. Her demokratik ülke gibi Türkiye?de de şiddet içermemek şartıyla bu tür gösterilerin olması normaldir. Sorunun çözümü için çaba sarf edilmekte ve sivil toplum temsilcileri, sanatçılar ve protestocu vatandaşlarla görüşmeler yapılmaktadır.

Olaylarda aşırı güç kullanan güvenlik güçleri hakkında işlem yapıldığı açıklanmıştır. Buna rağmen bir taraftan polis şiddetine maruz kalanların mağduriyetlerinin giderilmesi istenirken öbür taraftan olaylardan zarar gören masum vatandaş ve esnafın göz ardı edilmesi son derece manidardır ve Avrupa Parlamentosunun Türkiye ile ilgili olaylara tek yanlı bakma alışkanlığından vaz geçmediğini göstermektedir.

Avrupa Birliği tarafından yöneltilen yapıcı eleştirilere açık olduğumuz son yıllarda yapılan reformlardan açıkça anlaşılmaktadır. Ancak AB üyesi ülkelerdeki benzer müdahaleler göz ardı edilirken Türkiye?deki olaylara bu denli provokatif ve adil olmayan bir yaklaşım gösterilmesi de anlaşılır bir durum değildir. Ülkeye ve olaya özgü yaklaşımlar hem uluslararası camianın, hem de yakın ilişki içerisinde bulunduğumuz Avrupa Parlamentosunun itibarını ve inandırıcılığını zedelemektedir."