
Komisyonun 8. toplantısının birinci oturumunda söz alan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, terörün, kendileri için sadece güvenliği değil, aynı zamanda toplumun sosyal barışını, kamu hizmetlerini, çalışma hayatını hedef alan büyük bir tehdit ve en önemlisi insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu söyledi. Yalçın, bu nedenle kimden gelirse gelsin, hangi gerekçeye dayandırılırsa dayandırılsın, teröre asla meşruiyet kazandırılamayacağını vurguladı.
Memur-Sen olarak hazırladıkları "Çalışma Hayatı ve Terör" raporuna işaret eden Yalçın, raporda Türkiye'nin terörle mücadelesini çarpıtmak isteyen odaklara karşı gerçekleri verilerle ortaya koyduklarını anlattı. Yalçın, "Bu raporumuzla ortaya koyduğumuz şudur, terör yalnızca cana değil, aynı zamanda emeğe, kamu hizmetine ve toplumsal barışa doğrudan kasteden bir tehdittir." diye konuştu.
Yalçın, kamu görevlilerinin devlet ile vatandaş arasında köprü vazifesi gördüğünü dile getirerek, "Eğer bu süreç başarıya ulaşacaksa bunun yolu milletin gerçek duyarlılıklarını, endişelerini ve beklentilerini doğru okumaktan geçer. Bu nedenle Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunu toplumsal bir proje olarak görüyor ve sahada her gün yüz yüze geldiğimiz tecrübelerimizle, bu sosyolojinin okunmasına katkıda bulunmak, bizim için yalnızca bir görev değil, aynı zamanda tarihi bir sorumluluktur diye düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Memur-Sen olarak sürece ilişkin dikkat edilmesi gereken birkaç hususu dile getirmek istediğini söyleyen Yalçın, şunları kaydetti:
"Süreç, özgürlük, adalet, demokrasi ve milli birlik temelinde yürütülmelidir. Sivil toplum kuruluşları sadece dinlenen değil, gerçek anlamda sürecin paydaşı kılınmalı, yalnızca bir defaya mahsus görüşleri alınan kuruluşlar olmamalı. Devlet kuşatıcı ama kararlı olmalı, terörü cesaretlendirecek hiçbir adım söz konusu olmamalıdır. Çözüm sürecinde, tüm iyi niyet ve çabalara rağmen yaşanan olumsuzluklardan ders çıkarılmalı, sürecin sabote edilmesine ve sekteye uğratılmasına karşı ihtiyatlı davranılmalıdır. Yeni ve sivil bir anayasa yapılmalı. Toplumun bütün kesimlerini kapsayan toplumsal sözleşme oluşturulmalıdır. Terörün mağdur ettiği vatandaşlarımızın acısı politize edilmemeli, toplumsal vicdanın ortak paydası olmalıdır. Terör örgütü PKK, sadece Türkiye ve Irak'ta değil, hangi adı taşırsa taşısın, bütün ülkelerdeki bileşenleriyle birlikte silah bırakmalıdır. Suriye'deki yapılanma orada durduğu müddetçe Terörsüz Türkiye projesi gerçekleşmemiş olacaktır. İsrail-Amerikan projesinin Suriye'de hayat bulmasına müsaade edilmemelidir. Bu konu pazarlık konusu yapılamaz. Ve yine şehitlerimizin hatırası, gazilerimizin fedakarlığı, annelerimizin gözyaşı bu sürecin kırmızı çizgisi olmalıdır."
Terör vesayeti kalktığında Türkiye'nin sadece daha güvenli değil, aynı zamanda daha huzurlu, daha güçlü ve daha müreffeh olacağının altını çizen Yalçın, bu hedefe ulaşmak için üzerlerine düşen her sorumluluğu almaya hazır olduklarını ifade etti.
Terörsüz Türkiye'nin Türkiye Yüzyılı'nın ön şartı olduğunu da belirten Yalçın, konuşmasında, 2017'de Tunceli'de PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldıktan sonra şehit edilen öğretmen Necmettin Yılmaz ve Batman'ın Kozluk ilçesinde okuldan eve dönerken PKK'lı teröristlerin saldırısı sonucu şehit olan müzik öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın'ı andı.
- "Bu özlemi gerçeğe dönüştürmek hepimiz için anayasal bir görev"
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci ise Türkiye'nin 1980'lerden bu yana bölücü terörle mücadele kapsamında hem ekonomik hem de insani açıdan ağır bedeller ödediğini anlattı.
Kahveci, terörün Türkiye'de aynı zamanda kamu hizmetlerini sekteye uğrattığını, ekonomik, sosyal ve siyasal boyutlarıyla kamu çalışma hayatına da büyük zararlar verdiğini bildirdi.
PKK terör örgütünün kamu çalışanlarına yönelik saldırılarına dikkati çeken Kahveci, "Bu saldırılarla, eğitimden sağlığa, yerel yönetimden adalet sistemine kadar kamu hizmetinin temel taşlarını çökertmek ve devlet otoritesini zayıflatmak amaçlanmıştır. Çok sayıda öğretmenin şehit edilmesi, doktorların yollarının kesilerek öldürülmesi, kaymakamların bombalı saldırılarda hayatlarını kaybetmeleri, çalışanlarımızın terör örgütü mensuplarınca kaçırılmaları, kamu görevlilerini endişeyle yüz yüze bırakmıştır." dedi.
Terörsüz bir Türkiye'de bu tablonun kökten değişeceğine inandıklarını belirten Kahveci, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kamu görevlilerinin can güvenliğinin tehdit altında olmadığı, aksine huzur ve barış ortamının hakim olduğu bir ülkede, bölgede sunulan kamu hizmetinin niteliği ve kalitesi de dolayısıyla artacaktır. Terörün ortadan kaldırılmasıyla birlikte Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun sadece kamu hizmetleri açısından değil, sosyal ve ekonomik gelişim açısından da cazibe merkezlerine dönüşmesi mümkün olacaktır. Bu dönüşüm bölgenin daha homojen bir kimliğe sahip olmasına, terör nedeniyle bölgeden göç eden halkın da yeniden memleketlerine dönebilmelerinin imkanını sağlayacaktır. Bu nedenle ulaşılacak huzur ve güven ortamının en büyük kazanımı yalnızca güvenlik değil, aynı zamanda Türkiye'nin her köşesinde eşit hizmet alma hakkının korunması ve devlet-vatandaş bağının güçlenmesi olacaktır."
Kendileri için en önemli meselenin Anayasa çerçevesindeki hassasiyetlerinin korunması olduğunu belirten Kahveci, "Terörsüz Türkiye hedefinin Anayasa'nın ilk 4 maddesi ile 42. ve 66. maddelerinde ifadesini bulan ilkeler etrafında toplanmaktan geçtiğini" söyledi.
Kahveci, Terörsüz Türkiye hedefinin milletin ve devletin geleceği için atılmış önemli bir adım olduğunu kaydederek, "Bu özlemi gerçeğe dönüştürmek hepimiz için anayasal bir görev, hukuki bir sorumluluk, tarihi bir mecburiyettir." ifadelerini kullandı.
- "Sahici biçimde kucaklayacak demokratik reformlarla çözülebilir"
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, sürecin sadece parlamentoya sıkıştırılmayan, demokratik kitle ve emek meslek örgütlerinin de sözünü kurabildiği demokratik bir işleyişle açık, şeffaf şekilde paylaşılarak ilerlemesini önemsediklerini söyledi.
Başta ABD, İngiltere, Avrupa Birliği ve İsrail gibi emperyalist ülkelerin petrolden ve coğrafyanın stratejik öneminden kaynaklı olarak bölge üzerindeki hesaplarının ve çıkar kavgalarının sorunu daha da karmaşıklaştırdığını, çözümü zorlaştırdığını belirten Koçak, sorunun çözümünün ertelenmesinin, gelecekte daha ağır bedeller doğuracağına dikkati çekti.
Koçak, "Bu sorun, bir halkın varlığını tanıma, kendini ifade ve eşit yurttaşlık temelinde onurlu bir yaşam kurma dinamiklerini sahici biçimde kucaklayacak demokratik reformlarla çözülebilir. Aksi halde ülkemiz sadece tarihsel bir fırsatı yitirmekte kalmayacak, aynı zamanda daha derin bir siyasal, toplumsal ve ekonomik krizin içine sürüklenecektir." dedi.
KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz ise Türkiye'nin tarihi birikimi ve potansiyeliyle bu sorunu çözebilecek güce, özgür, eşit, bir arada yaşama iradesine sahip olduğunu vurguladı. Karagöz, "Sorunun çözümü için basit bir formül öneriyoruz, bugüne kadar bu konuda ne yapıldıysa şimdi tersi yapılmalıdır." ifadelerini kullandı.
Uygulanabilir, somut ve kısa, orta, uzun vadede yapılacakların belirlendiği, tarafların üzerinde hem fikir olduğu, sivil toplum, emek ve meslek örgütlerinin, aydınların katkı sunduğu bir eylem planı çıkarılmasını isteyen Karagöz, öncelikli yapılması gerekenlerin hemen hayata geçirilmesi, emek, insan hakları, demokrasi ve laiklik ekseninde hukuk devletiyle özdeş temel ilkeler ortaya konulması gerektiğini söyledi.
Karagöz, KESK olarak "Kürt meselesinin çözümünde atılması gereken adımlara ilişkin 17 maddelik önerilerini" komisyona sundu.
TBMM'de "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda kurulan ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplanan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu sendika temsilcilerini dinledi.
Komisyonun 8'inci toplantısının ikinci oturumunda söz alan TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, terörün sadece canları almadığını, aynı zamanda ülkedeki toplumsal barışı, ekonomik istikrarı ve ortak geleceği hedef aldığını söyledi.
Komisyonun çalışmalarına katkı sağlayacağını düşündükleri bazı hususları paylaşmak istediğini ifade eden Ağar, şöyle konuştu:
"Terör suçu işleyenlere karşı en net duruş sergilenmelidir. Terör eylemleri ve milletimizin vicdanını yaralayan saldırılar asla mazur görülemez, görülmemelidir. Şehitlerimizin, gazilerimizin ve yakınlarının aziz hatıralarını incitebilecek dil ve söylemlere dahi asla izin verilmemelidir. Devletin her platformunda hiçbir vatandaşın ayrımcılığa uğramadığı mesajı güçlü şekilde verilmelidir. Sistematik dezenformasyon ve bölücü propagandaya karşı gençlere yönelik etkin çalışmalar yapılmalıdır. Algının, olgunun önüne geçmesi engellenmelidir. Türk kimliğinin kapsayıcı yönü, tüm alt kimlikleri kucaklayan yapısı öne çıkarılmalıdır. Atılacak adımlar, şehit aileleri ve gazilerin hassasiyetlerini zedelemeyecek şekilde planlanmalı, fedakar şehit ailelerinin ve gazilerin bilgilendirilmesine özen gösterilmelidir. Ülke sınırları dışında, özellikle Suriye'de yaşanabilecek gelişmelerin içerdeki bütünlüğümüzü baltalamaması için alternatif planlar hazırlanmalıdır."
Terörün panzehrinin birlik, adalet ve demokratik diyalog olduğunun altını çizen Ağar, "Herkesin eşit yurttaş olarak görüldüğü, fikirlerini özgürce ifade edebildiği, sosyal adaletin sağlandığı bir Türkiye teröre zemin bırakmaz." ifadesini kullandı.
Ağar, milli dayanışma ve kardeşliği pekiştirecek, demokrasiyi daha ileriye taşıyacak her adımı önemsediklerini belirterek, "Sendikaların sorumluluğu yalnızca toplu pazarlık masasında bitmez. İşyerlerinde diyalog komiteleri kurmak, uyuşmazlıkları şiddet ve nefret söylemine varmadan çözmek, üyelerimizi barış dili ve demokratik kültür konusunda eğitmek temel yükümlülüklerimizdir." değerlendirmesinde bulundu.
- HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan: "Terörsüz bir Türkiye'yi inşa etmek için yola çıktık"
Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, konfederasyon olarak Terörsüz Türkiye çalışmalarını ilk günden bu yana, "amasız, fakatsız" destekleme kararı aldıklarını söyledi.
Terörsüz Türkiye çalışmalarını baltalamak, provoke etmek, sabote etmek, içeriden veya dışarıdan engellemek isteyenlerin dün olduğu gibi bugün de olacağını kaydeden Arslan, bu konuda herkesin hassasiyet göstermesi gerektiğini vurguladı. Arslan, kullanılan dile, komisyonun ilke kararlarının içinde yer almayan hususların tartışılmasına ve komisyonun dağılması için çaba sarf edenlerin ekmeğine yağ sürmemek için herkesin sorumlu davranması gerektiğini dile getirdi.
2013-2015 yılları arasında yürütülen süreçte Doğu Anadolu'da 15 ilde 3 ay çalıştıklarını bildiren Arslan, "Bölge halkının asla bu ülkenin üniter yapısından, birliğinden, bütünlüğünden rahatsız olmadığına o dönemde şahit olduk. Hatta Barzani ailesinin akrabası olan aşiretin mensuplarıyla Hakkari'de yaptığımız toplantıda, Barzani'nin kendilerine pasaport, maaş, vatandaşlık vadettiğini ve kendi topraklarına gelmeleri için davet ettiğini söylediler. 'Ama hiçbirimizin Kuzey Irak'a gitmek gibi bir düşüncesi olmadı' dediler." ifadelerini kullandı.
Terörsüz Türkiye hedefinin sahip olduğu avantajlara dikkati çeken Arslan, "Bu avantajlardan bir tanesi, bu tarihi komisyonun TBMM çatısı altında olması. İkincisi, ana muhalefet partisi dahil parlamentodaki hemen hemen bütün partilerin bu komisyonda yer alması. Üçüncüsü, terörle mücadele konusunda bütün bu süreçlere rağmen herhangi bir şekilde askıya alınma, durdurma, bekleme söz konusu olmamıştır. Bir taraftan terörle mücadele aynen devam ettirilmeye çalışılmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Arslan, süreçte bütün sorunları uzun uzun tartışmak yerine hızlı hareket edilmesi gerektiğini söyleyerek, "Sürecin hızlı bitirilmesi, sonuçlandırılması gerekiyor. Aksi halde yeni bir kısım sorunlarla karşı karşıya kalmak mümkün. Süreci hızlandırma konusunda da Sayın Başkanımız ve komisyon üyelerine büyük bir sorumluluk düşüyor. Bu konuda biz çabalarını ve gayretlerini takdirle karşılıyoruz." diye konuştu.
Terörsüz Türkiye çalışmalarını sonuna kadar desteklemeye devam edeceklerini vurgulayan Arslan, "Terörsüz bir Türkiye'yi inşa etmek için yola çıktık. Hem komisyon üyelerimizin hem Sayın Başkanımızın hem siyasi partilerimizin bu desteğini önemsiyoruz. Başarılar diliyoruz." dedi.
- DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu: "Böylesi bir komisyonun oluşturulmasını anlamlı buluyoruz"
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, komisyonun yürüttüğü sürecin Türkiye'nin geleceği için tarihi bir önem taşıdığını söyledi.
Üreten, çalışan, alın teriyle yaşayan halkın çatışmalardan, acılardan, gözyaşından ve kardeş kavgasından kurtulmasını istediklerini dile getiren Çerkezoğlu, "Kuşkusuz yaşanmış acıları geri getiremeyiz, kayıpları telafi edemeyiz; ancak yeni acılara ve kayıplara da tahammülümüz yoktur." şeklinde konuştu.
Geçmişte benzer umutlarla başlayan ancak olumsuz sonuçlanan süreçlerin yaşandığını anımsatan Çerkezoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi başarabiliriz, başarmalıyız. Geçmişteki hataların tekrar edilmemesi, toplumun barışa olan inancının korunması, sürecin tüm aşamalarında açıklık ve güven sağlanması hepimizin ortak sorumluluğudur. Geniş bir toplumsal mutabakatla, sakin, özgür ve yapıcı bir tartışma ikliminde sorunları daha kolay aşacağımız açıktır. Bu nedenle TBMM çatısında bu kapsamda böylesi bir komisyonun oluşturulmasını anlamlı buluyoruz."
- TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Sürecin daha iyi anlaşılması için paylaşmanızı istirham ediyoruz"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, konuşmaların ardından, Terörsüz Türkiye sürecinin başarıyla tamamlanması için ellerini hep beraber taşın altına koyduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Türkiye'de farklı işçi ve memur kesimlerimizi temsil eden sendikalarımızın ana gövdesi burada. Bütün sendikalarımızın başkanlarının sözlerinin özeti, 'Biz bu sürece destek veriyoruz ve bu sürecin bir an evvel esenlik içerisinde, barış içerisinde tamamlanması için gayret gösterilmesinden yanayız.' Buradaki tekliflerinizin hepsi kayıt altına alındı. Sizden bir beklentimiz var, bu niyeti ortaya koyduğunuz için rahatlıkla söylüyorum, burada dile getirdiğiniz görüşleri hem kendi tabanınızla ve toplumun farklı kesimleriyle de bu sürecin daha iyi anlaşılması ve bir toplumsal rıza mekanizmasının çoğaltılması, güçlendirilmesi için paylaşmanızı istirham ediyoruz."
Kurtulmuş, öte yandan davet edilen Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu (Birleşik Kamu-İş) tarafından komisyona katılım sağlanamayacağının bildirildiğini aktardı.
TBMM'de "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda kurulan ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplanan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda, milletvekilleri görüşlerini dile getirdi.
Komisyonun 8'inci toplantısında sendika temsilcilerinin konuşmalarının ardından TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer, Demokrat Parti İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş ile bazı milletvekilleri değerlendirmelerde bulundu.
CHP Diyarbakır Milletvekili Tanrıkulu, sürecin provokasyona açık olduğunu ve buna izin verilmemesi gerektiğini belirterek "Yasama çalışmalarının dışında başarılı geçen çok önemli mesajlar veriyoruz topluma." dedi.
Türkiye'nin içinden de dışından da terörün devamını isteyen çevreler olduğunu söyleyen Tanrıkulu, "Dolayısıyla bizim buradan çok güçlü mesajlar vermemiz lazım." ifadesini kullandı.
Tanrıkulu, "CHP'nin içinden geçtiği sürecin Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonuna güvenin artmasını engellediğini" ileri sürdü.
CHP İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer, İstanbul Valiliğinin 6 ilçede miting, toplantı ve gösteri yasağına karşı CHP İstanbul İl Başkanlığı önünde gerçekleşen olayları hatırlatarak TBMM Başkanı Kurtulmuş'a yönelik "TBMM Başkanı olarak milletvekillerinin haklarının, hukuklarının korunmasından siz sorumlusunuz." sözlerini sarf etti.
Bunun üzerine TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Olayın başlangıcından itibaren gerekli temaslarda bulunuyor ve milletvekillerine karşı makul davranılması için uyarılarımızı yapıyoruz." diye konuştu.
Demokrat Parti İzmir Milletvekili Altıntaş, CHP'nin İstanbul'da karşı karşıya kaldığı olayları tasvip etmediğini belirtti.
- "Terörün sona erdirilmesi sosyal adaleti de artırarak refahın tabana yayılmasını mümkün kılacak"
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Yüksel, bugün komisyonun çalışmalarında yeni ve önemli bir safhaya adım attıklarını söyledi.
Yüksel, "Terörsüz Türkiye" idealinin hayata geçirilmesine yönelik yürütülen çabaların yalnızca güvenlik politikalarıyla sınırlı olmadığını, aynı zamanda toplumsal barışın ve sosyal adaletin güçlendirilmesiyle tamamlanacağının "izahtan vareste bir şekilde" belirtildiğini kaydetti.
Toplantıda, sendikaların dinlenilmiş olmasının, sürecin demokratik katılım ilkesine dayandığına ve geniş bir toplumsal mutabakat zemini üzerinde ilerlediğini gösterdiğine işaret eden Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Memurlarımız, emekçilerimiz özellikle ülkemizin demokrasi ve kalkınmasında başat bir role sahiptir ve terörün sona erdirilmesi yalnızca can ve mal güvenliğini temin etmekle kalmayacak, aynı zamanda sosyal adaleti de artırarak refahın tabana yayılmasını mümkün kılacaktır. Bu nedenle sendikalarımızın öneri ve değerlendirmeleri, oluşturulacak yol haritasının özellikle demokrasi ve ekonomik boyutlarına da ışık tutmuştur."
Ortaya koyulan siyasi irade ve kararlılığın, Türkiye'nin yaklaşık yarım asırdır sürdürdüğü terörle mücadelesinde tarihi bir eşiğe gelindiğini gösterdiğini belirten Yüksel, "Terörün yol açtığı, telafisi mümkün olmayan can kayıplarının ve derin toplumsal acıların yanı sıra trilyon dolarlarla ifade edilen ekonomik maliyetler refahımızı geciktirmiştir. Bugün ise güven ve istikrarın güçlenmesiyle kaynakların üretime, yatırıma, eğitime, teknolojiye ve istihdama yönelmesi mümkün hale gelmektedir." dedi.
Stratejik iletişim yöntemlerinin geliştirilmesi ve toplumsal diyalog kültürünün yerleşmesinin, Terörsüz Türkiye hedefinin başarısının temel unsurları arasında yer aldığını anlatan Yüksel, "Kanaatim odur ki, ortak aklın rehberliğinde ve geniş bir toplumsal mutabakatın desteğiyle Türkiye, terör yükünü geride bırakacak, daha huzurlu ve daha güçlü bir geleceğe emin adımlarla ilerleyecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Ekmen, TBMM Başkanı Kurtulmuş'un, komisyonun kuruluşu, çalışmaları ve bugüne gelişinde büyük bir titizlik, büyük bir diplomatik incelik ve nezaket ile büyük bir kapsayıcılık gösterdiğini söyledi.
Bu komisyonun kuruluş amacıyla ilgili olarak iki temel hususun öne çıktığını gözlemlediklerini belirten Ekmen, "Birincisi, sürecin ihtiyacı olan bir eve dönüş yasasının mümkünse Meclisten bir mutabakatla çıkartılması. İkincisi de toplumsal desteğin arttırılması." diye konuştu.
Toplumsal destek ve güvenle ilgili bir provokasyon riski ve tehdidinden bahsedildiğini anlatan Ekmen, "Bu süreç 100 yılın projesiyse ki öyledir. Bu süreç mutlaka başarıyla tamamlanması gerekiyorsa ki öyledir. Burada herkesin üzerinde düşen birtakım sorumluluklar vardır." ifadelerini kullandı.
- DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit: "Çözersek milyonların yüreğinde taht kuracak bir komisyon"
DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit, Terörsüz Türkiye çalışmalarına değinerek, bu süreçte herkesin "bin defa düşünüp bir kere konuşulması" gereken bir dönemde olunduğunu belirtti.
Üzerine titrenmesi gereken tarihsel bir sürecin yaşandığına dikkati çeken Koçyiğit, "Sürecin heba olmaması, yeniden akamete uğramaması için de hem kişi olarak hem parti olarak hepimizin üzerine düşen sorumluluğu yapması gerekiyor." dedi.
Koçyiğit, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un, komisyon başkanı olarak süreci imtina ile yürüttüğünü ve herkesi kapsamaya çalıştığını gördüklerini belirtti.
"Hepimizin barışını inşa etmek için hepimizin sürece emek vereceği bir siyasal iklime, yaklaşıma, dile ihtiyacımız var." diyen Koçyiğit, "Daha fazla kutuplaştırarak bunu ne yazık ki kuramayız. Birilerini iterek, birilerini süreç dışı bırakacak pratikler sergileyerek bunu yapamayız. Onun için bir kez daha hepimizi düşünmeye ve bu tutumlardan vazgeçmeye çağırmak istiyorum. Tarihsel vebali çok büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Çözemezsek vebali bizim boynumuza kalacak, çözersek gerçekten milyonların yüreğinde taht kuracak bir komisyon." ifadelerini kullandı.