Genel Kurul, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
Kurtulmuş, yapılan elektronik yoklamada toplantı yeter sayısının bulunduğunu belirterek, konuya ilişkin TBMM Başkanlığının olağanüstü toplantı çağrı tezkeresini okuttu.
Kurtulmuş, Genel Kurul'da milletvekillerine hitap etti. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un konuşmasının ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze konusunda TBMM Genel Kurulu'nu bilgilendirdi.
Bilgilendirme sonrası söz alan milletvekilleri konuyla alakalı görüş ve önerilerini dile getiriyor.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Gazze konusuyla olağanüstü toplanan Genel Kurul'daki konuşmasında bugün sadece Gazze'yi, ölen çocukları, susan dünyayı ve İsrail'in zulmünü değil, insanlığın vicdanını, o zulme ortak olan sessizliği de konuştuklarını belirtti.
Gazze'de yaşananları "vicdansızlık, ahlaksızlık, barbarlık, canavarlık, katliam, soykırım, trajedi" gibi kelimelerle tanımlamak ve bununla yetinmenin hiç kimseyi sorumluluktan kurtarmadığını ifade eden Dervişoğlu, "21. yüzyılın dünyasında, hangi dinden, milletten, görüşten, kimlikten olursak olalım, yaşananları engelleyemeyen tüm insanlık suçludur ve tarihin utanç sayfaları hiçbir kuşkuya yer yoktur ki onları yazacaktır." diye konuştu.
7 Ekim 2023'ten beri TBMM'nin Gazze'de yaşananları tam yedi defa kınadığını, bugün aynı vesileyle 8. defa bir araya geldiklerini dile getiren Dervişoğlu, Gazze'de 62 binin üzerinde can kaybının yaşandığına, 300'den fazla insanın açlıktan öldüğüne dikkati çekti.
Gazze ve Filistin konusunun diplomatik, siyasi, tarihi ve insani açıdan birçok katmana sahip bir mesele olduğunu ifade eden Dervişoğlu, "2011 yılından beri, Suriye'de Nazi hayat sahası misali günbegün genişleyen İsrail'dir. Bugün Suriye'nin başkenti Şam'ı basit bir topun menzilinden tehdit eden İsrail’dir. Canı istediği gibi nokta operasyonları düzenleyen yine İsrail'dir." dedi.
Hükümetin politikalarını eleştiren Dervişoğlu, Filistin ve Gazze meselesinin iç siyasetin malzemesi yapıldığını ileri sürdü. "Siyasi rant devşirmeye kalkışılarak konunun çözülmeyeceğini" belirten Dervişoğlu, Filistin ve Gazze'de yaşananların, yıllar önce dünyaya ilan edilen karanlık projenin sonucu olduğunu belirtti.
Dervişoğlu, "Bu projelerin amacı İsrail'e bir güvenlik kuşağı oluşturmak için çevresinde bölünmüş, zayıflatılmış, istikrarsız hale getirilmiş ülkeler yaratmaktır. Irak böyle parçalanmıştır. Suriye böyle felç edilmiştir. Libya böyle yıkılmıştır. Bugün Filistin de böyle yok edilmektedir. Aslına bakarsanız, Sevr'den Büyük Orta Doğu Projesi'ne uzanan stratejilerin sonuçlarıdır bunlar." değerlendirmesinde bulundu.
"Terörsüz Türkiye" hedefiyle TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nu eleştiren Dervişoğlu, "Bu coğrafyada bin yıllık varlığımızı sürdürmemizin yegane dayanağının milli kimliğimiz olduğunu bile bile, onu aşındırmak için vatandaşlık tanımı üzerinden tartışılmazlarımızı tartışma masasına yatırmak isteyenler var. Bunları unutmadığımızı ve unutmayacağımızı bilin istiyorum. Bu meşum zihniyetle Türkiye'ye birlik, dayanışma ve demokrasi getirileceğini zannetmek ne büyük bir aymazlıktır." ifadelerini kullandı.
Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Kaya ise 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında 62 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, yaralı sayısının ise 160 bine yaklaştığını anımsattı.
İsrail ve ABD tarafından organize edilen yardım operasyonlarını eleştiren Kaya, bu organizasyonların propagandadan öte bir anlam taşımadığını söyledi. Kaya, "Dağıtım merkezleri çevresinde yüzlerce insan şehit oldu, insani koridor yalanıyla oyalanan Gazze ise bir açık hava hapishanesine dönüştü. 2 milyon insan kıtlık ve ölümle karşı karşıya bırakılmış durumda." diye konuştu.
TBMM'nin 6 kez ortak bildiri ve tezkere ile İsrail'in yaptığı bu saldırıları kınadığını anlatan Kaya, siyasi partiler olarak da Genel Kurul'da Filistin'e dair kanaatlerini defaatle ifade ettiklerini anımsattı.
"Bugün bu toplantıyı bir kez daha bunları ifade etmek üzere yapmıyoruz" ifadesini kullanan Kaya, şöyle konuştu:
"Elbette hem sivil girişimler hem partilerimizin hem de hükümetimizin attığı adımlar vardır. Az yapmışlardır, çok yapmışlardır. Bize göre yetersizdir, kendilerine göre atılması gereken her adım atılmıştır ama günün sonunda İsrail'in uyguladığı zulüm azalmadı, artmaya devam ediyor. Ölen insanlar azalmadı, artmaya devam ediyor ve bugün artık kıtlıkla karşı karşıyaysak demek ki atılan adımlar etkili bir sonuç doğurmadı. Başarının tek bir ölçütü vardır, İsrail'in işgaline son vermek, Gazzelilerin üzerindeki ambargoyu kaldırmaktır."
Kaya, 100'ü aşkın gemiden oluşan uluslararası bir filonun Gazze'ye insanlık vicdanını taşımak için yola çıktığını, gemide birçok aktivistin yanı sıra milletvekillerinin de bulunduğunu anlattı.
İsrail'in, gemiyi hukuksuz bir şekilde kendi limanlarına çekmesi durumunda kınamayla bu olayın geçiştirilmemesi gerektiğini dile getiren Kaya, "Derhal bir ültimatomla o gemide bulunan vatandaşlarımıza uluslararası hukuka aykırı her müdahalenin kendi ülkemize yapılmış bir müdahale olduğunu lütfen buradan deklare edin ve bu gemideki vatandaşlarımızın bu vicdanı taşımasına hiç olmasa siz de bir ültimatomla destek olun." sözlerini sarf etti.
Kaya, Filistin konusunda önemli olanın sonuç almak olduğunu belirterek, "Samimiyetinizden, Filistin hassasiyetinizden en ufak bir şüphemiz yok. Ama bu adımları atarken etkili ve zamanında adımlar atma noktasındaki başarınızdan şüphemiz var." dedi.
Gazze'de başarının tek bir kriteri olduğunu söyleyen Kaya, bunun da Gazze'deki soykırımı durdurmak, İsrail'in işgaline son vermek, ambargo ve ablukayı ortadan kaldırmak olduğunu kaydetti.
- "Ama bugün ama yarın bu hesap bir gün görülecektir"
Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ ise İsrail'in son haftalarda iyice şirazeden çıkarak Gazze'deki tüm Filistinlileri öldürme, öldüremediklerini de sürgüne gönderme planını devreye soktuğunu dile getirdi.
Özdağ, Yahudilerin 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler tarafından maruz kaldığı işkence ve soykırım ile bugün İsrail yönetiminin Filistin halkına karşı uyguladığı soykırım ve zulmün özü itibarıyla aynı olduğunu da söyledi. İki soykırım arasındaki tek farkın, birinin gizli, diğerinin ise açık şekilde yapılması olduğunun altını çizen Özdağ, şöyle devam etti:
"Bugün yaşanan insanlık dramı ve soykırım, tüm dünyanın gözü önünde, canlı bir şekilde icra ediliyor. Hatta bile isteye görünmesi isteniyor. Umursanmıyor, istihza ediliyor ve 'daha da kötüsünü yapacağız' deniliyor. Vicdanlı milyonlar ve insaflı bazı ülkeler dışında nerdeyse tüm dünya bu olan biteni izliyor ve çoğu zalim yerine mazlumu suçluyor. Herkesin sustuğu, mazlumun sahipsiz kaldığı, zalimin sırtlan gibi saldırmaya devam ettiği bir yerde biz, Türk milleti olarak buradayız. Biz buradayız ve yapılanları kaydediyoruz. Ama bugün ama yarın bu hesap bir gün görülecektir."
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ise Filistin sorununun dünyanın ve bölgenin kanayan yaralarından biri olduğuna ve son iki yılda başka bir boyut kazandığına dikkati çekerek, "Filistin sorunu, sömürgeciliğin, emperyalizmin ve paylaşım savaşlarının dünyayı kasıp kavurduğu tarihsel bir dönemde ortaya çıktı. 20'nci yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren Filistinlilerin sistematik sürgünü başladı. Bu sürgün İsrail devletinin kurulduğu 1948'de zirveye ulaştı. Filistinlilerin 'Nekbe' yani 'felaket' olarak adlandırdıkları büyük sürgün o zaman yaşandı." ifadelerini kullandı.
"Nekbe" ile yüz binlerce Filistinlinin bir gecede komşu ülkelere sürüldüğünü hatırlatan Koçyiğit, "Filistinli çocuklar Nekbe'den sonra kurulan kamplarda doğdu. Zorunlu göçü dinleyerek büyüyen, sonuçlarını bizzat yaşayan ve 'vatan' diyebileceği bir yer olmayan kuşakların nasıl bir psikolojiye sahip olacağını tahmin edebilirsiniz. O yüzden savaşın köklerini orada aramak lazım." şeklinde konuştu.
İsrail'in 1967'de gerçekleşen savaş ile Filistin topraklarının büyük bir kısmını işgal ettiğini belirten Koçyiğit, "Önce filen sonra da resmen ilhak edilen Golan Tepeleri'nin işgali de bu dönemdeydi." ifadesini kullandı.
- "Gazze'de insanlar açlık ve susuzluğa mahkum edilmiş durumda"
DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit, İsrail'in kimi zaman askeri operasyonlarla, kimi zaman hukuki oldubittilerle Filistin topraklarını işgal etmeyi sürdürdüğünü söyledi.
İsrail'in saldırganlığının 7 Ekim 2023'ten sonra bambaşka bir boyuta taşındığına dikkati çeken Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Artık ne uluslararası hukuk ne savaş hukuku ne evrensel hukuk ilkeleri ne de en temel insani değerler işlemektedir. İşleyen tek şey, dizginsiz ve sınırsız bir şiddet sarmalıdır. Bugüne kadar Gazze'de 60 binden fazla insan yaşamını yitirdi. Bu sayıya hala kayıp olan 15 bin kişi dahil değildir. Fakat Gazze'de ölümler sadece bombalarla olmuyor ne yazık ki. Sağlık hizmetleri çökertilmiştir. Şifa Hastanesi'nde çaresizce bırakılan doktorların feryadı hala kulaklarımızda. Son olarak 5 gün önce Nasır Hastanesi bombalandı ve 22 kişi yaşamını yitirdi. Gazze'de insanlar açlık ve susuzluğa mahkum edilmiş durumdadır."
İsrail'in kendi kurduğu "sözde yardım sistemini" bir tuzağa çevirdiğini belirten Koçyiğit, "O yardımlara ulaşabilmek için saatlerce kuyrukta bekleyen insanlara her gün bombalar yağdırılıyor, yüzlerce sivil bu saldırılarda hayatını kaybediyor. Gazzelilere gıda yardımı yaptığını öne süren ABD, Fransa ve diğer devletler ise bu yardımlarını havadan atıyorlar. Yani en etkisiz yöntemi ve göstermelik bir yöntemi tercih ediyorlar. Bu ülkeler gerçekten İsrail'in karadan ve denizden ördüğü ablukayı aşma kudretine sahip değil midir, güçsüzler midir, yoksa sadece bir oyun mu sahnelenmektedir? Bu sorunun yanıtını elbette tarih yazacaktır." sözlerini sarf etti.
Koçyiğit, herkesin barış sürecini sahiplenmesi, kalıcı çözüme ve barışa hizmet eden politikaları esas alması ve halkların geleceğini siyaset üstü bir bakışla görmesi gerektiğini de söyledi.
MHP grubu adına konuşan Erzurum Milletvekili Kamil Aydın'da İsrail'in saldırı ve toplu imha tehdidi ile sivil halkı göçe zorladığını belirterek, İsrail-Filistin meselesinin yalnızca siyasi bir çatışma olmadığını aynı zamanda uluslararası ve insan hakları hukuku açısından ciddi boyutlara ulaşmış bir sorun olduğunu söyledi.
Gazze'de hayatını kaybedenlerin sayısının 62 bini, yaralı sayısının 156 bini ve açlıktan hayatını kaybedenlerin sayısının 102'si çocuk olmak üzere 166'yı bulduğunu aktaran Aydın, Gazze'de öldürülen insani yardım çalışanı sayısının 181'i, öldürülen gazeteci sayısının da 239'u aştığını ifade etti.
Gazze'de uzun süredir devam eden abluka sonucu gıda, temiz su, yakıt ve ilaç gibi yaşamsal ihtiyaçlara erişimin çok ciddi şekilde engellendiğini belirten Aydın, şunları kaydetti:
"Birleşmiş Milletler (BM) organları, sivillerin aç bırakılmasını uluslararası hukukta savaş suçu kapsamında değerlendirmektedir. İsrail'in bugün artık yeni bir savaş konsepti haline getirdiği, açlığı ve susuzluğu silah olarak kullanacak kadar insanlıktan yoksun bir hal alması BM'nin de resmi açıklamalarına açık ve net bir şekilde konu olmuştur. Yapılan resmi açıklamada ilk defa Ortadoğu'da kıtlık yaşandığı ifade edilmekte ve bu açıklama sonrası bazı BM temsilcisi Batılı devletlerin yetkili isimleri de bunun ahlaki bir skandal olduğunu ve insan eliyle meydana geldiğini açıkça ifade etmektedir."
BM ve bağlı kuruluşlarının İsrail'e karşı aldığı kararları uygulayamadığını dile getiren Aydın, BM'nin her türlü hizmet ve yardımı sunmak üzere bölgede bulundurduğu personelini dahi koruyamadığını ifade etti.
MHP Erzurum Milletvekili Aydın, konuşmasını şöyle tamamladı:
"İşte bu nedenle kimsesizlerin kimsesi ve mazlumların sesi olma adına dünyanın 5'ten büyük olduğunu açıkça haykıran Türkiye Cumhuriyeti Devleti, milleti ve onun yegane kurumsal temsilcisi Meclis'i ile tek ses ve tek yürek halinde bu soykırımın kabul edilemez olduğunu ve bir an önce son bulmasını bugün olduğu gibi yüksek sesle dünya kamuoyuna her platformda haykırmaktadır. MHP grubu adına açıkça ifade etmek isterim ki, bunu yaparken herhangi bir bireysel veya siyasi menfaat düşünmeksizin topyekün çarpan yüreklere tercüman olmaktan başka inanç ve motivasyon söz konusu olmamalıdır.
Tavrımız net ve ortaktır, o da kısaca 1967 sınırları esasında iki devletli bir yapının inşasıdır. Bugün, Filistin'de yaşananlara yani İsrail'in soykırımına karşı bir duruş sergilemek bizim hem insani hem İslami hem de siyasi yükümlülüğümüzdür. Bunların her 3'ü de birbirleriyle doğrudan bağlantılı, sorumluluk alanlarıdır."
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TBMM Genel Kurulunun, İsrail'in Gazze saldırısı, Filistin halkına yaptığı soykırım ve zulüm ile kıtlık politikaları ve bölgede var olan güncel durumu ele almak üzere yaptığı olağanüstü toplantısında söz aldı.
Genel Kurul'da gruplar adına gerçekleştirilen konuşmalarda, Türkiye'nin Gazze'ye havadan yardım ulaştırılmasıyla ilgili "hükümetin bir isteksizlik ve gaflet içerisinde olduğunu" ima eden hususların yer aldığını aktaran Fidan, buna açıklık getirmek istediğini söyledi.
Fidan, en hassas ve en iyi alanlarının Filistinlilere yardım götürmek olduğunun altını çizerek, AFAD ve Türk Kızılay'ın bu konuda gece gündüz çalıştığını anlattı.
Bu konuda Mısır ile de işbirliği içerisinde olduklarını söyleyen Fidan, "Fakat Gazze'deki savaş koşullarının ortaya çıkardığı durumlar, içeriye yardım malzemesinin girmesini sağlamada bir numaralı konu." diye konuştu.
Gazze'ye havadan yardım ulaştırma konusuna ilişkin Fidan, "Bu konu bizim gündemimize geldi. Biz, Ürdün ile bu konuda koordinasyonda bulunduk. Havadan yardım atma meselesinin İsrail'in uluslararası baskı altında kendisine yönelik bir kozmetik faaliyet olduğunu bilmemize rağmen yine de yardım yardımdır, bir gram yardım olsa da yardımdır..." şeklinde konuştu.
Bakan Fidan, havadan yardım konusunda "Bütün uluslararası profesyonel yardım örgütleri, havadan yardım atılmasının ölüme sebep olduğunu ve kesinlikle yerini bulmadığını söylüyor. Buna rağmen Cumhurbaşkanımıza durumu arz ettik. Cumhurbaşkanımız bu konuda bize, yapılması konusunda onay verdi." dedi.
Yardım bırakacak Türk Silahlı Kuvvetleri uçaklarının Ürdün hava sahasını kullanacağı için Ürdün'ün de bu konuda rızasının olması gerektiğine işaret eden Fidan, Ürdün ile bu konuyu konuştuklarını belirtti.
Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ürdünlülerle birkaç defa 'biz buraya gelelim, ne uçak istiyorsanız vermeye hazırız.' dedik. Muhtemelen onlar İsrail ile bu meseleyi çözemediler. İsrail ile koordinasyonunu iyi yapmış ülkelere Ürdünlüler izin veriyorlar, alıyorlar, götürüyorlar. 'Başka neye ihtiyacınız var?' dedik, 'Bizim havadan kargo atan paraşüte ihtiyacımız var.' dediler. Silahlı Kuvvetler bunları hemen gönderdi. Uçaklarımız hazır. Hava sahasının açılmasıyla ilgili Ürdün bir koordinasyonda bize onay verdiği zaman hemen gidecek durumdayız, problem değil."
Fidan, havadan yardım atmanın "kozmetik bir operasyon olduğunun" tekrar altını çizerek, "Buna rağmen bir insana bir gram gıda gitse bile biz bunun için mutmain olacağımızdan 'buna da varız' dedik. Bu konuda kozmetik olarak faaliyet gösteren diğer ülkelerin koordinasyonu bizi içermiyor." değerlendirmesinde bulundu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise Genel Kurul'da yaptığı konuşmada, 8 Ekim 2023'ten bu yana 691 gün geçtiğini belirterek, "İsrail 691 gündür Filistin'de katliam yapıyor, soykırım yapıyor. Bugüne kadar yarıdan fazlası kadın ve çocuk olmak üzere 70 bin masum insanı öldürdü. Filistin'deki sorunun tarihi 20. asrın başlarına uzanmaktadır. Yıllar içinde on binlerce Filistinli yurdundan edilmiştir. İsrail devleti 1948'de kurulduktan sonra da Filistin topraklarında kan ve gözyaşı durmamıştır." ifadelerini kullandı.
CHP'nin Filistin davasını tarih boyunca savunduğunu söyleyen Özel, bu konuda ulusal ve uluslararası alanda yaptıkları çalışmalara ilişkin bilgi verdi.
Özel, Türkiye'nin İsrail'e uyguladığı yaptırımları anımsatarak, bu yaptırımlarda geç kalındığını ve bu yaptırımların yetersiz olduğunu savundu.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze planı konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sessiz kaldığını iddia eden Özel, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Gelin, hep birlikte davranalım. Buradan teklif ediyorum ve hiçbir genel başkanımızın buna itiraz edeceğini düşünmüyorum. Sayın Erdoğan'ın başkanlığında Türkiye'deki bütün muhalefet partilerini Filistin'e destek ziyareti yapmaya davet ediyorum. Biz varız, var mısınız? Bugün bu Meclis'in çalışmalarına devam etmesi, tatile dönmemesi için bir önerge vereceğiz ve ilk işin 'Filistin İzleme ve Destek Komisyonu' kurulmasını teklif ediyoruz, var mısınız? İsrail ile üçüncü ülkeler üzerinden olan ticaret dahil tüm ticari ilişkilerin resmi bir genelgeyle tamamen kesilmesini öneriyoruz, var mısınız? Trump yönetimini Netanyahu'ya verdiği destekten, Netanyahu'ya 'savaş kahramanı' dediği için Trump'ı kınamayı teklif ediyoruz, var mısınız? Uluslararası Adalet Divanında İsrail karşıtı bütün davalara müdahil olmayı teklif ediyoruz. İsrail'e karşı açılacak tüm davalarda Türkiye'yi taraf olmaya davet ediyoruz. Filistin'de işlenen savaş suçları ve insan hakkı ihlallerini belgeleyen her kuruluşa diplomatik ve lojistik destek verilmesini teklif ediyoruz. Birleşmiş Milletlerin İsrail'e ambargo uygulamasını ve Birleşmiş Milletler Barış Gücünün soykırıma müdahale etmesi çağrısını resmi olarak yapmanızı bekliyoruz, var mısınız?"
- "Gerçekten utandığımız için bugün buradayız"
CHP Genel Başkanı Özel, Kanada, Singapur, Belçika, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Almanya, İspanya, İtalya ve Endonezya'nın Filistin'e havadan yardım ulaştırdığını anlatarak, Türkiye'nin bu şekilde yardım götürmediğini ileri sürdü.
Siyaseti "siyaset" olsun diye yapmadıklarını dile getiren Özel, "Siyaseti söz olsun diye de yapmıyoruz, siyaseti gerçekten hissettiğimiz için yapıyoruz, gerçekten utandığımız için bugün buradayız. Bu Meclis tatildeyken Filistin'de bu mezalim sürüyorsa bu Meclis tatilde olamaz. Bu ülkede çocuklar hal böyleyken, bu ülkede millet açken, işsizken milletin vekili tatilde değil, Meclis'te olmalıdır ve bundan sonra, sadece şunu söylüyorum büyük bir samimiyetle Sayın Bakan, bunu yaptığınız takdirde bundan sonra eleştiri değil, övgü alacaksınız emin olun sadece bizden değil, bütün partilerden." şeklinde konuştu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın TBMM Genel Kuruluna yaptığı bilgilendirmeyi eleştiren Özel, "Ben sizin konuşmanızı dinledim, Netanyahu'nun danışmanı kulağıyla dinledim. Gitti, dedi ki 'bir şey yok, çok çok bir ortak bildiri yayınlarlar, bizi kınarlar, bir iki satır bir şey yazarlar, sonra giderler, risk yok.' Netanyahu rahatladı. Konuşmanızda durum tespiti dışında bir şey yoktu, kaygı verecek bir şey yoktu." ifadesini kullandı.
Özel, Büyük Taarruz'da, Kurtuluş Savaşı'nda ve Filistin'de hayatını kaybedenleri anarak, "Bu Meclis'in tarihi oturumlarından bir tanesini yaptık. Bugün verilecek karar tarihi bir karardır. Tarihin doğru tarafında yer almanızı, 1 Mart tezkeresiyle övünen 98 AKP'li milletvekili gibi tarihin doğru tarafında yer almanızı bekliyorum. Bu konuda her birinizin vicdanına inanıyorum, güveniyorum." dedi.
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel’de yaptığı konuşmada, bugün sadece bir siyasi meseleyi konuşmak, hamaset yapmak için toplanmadıklarını belirterek, "Bugün burada, insanlık tarihinin en büyük adaletsizliklerinden birini, en büyük vicdan yaralarından birini, Gazze'deki vahşeti ve İsrail tarafından Filistin halkına uygulanan soykırımı, zulmü milletimizin iradesinin ve vicdanının tecelligahı olan bu Gazi Meclis çatısı altında konuşmak için bir araya geldik." dedi.
Tüm dünyanın, 21. yüzyılda Gazze'de kan donduran bir soykırıma şahitlik ettiğini vurgulayan Yüksel, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e bakarak, "Siz, Hamas'a 'terör örgütü' demiştiniz. Bunu ne zaman demezseniz, Netanyahu'nun uykusu o zaman kaçacaktır." dedi.
Yüksel, İsrail'in 7 Ekim'den sonra sergilediği şiddeti 1948'den bu yana sergilediği tutum çerçevesinde değerlendirmek gerektiğini belirterek, "Yıllar süren saldırganlığından hesap sorulmaması İsrail'i bu konuda daha cesaretlendirerek şiddete, katliama, soykırıma sevk etmiştir. Aslında İsrail kurulduğundan beri taammüden soykırım suçu işlemektedir." değerlendirmesini yaptı.
- "Gazze'deki açlık ve yıkım bütün insanlığın onurunu hedef almaktadır"
Kürsüden Gazze'deki çocukların resimlerini gösteren Yüksel, "Burada birlik olma zamanı, siyaset yapmama zamanı. Gazze'de çocuklar açlıktan ölürken, hangi vicdan rahat uyuyabilir? Gazze'de anneler evlatlarını toprağa verirken, hangi kalp sızlamaz? Gazze'deki açlık ve yıkım sadece bir halkı değil, bütün insanlığın onurunu hedef almaktadır." ifadelerini kullandı.
İsrail ve ABD'nin destek verdiği sözde "Gazze İnsani Yardım Vakfı"nın faaliyetleri de dahil olmak üzere, işgalin araçları olarak kullanılan kuruluşların, insani yardımı kısıtlamak veya manipüle etmek için kullanılmasını şiddetle kınadıklarını kaydeden Yüksel, "Bu sistem tam bir fiyaskodur. İsrail, yardımı bir savaş silahına, bir ölüm alanına dönüştürmüştür." diye konuştu.
İsrail'in istikrarsızlaştırmaya ve zayıflatmaya çalıştığı Suriye, Lübnan ve İran'da yaşanabilecek gerilimlerin tüm bölgeyi daha sancılı hale getireceğine dikkati çeken Yüksel, "Terörün şiddetin, istikrarsızlığın hakim olduğu bir coğrafya bizim için asla kabul edilemez. Bu nedenle Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge bizim için hayati önemdedir. İç cephenin güçlendirilmesi sürecine katkı verilmesi ve birlik beraberliğimizin korunması çabasının hat safhaya çıkarılması için çalışmak, bu yüce Meclis'in en büyük sorumluluklarından biridir." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki uygulamaları ve BM ile diğer uluslararası kuruluşlara karşı hukuki sorumluluklarıyla ilgili Uluslararası Adalet Divanı sürecine yazılı ve sözlü görüş bildirerek, destek sağladığını ifade eden Yüksel, "Uluslararası Adalet Divanı'nın kararını önümüzdeki aylarda vermesini öngörüyoruz." dedi.
Türkiye'nin, Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması, insani yardıma engelsiz erişim, masum sivillerin korunması, Filistin Devleti'nin kurulması ve Filistin Devleti'nin kapasitesinin artırılmasına yönelik çalışmalarını her platformda sürdürmeye devam edeceğini kaydeden Yüksel, "Ülkemiz, Filistinli gruplar ve uluslararası toplum için zaman birlik zamanıdır. Filistin yalnız değildir, Gazze yalnız değildir, Kudüs sahipsiz değildir. Filistin bir gün özgür olacaktır. Türkiye de bu özgürlüğün sonsuza kadar sesi olacaktır." ifadelerini kullandı.
- "Türkiye Filistin'dir, Filistin de Türkiye'dir"
TBMM Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan ise "Filistin konusu bizim milli meselemizdir. Hepimizin ortak noktasıdır. Türkiye Filistin'dir, Filistin de Türkiye'dir." dedi.
Turan, iktidarıyla, muhalefetiyle konuya hassasiyet gösteren, konuyu ucuz siyasi polemiklerin uzağında değerlendirerek insani, ahlaki, vicdani olarak Filistin davasına destek veren bütün siyasi partilere ve milletvekillerine teşekkür etti.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını anımsatan Turan, "Biz bugün buradan yani Kudüs'e ve etrafı mübarek kılınmış topraklara yüzlerce yıl hizmet etmiş milletimizin Meclis'i, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden ilan ediyoruz ki, Filistin halkının haklı mücadelesi, direnişi ve davası bizim mücadelemiz ve davamızdır. Onlar sadece topraklarını savunmuyor, onlar insanlığın son kalesinde insanlığın vicdanını da savunuyorlar. İnsanlıktan çıkmış, merhametten, ahlaktan yoksun Siyonist çetelere karşı direniyorlar." şeklinde konuştu.
İsrail'in gücünü küresel siyonist sermayeden, onun esir aldığı Batılı devletlerden ve emperyalist güçlerden aldığını söyleyen Turan, "ABD'nin ve Avrupa'nın verdiği bu sınırsız destek, İsrail'e kan dökme cüreti veriyor. Maalesef İslam dünyasının sessizliği, dağınıklığı ve etkisizliği de bu cüreti artırıyor. Ne garip ve acıdır ki, Türkiye dışında Filistin halkının haklı davasına destek vermesi gereken, coğrafyamızdaki bir çok ülke suskun ve sessizken İspanya, İrlanda gibi AB ülkeleri Gazze'ye BM askeri müdahalesini talep ediyor." değerlendirmesini yaptı.
- "Türkiye'yi Gazze üzerinden yıpratmak, siyonist akla hizmet etmektir"
Hasan Turan, 57 İslam ülkesi arasında bu konuda sözünü en çok yükseltebilen ülkenin Türkiye olduğunu belirterek, "Burada Türkiye'yi Gazze üzerinden sürekli hedef alarak yıpratmak, siyonist akla hizmet etmektir." dedi.
Turan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün buraya çıkıp Recep Tayyip Erdoğan'ın Kudüs'e, Mescid-i Aksa'ya ve Filistin davasına olan bağlılığını sorgulamaya sizin ne boyunuz ne de sıkletiniz yeter. Recep Tayyip Erdoğan, 2009 yılında siyonist katillerin şefinin ve dünyanın gözü önünde 'One minute' diyerek katil olduklarını söyleyen liderin adıdır. Aynı Recep Tayyip Erdoğan, 'Hamas bir terör örgütü değil, bir mücahitler ordusudur, vatanlarını ve milletlerini kurtarmaya çalışan Kuvayımilliye'dir' derken bugün burada gelip bize Filistin hassasiyeti üzerinden nasihat vermeye çalışanlar 'Hamas terör örgütüdür. Tayyip Erdoğan'ın da Hamas'ı terör örgütü olarak kabul etmemesini reddediyoruz' diyenlerdir. Siz, çelik çomak oynarken, Recep Tayyip Erdoğan duvarlara 'Kanımız aksa da zafer İslam'ın, Müslümanım diyenler İslam gözü ile kendine baksa esir mi olurdu Mescidi Aksa?' diye sloganlar yazan ve hayatını bu dava şuuruyla geçirendir."
Turan, "Mazlumların kanı üzerinde tepinerek ucuz siyaset yapmak, siyasetin konusu değildir. Bu en çok, Gazze'ye, oradaki mazlumlara yapılan bir haksızlıktır." diye konuştu.
İsrail'i tanıyan ilk hükümetin CHP hükümeti olduğunu kaydeden Turan, "Bize Filistin duyarlılığı kasanların hikayelerini buradan dinleyelim. Hayatını Filistin davasına destek vermekle geçirmiş bir lideri, hiç kimse Filistin üzerinden itibarsızlaştırmaya çalışamaz." ifadesini kullandı.
Filistin konusunun gündelik konularının malzemesi haline getirilmemesini isteyen Turan, "Bu ülkede 28 Şubatlarda Kudüs Gecesi düzenlediği için darbelere konu olunurken, o gün tencere tava çalıp darbeleri destekleyenler, bugün bize burada gelip Filistin davası hassasiyeti anlatamaz." dedi.
Hasan Turan, "28 Şubat'ın darbe gerekçelerinden bir tanesi Ankara Sincan'da düzenlenen Kudüs gecesiydi. Kudüs gecesi düzenlemek dahi bu ülkede milli güvenlik sorunu olarak görülüyordu ama bugün bu ülkeyi Kudüs yürekli bir Cumhurbaşkanı ve yol arkadaşları yönetiyor. O gün 28 Şubat'ta ışıkları açıp kapatanlar, tencere tavayla darbecilere destek verenler bugün bize Kudüs, Filistin üzerinden nasihat ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
- TBMM Başkanı Kurtulmuş'tan DEM Parti'li Gergerlioğlu'na "miting yapma" uyarısı
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Turan'ın konuşması devam ederken DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun yerinden laf atması üzerine, "Böyle bir hitap şekli yok." dedi.
Gergerlioğlu'nun yerinden laf atmaya devam etmesi üzerine ise Kurtulmuş, "Miting yapmak istiyorsan çık dışarıda miting yap. Meclis'in ahengini bozamazsın. Böyle bir günde, burada, bu kadar ucuz miting yapma. Grubun adına konuşacaksan konuş, yerinden sözünü atıyorsan at ama ayrı bir miting yapamazsın. TBMM burası, otur oturduğun yere." ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Hasan Turan'ın konuşmasının ardından birleşime ara verdi.
Aranın ardından söz alan Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Bülent Kaya, Turan'ın konuşmasında muhalefete karşı kullandığı dili eleştirdi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise Hasan Turan'ın eleştirilerine yanıt verirken, "O kadar cesaretiniz varsa bugün çıkın, 'İsrail'i tanımıyoruz' deyin. Neyi bekliyorsunuz? Tanımayın İsrail'i." sözlerini sarf etti.
Bunun üzerine AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler söz alarak, "Filistin Kudüs'tür. Kudüs bize emanettir. 'Filistin ve Kudüs, kimsenin siyasi kendi malzemesi yapmayacağı siyaset üstü bir konudur' dedik. Böyle konu olmasını da arzu ediyoruz ama maalesef işi şahsileştirdiniz. Biz kimseyle yarışta değiliz. Bazı hesaplarınızı burada Filistin üzerinden, Kudüs üzerinden yapmayın." dedi.
EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir ise Genel Kurul'daki konuşmasında, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları karşısında Türkiye'nin bu krize karşı izlemesi gereken dış politika adımları hakkında görüşlerini dile getirdi.
Demir, dün İsrail'e tam destek veren Avrupa ülkelerinin bile, halklarının tepkisi nedeniyle geri adım atmak zorunda olduğunu belirtti.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, içinde bulunulan süreçte edebiyata değil, cesarete ihtiyaç olduğunu belirterek, "İncirlik Üssü ve Kürecik Radar Üssü'nün kapatılması gerektiğini" söyledi.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Filistin'in son 2 yıldır tarihin gördüğü en barbar saldırılarından birini yaşadığını, bu saldırıların yalnızca Filistin'e değil, aynı zamanda insanlık değerlerine yönelik olduğunu aktardı.
Zalimlere bir bedel ödetilmesi gerektiğinin altını çizen Yapıcıoğlu, "Somut bir adım atalım, gelin bu sefer daha önce 6 kez yaptığımız gibi sadece konuşup dağılmayalım. Sadece kınamakla yetinmeyelim." dedi.
DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, Gazze'de yaşanan insanlık dramına uluslararası toplumun duyarsız kaldığını belirtti.
Küresel emperyalizmin hedefinin öncelikle Doğu Akdeniz'in tümüne hakim olmak ve başta Kuzey Kıbrıs toprakları olmak üzere Anadolu'nun yeniden bölünmesini sağlayacak zemini hazırlamak olduğunu söyleyen Aksakal, "Uyanık, dirayetli ve kararlı olmak zorundayız. En küçük zafiyet, bir anlık tereddüt telafisi daha zorlaşmış bir beka sorununa dönüşebilir. Dileğimiz odur ki öncelikle bu yüce çatı altında görev yapan tüm siyasi partilerin dış dünyaya karşı kol kola görüntü vererek bu aziz vatana sahip çıktığını göstermesi, Sayın Cumhurbaşkanımızın da bölge barışının sağlanması, insanların öz vatanlarında özgür ve mutlu yaşamaları için gösterdiği kararlı, onurlu ve tutarlı çabalarıyla Orta Doğu'da silahların susturulmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, sözün bittiği noktaya gelindiğini belirterek, "Gazze'de 22 ayı bulan vahşet, soykırım ve katliam İsrail için yeni bir durum değil. İsrail, Filistin topraklarında 77 yıldır işgalcidir." diye konuştu.
Arıkan, Gazze'nin yanında yer almanın insanlığın, vicdan sahibi oluşun ve onurlu duruşun bir gereği olduğunu dile getirerek, "Bu anlamda, Türkiye mutlaka somut adımlar atmalıdır." ifadesini kullandı.
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Gazze'nin, dünyanın gözü önünde bir toplama kampına dönüştüğünü söyledi.
- Bakan Fidan: "Netanyahu'yu rahatsız eden bölgede tek şey var, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı makamında oturması"
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TBMM Genel Kurulunda milletvekillerinin konuşmalarının ardından söz aldı.
Genel Kurulda İsrail ile ticaret konusunda endişelerin dile getirildiğini aktaran Fidan, bu konuyla ilgili Ticaret Bakanlığı ile yakın ilişki içerisinde olduklarını belirtti. Fidan, "Gerekli adımların hepsi atılmış durumda." ifadelerini kullandı.
Meclis'te "Gazze" konusunda gösterilen desteği çok kıymetli bulduklarını kaydeden Fidan, şöyle konuştu:
"Devlet olarak bize verdiğiniz desteğin en iyi şekilde kullanılması için açıkçası hep beraber uygulayacağımız, destek vereceğimiz milli stratejiye ihtiyacımız var. Çünkü İsrail'e karşı gelmek bildiğiniz gibi sadece bir devlete karşı gelmek değil, onu meydana getiren zihniyeti ve uluslararası sistemi karşınıza almak. Biz bunu devletiyle milletiyle en güçlü şekilde yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Dolayısıyla bu ne dünün savaşıydı ne bugünün olacak. Bu, önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Uzun soluklu bir mücadeleye hazır olmamız gerekiyor."
Genel Kuruldaki tavsiyeleri not ettiğini ve bunlardan ders çıkartacağını dile getiren Fidan, diğer taraftan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyelerine yönelik suçlama ve asılsız iddiaları şiddetle reddettiğini söyledi.
Bazı kişilerin, "(İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu'nun uykusunu ne kaçırıyor, onu ne rahatsız ediyor?" sorusunu yönelttiğini aktaran Fidan, "Netanyahu'yu rahatsız eden bölgede tek bir şey var, Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı makamında oturması, Sayın Devlet Bahçeli'nin ve Cumhur İttifakı'nın ona kesintisiz destek vermesi. Başka bir şey rahatsız etmiyor." dedi.
