2005-11-13 - 14:15
''HÜKÜMETİN, JİTEM VAR MIDIR, NASIL BİR ÇALIŞMA YAPMAKTADIR,BU KONUDA NET BİR AÇIKLAMA YAPMASINA İHTİYAÇ VARDIR''
Arınç, Şemdinli'deki olaylar üzerine bölge halkına sağduyu çağrısı yaparak, ''Bölge halkı, bir provokasyonun, çeteleşmenin, geçmişte de bugün de var olabileceğini düşünüp, devletine küsmeden, bunları yapanların yargı önüne çıkmasını asaletle beklemelidir. Ve ceza verildiklerini de bu beklediklerinin karşılığında görmelidir'' dedi.
Basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arınç, Şemdinli'de meydana gelen olayların, Susurluk olayına benzetildiği anımsatılarak, bu konuya ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine yaşanan olayların, fevkalade önemli olduğunu söyledi.

Konuya ilişkin kendisine verilmiş özel bir rapor bulunduğunu ifade eden Arınç, ''Sanıyorum ki bu olay; devlet ile milleti karşı karşıya getirmenin, Türkiye'yi tekrar huzursuz kılacak bir takım eylemlere sahne yapmanın, panik ve güvensizlik duygusu yaratmanın bir provası
demeyeceğim, buna benzer olaylar bazı yerlerde devam ettiğine göre, bu olayların bütünlüğü içerisinde yeni bir olay'' diye konuştu.

Arınç, konuyla ilgili Başbakan, Başbakan Yardımcısı, Adalet ve İçişleri bakanlarının, ''konunun bütünüyle inceleneceğini, araştırmaların sonuna kadar devlet ciddiyetiyle yapılacağı, sorumluların mutlaka yargı önüne çıkarılacağı, hiç kimseye istismar yapılmayacağı'' yönündeki açıklamaları bulunduğunu anımsattı.

''ARAŞTIRMA KOMİSYONU GÜNDEME GELEBİLİR''
Siyasi partilerin, olay yerine heyetler gönderdiğini hatırlatan Arınç, bu heyetlerin, bazı kişileri ve resmi görevlileri dinleyebileceklerini ancak incelemelerin kısıtlı kalabileceğini kaydetti. Arınç, daha sonra bu heyetlerin izlenimlerini dinleyeceğini belirtti.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış'ı görevlendirdiğini kaydeden Arınç, komisyonun, bu çarşamba günü Şemdinli'ye gideceğini, Meclis adına bir denetim yapacağını bildirdi.

Arınç, olayın en yakın tanıklarından olan CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan'ın izlenimlerini de alacağını söyledi.

Arınç, gerekirse Meclis'te bir araştırma komisyonu kurulmasının da gündeme gelebileceğini ifade etti.
Geçmişte kurulan bazı araştırma komisyonu raporların da incelenebileceğini dile getiren Arınç, bu komisyonlardan bir tanesinin faili meçhul cinayetleri araştırmak üzere kurulan komisyon olduğunu belirtti.

Bu komisyonun raporunun bastırılmadığını ve Genel Kurul'da görüşülmediğini ifade eden Arınç, 3 yıl önce, bu raporu, Hizbullah olayları meydana geldiğinde tekrar okuduğunu anlattı.

'HİZBULLAH OLAYININ ARKASINDA KİRLİ BAĞLANTILAR''
Arınç, o dönemde Fazilet Partisi Grup Başkanvekili olduğunu ve Hizbullah olayının incelenmesi için araştırma komisyonu kurulmasına yönelik önerge verdiğini anlattı. Bülent Arınç, hükümetin, araştırma komisyonu kurulması için verilen önergeyi okutmadığını, bu olaydan 1 yıl sonra Gaffar Okkan'a suikast düzenlendiğini, olayın ardından önergesini yeniden TBMM'ye sunduğunu söyledi.

''Ben niçin o zaman bu önergeleri vermiştim: Hizbullah olayının arkasında, bir takım kirli bağlantıların olduğu şüphesi, bende çok fazlasıyla mevcut'' diyen Arınç, bunları, zaman zaman, yeri geldiğinde bazı kurumlarla, bu kurumun temsilcileriyle konuştuğunu ifade etti.

Arınç, eğer, Meclis'e bu araştırma önergesi getirilirse, kurulacak komisyonun çok hayırlı bir iş yapmış olacağını kaydetti.

''BİR TARAFTA MAFYA BAĞLANTILI KİŞİLER''

Şemdinli olayının, Susurluk'a benzetilmesine ilişkin Arınç, şöyle konuştu:

''Orada da bazı kamu görevlilerinin, Türkiye'de şüpheli bazı oluşumlar içerisinde, yasadışı işler yaptığı konusudur. Bunun üzerinden 10 yıl geçti. O zaman ışık söndürme, kapatma eylemleri, toplumda bu kötü gidişe karşı bir ihtar şeklindeydi, toplumun duyarlılığıydı. Bu duyarlılık devam ediyor. O konu üzerinde gizli kalan konular vardır. Türk halkı, bir tarafta kamu görevlisi, bir tarafta mafya bağlantılı kişiler, bir tarafta da başka olayların elebaşılarını yan yana görmek istemiyor. Özellikle kamu görevlilerinin, devlet içinde bir zamanlar görev yapmış kişilerin, bu görevlerini yaparken başka oluşumların içerisine girmesini ve halen gücünü devam ettirerek çıkar sağlamasını istemiyor, ben de istemiyorum.''

Arınç, eğer Şemdinli'de arabada yakalanan, bu arabayı kullanan ve bir kitapçıya bomba atıp kaçmaya çalışanların, bir devlet kurumunda, kamu görevinde olduklarının ortaya çıkması halinde, hükümetin bu işin gereğini mutlaka yapması gerektiğini ve yapacağını belirtti.

''BU SÖZLER YÜREKLENDİRİCİ VE BİR TEMİNAT''
Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Jandarma Genel Komutanı'nın, ''Biz mensubumuzu ne koruruz ne de kullanırız. Eğer bir hata yapmışsa, yargı önünde bunun cezasını verecektir'' sözlerinin, herkes için bir teminat olduğunu belirten Arınç, bu sözlerin yüreklendirici ve Türk halkının sözlerine tercüman olacak nitelikte olduğunu ifade etti.

Arınç, ''Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, bu milletin pırıl pırıl evlatlarının, böylesine kötü oluşumlar içerisinde olacağını kabul edemeyiz. Yanlış yapanlar varsa, onların en şiddetli şekilde cezalandırılması gerektiğini hepimiz düşünüyoruz'' diye konuştu.

Yargının, bu konuda hiçbir etki altında kalmadan önemli çalışmalar yapacağına inandığını belirten Arınç, bölge halkına da sağduyu çağrısı yaptı. Arınç, şunları kaydetti:

''Bölge halkı, bu konularda mutlaka bir provokasyonun, bir çeteleşmenin, geçmişte de bugün de var olabileceğini düşünüp, devletine küsmeden, bunların, bu yolsuzlukları, bu kötü işleri yapanların, yargı önüne çıkmasını asaletle beklemelidir. Ve ceza verildiklerini de bu beklediklerinin karşılığında görmelidir.

Bu konuda JİTEM'in ismi geçiyor. Geçmişten bu yana JİTEM tartışmalı bir olgu olarak kalmıştır. 'Bir zamanlar oldu, kaldırıldı, şimdi farklı biçimde görevine devam ettiği'' sözleri geçmişte konuşulmuştur. Hükümetin bu konuda net bir açıklama yapmasına ihtiyaç vardır. JİTEM var mıdır, nasıl bir çalışma yapmaktadır, nasıl bir görev kendisine yüklenmiştir, yasa dışı oluşumlarla bağlantısı tamamen kesilip atılabilmiş midir, yoksa bir bağlantı eskiden bu yana yok mudur? Bunlar açıklanmalıdır.''

''İSTİHBARAT TEK ELDE TOPLANMALI''
Arınç, bugün pek çok kurumun kendi istihbarat teşkilatının bulunduğunu ancak bu kurumlar arasında istihbarat akışının sağlıklı olduğunun söylenemeyeceğini vurguladı.

İstihbaratın tek elde toplanması ve bilgi akışının daha net, daha cesaret verici olmasına da ihtiyaç bulunduğuna işaret eden Arınç, ''Bütün bunlar hükümetin sorumluluğunda olan olaylardır. Sadece Şemdinli'deki vatandaşımız değil, Ankara'daki bizler, Manisa, Trakya'daki insanlar da bunu bekliyorlar'' diye konuştu.

Arınç, hükümetin ve Meclis'in yaptığı çalışmaları takip ederek, bütün bu olayların sonucunda bölgeyi ziyaret etmek istediğini belirterek, ''Şemdinli'si, Diyarbakır'ıyla, Ağrı'sıyla, bölge halkını açık yüreklilikle dinleyecek bir ziyareti bu çalışmaların sonunda düşünüyorum'' dedi.

''İHTİYATLI OLMAKTA FAYDA VAR''
Bütün bu provokasyonların sadece bir kesimden olamayacağına dikkati çeken Arınç, şöyle konuştu:

''Bu gün biliniyor ki PKK'ya mal edilen bazı olaylarda PKK içinde çeteleşmiş başka örgütlerin de işi olabilir. Bunu bizzat söyleyen, bilenler var. Şu olaya bakarak 'bunu PKK yapmıştır', şu olaya bakarak 'şunu başkası yapmıştır' derken ihtiyatlı olmakta fayda var. Bütün iş,güçlü bir istihbarat, yapılacak provokasyonun önlenmesi, eylemlere sonverilmesi, eylem yapılmışsa faillerin süratle yargılanmasıdır.''