2025-08-27 - 16:55
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANDI
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, "Af niteliği taşıyan düzenlemelerin İnfaz Kanunu'nda değişiklik yapılması yöntemiyle değil, TBMM'de nitelikli çoğunlukla değerlendirilmesi gerekir. Nitelikli çoğunluk şartı böylesi hassas bir konuda toplumsal uzlaşının sağlanmasının da teminatıdır." dedi.

TBMM'de "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.

Sağkan, komisyonda yaptığı sunumda, terörün ülke gündeminden çıkarılması ve toplumsal barışı sağlamak için atılacak adımlar kapsamında, özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti alanında çalışmalar yapılmasının önemli olduğunu söyledi.

"TBB olarak milli birlik ve beraberliğin pekiştirilmesinin ön koşullunun Anayasa'nın içerdiği asgari teminatların sağlanması olduğu düşüncesindeyiz." ifadesini kullanan Sağkan, Anayasa'ya saygı gösterilmesinin önemine işaret etti.

Yıllara yayılmış derin sorunların çözümünün aniden köklü adımların atılmasıyla değil, öncelikle karşılıklı güvenin inşasıyla mümkün olabileceğini belirten Sağkan, "Bu güven inşası anlaşma sağlanamayan konuların sessizce geçiştirilmesindense bunun açıklıkla ortaya konulmasını ve gerekli koşulları varsa bir sonraki adımda çözüm oluşturacağının ilan edilmesiyle mümkün görülmektedir. Bu çerçevede terör örgütünün ve üyelerinin tüm silah ve mühimmatını tamamen teslim edip yeni bir isimle yeniden kurulmayacağını temin etmesi, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğüne tam riayeti taahhüt etmesi tüm bu sürecin sağlıklı yürümesinin ön koşuludur." diye konuştu.

- "Güçlü bir gerekçelendirme yapılması gerekir"

TBB Başkanı Sağkan, terörün Türkiye gündeminden tamamen çıkartılması amacıyla komisyonun yapacağı çalışmalara ilişkin şu önerilerde bulundu:

"Geçiş dönemi kanunu kapsamında adı 'af' olmayan ama sonuçları itibarıyla af niteliği taşıyan örtük af biçimlerinin sağlıklı yöntemler olmadığının altını çizmek isteriz. Nitekim Anayasa Mahkemesi de bu tür tutumlara mesafelidir. Sonucu itibarıyla af niteliği taşıyan düzenlemelerin İnfaz Kanunu'nda değişiklik yapılması yöntemiyle değil, TBMM'de nitelikli çoğunlukla değerlendirilmesi gerekir. Nitelikli çoğunluk şartı böylesi hassas bir konuda toplumsal uzlaşının sağlanmasının da teminatıdır. Eğer bu çoğunluk sağlanamıyorsa bu konuda koşullar henüz olgunlaşmamış demektir. Bu tür düzenlemeler için bunun bir zorunluluk olması ve güçlü bir gerekçelendirme yapılması gerekir."

Sağkan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre zorunlu durumlardan birinin toplumsal uzlaşının sağlanması amacı olduğunu ifade ederek, "Bu bakımdan düzenleme keyfi biçimde uygulanmayacak, toplumsal barışa katkı sağlayacak bir nitelik taşımalıdır. Bu yüksek meşru amaç, 'geçiş dönemi adaleti' denen ideal açısından özellikle önem taşımaktadır." diye konuştu.

Bu nedenle yapılacak bir düzenlemenin gerekçesinde ve icabında ilk maddesinde "barış", "geçiş dönemi adaleti" ve "toplumsal uzlaşının sağlanması" amaçlarının net bir şekilde ortaya konulması gerektiğini söyleyen Sağkan, "Sadece geçiş dönemi adaletini sağlamak üzere çıkartılacak bir geçiş dönemi kanunu, komisyonun belirlediği temel hedefe ulaşılmasını sağlayamayacak olup akut sorunlar olarak yönelttiğimiz alanlarda yapılacak düzenlemelerle birlikte toplumun tamamını kucaklayan, temel hak ve özgürlükler alanını genişleten adımların atılması ile bu hedefe ulaşılabilir inancındayız." değerlendirmesinde bulundu.

Komisyonda Sağkan'ın ardından bazı baro başkanları söz alıyor.

Komisyonun 6'ncı toplantısının ilk oturumunda, Ankara 2 No'lu Baro Başkanı Gökhan Ağdemir, Bingöl Baro Başkanı Yusuf Ketenalp, Diyarbakır Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, Hatay Baro Başkanı Hatay Tut ile İstanbul 2 No'lu Baro Başkanı Yasin Şamlı söz aldı.

Ankara 2 No'lu Baro Başkanı Ağdemir, Terörsüz Türkiye sürecinin güçlü bir siyasi iradeyle başladığını söyledi.

Ağdemir, PKK terör örgütünün silah bırakma noktasına geldiğini ve fesih kararını açıkladığını anımsatarak, "Bu, yalnızca siyasi bir başarı değil aynı zamanda hukuk devletinin ve Anayasal düzenin gücünün bir göstergesidir. Şiddet ve terörün olmadığı bir zeminde siyasi, sosyal, ekonomik sorunların yüksek demokratik standartlara erişilmesi gayesiyle konuşulması için makul bir zemin oluşmuştur." ifadelerini kullandı.

Terörle mücadelenin yalnızca güvenlik boyutunun olmadığını, aynı zamanda hukuki boyutunun da bulunduğuna değinen Ağdemir, "İnfaz hukuku, suçlunun yalnızca cezalandırılmasını değil, aynı zamanda topluma yeniden kazandırılmasını hedefler. Bu nedenle infaz sistemimizde yapılacak köklü düzenlemeler, toplumsal barışın sağlanmasına doğrudan katkı sunacaktır. Onarıcı adalet anlayışı, mağdurun hakkını teslim ederken failin de yeniden topluma kazandırılmasını amaçlar. Bu yaklaşım, terörün geride bıraktığı toplumsal yaraların sarılması için önemli bir adım olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Bugün tarihi bir fırsat olduğuna dikkati çeken Ağdemir, adaletle Anayasa'nın çizdiği sınırlar içinde kalarak bunun başarılabileceğini söyledi.

Bingöl Baro Başkanı Avukat Ketenalp, "Terörsüz Türkiye" hedefinin hem siyasi partilerde hem de toplum tabanında birbirinden farklı düşünen insanlardan aldığı destekten ötürü önceki benzer süreçlere nazaran umut verici olduğunu belirtti. Bugünkü sürecin aslında bu ülkenin birlik ve beraberliği, barış ve kardeşliği için atılmış büyük bir adım olduğunu söyleyen Ketenalp, "Kuşkusuz atılan bu büyük adımda temel hak ve hürriyetler ile yine komisyonun adında yer alan demokrasi en temel kısmını oluşturmaktadır." diye konuştu.

Sürecin ihtiyacı olan şeyin, köklü ve demokratik adımların toplum tabanından başlayarak tüm kesimlere yansıması ve her bireyin bunu gündelik yaşamında hissetmesi olduğunun altını çizen Ketenalp, buna yönelik önerilerini sıraladı.

Ketenalp, "Ülkemizde bulunan tüm kesimlerin sürece dahli sağlanarak demokratik ve çoğulcu bir Anayasa da yapılmalıdır." dedi.

- "Emperyalist güçlere karşı daha dirençli bir toplum inşa etmek için el ele vermeliyiz"

Diyarbakır Baro Başkanı Güleç, komisyonun çalışmalarının Türkiye'nin yakın tarihine ilişkin önemli bir hafıza oluşturacağını söyleyerek, "Ancak bu komisyonun yalnızca bir hafıza oluşturmanın ötesine geçerek aktif bir rol üstlenmesi gerektiğini düşünüyoruz." sözlerini sarf etti.

PKK terör örgütünün silah bırakma kararına işaret eden Güleç, "Silah bırakma töreni, Kürt meselesinin şiddet yoluyla çözümü anlayışının terkedildiğini göstermekte ve kalıcı barışın kapısını aralamaktadır." şeklinde konuştu.

Yeni anayasanın artık bir tercih değil, tarihsel ve toplumsal bir zorunluluk olduğunu ifade eden Güleç, "Yeni bir anayasayla birlikte Seçim Yasası, Siyasi Partiler Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, İnfaz Kanunu başta olmak üzere birçok kanunda gerekli hukuki düzenlemeler yapılmalı." önerisini dile getirdi.

Hatay Baro Başkanı Tut, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında yaşanan dayanışma duygusuna dikkati çekti. Depremin ardından Hatay ve diğer afet bölgelerinde yaşanan dayanışma örneklerinin milletin birlik ve beraberlik ruhunun en somut göstergelerinden birisi olduğunu vurgulayan Tut, "Din, dil, ırk, mezhep ve siyasi görüş gözetmeksizin insanların birbirine yardım ettiği o günlerde yaşanan birliktelik, aslında bu komisyonu oluşturan değerlerin kendisidir." dedi.

Tut, Türkiye'nin yüzyıllardır farklı etnik kimliklerin, inanç ve kültürlerinin bir arada ve kardeşçe yaşadığı mozaik olduğunu, bu zenginliğin aynı zamanda Türkiye'nin en büyük gücü niteliğinde olduğunu kaydetti.

Suriye ve Filistin'de yaşanan olaylara işaret eden Tut, "Filistin'de yaşanan soykırım bizlere birlik ve beraberliğin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmaktadır. Bu nedenle iç barışımızı ve toplumsal uzlaşımızı güçlendirmek, dış tehditlere ve emperyalist güçlere karşı daha dirençli bir toplum inşa etmek için el ele vermeliyiz." diye konuştu.

Türkiye'nin yıllardır terörle mücadele ettiğini, terörün en büyük sorun olduğunu dile getiren Tut, "Bugün terörün sona erdirilmesi ve kalıcı barışın tesis edilmesi için tarihi bir fırsatın eşiğindeyiz. Terörsüz bir Türkiye hayali daha yüksek bir sesle konuşuluyor. Bu nedenle atılacak adımların çok dikkatli, adil, kapsayıcı ve kararlı olması gerekir." ifadelerini kullandı.

"Anayasa'nın ilk dört maddesinin değiştirilmesine ilişkin tartışmaların toplumda bir endişeye neden olduğunu, bu konunun müzakere konusu edilmesinin toplumsal barışa hizmet etmeyeceğini" söyleyen Tut, terörle mücadelede büyük fedakarlık gösteren şehit ve gazilerin hassasiyetlerinin gözetilmesini istedi.

Komisyonun tarihi bir sorumluluk taşıdığını vurgulayan Tut, "Burada oluşturulacak ilkeler yasal zemine kavuşmazsa, toplumdaki beklenti yerini kırgınlığa bırakacaktır." sözlerini sarf etti.

- "Kamuoyu periyodik olarak süreç hakkında bilgilendirilmeli"

İstanbul 2 No'lu Baro Avukat Başkanı Şamlı, milletin ve devletin "Terörsüz Türkiye" hedefi ile "bölge ülkelerinin sınırlarını değiştirmeyi, yeni kukla devletler ihdas etmeyi, bölgedeki çatışma ve savaşları sürekli kılmayı amaçlayan kirli emperyalist planları bildiğini ve bunlara asla müsaade etmeyeceğini" ortaya koyduğunu vurguladı.

"Terörsüz Türkiye"nin başarısının yalnızca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını etkilemekle kalmayacağını belirten Şamlı, sürecin, Türkiye'nin bütün coğrafyasını etkileyeceğini, barışı, kardeşliği perçinleyecek refahı artıracağını kaydetti.

Devlet olmanın büyük bir sorumluluk gerektirdiğini ifade eden Şamlı, devletin, adaleti ve merhametiyle süreçte rol alacak ve katkı sağlayabilecek herkesi cesaretlendirmesi, gücüyle ise süreci akamete uğratacak girişimleri caydırması gerektiğini söyledi.

Şamlı, bu süreçte görev alan herkesin sorumluluk bilincinin gereği olarak her vesileyle kararlılığını ve gayretini ortaya koyması gerektiğini dile getirerek, "Terör eylemlerine katılmamış vatandaşlar hakkında mevzuat düzenlemeleri yapılıp güven artırıcı önlemler alınmalıdır. Bu noktada bir denge olarak kamu vicdanının hassasiyetleri de gözetilmelidir. Bu tür denge gerektiren konularda herkes saygılı davranmak, süreci zorlaştıracak dil ve üsluptan kaçınmak zorundadır." ifadelerini kullandı.

Bazı hususların ise zamana ve toplumun ortak kabulüne bırakılması gerektiğini belirten Şamlı, ayrıştırıcı, ötekileştirici, çatışmacı dil ve üsluptan uzak durulması gerektiğini söyledi. Şamlı, "Manipülasyonlara, tezvirata ve süreci çeşitli yöntemlerle zehirlemek isteyenlere fırsat vermemek için kamuoyu periyodik olarak süreç hakkında bilgilendirilmelidir. Kararlılık, her defasında vurgulanmalıdır. Sürecin kazanımları, yeni, sivil, hak ve özgürlükleri önceleyen bir anayasa ile taçlandırılmadır." diye konuştu.

Şamlı, İstanbul 2 No'lu Barosu olarak sürece her türlü katkıyı vermeye hazır olduklarını da ifade etti.

Komisyonun 6'ncı toplantısının ikinci oturumunda Malatya, Mardin, Mersin, Sivas ve Van baro başkanları sunum yaptı.

Malatya Baro Başkanı Onur Demez, Terörsüz Türkiye hedefini sonuna kadar desteklediklerini aktardı. Türkiye'de oluşan iklimin önemli bir fırsat niteliğinde olduğunu vurgulayan Demez, "Yarınlarımızı inşa edecek bu fırsat gerek biz barolar ve hukukçular tarafından gerek sivil toplum kuruluşları gerekse de toplumun tüm katmanları tarafından desteklenmelidir. Sürece katkı sağlaması muhtemel adımların anayasal anlamda güvence altına alınan temel hak ve özgürlükleri esas alarak atılması ve süreç yönetiminde adalet ve hukuka olan güvenin her zamankinden daha önemli olduğunu ve bu güvenin sürece birebir katkı sağlayacağını belirtmek istiyoruz." diye konuştu.

Mardin Baro Başkanı Ahmet Duyan, "Terörsüz Türkiye" hedefi için üzerlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını belirterek, aynı özveriyi bütün siyasi aktörlerden beklediklerini söyledi.

ETA ve IRA örneklerinin süreç bakımından uygun örnekler olmadığını söyleyen Duyan, "Bu konuda bizzat İspanya'da inceleme yapmış biri olarak şunu söyleyebilirim: İspanya'da sadece 483 kişi hayatını kaybetmişken bizim ülkemizde bir gecede böyle bir kayba ulaştığımızdan dolayı bu model bize uygun değildir. Kendi modelimizi yaratmalıyız. Yaratıyoruz da. İlla ki bir esin kaynağı arıyorsak bu olsa olsa Mandela örneği olabilir." sözlerini sarf etti.

- "Bu 50 yıllık habis urdan halas olmayı da en çok biz isteriz"

Mersin Baro Başkanı Gazi Özdemir, terör sorununa karşı ortak bir kararlılığı ifade etmek için toplandıklarını söyledi. Amaçlarının terörü Türkiye'nin gündeminden çıkarmak olduğunu ifade eden Özdemir, "Terör sadece masum canlarımızı bizden koparmamış, halkımızın huzuru, güvenini ve umutlarını da hedef almıştır. Ekonomimizi hedef almış, eğitimin sürekliliğini sekteye uğratmış, insanlarımızın sosyal barış ve refah arzusunu gölgelemiştir. İşte bu nedenle biz meseleyi güven odaklı değil, aynı zamanda hukukun üstünlüğü, demokrasi, insan hakları ve adalet çerçevesinde ele almak zorundayız." değerlendirmesinde bulundu.

Özdemir, "Bizim yolumuz şiddetin değil kardeşliğin yolu olmalıdır. Bizim hedefimiz ayrılma değil bütünleşme olmalıdır. Bizim mirasımız korku değil umut, karanlık değil aydınlıktır." dedi.

Sivas Baro Başkanı Fatih Sevim, devletin 50 yıldır uğraştığı terörden kurtulmak için yeni bir adım attığını söyleyerek, "Aslında tüm unsurlarıyla saha ve hareket üstünlüğüne ve sınırlarımız içindeki terörist sayısı yok denecek kadar azalmasına rağmen bu adımın atılması, meseleye ne kadar uzun vadeli bakıldığını ve bu işin kökten, bir daha ülkemizde böyle bir sorun olmaması için çözülmesi arzusunu gösteriyor." diye konuştu.

Çalışmaların kamuoyunun hassasiyeti hesap edilerek yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Sevim, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Milletin ve devletin başına tebelleş olmuş bu 50 yıllık habis urdan halas olmayı da en çok biz isteriz. En çok biz dağlarımızın başı dik, ovalarımızın engin, köylerimizin dingin olmasını arzu ederiz. Bu sebeple de bu yolun kazasız belasız bitirilmesi için yola çıkarken binlerce hesap yapmanın, neredeyse sıfır hata ile yol almanın elzem, ehem ve mühim olduğuna inanıyorum. Zira bu kez de karanlık ellerin sıkacağı bir kurşunla akamete uğrarsa bu topraklarda bir daha böyle bir süreci değil başlatmak, kimse ağzına bile alamaz. Hedefine 'Terörsüz Türkiye' ülküsünü yerleştiren bu sürecin halis niyet, nedamet, samimiyet, açıklık, arzu ve istek, dürüst ve doğru davranmak gibi olmazsa olmaz birçok hususun yedeğinde ilerlemek zorunda olduğu bir hakikattir."

Van Baro Başkanı Sinan Özaraz ise barışın her zaman savaş ve çatışmadan daha üstün ve bir o kadar da daha zor olduğunu, bu nedenle şu an zor bir yolu yürüdüklerini belirtti.

Komisyon çalışmalarının önemine değinen Özaraz, somut yasal düzenlemelere ilişkin adımların atılması gerektiğini söyledi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, toplantının son oturumunda komisyon üyesi milletvekillerine söz verdi.

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, partisinin "çoklu baro" uygulamasına karşı olduğunu söyledi.

Emir, TBMM Başkanı Kurtulmuş'tan, komisyonda ilerleyen dönemde, İstanbul Barosu, Ankara Barosu ile İzmir Barosunun da dinlenilmesine yönelik talepte bulundu.

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Önder Aksakal, "Terörsüz Türkiye sürecinin ön şartının terör örgütü PKK ve diğer unsurlarının silahlarını kayıtsız şartsız teslim etmeleri ve devletin adaletine sığınmaları olduğunu" söyledi.

Aksakal, devletin açtığı yolun açık olduğunu kaydederek, "Bu konudaki kararlılık dün Malazgirt'te Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından ortaya konulmuştur ve doğrudur. Kılıç kınından çıkarsa bu çalışmalarımızın da bir anlamı kalmayacaktır. Buradan çağrımız, zamanı boşa geçirmeden gereken derhal yapılmalı, devletin öngördüğü ve yön verdiği doğrultuda vaziyet alınmalıdır." dedi.

Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da eski Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı olması dolayısıyla komisyonda dinlenmesi gerektiğini söyledi.

- "Terörsüz Türkiye, hukukun ve adaletin egemen olduğu toplumsal dayanışmanın inşasıdır"

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, baro başkanlarının komisyonda bulunmasının, sürecin daha kapsayıcı ve güçlü bir zemine oturduğunun göstergesi oluğuna dikkati çekti.

"Terörsüz Türkiye" hedefinin sadece güvenlik politikalarıyla değil, aynı zamanda güçlü bir hukuki temelle sürdürülebilir hale gelebileceğini söyleyen Yüksel, "Terörsüz Türkiye idealini başarıya ulaştırmak ve milletimizin beklentilerini karşılamak üzere kurulan komisyonumuzun nihayete erdirmesi gereken hususların başında, hukuki düzenlemeler yer almaktadır. Barolar da bu sürecin hukuki altyapısında birçok noktada tabii ki kritik rol üstlenebilecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Yüksel, yapılacak hukuki düzenlemelerin geniş toplumsal ve siyasal uzlaşmayı barındırması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Nasıl ki mensubu olduğumuz bu tarihi komisyonda bir toplumsal irade ve siyasi bütünlük mevcut ise bu komisyon çalışmalarında ve hazırlanacak raporlarda da bu bütünlük sağlanmalıdır, diye düşünüyorum. Komisyonumuzun gündeme alacağı hukuki düzenlemeler hakları sınırlandırmayı değil, bu sürecin başarıyla nihayete ermesi için gerekli koşulları oluşturmayı hedeflemelidir. Terörsüz Türkiye sadece bir güvenlik vizyonu değil, aynı zamanda hukukun ve adaletin egemen olduğu toplumsal dayanışmanın inşasıdır. Bizler bu süreci demokrasiye ve milli birlik ve beraberliğe güç katacak bir fırsat olarak görmekteyiz."

Yeni Yol Partisi İzmir Milletvekili Mustafa Bilici, sürecin gerçek anlamda başarıya ulaşabilmesi için "barışın hukuki boyutuyla da inşa edilmesi" gerektiğini kaydetti. Bilici, "Silah bırakan kişilerin hukuki statüsü, bu sürecin en hassas ve tartışmalı başlıklarından birini oluşturmaktadır. Türkiye, geçmiş tecrübelerden de biliyoruz ki yalnızca güvenlik eksenli bakış açısıyla çözüme ulaşamamıştır. Bu noktada yalnızca mevcut ceza mevzuatı ile ilerlemek yetersiz kalacaktır. Sürece özgü ceza hukuku düzenlemelerine gidilmesi, Türk Ceza Kanunu'nda yeni düzenlemeler yapılması ve infaz sisteminde barış sürecini destekleyen esnekliklerin getirilmesi gerekmektedir." sözlerini sarf etti.

EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan ise komisyona davet edilen kurum ve kişi listesi ile önerilerin komisyonla paylaşılmasının, bugüne kadar davet edilen kurumlar, kabul edenler ve etmeyenler konusunda bilgilendirme yapılmasının önemli bir ihtiyaç olduğunu belirtti.

MHP Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, komisyonun, Türkiye'nin gündemindeki birinci madde olarak görülebileceğini belirtti.

Bülbül, "İstanbul Barosu, Ankara Barosunun davet edilmediği, yerlerine İstanbul 2 No'lu Barosu ve Ankara 2 No'lu Barosunun davet edildiğine" yönelik söylemlere değinerek, "Bunun, komisyon tarafından sanki kasten tercih edilmiş bir durummuş gibi sunulması, özellikle bazı siyasi yapılar tarafından bunun bu şekilde ifade edilmesi durumuyla karşı karşıyayız. Bu hususta zatıalinizin gerekli bilgilendirmeyi yapmasını ve bu toplantıda gerek tutanaklara geçirilmesi gerekse basının da takip edebilmesi açısından son derece kıymetli olacaktır Sayın Başkanım." diye konuştu.

"İstanbul 1 No'lu Baro Başkanı'nın 'tiyatro' olarak dile getirmesini, son derece çirkin değerlendirmelerde bulunmasını hoş karşılamadığımızı, kınadığımızı da ifade etmek istiyorum." diyen Bülbül, "Burayı boşa çıkartmak, burada bir oyun sergileniyormuş gibi göstermek son derece ayıplı bir tavırdır." ifadesini kullandı.

Bülbül, mümkünse bundan sonraki toplantılarda komisyona davet edilip katılım sağlamayanların kimler olduğunun bildirilmesinde yarar gördüğünü de belirtti.

DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, komisyonun, hasta tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılmasıyla ilgili bir irade ortaya koyması gerektiğini söyledi.

- "Güvenlik korucularını da dinlemeli"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, komisyonun sayıları 62 bini aşan güvenlik korucularını da dinlemesi gerektiğini belirtti.

Güvenlik koruculuğu sisteminin başlatıldığı 1985 yılından itibaren 1760 güvenlik korucusu ile 88 gönüllü güvenlik korucusunun şehit verildiğini anlatan Zorlu, sahayı çok iyi bilen ve bundan etkilenen isimlerin bulunduğunu kaydetti.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, toplumsal rızanın önemine işaret ederek, "Herkesin fikrine çok saygı duyuyorum ama bu konuları konuşan, tartışan, yazan bir vekil, siyasetçi, akademisyen olarak, bu meselede söylenmemiş hangi söz kalmış? Türkiye bunu konuşuyor, toplum da konuşuyor. Fakat artık millet bizden konuşma değil, adım istiyor." diye konuştu.

Komisyonda odak kaybı yaşandığını söyleyen Yayman, "Misafirlerin konuyla ilgili açıklamalarına da saygı duyuyorum. Fakat, belki komisyonumuzun sekretaryası davetli misafirlere odak kaybı yaşanmaması için çok somut olarak 'Biz sizin terörsüz Türkiye; Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu ile ilgili fikirlerinizi almak istiyoruz.' şeklinde bir telkinde bulunabilir." ifadelerini kullandı.

Bu meselenin siyasi rekabetten uzak ve partiler üstü bir mesele olarak ele alınmasını çok önemli bulduğunu dile getiren Yayman, "Komisyonumuzun esası, bu komisyonun kurulma gerekçesi PKK'nın feshi ve silahların teslimiyle ilgili doğrulama mekanizmalarının işletilmesidir." dedi.

Yayman, tarihin dönüm noktasında bölgede ve Türkiye'de bu kadar önemli gelişmeler olurken bu tarihi fırsatın heba edilmemesi gerektiğini ve bu defa artık bu çözümün gelmesi gerektiğini söyledi.