2005-02-23 - 14:54
TBMM BAŞKANI ARINÇ: ''BEN KIZDIĞIM ZAMAN ÇOK KÖTÜ ŞEYLER SÖYLEYEBİLİRİM, ÇÜNKÜ BEN BASİT, YANİ ALELADE İNSANLARDAN BİR TANESİYİM''
TBMM Başkanı Arınç, Ankara Sanayi Odası'nın (ASO) Aylık Olağan Oda Meclisi Toplantısı'na katıldı. Konuşmasında ekonomi ve iç politikadaki gelişmelere değinen Arınç, sanayicilerin sorularını da yanıtladı.

TBMM Başkanı Bülent Arınç, kızdığı zaman çok kötü şeyler söyleyebileceğini ifade ederken, ''çünkü ben basit, yani alelade insanlardan bir tanesiyim'' dedi.

TBMM Başkanı Arınç, Ankara Sanayi Odası'nın (ASO) Aylık Olağan Oda Meclisi Toplantısı'na katıldı. Konuşmasında ekonomi ve iç politikadaki gelişmelere değinen Arınç, sanayicilerin sorularını da yanıtladı.

Ekonomideki dalgalanmanın siyasete mutlaka etkisi olacağını belirten Arınç, burada bir bileşik kaplar teorisinin işlediğini anlattı.

Böylesi durumlarda işin siyaset adamlarına düştüğünü belirten Arınç, siyaset adamlarının bu nedenden dolayı, çok sabırlı ve vizyon sahibi olmaları, ümit ve güven vermeleri gerektiğini söyledi.

İnsanları ümitsizliğe düşürecek, telaşlandıracak, dalgalandıracak, şüpheye düşürecek davranışlardan kaçınılmasının da kolay olmadığına vurgu yapan Arınç, bunun ise oldukça zor olduğunu kaydetti.

Arınç, şöyle dedi:

''TEPKİLER, İNSANDAN İNSANA DEĞİŞEBİLİR''
''Mesela bana bir gazeteci aynı şeyi 5 defa sorduğu zaman, ben sinirleniyorum. Bana 5 defa soran, belki Başbakan'a 15 defa soruyor. Yani bu insani bir yapı, tepki vermemek mümkün değil ama Şeyh Edebali'nin Osmangazi'ye vasiyetini esas kabul edip, bunu cebinde taşıyan insanların er kişinin karı olarak bunu yapmak zorunda. İşin başında olan kızmayacak, gücenmeyecek, işin başında sabırlı olacak hoşgörülü olacak, şu olacak, bu olacak.

Yani ben kızdığım zaman çok kötü şeyler söyleyebilirim. Çünkü ben basit, yani alelade insanlardan bir tanesiyim. Ama çok yükseklerde olan insanlar da, tepkilerini başka türlü ortaya koyabilirler. Küçük bir kitapçık fırlatır, ondan da bir kriz çıkabilir. Yani bu tepkiler
insandan insana değişen şeylerdir. Sonuçta meydana getireceği neticelere bütün bir toplumun nasıl acıyla katlandığını ve yıllarca bu krizlerden nasıl etkilendiğini görmeliyiz.''

HAFİF CEREYANDAN GRİP OLMAK
Bütün bunlar nedeniyle Türkiye'deki yapının güçlü olması gerektiğini vurgulayan Arınç, hem ekonomik hem toplumsal hem de siyasi ortamın, 'hafif bir cereyandan nezle olup gribe yakalanmaması' veya 'akciğerlerinin soğuk toplamayacak duruma gelmesi'' gerektiğini
söyledi.

Arınç konuşmasına örneklerle devam ederken, söz gelimi borsanın ''birisi hapşırdı veya gülümsedi'' diye düşmemesi gereğine işaret ederken, şöyle konuştu:

''Sayın Bush ile sayın Erdoğan'ın 8 dakika ayakta konuşmasında, şunu veya bunu söylemiş olması hepimizi sevindirir hale gelmişse, bunun aksine, oradan geçerken farkında olmadan başını çevirmemiş ve onu görmemişse demek ki borsa düşecektir, ekonomide dalgalanmalar
olacaktır. Böylesine gülünç, basit, iğrenç şeyleri geçmişte çok yaşadığımız için şimdi gülerek hatırlıyoruz'' diye konuştu.

Arınç, artık onun bunun bakışından, sözlerinden, davranışlarından etkilenmeyecek ciddi bir yapıya Türkiye'nin kavuşmaya ne kadar ihtiyacı olduğunu, herkesin görmesi gerektiğini vurguladı.

BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI
Konuşmasında Başkanlık sistemine ilişkin düşüncelerini de dile getiren Arınç, demokratik parlamenter sistemin Türkiye için ideal olduğunu düşündüğünü, ancak bunun dışındaki tartışmalara da saygı duyduğunu söyledi.

''Başkanlık sisteminin çok yararlı olduğunu'' söyleyen bir kişiyi de kendisinin dinleyeceğini, kendi düşünceleri çerçevesinde mutlaka bir paylaşımda bulunacağını anlatan Arınç, ''ama başkanlık sistemi diye konuşanlara (vay cumhuriyet düşmanı, rejim düşmanı) diye alel usul
düşünmeden, inanmadan, bilmeden, görmeden bir takım suçlamalar yapılmasını da, doğrusu ayıplarım'' dedi.

Türkiye'de bütün meselenin Türkiye'nin nasıl daha iyi yönetileceği konusu olduğunu belirten Arınç, bu konuda fikrini söyleyen herkesin, fikrinin dinlenmesinin demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olduğunu söyledi.

''İMAM HATİP LİSELERİ, TÜRKİYE'NİN GERÇEĞİ"
Konuşmasında eğitim sistemine de değinen Arınç, bir çocuğun 7 yaşında alınıp 15 yaşına kadar aynı eğitim sistemi içerisinde muhafaza edilmesinin, her çocuğun kabiliyetinin farklı olduğu düşünüldüğünde, neden farklı okullarda meslek elemanı, ara elemanı olarak yetiştirilmediğini anlamanın mümkün olmadığını söyledi. Arınç, ''ama bunu bir ölçüde anlayabilirsiniz, İmam Hatip liselerini karşıda bir hedefe koyar da, yalnız (o kalmasın) diye bütün meslek liselerini aynı kotanın içerisinde mütalaa ederseniz, bu çok yanlış bir şey olur. İmam Hatip Liseleri, Türkiye'nin bir gerçeğidir'' dedi.

Bu liselerin yeterli olup olmadıklarının tartışılabileceğini, isimlerinin değiştirilmesinden, müfredat programlarının değiştirilmesine kadar, her şeyin tartışılabileceğine dikkati çeken
Arınç, bunların Türkiye'de tabu olmadığını sözlerine ekledi.