2004-05-11 - 00:00
TBMM BAŞKANVEKİLİ SADIK YAKUT, IRAK'TA SAVAŞ ESİRLERİ İLE SİVİLLERE YÖNELİK İNSANLIK DIŞI İŞKENCE, TECAVÜZ VE SALDIRILARI KINADI
Sadık Yakut "İnsanlık dışı bu gelişmeleri ve sorumlularını, milli ve manevi reflekslerimle derin şiddet ve derin nefretle kınıyorum" dedi.
TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, son günlerde Irak'ta savaş esirleri ile sivillere yönelik insanlık dışı işkence, tecavüz ve saldırılar ile karşı karşıya kalmanın derin şoku içinde olduğunu belirterek, "İnsanlık dışı bu gelişmeleri ve sorumlularını, Milli ve Manevi reflekslerimle derin şiddet ve derin nefretle kınıyorum" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nu bugün açarken bir konuşma yapan Yakut, her zamankinden daha çok, barışa, sevgiye, hoşgörüye, uzlaşmaya, umuda ihtiyacımız olduğu bir süreç yaşandığını hatırlatarak şunları söyledi:

"Savaşı, terörü, hoşgörüsüzlüğü, çatışmayı, umutsuzluğu, işkenceyi, tecavüzü ve her türlü insanlık dışı davranış ve olayları yaşamanın ve tanık olmanın üzüntüsü içinde yeni bir oturumu daha açıyorum.

Başta Felluce Camisi olmak üzere en kutsal makamların başında gelen ibadethanelere yönelik "insanlık dışı saldırıların" şokunu atlatamadığımız bir süreçten geçerken....

Son günlerde ulusal , uluslararası medyada yer aldığı şekli ile savaş esirlerine, sivillere ve daha da vahim şekilde savunmasız, korunmasız çocuklara, gençlere yönelik insanlık dışı işkence, tecavüz ve saldırılar ile karşı karşıya kalmanın derin şoku içinde, insanlık dışı bu gelişmeleri ve sorumlularını,

Milli ve Manevi reflekslerimle derin şiddet ve derin nefretle kınıyorum.

Sivil, masum insanlara korkulu günler yaşatan, korkunç bir katliama yol açan, yaşatma değil, öldürme - işkence teknolojisinin gelişmesine sebep olan anti demokratik devlet uygulamasının, en vahşi ve en çirkin davranış biçimi ile karşı karşıya kalmanın derin şoku ve acımasız gerçeği ile yüzleştiğimiz bu süreçte,

Hür Dünyanın, Özgür çocuklarının, başta Irak - Orta Doğu ve Afganistan olmak üzere bir çok yere 'özgürlük getireceğiz' diyerek başlattığı işkence ve katliamlar tarihe kara mizahın en acı örneklerinden olarak geçecektir.

Cebir ve şiddete dayanan, barışçı olmayan ve hukukun tayin ettiği araçlar dışında işkence ve tecavüz gibi insanlık dışı yollara başvuran, insanlık dışı yöntemleri kullanan anti demokratik devletler, sadece kötü muameleye maruz kalan insanların, milletlerin ve devletlerin değil tüm insanlığın 'kollektif ve derin nefret reflekslerine' maruz kalarak, tarihte hak ettikleri yeri ve insanlık dersini mutlaka alacaklardır.

İnanıyor ve biliyoruz ki !...

TARİH YANILMAZ; TARİH AFFETMEZ...

Rüzgar eken elbette fırtına biçecek .. ABD ve İngiltere döktüğü kanda kendini boğacaktır. Kontrolsüz, haksız ve adaletsiz mutlak güç çürüme getirir,
Haksızlığa dayalı güçlülüğün barışı ve özgürlüğü koruyabileceği inancı sarsılır. Bu son olaylar nedeni ile sadece işkence, tecavüz ve benzeri insanlık dışı davranışlara maruz kalanlar değil, tüm insanlık derinden yaralanmış ve bugüne ve geleceğe dönük inanç ve umutları zedelenmiştir.

Kötülük kimseye..
İyilik herkese .... noktasından hareketle..

Yaratılanların en şereflisi olan insana yönelik saldırı ve tecavüzler nereden ne şekilde gelirse gelsin karşı çıkmak , karşı durmak en başta gelen insani ve vicdani borcumuz ve ödevimizdir.

Yaradılan'ı sev Yaradan'dan ötürü...
İncinsen de incitme... diyen bir Milletin, Yüce Türk Milletinin bir ferdi olarak, zorbalığa, haksızlığa, adaletsizliğe dayanan 'Mutlak ve ZORBA GÜCE, karşı çıkmanın zamanın gelip te geçtiğine inanıyor ve Tarihin daha son sözünü söylemediğinden yola çıkarak... Zalimin zulmü varsa, Mazlumun da Allah'ı vardır diyorum.
Bu duygu ve düşünceler içinde, İnsanlığın onurunu iade etmek üzere Yüce Meclisi, olumlu ve yapıcı 'milli derin nefrete' davet ediyorum.