2004-07-20 - 13:00
Mazlum-Der yöneticilerini kabulünde gazetecilerin milletvekilleri toplu konut projesiyle ilgili sorularını cevaplayan Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan ile aralarında kriz olmadığını söyledi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç, MAZLUM-DER Genel Başkanı Ayhan Bilgen ve Yönetim Kurulu üyelerini kabulünde, gazetecilerin "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın milletvekilleri için yapılması düşünülen toplu konut projesi ile ilgili sözleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Projeden vazgeçilmesi söz konusu mu?" şeklindeki sorularını yanıtladı.
Bu konuda son kez konuşacağını belirten Arınç bu yöndeki tartışmaları bitirmek istediğini belirterek "Lojmanlardan çıkan milletvekilleri niye lojmana dönsünler" dedi. Bülent Arınç şöyle konuştu:
"Başlıklara baktığımız zaman büyük bir kriz var. Ortalık kördüğüm, millet birbirini yiyor. Yok böyle bir şey. Bir kriz sözcüğü bu kadar çok tüketilir mi? Her şeyden bu kadar çok kriz beklenebilir mi? Kriz yazdığınız zaman kriz olur mu? Hiç ortada bir şey yok.
'Yani bir kriz olsa da Başbakanla Meclis Başkanı birbirine düşse. Bir kriz olsa da Ak Parti içerisinde bir çalkantı olsa. Bir kriz çıksa da herkes birbirine bir şeyler söylese' bunun gayretinde olanlar var. Fevkalade üzülüyorum. 3-4 tane arkadaş bir bana geliyor, bir Sayın Başbakan'a gidiyor.
Aynı şeyleri söylüyorum ama farklı şeyler yazılıyor. Ben 18 defa Toplu Konut diyorum o 19 defa Lojman diye başlık atıyor. Toplu Konut İdaresi konut üreten, Başbakanlığa bağlı bir kuruluş. Resmi dairelere konut üretebiliyor. Bize, hem mensuplarımıza hem de milletvekillerine konut üretebileceklerini, bunu da belirlenmiş şartlarla yapabileceklerini, milletvekilleri ve personel arzu ederse böyle bir iş için sözleşme yapılabileceğini ifade ettiler. Biz bir ön araştırma yaptık.
Lojmanlardan çıkan milletvekilleri niye kendilerine lojmana dönsünler. Daha bir sene oldu. Lojmandan çıkmak ve bunları Hazine'ye devretmek gibi soylu bir işi başaran milletvekilleri niye kendileri için lojman düşünsünler. Bunu hangi arkadaşımıza yamayabilirsiniz? Böyle bir şey yok. Milletvekilleri parasını vermek suretiyle bir daire alabilir miyim diye düşünebilir. Bunu nerede karşılayacağını da araştırabilir. Karşımıza müteahhitler, kooperatifler çıkarken bir başka imkanın araştırılması niye suç olsun, niye yanlış olsun?
Bir defa Sayın Başbakan diyor ki 'Lojman diye bir şey söz konusu değil' Yerden göğe kadar doğru söylüyor. 'Toplu Konutla Meclis arasında bir sözleşme imzalanmamış diyor' Yerden göğe kadar doğru söylüyor. Aynı şeyleri ben de söylüyorum. Milletvekillerine bir duyuru yapılmış olabilir. Bu duyuru neticesinde, milletvekillerinin taleplerine bakılır. Daha biz 10 tane aşamanın birincisindeyiz. Bir sözleşme imzalanmamış, bir protokol imzalanmamış. Lojman ortada yok. Şu güne kadar 10 bin tane konutu resmi daireler için üretmişler. Hiç kimseden bir şikayet yok. Ama işin içinde Meclis veya milletvekilleri olunca bir hassasiyet gösteriliyor. Ne yapalım, Türkiye burası. Artık bunları da doğal karşılamak gerekiyor.
Toplu Konut brüt 150 metrekare konut üretiyor. Olabilir, milletvekili bunun neti 130 metrekare, ben bu işin içinde yokum diyebilir. Nerde bu arsalar dediğimiz zaman, nerdeyse Polatlı'da Temelli'de bir yer. Orası çok uzak, ben burayı düşünmüyorum diyebilir.Tamamen şartlar kabul edildiği takdirde meydana gelebilecek bir proje için şimdiden üçüncü dünya savaşı çıkmışçasına böyle çığlıklar atılmasını, böyle başlıklar atılmasını doğrusu ben anlamakta güçlük çekiyorum.
Sayın Başbakan doğru söylüyor, Meclis Başkanı da doğruyu söylüyor. Ama ortada gerçek olmayan, başka mecralara sürüklenmek isteyen bir olay var. Onun sorumlusu da ne Sayın Başbakan ne de Meclis Başkanı. Bizim aramızda kriz çıkmaz. Biz dün tanışmış, bugün el ele vermiş insanlar değiliz. Biz 30 yılın arkadaşıyız. Kader birliği yapmış insanlarız. Siyasette yol arkadaşıyız. Böyle püfürük şeyleri bırakın. Biz ne büyük tecrübelerden geldik, ne büyük yol arkadaşlığından geliyoruz. Öyle 10 paralık şeylerle bizim aramızda kriz çıkmaz. Bunların son olmasını diliyorum.
Ak Parti'de, bizim içimizde kriz çıkmaz. Biz milletvekillerimizin ne düşündüğünü, ne konuştuğunu iyi biliyoruz. Hem de herkesten çok daha iyi biliyoruz. Çünkü onlarla aynı kaderi paylaştık, onlarla aynı sıkıntıyı çektik. Ve onlarla milletimize aynı düşüncelerle hizmet ediyoruz. Lütfen böyle suni şeylerle, krizlerle Türkiye'yi meşgul etmeyelim. Herkes ne söylediğini çok iyi biliyor."
Bu konuda son kez konuşacağını belirten Arınç bu yöndeki tartışmaları bitirmek istediğini belirterek "Lojmanlardan çıkan milletvekilleri niye lojmana dönsünler" dedi. Bülent Arınç şöyle konuştu:
"Başlıklara baktığımız zaman büyük bir kriz var. Ortalık kördüğüm, millet birbirini yiyor. Yok böyle bir şey. Bir kriz sözcüğü bu kadar çok tüketilir mi? Her şeyden bu kadar çok kriz beklenebilir mi? Kriz yazdığınız zaman kriz olur mu? Hiç ortada bir şey yok.
'Yani bir kriz olsa da Başbakanla Meclis Başkanı birbirine düşse. Bir kriz olsa da Ak Parti içerisinde bir çalkantı olsa. Bir kriz çıksa da herkes birbirine bir şeyler söylese' bunun gayretinde olanlar var. Fevkalade üzülüyorum. 3-4 tane arkadaş bir bana geliyor, bir Sayın Başbakan'a gidiyor.
Aynı şeyleri söylüyorum ama farklı şeyler yazılıyor. Ben 18 defa Toplu Konut diyorum o 19 defa Lojman diye başlık atıyor. Toplu Konut İdaresi konut üreten, Başbakanlığa bağlı bir kuruluş. Resmi dairelere konut üretebiliyor. Bize, hem mensuplarımıza hem de milletvekillerine konut üretebileceklerini, bunu da belirlenmiş şartlarla yapabileceklerini, milletvekilleri ve personel arzu ederse böyle bir iş için sözleşme yapılabileceğini ifade ettiler. Biz bir ön araştırma yaptık.
Lojmanlardan çıkan milletvekilleri niye kendilerine lojmana dönsünler. Daha bir sene oldu. Lojmandan çıkmak ve bunları Hazine'ye devretmek gibi soylu bir işi başaran milletvekilleri niye kendileri için lojman düşünsünler. Bunu hangi arkadaşımıza yamayabilirsiniz? Böyle bir şey yok. Milletvekilleri parasını vermek suretiyle bir daire alabilir miyim diye düşünebilir. Bunu nerede karşılayacağını da araştırabilir. Karşımıza müteahhitler, kooperatifler çıkarken bir başka imkanın araştırılması niye suç olsun, niye yanlış olsun?
Bir defa Sayın Başbakan diyor ki 'Lojman diye bir şey söz konusu değil' Yerden göğe kadar doğru söylüyor. 'Toplu Konutla Meclis arasında bir sözleşme imzalanmamış diyor' Yerden göğe kadar doğru söylüyor. Aynı şeyleri ben de söylüyorum. Milletvekillerine bir duyuru yapılmış olabilir. Bu duyuru neticesinde, milletvekillerinin taleplerine bakılır. Daha biz 10 tane aşamanın birincisindeyiz. Bir sözleşme imzalanmamış, bir protokol imzalanmamış. Lojman ortada yok. Şu güne kadar 10 bin tane konutu resmi daireler için üretmişler. Hiç kimseden bir şikayet yok. Ama işin içinde Meclis veya milletvekilleri olunca bir hassasiyet gösteriliyor. Ne yapalım, Türkiye burası. Artık bunları da doğal karşılamak gerekiyor.
Toplu Konut brüt 150 metrekare konut üretiyor. Olabilir, milletvekili bunun neti 130 metrekare, ben bu işin içinde yokum diyebilir. Nerde bu arsalar dediğimiz zaman, nerdeyse Polatlı'da Temelli'de bir yer. Orası çok uzak, ben burayı düşünmüyorum diyebilir.Tamamen şartlar kabul edildiği takdirde meydana gelebilecek bir proje için şimdiden üçüncü dünya savaşı çıkmışçasına böyle çığlıklar atılmasını, böyle başlıklar atılmasını doğrusu ben anlamakta güçlük çekiyorum.
Sayın Başbakan doğru söylüyor, Meclis Başkanı da doğruyu söylüyor. Ama ortada gerçek olmayan, başka mecralara sürüklenmek isteyen bir olay var. Onun sorumlusu da ne Sayın Başbakan ne de Meclis Başkanı. Bizim aramızda kriz çıkmaz. Biz dün tanışmış, bugün el ele vermiş insanlar değiliz. Biz 30 yılın arkadaşıyız. Kader birliği yapmış insanlarız. Siyasette yol arkadaşıyız. Böyle püfürük şeyleri bırakın. Biz ne büyük tecrübelerden geldik, ne büyük yol arkadaşlığından geliyoruz. Öyle 10 paralık şeylerle bizim aramızda kriz çıkmaz. Bunların son olmasını diliyorum.
Ak Parti'de, bizim içimizde kriz çıkmaz. Biz milletvekillerimizin ne düşündüğünü, ne konuştuğunu iyi biliyoruz. Hem de herkesten çok daha iyi biliyoruz. Çünkü onlarla aynı kaderi paylaştık, onlarla aynı sıkıntıyı çektik. Ve onlarla milletimize aynı düşüncelerle hizmet ediyoruz. Lütfen böyle suni şeylerle, krizlerle Türkiye'yi meşgul etmeyelim. Herkes ne söylediğini çok iyi biliyor."
