2005-04-25 - 15:12
TBMM'de gazetecilerle sohbet eden Gündüz, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in yaptığı açıklamaları değerlendirdi.
AK Parti Grup Başkanvekili İrfan Gündüz, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in açıklamalarında hukuk ile çelişen yönler olduğunu belirterek, ''Kişiyi, başını ister açmaya ya da kapamaya zorlayın, ikisi de zorlamadır. Bu devletin işi değil, kişisel zevk ve tercihe terk edilmelidir'' dedi.
TBMM'de gazetecilerle sohbet eden Gündüz, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in yaptığı açıklamaları değerlendirdi. Bumin'in açıklamalarını televizyondan izlediğini belirten Gündüz, ''Sayın Bumin gibi hukukçu kimliği ile tanıdığımız Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın,
önüne konulan metni okumadan hazırlıksız şekilde yakalandığı kanaatini taşıyorum'' diye konuştu.
Gündüz, konunun (türban) temel insan hak ve özgürlükleri kapsamında ele alınması gerektiğini, Bumin'in açıklamalarında hukukla çelişen yönler bulunduğunu savundu. ''Kişiyi, başını ister açmaya ister kapamaya zorlayın, ikisi de zorlamadır'' diyen Gündüz, bunun devletin işi olmadığını, kişisel zevk ve tercihe terk edilmesi gerektiğini söyledi.
1988 yılında Turgut Özal tarafından çıkarılan YÖK Yasası'nın ek 16. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, gerekçelerinin yayınlandığını anlatan Gündüz, şunları kaydetti:
''Ancak ek 17. madde yürürlükte...Bu madde, yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak şartıyla üniversitelerde her türlü kılık kıyafetin serbest olduğunu içeriyor. Eğer bu hüküm yürürlükteyse aslında Anayasa Mahkemesi kendisini kanun koyucu yerine koyarak yeni bir hüküm ihdas etme hakkına sahip değil. Anayasa Mahkemesi'nin iptal gerekçesi, iptal edilen maddeyle ilgili kanun koyucuya yol gösterme anlamında önemlidir.
Meseleyi AK Parti olarak temel hak ve özgürlükler ölçüsünde değerlendiriyoruz. Bu özgürlüklerin sınırlandırılmayı da Anayasa Mahkemesi veya yargı organlarının gerekçeleri ile yapmak mümkün değildir. Çünkü uluslararası sözleşmeler, buna engeldir.''
Gündüz, ''Bumin'in konuya hazırlıksız yakalandığı'' şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, ''Herhalde kendisine hazırlanan metni okumadan geldi diye düşünüyorum. Eğer okumuş olsaydı, bunu kamuoyu önünde okumazdı'' görüşünü ileri sürdü. Gündüz, ''hukuki yanlışlıklar olduğu için mi böyle söylüyorsunuz?'' sorusuna, ''evet'' karşılığını verdi.
Anayasa Mahkemesi'nin kendisini kanun koyucu yerine koyarak yeni bir hüküm ihdas edemeyeceğini, uluslararası sözleşmeler, Anayasa'nın başlangıç ve ilgili maddelerinin kişi hak ve özgürlükleri korumaya yönelik hükümler ihtiva ettiğini belirten Gündüz, ''Bumin'in konuşmasında hukuki açıklar olduğunu mu söylüyorsunuz?'' sorusuna ''Evet. Herhalde uzmanlar tarafından hazırlanan metin önüne konulmuştur'' değerlendirmesinde bulundu.
Türban konusunun neden gündeme geldiğinin sorulmasına karşılık Gündüz, Bumin'in konuşmasında ''konunun 4 yıldan beri gündemde tutulduğunu'' söylediğini, bu sözlere son günlerde başörtülü öğrencilerin yüksek mahkemeye yaptığı başvuruların neden olmuş olabileceğini kaydetti.
Gündüz, bir soru üzerine, Anayasa'nın, temel hak ve özgürlükleri kısıtlamaya dönük düzenlemeler de içerdiğini, bunun için kamu düzenini sarsan eylemler zarureti olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
''Her birimizin ailesinde başı açık da kapalı da var. Bu ailelerde hiçbir sorun yok. Aynı şekilde üniversitelerde başı kapalı ve açık kızlar arasında da sorun yok. Eğer bu konuda bir kavga, baskı ve dayatma olsa, böyle bir düzenlemeye gerekçe gösterilebilir. Aslında, toplumda yaşanan bu hoşgörünün yargı kurumlarına da yansımasını temenni ederim. Bunun sadece YÖK'ü ilgilendiren bir mesele olduğu kanaatini taşımıyorum. YÖK'ün de Anayasamızın da hukukumuzun ve yargımızın da Türkiye'nin AB'ye giden bir trendde uluslararası standartları yakalaması gerekir. Evrensel standartta anayasanız, hukukunuz, yargı müesseseniz oluşmalı. Özellikle yargıda, hukukta, Anayasa'da, her türlü temel ve hak ve özgürlüklerde dünya standartlarını yakalamak zorundayız. ''
Gündüz, türban konusunda yasal bir düzenleme yapma düşünceleri olup olmadığı sorusuna karşılık, ''Konuyla ilgili olarak tabanda olan mutabakatı tavana taşıma konusunda gayretimiz olur diye değerlendiriyorum'' dedi.
''KIYAFETLE İLGİLİ HİÇBİR KANUN YOK''
Bumin'in ''türban konusunda yapılacak düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olacağı'' sözlerinin hatırlatılması üzerine Gündüz, hukukun en önemli dayanağının toplumdaki talepler olduğunu, tepeden aşağıya doğru yönlendirici bir yasama yerine, tabanın talepleri doğrultusunda kararlar oluşmasının daha çağdaş olacağını, buna göre çözümün bulunması gerektiğine olan inancını dile getirdi. Gündüz bir soru üzerine, bu konuda somut bir girişimleri ve önerilerinin olmadığını söyledi.
Gündüz, şapka takılması ve bazı kisvelerin giyilemeyeceği dışında kıyafetle ilgili hiçbir kanun olmadığını belirterek, özellikle kadın giyimi konusunda da herhangi bir düzenleme olmadığını kaydetti. Üniversitelerin türban konusundaki tavırlarına neyi dayanak aldığının sorulması üzerine Gündüz, ''Anayasa Mahkemesi,(ek 16. maddeyi iptal ederken ki gerekçeleri 17. maddede de vardır) diye söylüyor. O zaman ek 17. maddeyi de iptal ederlerdi. Niye yürürlükte bıraktılar?'' diye sordu.
''İKİ ANAYASA ARASINDAKİ FARK...''
1924 Anayasası'nda ''hakimiyet bila kayıtsız şartsız milletindir, millet bu hakimiyet hakkını seçtiği temsilcilerinden oluşan TBMM eliyle icra eder'' derken, 1982 Anayasası'nda ise ''egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Millet, bu egemenlik hakkını yetkili organları eliyle kullanır'' denildiğini belirten Gündüz, ''İki anayasa arasındaki farkları değerlendirirseniz, mesele bütün çarpıklığıyla ortaya çıkar'' dedi.
Gündüz, Türkiye'nin hala kılık kıyafetle uğraştığını belirterek, şu görüşleri savundu:
''Siz bırakın gazeteci kimliğinizi...Kendi şahsınızla ilgili size 'şu renk saç yasak, bu elbise yasak' deseler, bununla, 'şunu örtmek yasak' demenin ne farkı var? İran'a kızıyoruz. İran herkese zorla kapattırıyor, biz de zorla açtırıyoruz. Bırakın bunları, bu giyim kuşam işi ferdi iştir ve aynı zamanda temel hak ve özgürlüklerin temel gereğidir. Özgürlüklerin sadece gerekçelere sığınarak yasaklanması yanlışından Türkiye'nin kurtulması gerekir. Toplumsal olmayan bir problem, böylece çözülmüş olur. Simgeler yasak deniyor, ama herkes parti rozetiyle giriyor Genel Kurul'a. Başka dine mensup birisi haç takıp gelse ne yapacaksınız? Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sorun yok. Başbakanımız, başörtülü eşiyle Beyaz Saray'a, Kremlin'e, Versailles Sarayı'na gidiyor. Hiçbir yerde sorun olmuyor, Türkiye'de sorun oluyorsa, yanlışlık bizde mi dünyada mı onu değerlendirmek lazım.''
Gündüz, gerçek anlamda laikliğin ''ne devletin dine ne de dinin devlet işlerine karışması'' olduğunu belirterek, şimdi ise devletin dine müdahale etmesi gibi bir görüntünün oluştuğunu söyledi. Gündüz, ''Müslüman olmadan da başörtüsü vardı. Bizim geleneğimizdir'' dedi.
''AİHM'İN GEREKÇELERİNİ GÖRELİM''
Gündüz, ''Abdulah Öcalan'ın yeniden yargılanması'' konusunda tavırlarının ne olacağı sorusuna, ''Henüz AİHM'den karar çıkmadı. Gerekçelerini gördükten sonra hareket ederiz. Aksi, dereyi görmeden paçayı sıvamak olur. Gerekçe çıksın, görelim, sonra...'' dedi.
Bir gazetecinin ''vatandaş olarak böyle bir durumu içinize sindirir misiniz, endişe duyar mısınız?'' sorusuna Gündüz, ''Hiç endişe etmem. Öcalan yeniden yargılansa da aynı sonuç çıkar. Türkiye, yıllardır bunun acısını yüreğinde hissediyor'' karşılığını verdi.
Gündüz, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in seçim barajının yüzde 7'ye çekilmesi görüşüne katılıp katılmadığı sorusuna karşılık, ''Zamanı geldiğinde oturup değerlendiririz. Benim tek başıma fikir ileri sürmem doğru değil'' diye konuştu.
TBMM'de gazetecilerle sohbet eden Gündüz, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in yaptığı açıklamaları değerlendirdi. Bumin'in açıklamalarını televizyondan izlediğini belirten Gündüz, ''Sayın Bumin gibi hukukçu kimliği ile tanıdığımız Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın,
önüne konulan metni okumadan hazırlıksız şekilde yakalandığı kanaatini taşıyorum'' diye konuştu.
Gündüz, konunun (türban) temel insan hak ve özgürlükleri kapsamında ele alınması gerektiğini, Bumin'in açıklamalarında hukukla çelişen yönler bulunduğunu savundu. ''Kişiyi, başını ister açmaya ister kapamaya zorlayın, ikisi de zorlamadır'' diyen Gündüz, bunun devletin işi olmadığını, kişisel zevk ve tercihe terk edilmesi gerektiğini söyledi.
1988 yılında Turgut Özal tarafından çıkarılan YÖK Yasası'nın ek 16. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, gerekçelerinin yayınlandığını anlatan Gündüz, şunları kaydetti:
''Ancak ek 17. madde yürürlükte...Bu madde, yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak şartıyla üniversitelerde her türlü kılık kıyafetin serbest olduğunu içeriyor. Eğer bu hüküm yürürlükteyse aslında Anayasa Mahkemesi kendisini kanun koyucu yerine koyarak yeni bir hüküm ihdas etme hakkına sahip değil. Anayasa Mahkemesi'nin iptal gerekçesi, iptal edilen maddeyle ilgili kanun koyucuya yol gösterme anlamında önemlidir.
Meseleyi AK Parti olarak temel hak ve özgürlükler ölçüsünde değerlendiriyoruz. Bu özgürlüklerin sınırlandırılmayı da Anayasa Mahkemesi veya yargı organlarının gerekçeleri ile yapmak mümkün değildir. Çünkü uluslararası sözleşmeler, buna engeldir.''
Gündüz, ''Bumin'in konuya hazırlıksız yakalandığı'' şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, ''Herhalde kendisine hazırlanan metni okumadan geldi diye düşünüyorum. Eğer okumuş olsaydı, bunu kamuoyu önünde okumazdı'' görüşünü ileri sürdü. Gündüz, ''hukuki yanlışlıklar olduğu için mi böyle söylüyorsunuz?'' sorusuna, ''evet'' karşılığını verdi.
Anayasa Mahkemesi'nin kendisini kanun koyucu yerine koyarak yeni bir hüküm ihdas edemeyeceğini, uluslararası sözleşmeler, Anayasa'nın başlangıç ve ilgili maddelerinin kişi hak ve özgürlükleri korumaya yönelik hükümler ihtiva ettiğini belirten Gündüz, ''Bumin'in konuşmasında hukuki açıklar olduğunu mu söylüyorsunuz?'' sorusuna ''Evet. Herhalde uzmanlar tarafından hazırlanan metin önüne konulmuştur'' değerlendirmesinde bulundu.
Türban konusunun neden gündeme geldiğinin sorulmasına karşılık Gündüz, Bumin'in konuşmasında ''konunun 4 yıldan beri gündemde tutulduğunu'' söylediğini, bu sözlere son günlerde başörtülü öğrencilerin yüksek mahkemeye yaptığı başvuruların neden olmuş olabileceğini kaydetti.
Gündüz, bir soru üzerine, Anayasa'nın, temel hak ve özgürlükleri kısıtlamaya dönük düzenlemeler de içerdiğini, bunun için kamu düzenini sarsan eylemler zarureti olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
''Her birimizin ailesinde başı açık da kapalı da var. Bu ailelerde hiçbir sorun yok. Aynı şekilde üniversitelerde başı kapalı ve açık kızlar arasında da sorun yok. Eğer bu konuda bir kavga, baskı ve dayatma olsa, böyle bir düzenlemeye gerekçe gösterilebilir. Aslında, toplumda yaşanan bu hoşgörünün yargı kurumlarına da yansımasını temenni ederim. Bunun sadece YÖK'ü ilgilendiren bir mesele olduğu kanaatini taşımıyorum. YÖK'ün de Anayasamızın da hukukumuzun ve yargımızın da Türkiye'nin AB'ye giden bir trendde uluslararası standartları yakalaması gerekir. Evrensel standartta anayasanız, hukukunuz, yargı müesseseniz oluşmalı. Özellikle yargıda, hukukta, Anayasa'da, her türlü temel ve hak ve özgürlüklerde dünya standartlarını yakalamak zorundayız. ''
Gündüz, türban konusunda yasal bir düzenleme yapma düşünceleri olup olmadığı sorusuna karşılık, ''Konuyla ilgili olarak tabanda olan mutabakatı tavana taşıma konusunda gayretimiz olur diye değerlendiriyorum'' dedi.
''KIYAFETLE İLGİLİ HİÇBİR KANUN YOK''
Bumin'in ''türban konusunda yapılacak düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olacağı'' sözlerinin hatırlatılması üzerine Gündüz, hukukun en önemli dayanağının toplumdaki talepler olduğunu, tepeden aşağıya doğru yönlendirici bir yasama yerine, tabanın talepleri doğrultusunda kararlar oluşmasının daha çağdaş olacağını, buna göre çözümün bulunması gerektiğine olan inancını dile getirdi. Gündüz bir soru üzerine, bu konuda somut bir girişimleri ve önerilerinin olmadığını söyledi.
Gündüz, şapka takılması ve bazı kisvelerin giyilemeyeceği dışında kıyafetle ilgili hiçbir kanun olmadığını belirterek, özellikle kadın giyimi konusunda da herhangi bir düzenleme olmadığını kaydetti. Üniversitelerin türban konusundaki tavırlarına neyi dayanak aldığının sorulması üzerine Gündüz, ''Anayasa Mahkemesi,(ek 16. maddeyi iptal ederken ki gerekçeleri 17. maddede de vardır) diye söylüyor. O zaman ek 17. maddeyi de iptal ederlerdi. Niye yürürlükte bıraktılar?'' diye sordu.
''İKİ ANAYASA ARASINDAKİ FARK...''
1924 Anayasası'nda ''hakimiyet bila kayıtsız şartsız milletindir, millet bu hakimiyet hakkını seçtiği temsilcilerinden oluşan TBMM eliyle icra eder'' derken, 1982 Anayasası'nda ise ''egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Millet, bu egemenlik hakkını yetkili organları eliyle kullanır'' denildiğini belirten Gündüz, ''İki anayasa arasındaki farkları değerlendirirseniz, mesele bütün çarpıklığıyla ortaya çıkar'' dedi.
Gündüz, Türkiye'nin hala kılık kıyafetle uğraştığını belirterek, şu görüşleri savundu:
''Siz bırakın gazeteci kimliğinizi...Kendi şahsınızla ilgili size 'şu renk saç yasak, bu elbise yasak' deseler, bununla, 'şunu örtmek yasak' demenin ne farkı var? İran'a kızıyoruz. İran herkese zorla kapattırıyor, biz de zorla açtırıyoruz. Bırakın bunları, bu giyim kuşam işi ferdi iştir ve aynı zamanda temel hak ve özgürlüklerin temel gereğidir. Özgürlüklerin sadece gerekçelere sığınarak yasaklanması yanlışından Türkiye'nin kurtulması gerekir. Toplumsal olmayan bir problem, böylece çözülmüş olur. Simgeler yasak deniyor, ama herkes parti rozetiyle giriyor Genel Kurul'a. Başka dine mensup birisi haç takıp gelse ne yapacaksınız? Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sorun yok. Başbakanımız, başörtülü eşiyle Beyaz Saray'a, Kremlin'e, Versailles Sarayı'na gidiyor. Hiçbir yerde sorun olmuyor, Türkiye'de sorun oluyorsa, yanlışlık bizde mi dünyada mı onu değerlendirmek lazım.''
Gündüz, gerçek anlamda laikliğin ''ne devletin dine ne de dinin devlet işlerine karışması'' olduğunu belirterek, şimdi ise devletin dine müdahale etmesi gibi bir görüntünün oluştuğunu söyledi. Gündüz, ''Müslüman olmadan da başörtüsü vardı. Bizim geleneğimizdir'' dedi.
''AİHM'İN GEREKÇELERİNİ GÖRELİM''
Gündüz, ''Abdulah Öcalan'ın yeniden yargılanması'' konusunda tavırlarının ne olacağı sorusuna, ''Henüz AİHM'den karar çıkmadı. Gerekçelerini gördükten sonra hareket ederiz. Aksi, dereyi görmeden paçayı sıvamak olur. Gerekçe çıksın, görelim, sonra...'' dedi.
Bir gazetecinin ''vatandaş olarak böyle bir durumu içinize sindirir misiniz, endişe duyar mısınız?'' sorusuna Gündüz, ''Hiç endişe etmem. Öcalan yeniden yargılansa da aynı sonuç çıkar. Türkiye, yıllardır bunun acısını yüreğinde hissediyor'' karşılığını verdi.
Gündüz, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in seçim barajının yüzde 7'ye çekilmesi görüşüne katılıp katılmadığı sorusuna karşılık, ''Zamanı geldiğinde oturup değerlendiririz. Benim tek başıma fikir ileri sürmem doğru değil'' diye konuştu.
