2006-03-09 - 21:00
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Hakkari, Şemdinli ve Yüksekova'da meydana gelen olaylarla ilgili olarak kurulan TBMM Araştırma Komisyonu Başkanı Musa Sıvacıoğlu'nun, Mehmet Ali Altındağ'ın ifadelerini Van Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermesinde bir haksızlık, hukuka aykırılık bulunmadığını söyledi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Hakkari, Şemdinli ve Yüksekova'da meydana gelen olaylarla ilgili olarak kurulan TBMM Araştırma Komisyonu Başkanı Musa Sıvacıoğlu'nun, Mehmet Ali Altındağ'ın ifadelerini Van Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermesinde bir haksızlık, hukuka aykırılık bulunmadığını söyledi.
Arınç, ''İsteyen bir sivil toplum kuruluşu, medya organı değildir. İsteyen, her istediği bilgiyi her yerden almaya yetkisi olan cumhuriyet savcılığıdır'' dedi.
TBMM Başkanı Arınç, Hırvatistan'a gerçekleştirdiği resmi ziyareti tamamlayarak yurda döndü. Arınç Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında,ziyaretine ilişkin yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin gündemi ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Arınç, bir gazetecinin, ''Şemdinli'deki olayları araştırmak üzere kurulan Meclis Araştırma Komisyonu'na ifade veren Mehmet Ali Altındağ'ın ifadesinin Komisyon Başkanı tarafından Van Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermesiyle'' ilgili soruyu yanıtlarken, Anayasanın 98. maddesinin TBMM'nin bilgi edinme ve denetim mekanizmasının işleyişini düzenlediğini belirtti.
Bunlardan birinin de Meclis araştırması olduğunu ifade eden Arınç,bunun Türkiye'de ilk defa yapılan bir şey de olmadığını kaydetti.
Şemdinli olaylarının ardından öncelikle TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun bu konu üzerinde çalışma başlattığını anımsatan Arınç, daha sonra mecliste grubu bulunan 3 siyasi partinin konuyla ilgili verdikleri önergeler doğrultusunda bir araştırma komisyonunun kurulduğunu anlattı. Arınç, şöyle konuştu:
''Dolayısıyla, Meclis'te grubu bulunan 3 siyasi partinin bu konuda tam bir mutabakat içinde olduğunu söyleyebilirim. Bu komisyonun kurulması Meclisimizin kararıdır. Bu karar oy birliğiyle alınmıştır ve böyle bir komisyonun kurulmasında fayda görülmüştür. Dolayısıyla böylebir komisyonun kurulup kurulmaması yönündeki tartışmaların çok yersiz
olduğunu söylemek istiyorum.
Ancak, Meclis araştırmasının Anayasamızın 138. maddesi gereğince yargıya intikal etmiş olan bir konu hakkında kurulup kurulmayacağı da tartışılmıştır. Biz aslında Meclis Başkanlığı olarak, Kanunlar Karalar Dairesi olarak ön incelememizi yapıyoruz. Ancak Anayasa'nın 138.
maddesinde kapsam içine alınan konu, Meclis Araştırma Komisyonu'nun kurulmasına engel değildir.''
Arınç, 138. maddeye girer mi, girmez mi tartışmalarının zamanında yapıldığını ve 1970-1980'li yıllarda Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararlarda meclis araştırma komisyonunun kurulmasına bir engel olmadığına karar verildiğini belirterek, Anayasa'nın 98. maddesinde de
meclis araştırmasının belli bir konuda bilgi edinmek için yapılan incelemeden ibaret olduğu şeklinde tarif edildiğini belirtti. Arınç, ''Maalesef yanlış bir anlama Meclis içinde ve dışında, özellikle medyada spekülasyon ve yanlış anlaşılmaların devam etmesine neden oluyor. Meclis araştırması ve meclis soruşturması birbirinden farklıdır. Kurduğumuz soruşturma komisyonu değildir, komisyonun vazifesi belli bir konuda meclisimizi bilgilendirmektir'' diye konuştu.
-''HUKUKA AYKIRILIK YOK''-
Komisyon'un Mehmet Ali Altındağ'ı dinlediğini anımsatan Arınç, şöyle devam etti:
''Meclis Araştırma Komisyonu bir insanı zorla getirtemez, yeminli olarak ifadesini de alamaz. Komisyonun yaptığı şey sadece o konuda bilgisini tespit etmektir. 'Bir konu hakkında ne biliyorsunuz?' diye sorulmuştur. Tahmin ediyorum ki o da bildiklerini söylemiştir.
Komisyonun yönetimi başkana aittir, kararlar çoğunlukla alınır. Bir yer, bu bilgi verme tutanağını istemiş. Neresidir bu yer? Bir Cumhuriyet Savcılığıdır. Komisyon Başkanı, kendi ifadesine göre, talep geldikten 2 gün sonra ifade tutanağını isteyen cumhuriyet savcılığına göndermiştir.
Soruyorsunuz, 'gönderebilir mi, gönderemez mi' El hak gönderebilir. Komisyon Başkanı'nın yaptığı işlemde bir haksızlık,hukuka aykırılık yoktur. İsteyen bir sivil toplum kuruluşu, medya organı değildir. İsteyen, her istediği bilgiyi her yerden almaya yetkisi olan cumhuriyet savcılığıdır. 'Niçin istedin, bunu istedin de niye öbürlerini istemedin?' diye sormak hem doğru değil hem de konuyla ilgisi olan bir şey değil.
Dolayısıyla arkadaşımıza cumhuriyet savcılığından böyle bir talep geldiğinde, bunun karşılığında kendisine verilmiş olan ifade tutanağını göndermiş olmasında iç tüzüğümüze bir aykırılık görmüyorum.
Bu konuda, 'komisyon toplanmalı ve çoğunluğa göre karar almalıydı' diyenler de bence isabetli bir yorum yapmıyorlar. Her konuda komisyon karar almaz. Günlük, rutin işlerde başkan kendi yetkisini kullanabilir. Bir ifadenin bir yerden istenmiş olması, onun da istenilen yere gönderilmiş olması, komisyonun toplanarak çoğunlukla karar almasını gerektirmez kanaatindeyim. Geçmiş uygulamalara bakarak bunu söylüyorum. Bolu Cumhuriyet Savcılığı da Mersin Cumhuriyet Savcılığı da bir şey isteyebilirdi. Nereden bu talep geldi, hangi savcı bu talepte bulundu, her halde biz niyet okuyucusu değiliz. Resmi bir kurumdan, amme adına yetki kullanan bir kurumdan bir talep gelirse, bunu vilayet de yerine getirir, araştırma komisyonu da meclisimize sorulsa sekreterliğimiz de yerine getirebilirdi.''
Arınç, ''İsteyen bir sivil toplum kuruluşu, medya organı değildir. İsteyen, her istediği bilgiyi her yerden almaya yetkisi olan cumhuriyet savcılığıdır'' dedi.
TBMM Başkanı Arınç, Hırvatistan'a gerçekleştirdiği resmi ziyareti tamamlayarak yurda döndü. Arınç Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında,ziyaretine ilişkin yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin gündemi ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Arınç, bir gazetecinin, ''Şemdinli'deki olayları araştırmak üzere kurulan Meclis Araştırma Komisyonu'na ifade veren Mehmet Ali Altındağ'ın ifadesinin Komisyon Başkanı tarafından Van Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermesiyle'' ilgili soruyu yanıtlarken, Anayasanın 98. maddesinin TBMM'nin bilgi edinme ve denetim mekanizmasının işleyişini düzenlediğini belirtti.
Bunlardan birinin de Meclis araştırması olduğunu ifade eden Arınç,bunun Türkiye'de ilk defa yapılan bir şey de olmadığını kaydetti.
Şemdinli olaylarının ardından öncelikle TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun bu konu üzerinde çalışma başlattığını anımsatan Arınç, daha sonra mecliste grubu bulunan 3 siyasi partinin konuyla ilgili verdikleri önergeler doğrultusunda bir araştırma komisyonunun kurulduğunu anlattı. Arınç, şöyle konuştu:
''Dolayısıyla, Meclis'te grubu bulunan 3 siyasi partinin bu konuda tam bir mutabakat içinde olduğunu söyleyebilirim. Bu komisyonun kurulması Meclisimizin kararıdır. Bu karar oy birliğiyle alınmıştır ve böyle bir komisyonun kurulmasında fayda görülmüştür. Dolayısıyla böylebir komisyonun kurulup kurulmaması yönündeki tartışmaların çok yersiz
olduğunu söylemek istiyorum.
Ancak, Meclis araştırmasının Anayasamızın 138. maddesi gereğince yargıya intikal etmiş olan bir konu hakkında kurulup kurulmayacağı da tartışılmıştır. Biz aslında Meclis Başkanlığı olarak, Kanunlar Karalar Dairesi olarak ön incelememizi yapıyoruz. Ancak Anayasa'nın 138.
maddesinde kapsam içine alınan konu, Meclis Araştırma Komisyonu'nun kurulmasına engel değildir.''
Arınç, 138. maddeye girer mi, girmez mi tartışmalarının zamanında yapıldığını ve 1970-1980'li yıllarda Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararlarda meclis araştırma komisyonunun kurulmasına bir engel olmadığına karar verildiğini belirterek, Anayasa'nın 98. maddesinde de
meclis araştırmasının belli bir konuda bilgi edinmek için yapılan incelemeden ibaret olduğu şeklinde tarif edildiğini belirtti. Arınç, ''Maalesef yanlış bir anlama Meclis içinde ve dışında, özellikle medyada spekülasyon ve yanlış anlaşılmaların devam etmesine neden oluyor. Meclis araştırması ve meclis soruşturması birbirinden farklıdır. Kurduğumuz soruşturma komisyonu değildir, komisyonun vazifesi belli bir konuda meclisimizi bilgilendirmektir'' diye konuştu.
-''HUKUKA AYKIRILIK YOK''-
Komisyon'un Mehmet Ali Altındağ'ı dinlediğini anımsatan Arınç, şöyle devam etti:
''Meclis Araştırma Komisyonu bir insanı zorla getirtemez, yeminli olarak ifadesini de alamaz. Komisyonun yaptığı şey sadece o konuda bilgisini tespit etmektir. 'Bir konu hakkında ne biliyorsunuz?' diye sorulmuştur. Tahmin ediyorum ki o da bildiklerini söylemiştir.
Komisyonun yönetimi başkana aittir, kararlar çoğunlukla alınır. Bir yer, bu bilgi verme tutanağını istemiş. Neresidir bu yer? Bir Cumhuriyet Savcılığıdır. Komisyon Başkanı, kendi ifadesine göre, talep geldikten 2 gün sonra ifade tutanağını isteyen cumhuriyet savcılığına göndermiştir.
Soruyorsunuz, 'gönderebilir mi, gönderemez mi' El hak gönderebilir. Komisyon Başkanı'nın yaptığı işlemde bir haksızlık,hukuka aykırılık yoktur. İsteyen bir sivil toplum kuruluşu, medya organı değildir. İsteyen, her istediği bilgiyi her yerden almaya yetkisi olan cumhuriyet savcılığıdır. 'Niçin istedin, bunu istedin de niye öbürlerini istemedin?' diye sormak hem doğru değil hem de konuyla ilgisi olan bir şey değil.
Dolayısıyla arkadaşımıza cumhuriyet savcılığından böyle bir talep geldiğinde, bunun karşılığında kendisine verilmiş olan ifade tutanağını göndermiş olmasında iç tüzüğümüze bir aykırılık görmüyorum.
Bu konuda, 'komisyon toplanmalı ve çoğunluğa göre karar almalıydı' diyenler de bence isabetli bir yorum yapmıyorlar. Her konuda komisyon karar almaz. Günlük, rutin işlerde başkan kendi yetkisini kullanabilir. Bir ifadenin bir yerden istenmiş olması, onun da istenilen yere gönderilmiş olması, komisyonun toplanarak çoğunlukla karar almasını gerektirmez kanaatindeyim. Geçmiş uygulamalara bakarak bunu söylüyorum. Bolu Cumhuriyet Savcılığı da Mersin Cumhuriyet Savcılığı da bir şey isteyebilirdi. Nereden bu talep geldi, hangi savcı bu talepte bulundu, her halde biz niyet okuyucusu değiliz. Resmi bir kurumdan, amme adına yetki kullanan bir kurumdan bir talep gelirse, bunu vilayet de yerine getirir, araştırma komisyonu da meclisimize sorulsa sekreterliğimiz de yerine getirebilirdi.''
