2004-02-17 - 00:00
?2004 TÜRKİYE İSRAFI ÖNLEME VE VERİMLİLİK YILI? TOPLANTISINDA YAPTIKLARI KONUŞMA

Türkiye İsrafı Önleme Vakfı bu yıl oldukça anlamlı bir çalışma başlatıyor. Vakıf Başkanı DiyarbakırMilletvekilimiz Sayın Aziz Akgül konuyu bana açtığında, doğrusu heyecanla projeyi destekledim ve bu nedenle de buradayım.

İsraf, hangi açıdan değerlendirirseniz değerlendirin, sonucunda bir an önce önlenmesi gereken, ortadan kaldırılması gereken bir konudur.

Şimdi Sayın Akgül?ün projelerini incelediğimde, hepimizin israfta bulunduğunu, bunu önlemek için de hepimize görevler düştüğünü gördüm. Hatta vakfın hazırladığı takvimde de buna dikkat çekilmiş. Elektriği, suyu, ekmeği, diğer yiyecekleri israf etmememiz gerektiğine vurgular yapılmış.

Eminim ki buradaki konuşmacılar, değerli yöneticiler bu hususa daha çok dikkat çekecektir. Ancak benim kısaca değinmek istediğim husus şudur:

Bana göre en büyük israf devlet kurumlarında yapılmaktadır. Bunu ?kamusal israf? olarak tanımlıyorum. Rakamlarla da bu konuyu açmak istiyorum. Türkiye?deki plansız ve hesapsız yönetimlerin sonucunda ödediğimiz bir bedel vardır: Buna ?iç borç faizi? deniyor.
Sadece 2003 yılında, 52,6 katrilyon iç borç faizi ödedik. Bu rakam önceki yıllarda daha korkunç boyuttaydı. Aslında bir anlamda yıllardır süren kronik kötü devlet yönetiminin bir israfıdır bu. Eğer bu parayı faize değil de, yatırıma aktarsaydık bakınız ne olurdu:
· Bu parayla her biri 60 milyar lira değerinde 875 bin konut yapılarak konut sorununa büyük ölçüde çözüm bulunurdu.
· Her biri 300 yataklı ve tanesi 19 trilyon değerinde 2 bin 700 hastane ile ülkemizdeki sağlık sorunu çözülürdü.
· Her birisi 1 trilyon 250 milyar lira değerinde, 16 derslikli 42 bin ilköğretim okulu yapılarak, eğitimde fiziki sorunlar çözülürdü.
· Kilometresi 1 trilyon 500 milyar olan, 35 bin km otoyol yapılarak ülke kalkınması için gerekli ulaşım altyapısı tamamlanırdı.

Gördüğünüz gibi sadece iç borç faizlerini azaltmak için yapılacak iyi bir yönetim organizasyonuyla büyük bir israftan kurtulabiliriz.
Burada hükümetin bu alandaki çabalarını da takdirle anmak isterim. İç borç faizlerinin bütçeye yükü, önceki yıla oranla 2,6 puan daha azalmıştır ki bu önemli bir rakamdır.

Yine yatırımlar konusunda yapılan inanılmaz yanlışlıklar kamusal israfa önemli bir göstergedir. Türkiye de 5 bin 556 adet yarım kalmış yatırıma, bugüne kadar 200 milyar dolar harcanarak maalesef devlet kaynakları israf edilmiştir.

Örneğin, 1943?ten beri Ankara-İstanbul arasında Hızlı Tren Projesi konuşuluyor. 1975 yılında bu projenin uygulamasına bile başlandı. Sonra bu proje uygulanabilir olmadığı için iptal edildi. 19 hükümet ve 26 bakan eskiten bu projeye harcanan 315 milyon dolar, 25 yıllık artışlara göre hesaplandığında 1 milyar dolarlık kayba tekabül etmektedir. Ve nihayet geçen yıl hızlı tren projesinin birinci etabının temeli atıldı.

Şimdi bu örneğe boşa giden hava alanlarını, Nevşehir?de olduğu gibi içinde tibbi malzemelerin çürüdüğü hastaneleri, atıl kamu binalarını, gereksiz yere alınan araçları eklerseniz, devletin bizzat kendisinin neden olduğu kamusal israfı rahatlıkla görebilirsiz.

Şu anda atıl durumdaki yatırımların bitirilmesi için 335 milyar dolar gerekmektedir. Bu parayı bulsanız bile, şuandaki işletme hızıyla bu yatırımlar ancak 85 yılda tamamlanabilecektir.

Bir de çok güncel olan bir israf konusundan bahsetmek istiyorum. Belki de hepimize yılların en ağır ekonomik bedelini ödeten batık bankalar konusu ?kamusal israfın? en çarpıcı örneğidir. Batık bankalarda halka ait 55 milyar doların buharlaştığı söyleniyor. Şimdi devletin kasasından, yani bir
anlamda halkın kasasından bu 55 milyar dolar çıkacaktır. Acaba bu batık banka konusunda bankayı batıranlar kadar, bu bankaların batırılmasına göz yuman kamu yöneticilerinin de bir suçu yok mu? Yani kamusal israf burada ortaya çıkmıyor mu?

Durum gösteriyor ki israfı önlemek için vatandaşlardan çok devletin kendisinin bizzat önlem alması gerekiyor. Bu konuda sevindirici bir de haber vermek istiyorum. Başbakanlık 2004 yılını, ?Kaynakları Etkin Kullanma ve Maliyetleri Düşürme Yılı? ilan etti. Umuyorum ki, hem hükümet, hem de
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı gibi sivil örgütlerin çabaları israfı önleyecektir.

Değerli dinleyenler,

En önemli devlet organlarından biri olan TBMM?nin durumuyla ilgili birkaç bilgi aktararak konuşmamı tamamlamak istiyorum. İsraf için belki de en hassas davranan ve ?kamusal israfı? önlemek için çalışmalar yapan devlet organlarından biridir Meclis.

İlk başta Milletvekillerimiz lojmanlarını Maliye?ye devrederek, Meclisimizi 10 trilyonluk bir yükten kurtarmıştır. Maliye ayrıca bu lojmanları satarak bir de hazineye ek katkı sağlamıştır. Göreve geldiğimizden beri şeffaf ve hassas harcama anlayışımızla, geçen yıl yaklaşık 28 Trilyonluk bir
tasarruf yaptık. Ulaşım harcamalarında yüzde 18, gıda alımlarında yüzde 25, bize bağlı fabrikalarda ise ortalama yüzde 70 civarında tasarruflar gerçekleştirdik. Ayrıca Milli Saraylarımızda, Meclisimize bağlı yapılardan atıl olarak bekleyen, kapalı olan tüm yerleri hızla restore edip kullanıma açarak buraların yaşamasını sağladık.

Biz devletin en önemli kurumu olarak kamusal israfı önlemek için elimizden geleni yaptık. Yapmaya da devam edeceğiz. Diğer devlet kurumları da aynı hassasiyetlerle hareket ederse israfı önlemek için sadece vatandaşlarımıza yük düşmemiş olur.

Değerli dostlar,

İsrafı önlemek için yapılan bu organizasyona Meclisimizin milletvekillerinin öncülük etmesi bizim açımızdan gurur vericidir. Biz Meclis olarak halka ait değerlerin israfını önleyecek her türlü organizasyona destek vermeye hazırız. Bu vesileyle sizlere en derin saygı ve sevgilerimi sunar, israfsız bir yaşam dilerim.