2006-04-14 - 23:00
TBMM Başkanı Bülent Arınç, İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği'nin (İKÖPAB) 4. Konferansı'nın sonunda hazırlanan ''İstanbul Deklarasyonu''nu açıkladı.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, yaptığı konuşmada, iki gün boyunca üye
ülkelerin görüş ve düşüncelerini dürüst ve samimi şekilde ortaya
koyduğunu ifade ederek, toplantıda İslam ülkelerinin içinde
bulundukları sorunların ve karşılaştıkları güçlüklerin ele alındığını
söyledi.
Arınç daha sonra, konferansa ilişkin hazırlanan ve kabul edilen
''İstanbul Deklarasyonu''nu okudu.
Deklarasyonda, İKÖPAB'ın, 14. İcra Komitesi, 8. Konsey ve 4.
Konferansı'nı İstanbul'da düzenlediği, bölgesel ve uluslararası
gündemde yer alan hususları müzakere ettiği belirtildi.
Üye devletlerde süregelen reformlara destek verildiği ifade edilen
deklarasyonda, her ülkenin ulusal değer ve prensiplerine uygun olması
gereken bu sürecin, İslam dünyasında özgürlük ve refahı artıracağı
vurgulandı.
Üye devletlere, ''İslam dünyasında gerçekleştirilen reform
çalışmalarını daha da güçlendirmeleri ve iyi yönetişim, etkin siyasi
denetim, şeffaflık ve hesap verilebilirlik anlayışının hakim olduğu
yeni bir vizyon çerçevesinde, temel hak ve özgürlüklerin ve
kadın-erkek eşitliğinin güvence altına alınması için harekete geçme''
çağrısında bulunulan deklarasyonda, İKÖPAB'ın şu görüşlerine yer
verildi:
''Hz. Muhammed'i tahkir eden karikatürlerin tüm dünyada yaygın
şekilde neşredilmesiyle yeniden gündeme gelen ve giderek artan
İslamofobi ve İslamiyet'in karalanması karşısında ciddi endişelerini
ifade eder.
İslamiyet'in şiddetle ilişkilendirilmesini esefle karşılayarak,
tüm hükümetlerin yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde İslamofobi
ile mücadelede kararlı bir tutum benimsemesi zorunluluğunu vurgular.
Ayrıca, uluslararası toplumun hem kurumsal, hem de sivil toplum
düzeyinde, ilgili yasa hükümlerinin uygulanması yoluyla, tüm dinlere
saygı gösterilmesi ile dini inanç ve kanaatlere saldırı ve karalama
girişimleriyle mücadele edilmesi konusundaki sorumluluğunu vurgular.
Farklı din ve kültürler arasında diyalog eksikliğinin, küresel
barış ve istikrar üzerindeki ciddi etkilerinin bilinciyle,
uluslararası toplumu, diyalog, karşılıklı anlayış ve saygı
yaklaşımının geliştirilmesi amacıyla gecikmeksizin gereken adımları
atmaya davet eder.
BM Genel Sekreteri'nin himayesinde, Türkiye ve İspanya eş
başkanlığında yürütülen ''Medeniyetler İttifakı'' girişimi ve
medeniyetler arası diyalogu, bu yönde etkin mekanizmalar olarak kabul
eder ve kararlı desteğini ifade eder.
-FİLİSTİN KONUSU-
25 Ocak 2006 tarihinde, hür, adil ve demokratik bir şekilde
gerçekleşen Filistin Yasama Konseyi seçimlerini memnuniyetle karşılar
ve Hamas'ın parlamentoda çoğunluğu elde ettiği oylama sonucunun
Filistin Halkı'nın iradesini yansıttığını teyit eder. Ayrıca Yasama
Konseyi'nden güvenoyu olan yeni hükümetin Filistin halkını temsil eden
hükümet olduğunu teyit eder, bu nedenle, Filistin halkının hükümetine
karşı uygulanan her tür şantaj, boykot ve ablukayı reddeder.
Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Filistin halkına
ve seçilmiş yönetimine yardımları kesme tehditlerini teşhir ederek, bu
tehditlerin Filistin halkını demokratik tercihinden dolayı topluca
cezalandırmaya ve demokrasinin dayandığı temel ilkelerin topyekün
imhasına yönelik tasarruflar olarak değerlendirir. Arap ve İslam
ülkelerinin hükümet ve halkları ile dünyanın tüm özgür halklarına
Filistin halkı ve ulusal yönetimine maddi, manevi, siyasi ve medya
desteğini sağlamaları ve kesilen tüm yardımları en kısa sürede telafi
etmeleri çağrısında bulunur.
İsrail'in, Filistin halkına yönelik, cinayet, suikast, Filistin
altyapısının çökertilmesi, Filistin halkının zenginlik ve
kaynaklarının imhası, sonu gelmeyen tutuklama kampanyaları, İsrail
hapishanelerinde sayıları 10 bini aşan Filistinli mahkumlara yönelik
saldırgan uygulamalar, seçilmiş 15 parlamento üyesinin süregelen
tutukluluk hali, yerleşimlerin sürekli genişletilmesi, Kudüs'ü abluka
altında tutarak Yahudileştirme çabaları, El Aksa Camii'nin yıkılması,
bu arada Filistin halkının tecrit edilmiş köylerde kuşatılması ve
Filistin hükümetine hak ettiği maddi katkının ödenmemesi şeklinde
ortaya çıkan sürekli saldırılarını şiddetle kınar. İKÖPAB bu
çerçevede, BM Güvenlik Konseyi'ne, Filistin halkına, hükümetine ve
önderlerine uygulanan saldırıların durdurulması için gerekli
önlemlerin alınması çağrısında bulunur.
-BAŞKENTİ KUDÜS OLAN BAĞIMSIZ BİR FİLİSTİN DEVLETİ-
Filistin halkına meşru ve vazgeçilmez kendi kaderini tayin
hakkıyla Filistinli mültecilere geri dönme ve tazminat haklarının
verilmesi, İsrail hapishanelerindeki mahkum ve tutukluların serbest
bırakılması, başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin
kurulması ve mahkumlara 4. Cenevre Sözleşmesi hükümlerince muamele
edilmesi konularında Filistin halkı ile dayanışma içinde olduğunu
vurgular. Konferans bölgedeki çatışmaların sürmesine yol açan asıl
sorunun Filistin, Suriye ve Lübnan'daki Arap topraklarının işgali
olduğu kanaatindedir.
Lübnan'daki Şiba Çiftliği ve diğer Lübnan topraklarının İsrail
tarafından işgalinin sürmesini ve Lübnan vatandaşlarının güvenliğini
tehdit edecek şekilde özgürlüklerinin kısıtlanmasını teşhir eder ve
ayrıca İsrail'in mayın haritalarını vermeyi reddetmesini kınar.
İsrail'in Lübnan'ın egemenliğine yönelik mutat askeri ihlallerini
teşhir eder; Lübnanlı direnişçilerin, işgal altındaki Lübnan
topraklarının bağımsızlığına kavuşmasını sağlama ve Lübnan'a yönelik
saldırılara karşı koyma hakkını vurgular.''
.
TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın kapanış oturumunda okuduğu
deklarasyonda, teröre ilişkin değerlendirmelere de yer verildi.
Açıklanan deklarasyonda İKÖPAB'ın değerlendirmeleri şöyle:
''Terörün, dünyada barışı, güvenliği ve istikrarı sürekli olarak
tehdit ettiğini, hiçbir gerekçesi olmadığını, ayrıca herhangi bir
dini, ırkı, etnik kökeni ya da milliyeti olmadığını teyit eder.
Terörle mücadelenin uluslararası alanda dayanışma ve işbirliği
olmadan etkili olamayacağını ısrarla belirtir; uluslararası topluluğun
tüm teröristleri ve destekçilerini belirlemek, tanımlamak, mahkum
etmek, tecrit etmek ve cezalandırmak için ortak ve tek bir yöntem
benimsemesinin gerekliliğini bir kez daha belirtir.
Birleşmiş Milletler'in, teröre karşı uluslararası işbirliğini
geliştirmek için en önemli forum olduğunu, BM Güvenlik Konseyi'nin
terörizme karşı mücadele hakkındaki kararları ile uluslararası
sözleşmelere tam olarak saygı gösterilmesi gerektiğinin hayati
olduğunu hatırlatır. Halkların, saldırı ve yabancı orduların işgaline
karşı meşru direniş hakkı ile terör eylemleri arasında açık ve net bir
ayrım yapılmalı, bu konuda da Birleşmiş Milletler'in kavram ve
ölçütleri oluşturması için çağrı yapılmalıdır.
Teröre karşı sadece güvenlikçi ve askeri yöntemlerle mücadele
edilemeyeceği, terörün gerçek köken ve nedenlerine karşı barışçı ve
doğru çözümler üretilmesi gerektiği kanaatindedir.
-IRAK-
Irak'ın egemenliğini, bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve ulusal
birliğini savunmak için kararlı tutumunu yineler ve tüm Irak halkının
beklentilerini gerçekleştirmek için Iraklı tüm tarafların işbirliği
yapmasını talep eder.
Irak'ta istikrar, güvenlik, ulusal uzlaşmayı gerçekleştirebilecek
tüm bölgesel ve uluslararası girişimleri bütün gücüyle destekler;
ayrıca Arap Birliği, İslam Konferansı Örgütü ve Irak'ın komşusu
ülkelerin, aynı amaca yönelik olarak uluslararası topluluğun daha çok
gayret sarf etmesi yolundaki çağrılarını da destekler.
Irak'ta Şiilerle Sünniler arasında gerginlik ve mezhepler arası
çatışma yaratmayı amaçlayan, Samarra kentindeki kutsal ibadet
merkezleriyle Irak'taki diğer ibadethane ve camilere yönelik insanlık
dışı ve barbarca terörist saldırıları kararlı bir şekilde mahkum eder.
İbadethane ve camilerin kutsallığının, her türlü istila, zarar verici
eylemler ve terörist saldırılara karşı korunmasının önemini belirtir.
-KIBRIS-
BM Genel Sekreteri'nin, Annan Planı ve adanın iki bölümünün
siyasal eşitliği parametresi temelinde, Kıbrıs sorununa kapsamlı bir
çözüm sağlanması amacıyla yürüttüğü iyi niyet misyonu çerçevesindeki
gayretlerini destekler.
Uluslararası toplumun, Kıbrıs Türk tarafına yönelik insanlık dışı
tecridin sona erdirilmesinde gecikmeden somut adımlar atmasını ve bu
bağlamda tüm üye devletlerin Kıbrıs Türk tarafı ile her alanda ilişki
ve dayanışmalarını güçlendirmesini özel olarak talep eder.
Kıbrıs'ta kapsamlı çözümü gerçekleştirmeyi amaçlayan, ilgili
taraflar arasında karşılıklı ve daha iyi bir güven ve anlayış ortamını
yaratmayı hedefleyen Türkiye'nin 24 Ocak 2006 tarihinde açıkladığı
Eylem Planı'nı memnuniyetle karşılar.
-KİTLE İMHA SİLAHLARI-
Kitle imha silahlarının yayılmasının bölge ve dünya barışına
yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğunu kabul eder.
Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Antlaşma'ya
(NPT) taraf olan her devletin, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, NPT
hükümleri ve Teftiş Protokolü'nün öngördüğü etkin denetimi altında,
nükleer teknolojiden barışçı amaçlar için yararlanma hakkı olduğunu
kabul eder.
Nükleer silahlara sahip devletlerin nükleer cephanelerini NPT'nin
6. maddesi gereği, mümkün olan en kısa süre içinde imha etmeleri
gerektiğini vurgular.
İsrail'in NPT'ye taraf olması, nükleer tesislerindeki güvencelerin
artırılması ve Ortadoğu bölgesinin nükleer silahlardan tamamen
arındırılması konularında 2000 yılından bu yana bir ilerleme
olmadığını esefle kaydeder.
Ortadoğu bölgesini, hiçbir istisna olmaksızın, tamamiyle tüm kitle
imha silahlarından, özellikle de nükleer silahlardan topyekun
arındırma yolunda, BM Güvenlik Konseyi ve UAEA'nın yaptığı çağrıyı
tekrar eder.
Kamerun ile Nijerya arasında ortaya çıkan anlaşmazlığı kaydeder ve
her iki ülkeyi de İslam Konferansı Örgütü'nün 5. Konferansı'nda kabul
edilen ortak sınırlara ilişkin kararını, barış ve karşılıklı güven
çerçevesinde uygulamaya davet eder.
-SUDAN-
Konferans, kardeş Sudan'ın ve Sudan dahil tüm üye devletlerin,
ulusal egemenliklerini koruma ve kendi onayı olmadan gerçekleşen her
türlü yabancı askeri müdahaleye karşı çıkma hakkını destekler.
Konferans, bu temel ilkeden hareketle, kardeş Sudan'ın, toprakları
üzerinde, kendi onayı olmaksızın herhangi bir uluslararası askeri
gücün varlığını reddetme yolundaki meşru hakkını destekler; bu keyfi
önlemi, Sudan'ın ulusal egemenliğine yönelik bir saldırı olarak,
ayrıca da siyasal çözümü engellediği gibi, Abuja'da sürmekte olan
müzakereleri baltaladığını, müzakereler yoluyla çözüme ulaşmayı
hedefleyen tüm girişimleri engellediğini mütalaa eder.
Anlaşmazlığa taraf olan kesimleri, çelişkileri çözmeye ve sorunu
ortadan kaldıracak bir çözüm bularak Sudan'ın istikrar ve barış
zeminini hazırlamaya davet eder.
Keşmir halkına büyük acılar veren Keşmir sorununun 58 yıldır
çözüme kavuşturulamadığını büyük bir endişeyle müşahede eder.
Forumumuz Keşmirlilerin kendi kaderlerini tayin hakkını destekler ve
BM kararları temelinde çözümünü savunur.
Azerbaycan Cumhuriyeti'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne
karşı Ermenistan Cumhuriyeti'nin hasmane tutumunun devamının
kınandığını ısrarla ifade eder.
Arınç, deklarasyonu okuduktan sonra ''hayırlı olması'' dileğinde
bulundu.
* Konferansa ilişkin hazırlanan ve kabul edilen ''İstanbul Deklarasyonu'nun tam metni "İlgili Dokümanlar" bölümünde yer almaktadır.
ülkelerin görüş ve düşüncelerini dürüst ve samimi şekilde ortaya
koyduğunu ifade ederek, toplantıda İslam ülkelerinin içinde
bulundukları sorunların ve karşılaştıkları güçlüklerin ele alındığını
söyledi.
Arınç daha sonra, konferansa ilişkin hazırlanan ve kabul edilen
''İstanbul Deklarasyonu''nu okudu.
Deklarasyonda, İKÖPAB'ın, 14. İcra Komitesi, 8. Konsey ve 4.
Konferansı'nı İstanbul'da düzenlediği, bölgesel ve uluslararası
gündemde yer alan hususları müzakere ettiği belirtildi.
Üye devletlerde süregelen reformlara destek verildiği ifade edilen
deklarasyonda, her ülkenin ulusal değer ve prensiplerine uygun olması
gereken bu sürecin, İslam dünyasında özgürlük ve refahı artıracağı
vurgulandı.
Üye devletlere, ''İslam dünyasında gerçekleştirilen reform
çalışmalarını daha da güçlendirmeleri ve iyi yönetişim, etkin siyasi
denetim, şeffaflık ve hesap verilebilirlik anlayışının hakim olduğu
yeni bir vizyon çerçevesinde, temel hak ve özgürlüklerin ve
kadın-erkek eşitliğinin güvence altına alınması için harekete geçme''
çağrısında bulunulan deklarasyonda, İKÖPAB'ın şu görüşlerine yer
verildi:
''Hz. Muhammed'i tahkir eden karikatürlerin tüm dünyada yaygın
şekilde neşredilmesiyle yeniden gündeme gelen ve giderek artan
İslamofobi ve İslamiyet'in karalanması karşısında ciddi endişelerini
ifade eder.
İslamiyet'in şiddetle ilişkilendirilmesini esefle karşılayarak,
tüm hükümetlerin yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde İslamofobi
ile mücadelede kararlı bir tutum benimsemesi zorunluluğunu vurgular.
Ayrıca, uluslararası toplumun hem kurumsal, hem de sivil toplum
düzeyinde, ilgili yasa hükümlerinin uygulanması yoluyla, tüm dinlere
saygı gösterilmesi ile dini inanç ve kanaatlere saldırı ve karalama
girişimleriyle mücadele edilmesi konusundaki sorumluluğunu vurgular.
Farklı din ve kültürler arasında diyalog eksikliğinin, küresel
barış ve istikrar üzerindeki ciddi etkilerinin bilinciyle,
uluslararası toplumu, diyalog, karşılıklı anlayış ve saygı
yaklaşımının geliştirilmesi amacıyla gecikmeksizin gereken adımları
atmaya davet eder.
BM Genel Sekreteri'nin himayesinde, Türkiye ve İspanya eş
başkanlığında yürütülen ''Medeniyetler İttifakı'' girişimi ve
medeniyetler arası diyalogu, bu yönde etkin mekanizmalar olarak kabul
eder ve kararlı desteğini ifade eder.
-FİLİSTİN KONUSU-
25 Ocak 2006 tarihinde, hür, adil ve demokratik bir şekilde
gerçekleşen Filistin Yasama Konseyi seçimlerini memnuniyetle karşılar
ve Hamas'ın parlamentoda çoğunluğu elde ettiği oylama sonucunun
Filistin Halkı'nın iradesini yansıttığını teyit eder. Ayrıca Yasama
Konseyi'nden güvenoyu olan yeni hükümetin Filistin halkını temsil eden
hükümet olduğunu teyit eder, bu nedenle, Filistin halkının hükümetine
karşı uygulanan her tür şantaj, boykot ve ablukayı reddeder.
Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Filistin halkına
ve seçilmiş yönetimine yardımları kesme tehditlerini teşhir ederek, bu
tehditlerin Filistin halkını demokratik tercihinden dolayı topluca
cezalandırmaya ve demokrasinin dayandığı temel ilkelerin topyekün
imhasına yönelik tasarruflar olarak değerlendirir. Arap ve İslam
ülkelerinin hükümet ve halkları ile dünyanın tüm özgür halklarına
Filistin halkı ve ulusal yönetimine maddi, manevi, siyasi ve medya
desteğini sağlamaları ve kesilen tüm yardımları en kısa sürede telafi
etmeleri çağrısında bulunur.
İsrail'in, Filistin halkına yönelik, cinayet, suikast, Filistin
altyapısının çökertilmesi, Filistin halkının zenginlik ve
kaynaklarının imhası, sonu gelmeyen tutuklama kampanyaları, İsrail
hapishanelerinde sayıları 10 bini aşan Filistinli mahkumlara yönelik
saldırgan uygulamalar, seçilmiş 15 parlamento üyesinin süregelen
tutukluluk hali, yerleşimlerin sürekli genişletilmesi, Kudüs'ü abluka
altında tutarak Yahudileştirme çabaları, El Aksa Camii'nin yıkılması,
bu arada Filistin halkının tecrit edilmiş köylerde kuşatılması ve
Filistin hükümetine hak ettiği maddi katkının ödenmemesi şeklinde
ortaya çıkan sürekli saldırılarını şiddetle kınar. İKÖPAB bu
çerçevede, BM Güvenlik Konseyi'ne, Filistin halkına, hükümetine ve
önderlerine uygulanan saldırıların durdurulması için gerekli
önlemlerin alınması çağrısında bulunur.
-BAŞKENTİ KUDÜS OLAN BAĞIMSIZ BİR FİLİSTİN DEVLETİ-
Filistin halkına meşru ve vazgeçilmez kendi kaderini tayin
hakkıyla Filistinli mültecilere geri dönme ve tazminat haklarının
verilmesi, İsrail hapishanelerindeki mahkum ve tutukluların serbest
bırakılması, başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin
kurulması ve mahkumlara 4. Cenevre Sözleşmesi hükümlerince muamele
edilmesi konularında Filistin halkı ile dayanışma içinde olduğunu
vurgular. Konferans bölgedeki çatışmaların sürmesine yol açan asıl
sorunun Filistin, Suriye ve Lübnan'daki Arap topraklarının işgali
olduğu kanaatindedir.
Lübnan'daki Şiba Çiftliği ve diğer Lübnan topraklarının İsrail
tarafından işgalinin sürmesini ve Lübnan vatandaşlarının güvenliğini
tehdit edecek şekilde özgürlüklerinin kısıtlanmasını teşhir eder ve
ayrıca İsrail'in mayın haritalarını vermeyi reddetmesini kınar.
İsrail'in Lübnan'ın egemenliğine yönelik mutat askeri ihlallerini
teşhir eder; Lübnanlı direnişçilerin, işgal altındaki Lübnan
topraklarının bağımsızlığına kavuşmasını sağlama ve Lübnan'a yönelik
saldırılara karşı koyma hakkını vurgular.''
.
TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın kapanış oturumunda okuduğu
deklarasyonda, teröre ilişkin değerlendirmelere de yer verildi.
Açıklanan deklarasyonda İKÖPAB'ın değerlendirmeleri şöyle:
''Terörün, dünyada barışı, güvenliği ve istikrarı sürekli olarak
tehdit ettiğini, hiçbir gerekçesi olmadığını, ayrıca herhangi bir
dini, ırkı, etnik kökeni ya da milliyeti olmadığını teyit eder.
Terörle mücadelenin uluslararası alanda dayanışma ve işbirliği
olmadan etkili olamayacağını ısrarla belirtir; uluslararası topluluğun
tüm teröristleri ve destekçilerini belirlemek, tanımlamak, mahkum
etmek, tecrit etmek ve cezalandırmak için ortak ve tek bir yöntem
benimsemesinin gerekliliğini bir kez daha belirtir.
Birleşmiş Milletler'in, teröre karşı uluslararası işbirliğini
geliştirmek için en önemli forum olduğunu, BM Güvenlik Konseyi'nin
terörizme karşı mücadele hakkındaki kararları ile uluslararası
sözleşmelere tam olarak saygı gösterilmesi gerektiğinin hayati
olduğunu hatırlatır. Halkların, saldırı ve yabancı orduların işgaline
karşı meşru direniş hakkı ile terör eylemleri arasında açık ve net bir
ayrım yapılmalı, bu konuda da Birleşmiş Milletler'in kavram ve
ölçütleri oluşturması için çağrı yapılmalıdır.
Teröre karşı sadece güvenlikçi ve askeri yöntemlerle mücadele
edilemeyeceği, terörün gerçek köken ve nedenlerine karşı barışçı ve
doğru çözümler üretilmesi gerektiği kanaatindedir.
-IRAK-
Irak'ın egemenliğini, bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve ulusal
birliğini savunmak için kararlı tutumunu yineler ve tüm Irak halkının
beklentilerini gerçekleştirmek için Iraklı tüm tarafların işbirliği
yapmasını talep eder.
Irak'ta istikrar, güvenlik, ulusal uzlaşmayı gerçekleştirebilecek
tüm bölgesel ve uluslararası girişimleri bütün gücüyle destekler;
ayrıca Arap Birliği, İslam Konferansı Örgütü ve Irak'ın komşusu
ülkelerin, aynı amaca yönelik olarak uluslararası topluluğun daha çok
gayret sarf etmesi yolundaki çağrılarını da destekler.
Irak'ta Şiilerle Sünniler arasında gerginlik ve mezhepler arası
çatışma yaratmayı amaçlayan, Samarra kentindeki kutsal ibadet
merkezleriyle Irak'taki diğer ibadethane ve camilere yönelik insanlık
dışı ve barbarca terörist saldırıları kararlı bir şekilde mahkum eder.
İbadethane ve camilerin kutsallığının, her türlü istila, zarar verici
eylemler ve terörist saldırılara karşı korunmasının önemini belirtir.
-KIBRIS-
BM Genel Sekreteri'nin, Annan Planı ve adanın iki bölümünün
siyasal eşitliği parametresi temelinde, Kıbrıs sorununa kapsamlı bir
çözüm sağlanması amacıyla yürüttüğü iyi niyet misyonu çerçevesindeki
gayretlerini destekler.
Uluslararası toplumun, Kıbrıs Türk tarafına yönelik insanlık dışı
tecridin sona erdirilmesinde gecikmeden somut adımlar atmasını ve bu
bağlamda tüm üye devletlerin Kıbrıs Türk tarafı ile her alanda ilişki
ve dayanışmalarını güçlendirmesini özel olarak talep eder.
Kıbrıs'ta kapsamlı çözümü gerçekleştirmeyi amaçlayan, ilgili
taraflar arasında karşılıklı ve daha iyi bir güven ve anlayış ortamını
yaratmayı hedefleyen Türkiye'nin 24 Ocak 2006 tarihinde açıkladığı
Eylem Planı'nı memnuniyetle karşılar.
-KİTLE İMHA SİLAHLARI-
Kitle imha silahlarının yayılmasının bölge ve dünya barışına
yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğunu kabul eder.
Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Antlaşma'ya
(NPT) taraf olan her devletin, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, NPT
hükümleri ve Teftiş Protokolü'nün öngördüğü etkin denetimi altında,
nükleer teknolojiden barışçı amaçlar için yararlanma hakkı olduğunu
kabul eder.
Nükleer silahlara sahip devletlerin nükleer cephanelerini NPT'nin
6. maddesi gereği, mümkün olan en kısa süre içinde imha etmeleri
gerektiğini vurgular.
İsrail'in NPT'ye taraf olması, nükleer tesislerindeki güvencelerin
artırılması ve Ortadoğu bölgesinin nükleer silahlardan tamamen
arındırılması konularında 2000 yılından bu yana bir ilerleme
olmadığını esefle kaydeder.
Ortadoğu bölgesini, hiçbir istisna olmaksızın, tamamiyle tüm kitle
imha silahlarından, özellikle de nükleer silahlardan topyekun
arındırma yolunda, BM Güvenlik Konseyi ve UAEA'nın yaptığı çağrıyı
tekrar eder.
Kamerun ile Nijerya arasında ortaya çıkan anlaşmazlığı kaydeder ve
her iki ülkeyi de İslam Konferansı Örgütü'nün 5. Konferansı'nda kabul
edilen ortak sınırlara ilişkin kararını, barış ve karşılıklı güven
çerçevesinde uygulamaya davet eder.
-SUDAN-
Konferans, kardeş Sudan'ın ve Sudan dahil tüm üye devletlerin,
ulusal egemenliklerini koruma ve kendi onayı olmadan gerçekleşen her
türlü yabancı askeri müdahaleye karşı çıkma hakkını destekler.
Konferans, bu temel ilkeden hareketle, kardeş Sudan'ın, toprakları
üzerinde, kendi onayı olmaksızın herhangi bir uluslararası askeri
gücün varlığını reddetme yolundaki meşru hakkını destekler; bu keyfi
önlemi, Sudan'ın ulusal egemenliğine yönelik bir saldırı olarak,
ayrıca da siyasal çözümü engellediği gibi, Abuja'da sürmekte olan
müzakereleri baltaladığını, müzakereler yoluyla çözüme ulaşmayı
hedefleyen tüm girişimleri engellediğini mütalaa eder.
Anlaşmazlığa taraf olan kesimleri, çelişkileri çözmeye ve sorunu
ortadan kaldıracak bir çözüm bularak Sudan'ın istikrar ve barış
zeminini hazırlamaya davet eder.
Keşmir halkına büyük acılar veren Keşmir sorununun 58 yıldır
çözüme kavuşturulamadığını büyük bir endişeyle müşahede eder.
Forumumuz Keşmirlilerin kendi kaderlerini tayin hakkını destekler ve
BM kararları temelinde çözümünü savunur.
Azerbaycan Cumhuriyeti'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne
karşı Ermenistan Cumhuriyeti'nin hasmane tutumunun devamının
kınandığını ısrarla ifade eder.
Arınç, deklarasyonu okuduktan sonra ''hayırlı olması'' dileğinde
bulundu.
* Konferansa ilişkin hazırlanan ve kabul edilen ''İstanbul Deklarasyonu'nun tam metni "İlgili Dokümanlar" bölümünde yer almaktadır.
