2005-02-03 - 17:45
Fransa Meclis Başkanı Ankara'da?.. "FARKLI MUAMELE DE, AYRICALIK TA İSTEMİYORUZ" DİYEN ARINÇ, REFERANDUMDAN TÜRKİYE LEHİNE SONUÇ ÇIKACAĞINI SÖYLEDİ.
TBMM Başkanı Arınç, Debré onuruna verdiği yemekte yaptığı konuşmada Türkiye'nin AB üyeliğine kabulünün Avrupa'ya sağlayacağı yararların Fransız halkına anlatılmasında, iki tarafa da büyük sorumluluk düştüğünü söyledi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, resmi bir ziyaret için 3 Şubat'ta Ankara'ya gelen Fransa Ulusal Meclisi Başkanı Jean-Louis Debré ve beraberindeki heyeti kabul etti.

TBMM Başkanı Bülent Arınç, ikili ve heyetler arası görüşmelerin ardından Debré ile birlikte düzenlediği ortak bir basın toplantısında, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda Fransa'da yapılacak referandumda Türkiye lehine karar çıkacağını söyledi.

Fransa Ulusal Meclis Başkanı Jean-Louis Debre ile gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arınç, ''Türkiye'nin üyeliği konusunda Fransa'da yapılacak referandumdan hayır sonucu çıkabilir mi, böyle bir sonucu nasıl yorumlarsınız?'' sorusuna, Türkiye'nin, AB üyeliği konusunda bir ayrıcalık ve imtiyaz peşinde olmadığını belirterek, ancak Türkiye'ye karşı bir ayrımcılık yapılmasını da istemediklerini ifade etti. AB'ye daha önce üye olan ülkelere eşit olarak uygulanan prosedürün Türkiye'ye de uygulanması gerektiğini anlatan Arınç, şöyle konuştu:

''Fransa'da daha önce 1972 ve sonraki yıllarda bilebildiğim kadarıyla İrlanda, Danimarka ve İngiltere için, başka ülkelerde de referandum yapılmış olabilir. Fransa Meclisi'nin bu kararı daha sonra Senato'ya gidecek. Meclis ve Senato daha sonra bunu birlikte oylayacak. 1 Şubat'ta Fransa Meclisi'nde alınan kararın esası budur.

Eğer bu yasalaşırsa, referandum Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan için uygulanmayacak ama Türkiye'nin katılımı için uygulanacaktır. AB Anayasası için yapılacak referandumu bir kenara bırakarak söylüyorum; Türkiye için referandum, katılım sözkonusu olduğunda yapılacaktır. Bu da bugün değil; ileride olacak. Bu süre içinde Türkiye ve Fransa'da olumlu yaklaşımlar olacağına inanıyorum. Yapılacak referandumdan, Türkiye lehine bir karar çıkacaktır.''

Fransa Ulusal Meclis Başkanı Debre de aynı yöndeki bir soruyu yanıtlarken, AB'nin sınırları ve yapısıyla ilgili durumlarda referandum yapılmasının gelenek olduğunu belirterek, ''Ben böyle bir sürecin olmasından dolayı memnunum. Günü geldiğinde bu konuda Fransız halkı bilerek kararını verecektir. Önemli olan geçirilen aşamalardır. Türkiye aşamalara sadık kalarak, hangi aşamada ne yapılması
gerekiyorsa onları yapmalı'' dedi.

FRANSA HALKINA MESAJ
Arınç, görüşmelerde, çok yönlü ikili görüşmelerin yanı sıra Türkiye-AB ilişkilerini de ele aldıklarını belirterek, heyete AB uyum çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen reformlar konusunda ayrıntılı bilgi verdiğini söyledi. Görüşmede, reformları hızla hayata geçirmek ve kısa sürede Avrupa ailesinin parçası olma kararlılığını anlattığını, Türkiye'nin tarihte ve bugün Avrupa'nın ayrılmaz parçası olması yanı sıra Avrupa uygarlığının ve kültürel mirasının en önemli temsilcisi olduğunu anlattığını kaydeden Arınç, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in geçirdiği devrimlerle 80 yılda batılı değerleri benimsediğini ve modernleşmeyi gerçekleştirdiğine dikkati çektiğini bildirdi.

''Fransa'nın Türkiye-AB ilişkilerinde yeri özeldir'' diyen Arınç, AB ile ilişkilerin önemli aşamasını oluşturan Gümrük Birliği katılım kararının Fransa'nın dönem başkanlığı sırasında alındığını hatırlattı. 1999 yılındaki Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin adaylığının tescilinde Fransa'nın verdiği desteğin önemine işaret eden Arınç, ''Üyelik sürecinde diğer aday ülkelere uygulananlardan farklı bir muameleye tabi tutulmak istemediğimizi, ancak ayrıcalık da istemediğimizi vurguladım'' dedi. Fransa basını aracılığıyla Fransız halkına bir mesaj iletme istediğini dile getiren Arınç, konuşmasını şöyle sürürdü:

''Fransa'da AB üyeliği konusunda tartışmalar yaşanıyor. Ben bunu normal karşılıyorum. Ancak tartışan kesimlerin önemli kısmı, Türkiye'yi tanımadan bir takım argümanlar geliştiriyor. Fransa kamuoyu gözündeki Türkiye ile şu anki Türkiye birbirinden tamamen farklıdır. Bazı gazetelerin kullandığı Türkiye imajı ve sembolleri, bizi temsil etmiyor. Maalesef Türkiye, çok yanlış bir zeminde tartışılabiliyor. Bu yüzden Fransa halkının bizi daha yakından tanımasını ve doğrudan bilgi almasını istiyoruz. Bir arada yaşayacak iki halkın birbirini yakından
tanıması en doğal hakkıdır. Türkiye'nin AB üyeliği tarihin akışına, medeniyetlerin ilişkisine ve dünya siyasetine etki edecek derecede önemlidir. Bu yüzden her şeyi sağlıklı değerlendirmek, duygulara ve tarihten gelen yanlış yorumlara kapılmamak gerekir.''

Debre başta olmak üzere delegasyonunun iyi niyetli, anlamak isteyen ve diyalog arayan tavrını görmenin kendilerini memnun ettiğini ifade eden Arınç, bugünkü görüşmenin çok önemli gelişmelere vesile olması ve bundan sonraki ilişkilerin büyük ivme kazanacağını inancını dile getirdi.

SORULACAK SORULARIMIZ VAR
Fransa Ulusal Meclis Başkanı Debre de görüşmeyi çok sayıda basın mensubunun izlemesini ve seyahatlerinin uyandırdığı ilgiyi anlayamadığını belirterek, ''Ziyaretimiz çok normal. Siz AB'ye girmek istediğinizi ifade ediyorsunuz. Pek tabii Fransız temsilciler buraya gelip sizi dinlemek isterler. Aksi olsaydı bu tereddüt uyandırırdı'' dedi. 71 milyon nüfuslu bir ülkenin ''AB'ye girmek istiyorum'' demesine kendilerinin ilgi göstermemesinin mümkün olamayacağını kaydeden Debre, şöyle konuştu:

''Biz sizi, siz de bizi dinlemelisiniz. Türkiye, bir müzakere sürecine giriyor ve bu süreç, belli bir süre sonra Türkiye'nin ortaklığı ile neticelenir. Pek tabii, Fransız kamuoyunda bazı sorular beliriyor. Çünkü inşa etmek istediğimiz bir Avrupa var. Avrupa'nın sınırları nereye kadar gidecek, nerede duracak, böyle soruları kendimize sormamız son derece normal. Bizim inşa etmek istediğimiz AB'ye gerçekten katılmak için siyasi iradeye sahip misiniz? Bunu da bilmek istiyoruz. Size sorulacak sorularımız var. Reformlar başlattınız, bunun neresinde duruyorsunuz? Çok önemli ve Türk toplumunun yapısını değiştirecek olan reformları, Türk toplumu verilen sürede kabul etmeye hazır mı? Başka sorular da var; Kıbrıs, insan hakları, Ermeni sorunu...''

Debre, Türkiye ve Fransa'nın ideoloji bakımından birbirlerine benzediklerini, her iki ülkenin referans noktasının Fransız İhtilali olduğunu belirterek, Atatürk'ün kendi çalışmalarında Fransız ihtilali filozoflarından esinlendiğini kaydetti. Fransız devriminin filozoflarının kendilerine eleştirel düşünmeyi öğrettiğine işaret eden Debre, ''Bizim için önemli olan eleştirel düşünmektir ama buraya açık fikirli ve önyargısız geldik. Herkes kendi vicdanına göre karar verir. Ama biz konuşmayı, tartışmayı, birbirimizi anlamayı başarmış olarak buradan ayrılıyoruz. Bundan ötesi bizi ilgilendirmiyor'' dedi.

REFERANDUM GELENEĞİMİZDİR
Debre, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda Fransa'nın referandum yapma kararının çifte standart olup olmadığı sorusuna karşılık, AB'nin tarihine bakıldığında ne zaman sınırlarında veya yapısında değişiklik söz konusu olduğunda referandum yapıldığının görüleceğini söyledi. İngiltere'nin AB'ye katılması söz konusu olduğunda da referandum yapıldığını hatırlatan Debre, şunları kaydetti:

''Bu bizim geleneğimizdir. Ben böyle bir sürecin olmasından memnunum. Gerçekten olsun. Bir süreç vardır. Bu süreç sonunda Türkiye'nin katılımı tam manasıyla gündeme geldiğinde, hiç olmazsa Fransız halkı bilerek, inanarak oyunu versin. Önemli olan geçirilen aşamalardır. Tüm aşamalara sadık kalmak lazım. Her aşamada ne yapılması gerekiyorsa onlar yapılsın. Böylece bu süreç bittiğinde biz dost kalalım.''

Debre, Kıbrıs ve Ermeni sorununun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde gündeme geldiğini belirterek, ''(Bunlar Fransa'da sorun teşkil ediyor. Avrupa'yı inşa etmek söz konusu olduğunda halkların kendi tarihleriyle barışık olması halinde her şey daha rahat işliyor) dedim'' diye konuştu.

Türkiye'den önce başka ülkelerin üyeliği sırasında neden referandum yapılmadığı sorusuna Debre, sadece Avrupa sınırlarının genişlemesi için değil, yapısında değişiklik olduğu için de referanduma başvurulduğunu kaydetti. Debre, 'İngiltere'nin katılımında bizi tereddüde düşüren konulardan biri, Avrupa kıtasının yaşam tarzında farklılık yaratmasıydı. Coğrafi açıdan Güney Kıbrıs denildiğinde önemli bir değişiklik getirmiyor. Ama Türkiye'nin katılımında önemli bir farklılık olduğu için referandum gidilecek'' dedi.

Debre, bir başka soru üzerine, bir müzakere süreci geçirileceğini, bunun sonunda Fransızların kararını referandumda vereceğini yineleyerek, ''İstiyoruz ki katılım için tüm sorunlar ortadan kalkmış olsun. Tarih tarihtir. Ama madem ki amaç ileriye doğru bakmaktır, hep birlikte elele ileriye doğru yürümekte fayda var'' görüşünü ifade etti.

DİSKOTEKTE TANIŞMIŞ İKİ GENÇ DEĞİLİZ
Arınç, ''Sayın Debre'nin sorduğu soruları haklı sorular mı, Türkiye bu seçilen yolda ilerleyecek mi?'' sorusuna, ''Dostlarımız bize her soruyu sorabilirler. Önemli olan bu dürüstlük ve samimiyete aynı ölçüde yanıt vermektir. Bugünkü görüşmede bunun örneğini verdik'' karşılığını verdi.

Sadece Fransa'da değil, Avrupa'nın her ülkesinde halk katında, siyaset ve entelektüeller içinde de farklı sebeplerle Türkiye'nin üyeliği konusunda olumsuz yaklaşımlar olmasının normal ve doğal olduğunu belirten ve Türkiye'de de oran olarak az da olsa AB üyeliğine olumsuz yaklaşan kesimlerin bulunduğuna dikkati çeken Arınç, bunun da normal ve doğal olduğunu vurguladı. Arınç, şöyle konuştu:
"Bizim AB ile ilişkimiz duygusal bir ilişki değil. Diskotekte tanışmış ve birbirini beğenmiş iki genç değiliz. 40 yıldan beri bir sözleşmeye dayalı olarak AB içinde yer almak istiyoruz. Önemli olan bu yolda Türkiye'nin kendisini iyi tanıtması, AB'ye katkısını ve alacağı katkıyı objektif olarak ortaya koymasıdır. Bu görüşmenin temelinde bu ilişkiyi en iyi şekilde anlamak yatıyor. Bunda da muvaffak olduk."

AYRICALIK VE İMTİYAZ PEŞİNDE DEĞİLİZ
Arınç, ''Fransa'da yapılacak referandumda hayır sonucu çıkabilir mi, bundan çekiniyor musunuz ve böyle bir sonucu nasıl yorumlarsınız?'' sorusuna şu karşılığı verdi:

"Sadece şundan çekiniyoruz; Türkiye-AB ilişkilerinde Türkiye olarak bir ayrıcalık ve imtiyazın peşinde değiliz. Ama Türkiye'ye bir ayrımcılık yapılmasını da istemiyoruz. Bundan önce üye olan ülkelere hangi prosedür eşit olarak uygulanmışsa, Türkiye'ye de bu uygulanmalıdır. Fransa'da daha önce 1972 ve daha sonraki yıllarda bilebildiğim kadarıyla İngiltere, İrlanda ve Danimarka'ya, Avrupa'nın başka ülkelerinde referandumlar yapılmış olabilir. Fransa Ulusal Meclisi'nin bu kararı daha sonra Senato'ya gidecek. Daha sonra Senato ve Meclis bunu birlikte oylayacaktır. 1 Şubat'ta alınan kararın esası budur. Eğer bu yasalaşırsa Romanya, Bulgaristan ve Hırvatistan böyle bir referandumun konusu olmayacak. Sadece Türkiye için katılım sırasında böyle bir referandum yapılacak. AB Anayasası için yapılacak referandumu bir kenara bırakarak söylüyorum; Türkiye için bir referandum yapılacaksa bu bugün değil, yarın değil, çok ileri bir tarihte olacak. Eminim ki bu sürede Türkiye'de de Fransa'da olumlu gelişmeler olacaktır. Eğer bir referandum yapılacaksa bunda Türkiye lehine bir karar çıkacaktır.''

YEMEK KONUŞMASI
TBMM Başkanı Arınç, Fransa Ulusal Meclisi Başkanı Jean-Louis Debré onuruna verdiği yemekte yaptığı konuşmada ise Türkiye'nin AB üyeliğine kabulünün Avrupa'ya sağlayacağı yararların Fransız halkına anlatılmasında, iki tarafa da büyük sorumluluk düştüğünü söyledi.

Günümüzde Türkiye ve Fransa'nın uluslararası sorunlara yaklaşımlarında paralellik bulunduğunu belirten Arınç, Fransa'nın AB üyelik sürecinde bilinçli olarak verdiği desteğin Türk kamuoyunda çok olumlu etki yarattığını belirterek şunları söyledi:

"Son dönemde Fransa'nın, genişlemenin ve bu bağlamda Türkiye'nin üyeliğinin en fazla tartışıldığı AB ülkesi olması, farklı algılamalara yol açmıştır. Fransız Ulusal Meclisi'nde bazı kanatlar üyeliğimizi savunurken, diğerleri sorgulamaktadır. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik yolculuğu kırk yılı aşkın ahdi bir süreçtir. Bugünün meselesi değildir.

Üyelik müzakeleri konsey kararı doğrultusunda 3 Ekim 2005 tarihinde başlayacaktır. Biz, tıpkı Kopenhag siyasi kriterlerini iki yıllık bir sürede azimle, kararlılıkla yerine getirdiğimiz gibi, müzakere sürecini de aynı yapıcı yaklaşımla tamamlamaya kararlıyız. Kendimize güvendiğimiz gibi gerçek dostlarımızın desteğine de güveniyoruz.

Bu vesileyle, Türkiye'nin üyeliğinin, laik, demokratik, Müslüman ve modern kimliğiyle, AB dibacesinde vurgulanan, Avrupa'nın farklılıkların, çeşitliliklerin birleşmesiyle ortaya çıktığı tanımlamasının geçerliliğinin kanıtı olacağını da belirtmek isterim.

REFERANDUM
Bu bağlamda, önceki gün Fransız Ulusal Meclisi'nde onaylanan anayasa değişikliği paketi kapsamında, zamanı geldiğinde Türkiye'nin AB üyeliği konusunda halk oylamasına gidileceğine dair hükme değineceğim.

Üyelik müzakerelerimiz tamamlandığında katılımımızın Avrupa Birliği'ne yapacağı katkıların, sadece Fransa değil, tüm Avrupa bakımından sağlayacağı yararlar konusunda, dost Fransız halkının yeterince aydınlatılıp, ikna edilebilmesi için ortak sorumluluk taşıdığımıza inanıyorum. Bu yönde bize yardımcı olacağınızdan kuşkum yok.

Günümüzde uluslararası ilişkilerin niteliği değişimden geçmektedir. Küreselleşme olgusu bölgeleri ve farklı dünyaları birbirine daha da yakınlaştırmakta, siyasi ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için yeni zeminler hazırlamaktadır.

Oluşmakta olan, bu yeni düzende Fransa ve Türkiye önemli konumlara sahiptirler. Zengin geçmişi bulunan Türk-Fransız ilişkilerinin, kabuk değiştirmekte olan dünyamızda ülkelerimize yeni imkanlar, fırsatlar yaratacağı, ortak çıkarlar sağlayacağı muhakkaktır.

Bu olanakları değerlendirerek tarihten gelen çok yönlü ilişkilerimizi 21. yüzyılda daha geniş alanlara, boyutlara taşıma doğrultusunda hareket edeceğimize ve jeopolitik gerçekler, ortak siyasi ve ekonomik hedefler ve çıkarlar üzerine inşa edilmiş bulunan dostluğumuzun, işbirliğimizin giderek güçleneceğine olan inancım tamdır."