2005-04-28 - 15:28
Denemeç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Meclis Genel Kurul gündeminde bulunan TÜBİTAK Yasası değişiklik öngören teklifi hakkında bilgi verdi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Ankara Milletvekili Reha Denemeç, TÜBİTAK Yasası'nda öngörülen değişikliğin siyasi bir amacı olmadığını, miktarı her yıl artacak araştırma-geliştirme fonlarının özel sektör ve üniversitelerin projelerine verilerek katma değeri yüksek, bilgiye dayanan üretimi teşvik etmeyi amaçladığını söyledi.
Denemeç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Meclis Genel Kurul gündeminde bulunan TÜBİTAK Yasası değişiklik öngören teklifi hakkında bilgi verdi.
TÜBİTAK Yasası'nın ilk olarak 1963 yılında çıkarıldığını ve o günün koşullarına göre iyi kurgulanmış bir düzenleme olduğunu belirten Denemeç, ancak Bilim Kurulu'nda boşalan üyelikler için seçimin yine kurulun yetkisine verildiği ''kapalı devre'' sistemin tıkanıklıklara neden olduğunu, 1983'te yasada değişiklik yapıldığını anlattı.
TÜBİTAK Yasası'nın ilk çıkarılışı sırasında büyük katkıları olan Erdal İnönü'nün Başbakan Yardımcısı olduğu 1997'de hazırlanan kanun hükmünde kararname ile tekrar eskiye dönüldüğünü anlatan Denemeç, Bilim Kurulu tarafından seçilen üyelerin başbakan tarafından atanmaması halinde ne olacağını düzenlemeyen, başkana vekaleti öngörmeyen sistemin sakıncalarını dile getirdi.
Türkiye ve dünyanın 40 yıl öncesine göre büyük değişimler gerçekleştirdiğini, ithalat-ihracat, nüfus ve nüfusun dağılımı, gayri safi milli hasıla büyüklüğü gibi temel göstergeler açısından Türkiye'nin 40 yıl öncesinden çok farklı olduğunu vurgulayan Denemeç, TÜBİTAK Yasası'nı değişen koşullara ve ihtiyaçlara cevap verebilecek şekilde yeniden düzenlediklerini belirtti.
Denemeç, günümüzde bilim ile sanayinin iç içe olması gerektiğini dile getirerek yasa teklifi ile TÜBİTAK Bilim Kurulu'nun bu bağlamda yeniden düzenlendiğini, 14 kişilik kurulda değişik dallardaki seçkin bilim adamlarının yanı sıra sanayi kesiminden temsilcilerin de bulunacağını anlattı.
AR-GE'YE AYRILAN PAY
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Denemeç, Türkiye'de AR-GE çalışmalarına ayrılan payın, gayri safi milli hasılanın binde 66'sı düzeyinde bulunduğunu, bu oranın Avrupa'da yüzde 2, ABD ve Japonya'da yüzde 3'e yakın olduğunu belirterek, şunları söyledi:
''Sayın Başbakan'ın başkanlığındaki Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nda şöyle bir hedef kondu: Türkiye'nin bu standardı yakalayabilmesi için sisteme dışarıdan bir fon enjekte edilmesi lazım... 2010 yılına kadar bu fon enjekte edile edile Türkiye'nin AR-GE harcamalarının GSMH'ye oranını yüzde 2'ye çıkarmak hedefi belirlendi. O nedenle 2005 bütçesine 450 trilyon liralık bir fon koyduk. Bu fonun gayesi, AR-GE yapmakta sıkıntı çeken firma ve üniversitelerin projelerini desteklemek. Bunu KOSGEB'e de verebilirdik; DPT de bazı projeleri destekliyor, oraya da verebilirdik ama dedik ki bunun en rasyonel yeri TÜBİTAK'tır. TÜBİTAK, oluşturduğu kurullarla üniversite ve özel sektörün geliştirdiği projelerden uygun gördüklerine buradan fon kullandırsın.''
TÜBİTAK'ın geçmişte çok az fon kullandırdığını bildiren Denemeç, bunu da ağırlıklı olarak enstitüleri üzerinden yaptığını belirtti. Günümüzde yüzlerce firmanın AR-GE çalışması yapmak istediğini, ancak finansal sıkıntılar nedeniyle bunu gerçekleştiremediğini kaydeden Denemeç, ''Şimdi biz diyoruz ki üniversiteyle birlikte ya da ayrı ayrı gelin; gerçek, hayata geçebilecek, insan hayatını kolaylaştıracak, katma değeri olan projeleri getirin, TÜBİTAK'ın kurullarından onay aldığı zaman size finansal destek sağlansın'' dedi.
Denemeç, AR-GE çalışmalarının öngörülen şekilde destekliğinde, ihracatla birlikte ithalatın da artması sonucu oluşan cari açığın, ihraç edilen ürünlerin üzerine yüksek katma değer koyarak kapatılabileceğini vurgularken, yüksek katma değerli ürün satmanın yolunun da yüksek teknolojiden geçtiğini söyledi.
UZUN VADELİ STRATEJİ
Uzun vadeli bir strateji ortaya koyduklarını, yeni düzenlemenin meyvelerinin 5-10 yıl sonra alınmaya başlanacağını kaydettiği konuşmasında, ''fonları kendi yandaşlarına dağıtacaklar. Onun için TÜBİTAK'ı değiştiriyorlar'' şeklindeki eleştirileri anımsatan Denemeç, ''Kural çok açıktır: AB ve OECD standartlarındaki projelere destek veriliyor, onun dışındakilere verilmiyor'' dedi.
Denemeç, yasa teklifinin komisyon görüşmeleri sırasında CHP'lilerin eleştirilerini hatırlatan bir gazeteciyi yanıtlarken de yazım yanlışları konusunda dile getirilen hususları düzelttiklerini bildirdi. Teklifin çok geniş olmadığını, TÜBİTAK'ın tıkanan yönetim yapısına ilişkin düzenlemeler içerdiğini belirten Denemeç, CHP'lilerin alt komisyon istediklerini hatırlatarak, şu görüşleri dile getirdi:
''Alt komisyona gönderilmesi için bir neden yoktu. Komisyonu terk etmeselerdi, itirazlarını orada tartışabilirdik ama siyaset işin içine girdiği için öyle davrandılar. Alt komisyona havale etmek demek ipin üzerine un sermek, işi zamanın akışına bırakmak demektir. Geçmişte Türkiye çok zaman kaybetti. Türkiye'nin kaybedecek bir dakikası bile yok. Biz bu yasayı biran önce çıkarıp özel sektörümüzün, üniversitemizin getirdiği projelere artık bu fonları vermek, sistemi oturtmak zorundayız.''
Denemeç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Meclis Genel Kurul gündeminde bulunan TÜBİTAK Yasası değişiklik öngören teklifi hakkında bilgi verdi.
TÜBİTAK Yasası'nın ilk olarak 1963 yılında çıkarıldığını ve o günün koşullarına göre iyi kurgulanmış bir düzenleme olduğunu belirten Denemeç, ancak Bilim Kurulu'nda boşalan üyelikler için seçimin yine kurulun yetkisine verildiği ''kapalı devre'' sistemin tıkanıklıklara neden olduğunu, 1983'te yasada değişiklik yapıldığını anlattı.
TÜBİTAK Yasası'nın ilk çıkarılışı sırasında büyük katkıları olan Erdal İnönü'nün Başbakan Yardımcısı olduğu 1997'de hazırlanan kanun hükmünde kararname ile tekrar eskiye dönüldüğünü anlatan Denemeç, Bilim Kurulu tarafından seçilen üyelerin başbakan tarafından atanmaması halinde ne olacağını düzenlemeyen, başkana vekaleti öngörmeyen sistemin sakıncalarını dile getirdi.
Türkiye ve dünyanın 40 yıl öncesine göre büyük değişimler gerçekleştirdiğini, ithalat-ihracat, nüfus ve nüfusun dağılımı, gayri safi milli hasıla büyüklüğü gibi temel göstergeler açısından Türkiye'nin 40 yıl öncesinden çok farklı olduğunu vurgulayan Denemeç, TÜBİTAK Yasası'nı değişen koşullara ve ihtiyaçlara cevap verebilecek şekilde yeniden düzenlediklerini belirtti.
Denemeç, günümüzde bilim ile sanayinin iç içe olması gerektiğini dile getirerek yasa teklifi ile TÜBİTAK Bilim Kurulu'nun bu bağlamda yeniden düzenlendiğini, 14 kişilik kurulda değişik dallardaki seçkin bilim adamlarının yanı sıra sanayi kesiminden temsilcilerin de bulunacağını anlattı.
AR-GE'YE AYRILAN PAY
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Denemeç, Türkiye'de AR-GE çalışmalarına ayrılan payın, gayri safi milli hasılanın binde 66'sı düzeyinde bulunduğunu, bu oranın Avrupa'da yüzde 2, ABD ve Japonya'da yüzde 3'e yakın olduğunu belirterek, şunları söyledi:
''Sayın Başbakan'ın başkanlığındaki Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nda şöyle bir hedef kondu: Türkiye'nin bu standardı yakalayabilmesi için sisteme dışarıdan bir fon enjekte edilmesi lazım... 2010 yılına kadar bu fon enjekte edile edile Türkiye'nin AR-GE harcamalarının GSMH'ye oranını yüzde 2'ye çıkarmak hedefi belirlendi. O nedenle 2005 bütçesine 450 trilyon liralık bir fon koyduk. Bu fonun gayesi, AR-GE yapmakta sıkıntı çeken firma ve üniversitelerin projelerini desteklemek. Bunu KOSGEB'e de verebilirdik; DPT de bazı projeleri destekliyor, oraya da verebilirdik ama dedik ki bunun en rasyonel yeri TÜBİTAK'tır. TÜBİTAK, oluşturduğu kurullarla üniversite ve özel sektörün geliştirdiği projelerden uygun gördüklerine buradan fon kullandırsın.''
TÜBİTAK'ın geçmişte çok az fon kullandırdığını bildiren Denemeç, bunu da ağırlıklı olarak enstitüleri üzerinden yaptığını belirtti. Günümüzde yüzlerce firmanın AR-GE çalışması yapmak istediğini, ancak finansal sıkıntılar nedeniyle bunu gerçekleştiremediğini kaydeden Denemeç, ''Şimdi biz diyoruz ki üniversiteyle birlikte ya da ayrı ayrı gelin; gerçek, hayata geçebilecek, insan hayatını kolaylaştıracak, katma değeri olan projeleri getirin, TÜBİTAK'ın kurullarından onay aldığı zaman size finansal destek sağlansın'' dedi.
Denemeç, AR-GE çalışmalarının öngörülen şekilde destekliğinde, ihracatla birlikte ithalatın da artması sonucu oluşan cari açığın, ihraç edilen ürünlerin üzerine yüksek katma değer koyarak kapatılabileceğini vurgularken, yüksek katma değerli ürün satmanın yolunun da yüksek teknolojiden geçtiğini söyledi.
UZUN VADELİ STRATEJİ
Uzun vadeli bir strateji ortaya koyduklarını, yeni düzenlemenin meyvelerinin 5-10 yıl sonra alınmaya başlanacağını kaydettiği konuşmasında, ''fonları kendi yandaşlarına dağıtacaklar. Onun için TÜBİTAK'ı değiştiriyorlar'' şeklindeki eleştirileri anımsatan Denemeç, ''Kural çok açıktır: AB ve OECD standartlarındaki projelere destek veriliyor, onun dışındakilere verilmiyor'' dedi.
Denemeç, yasa teklifinin komisyon görüşmeleri sırasında CHP'lilerin eleştirilerini hatırlatan bir gazeteciyi yanıtlarken de yazım yanlışları konusunda dile getirilen hususları düzelttiklerini bildirdi. Teklifin çok geniş olmadığını, TÜBİTAK'ın tıkanan yönetim yapısına ilişkin düzenlemeler içerdiğini belirten Denemeç, CHP'lilerin alt komisyon istediklerini hatırlatarak, şu görüşleri dile getirdi:
''Alt komisyona gönderilmesi için bir neden yoktu. Komisyonu terk etmeselerdi, itirazlarını orada tartışabilirdik ama siyaset işin içine girdiği için öyle davrandılar. Alt komisyona havale etmek demek ipin üzerine un sermek, işi zamanın akışına bırakmak demektir. Geçmişte Türkiye çok zaman kaybetti. Türkiye'nin kaybedecek bir dakikası bile yok. Biz bu yasayı biran önce çıkarıp özel sektörümüzün, üniversitemizin getirdiği projelere artık bu fonları vermek, sistemi oturtmak zorundayız.''
