Meclis Başkanvekili Buldan, gündeme geçmeden önce 3 milletvekiline gündem dışı söz verdi.
MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal, suya ilişkin israf, ilgisizlik ve yanlış kullanıma işaret etti.
Tarımda kullanılan suyun yüzde 75'inin bitkiye ulaşmadan toprağa karıştığını belirten Uysal, Çukurova'da 102 köyün su olmadığı için toprağını ekemediğini, Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kaynaklı sorunlardan dolayı ise Mersinlilerin 4 gündür susuz kaldığını dile getirdi.
Bu konudaki önerilerini sıralayan Uysal, "Kayıp kaçak oranını 3 yıl içerisinde yüzde 25'in altına düşürelim. Tarımda damlama sulama için hibe ve teknik destek sağlayalım. Sanayi ve kentlerde sulamaya geri dönüş zorunluluğu getirelim. Ruhsatsız kuyulara asla izin vermeyelim. Hemen 12 aylık acil sulama projesini hayata geçirelim." diye konuştu.
Yeniden Refah Partisi Konya Milletvekili Ali Yüksel, kadın fahri Kur-an kursu öğreticilerinin yıllardır güvencesiz, kadrosuz ve düşük ücretlerle çalıştırıldığını savunarak, "Bu tablo, sadece bir istihdam politikası meselesi değildir, kadın emeğinin bile bile değersizleştirilmesinin devlet eliyle sürdürüldüğü bir tablodur. Fahri Kur-an kursu öğreticilerinin talebi çok açık, sadaka değil, kadro istiyorlar. SGK primlerinin 30 güne tamamlanmasını, emeklilik hakkı istiyorlar." ifadesini kullandı.
AK Parti Tokat Milletvekili Mustafa Arslan, Tokat'taki sulama yatırımlarını anlattı.
Tokat'ta 500 bin dekar arazide sulama yatırımlarının devam ettiğini, Türkiye'nin en büyük projelerinden biri olan Tokat-Kazova sulamasının ihale edilmek üzere ÇED raporunu beklediğini belirten Arslan, Turhal sulamasının inşaatının sürdüğünü, Turhal ile Tokat arasındaki 44 bin dönüm araziyi kapalı ve akıllı sulamaya kavuşturacaklarını kaydetti.
AK Parti'li Arslan, "Zile Çekerek sulamasında ikinci kısım inşaatımız devam ediyor. Burada da devam eden sulama projemiz 80 bin dönüme tekabül ediyor. Hemen akabinde 100 bin dönüm daha ilave yapacağız. Zile'de Maşat Ovası'nda, Reşadiye Ovası'nda, Zile Ovası'nda yaklaşık 180 bin dekar araziyi kapalı sulamaya kavuşturmuş olacağız." bilgisini paylaştı.
TBMM Genel Kurulunda siyasi partilerin grup başkanvekilleri yerlerinden söz alarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, TBMM'nin açıldığı tarihten bu yana 50 gün geçtiğini ancak tek bir kanunun teklifinin bile yasalaşmadığını belirterek, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a şikayet ettiğini söyledi.
Özdağ, pestisit konusunda Türkiye'de bir denetimin olmadığını savunarak, "Türkiye'ye 'fazla ilaç kullanılmış' diyerek geri gönderilenlerle ilgili araştırma önergeleri verdik, kabul etmediniz. Bununla ilgili olarak da bir kez daha iktidar partisini uyarıyorum." dedi.
Van Gölü kıyısında cansız bedeni bulunan Rojin Kabaiş'in ölümüne ilişkin soruşturmayı yakından takip edeceklerini belirten Özdağ, "Adalet Bakanımız haftaya bir randevu verecek. Bu konu çok yönlü araştırılmalı." ifadesini kullandı.
- "Türkiye'de 7 milyon çocuk yoksulluk sınırı altında"
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, 20 Kasım 2003'te Beyoğlu'nda İngiltere Başkonsolosluğu ve bir bankaya yapılan saldırıda 31 vatandaşın hayatını kaybettiğini anımsatarak, vefat edenlere Allah'tan rahmet diledi.
Şehit yakınları, gaziler ve gazi yakınlarının özlük ve sosyal haklarının iyileştirilmesiyle ilgili bir buçuk yıl önce Meclis'teki bir komisyonda bir adım atılması yönünde bir temennide bulunulduğunu anımsatan Kavuncu, şehit yakınları ve gazilerin bu konuda ciddi bir beklentisi olduğunu aktardı.
Kavuncu, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde UNICEF ve TÜİK'in hazırladığı raporlara dikkati çekerek, "Türkiye'de yaklaşık 22,2 milyon çocuk yaşıyor. 7 milyon çocuk yoksulluk sınırı altında. Bu 7 milyon çocuğun da 2 milyona yakını çok ciddi derecede derin yoksulluk yaşıyor. 612 bin çocuğumuz okula gitmiyor. Gün geçtikçe daha kötüye giden olumsuz bir durum var, iktidara sesleniyoruz, gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz." diye konuştu.
MHP Grup Başkanvekili Filiz Kılıç, yaklaşan 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü en içten dilekleriyle kutladığını, öğretim üyeliği ve rektörlük dönemi boyunca binlerce öğrenci yetiştirmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi.
Eğitimde norm kadro açığının aşikar olduğunu, bu yıl açıklanan atama sayısının emekli öğretmen sayısını dahi tam manasıyla karşılamadığını belirten Kılıç, şöyle konuştu:
"2024 KPSS sonuçlarına göre öğretmen adaylarımız son 22 yılın en düşük branş kontenjanlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Gençlerimiz planlarını geçmiş yılın istatistiklerine göre yapmış, gecesini gündüzüne katmıştır. Fakat sınavdan sekiz ay sonra önlerine konulan tablo bazı branşlarda 21, 27, 28 gibi düşük kontenjanlar olmuştur. Kendi alanında Türkiye derecesi yapan ilk 30'a, 40'a giren öğretmen adayı kontenjan dışı kalıyorsa burada bizler durup düşünmek zorundayız."
Kılıç, "MHP olarak net bir şekilde ifade ediyoruz; ihtiyaç ortadadır, talep haklıdır, 24 Kasım Öğretmenler Günü kapıdadır. Çağrımız şudur; öğrencisiz kalan tek bir öğretmenimiz olmamalıdır, kalmamalıdır, kadrolu istihdam esas olmalıdır, mülakat tartışmaları son bulmalı, liyakat ve puan esas alınmalıdır." dedi.
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, dün Meclis'te suça sürüklenen çocuklarla ilgili bir komisyon kurulduğunu anımsatarak, bunun çok önemli bir adım olduğunu ancak yeterli olmadığını savundu.
Çocukların suça sürüklendiği mekanların başında çocuk işçilerin çalıştığı yerlerin olduğunu belirten Temelli, bu yıl içinde 81 çocuğun iş yerinde öldürüldüğünü aktardı.
Temelli, bugünkü parti önergesinin su krizi üzerine olacağını ifade ederek, "Çok yakın bir zamanda artık su stresi değil su yoksulluğu, su fakirliği yaşayan bir ülkeye dönüşeceğiz. Bugünkü araştırma önergemizi bu anlayışla dinlemenizi ve bu konuda da bir komisyon kurulmasını özellikle dikkatlerinize sunuyoruz." dedi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nü kutlayarak, AK Parti iktidarında çocukların her gün bir sürü tehdit ve zorluklarla baş etmek zorunda kaldığını savundu.
Emir, Türkiye'de 6,5 milyon çocuğun aşırı yoksulluk içerisinde olduğunu, her 4 çocuktan 1'inin oyuncağı olmadığını, her 3 çocuktan 1'inin günde bir kez bile et, tavuk veya balık yiyemez halde olduğunu ve çocukların yaklaşık üçte 1'inin beslenme yetersizliği çekmek zorunda olduğunu aktardı.
Türkiye'de hukukun siyasi iktidarın tercihlerine göre işlediğini ileri süren Emir, şu ifadeleri kullandı:
"Seçilmiş belediye başkanlarımız, cumhurbaşkanı adayımız, çalışma arkadaşlarımız cezaevinde tutuluyorlar, yedi, sekiz ay iddianame bekliyorlar ve iddianame sonrasında içinin boş olduğu ortaya çıksa dahi tutuklulukları devam ediyor. Ama bir kişi var ki bir ayda tutukluluğuna son verildi ve tutuksuz yargılanıyor. Kim bu? Emrah Şener; eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı ve sonrasında da Bankalararası Kart Merkezi yani BKM'de zimmet, yolsuzluk ve buna benzer dolandırıcılık gibi suçlara karışmış bir kişi. Bu kişi sadece bir ay tutuldu ve şu anda tutuksuz yargılanıyor. Türkiye'de bu ikili hukuk niye uygulanmaktadır?"
AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, suça sürüklenen çocuklarla ilgili dün kurulan komisyonu fevkalade önemsediğini belirtti. Zengin, "Bu komisyonda sadece suça sürüklenen çocukları değil aynı zamanda çocuklarımızın yaşadıkları sosyal ortamın, çevrenin, pek çok problemin, eğitim de dahil olmak üzere değerlendirilmesi için önemli bir imkan olduğunu düşünüyorum." dedi.
Çocuklar ve gençler için sosyal medyanın muazzam bir tehlike alanı oluşturduğunu söyleyen Zengin, komisyonda özellikle çocuklara yönelen siber zorbalığa ve onları suça sürükleyen mecralara dikkat etmeleri gerektiğini belirtti.
Zengin, sosyal medyanın çocukların akademik performansını da çok olumsuz etkilediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendine dair öz güvenini olumsuz etkiliyor. Sürekli ekran başında olmak, dikkat dağınıklığı yapıyor. Bununla ilgili ne yapacağız yani yasaklayacak mıyız, çocuklarımıza bu akıllı telefonları vermeyecek miyiz, hangi yaşta vereceğiz ve hangi metotla onların bu mecraların yarattığı hasarı hangi yöntemle telafi edeceğiz? Bu soruların geleceğe dair hepimizi çokça yorduğunu ve yorması gerektiğini düşünüyorum."
Genel Kurulda, Yeni Yol Partisinin "sözleşmeli erler", İYİ Partinin "gıda zehirlenmeleri", DEM Parti'nin "iklim değişikliği ve su havzaları", CHP'nin "Artvin ili Murgul ilçesindeki madencilik faaliyetleri"ne ilişkin grup önerileri ayrı ayrı görüşüldü.
Partisinin grup önerisi üzerine konuşan, İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşcı, Türkiye'nin toksikoloji istatistiklerine göre, 40 yaş altı ölüm nedenlerinin yüzde 5-6'sının zehirlenmeye bağlı olduğunu belirtti.
Toplu gıda zehirlenmelerinin az gelişmiş ülkelerin meselesi olduğunu ifade eden Taşcı, "Biz, yediğimiz meyveden zehirleniyoruz, içtiğimiz sütten, tarım yaptığımız sudan, topraktan, soluduğumuz havadan etten, balıktan, tavuktan, okulda zehirleniyoruz, yurtta zehirleniyoruz, otelde zehirleniyoruz, düğünü cenazeye çeviriyoruz, düğünde zehirleniyoruz. Oysa, gıda güvenliği bir lüks değildir, haktır ve hiçbir markanın, otelin, okulun, yurdun, işletmenin değeri bir tek insanın canından kıymetli değildir." değerlendirmesinde bulundu.
Yeni Yol Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, İstanbul Fatih'te zehirlenme şüphesiyle tedavi gördükleri hastanede hayatını kaybeden aileye değinerek, denetim sorunu nedeniyle bu olayların yaşandığı savundu.
Çalışkan, "Kamu işin kolayını bulmuş, İstanbul olayından sonra şimdi her üretim yerine bir kamera koyup kayıt alacak, olur, polis sistemini, zabıtayı, hepsini kaldıralım. Kamu üzerine düşeni yapmayıp bütün sorumluluğu vatandaşa, esnafa yükleyemez. Hemen her konuda günah keçisi olarak işletmeler, özel üreticiler aranıyor, oysa 'nerede bu devlet?' sorusunun cevabı ortada. Bugün işletmeci, tüketici ve kamu arasındaki üçgende düzgün, dengeli bir iş yapılmadığı için bu sorunlarla karşı karşıyayız." ifadelerini kullandı.
DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu, Fatih'te zehirlenme şüphesiyle tedavi gördükleri hastanede hayatını kaybeden Böcek ailesinin acısını paylaştığını ve ailenin yakınlarına başsağlığı diledi. Otlu, kafeler, lokantalar, restoranlar ve otellerdeki denetim eksikliğine değinerek, bu durumu eleştirdi.
CHP Ankara Milletvekili Aylin Yaman, gıda zehirlenmelerinin arttığını söyleyerek, bunun tesadüf olmadığını ileri sürdü.
Denetim eksikliği ve sistemsel zafiyetlerin bir sonucu olarak vakaların arttığını iddia eden Yaman, "Saha kontrol mekanizmalarındaki yetersizlikler ve belediyelerin de elinden alınan denetim yetkileri, özellikle kabuklu deniz ürünleri, kümes hayvanları, çiğ süt ürünleri, pirinç, yeşil yapraklı sebzeler, konserve gıdalar gibi riskli ürünlerin satışını gerçekleştiren gıda işletmelerinde ancak olay yaşandıktan sonra fark edilebilir hale gelmiştir. Bu durum, toplum sağlığını korumak için gereken bilinç düzeyini ve proaktif anlayışı yok etmektedir." diye konuştu.
AK Parti Elazığ Milletvekili Erol Keleş, halk sağlığının korunması amacıyla su ve besinlerle bulaşan hastalıkların takibinin 7/24 esasıyla yürütüldüğüne dikkati çekti.
Bu kapsamda, Sağlık Bakanlığı tarafından akut bağırsak enfeksiyonu sendromik sürveyans sisteminin etkin bir şekilde işletildiğini anlatan Keleş, şunları kaydetti:
"Suyla ilgili vakalarda 84 halk sağlığı laboratuvarımız, 19 bölge laboratuvarımız inceleme süreçlerini yürütmektedir. Laboratuvarlarımızın kapasitesi hem sayı hem nitelik hem de teknik donanım itibarıyla bu tür vakaların analizi için yeterlidir. Gıda güvenliğinin sağlanması amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığımız resmi kontrolleri risk esaslı olarak sürdürmektedir. Bu çerçevede, 2024 yaz döneminde, özellikle turizm bölgelerinde 3 bin 405 denetim yapılmış, uygunsuzluğu tespit edilen işletmelere de gerekli idari yaptırımlar uygulanmıştır. Yine, eğitim ve öğretim dönemi içerisinde okul ve yurt kantinlerinde 15 bin 88 denetim gerçekleştirilmiş, öğrencilerimizin sağlığını korumaya yönelik tüm önlemler hassasiyetle yürütülmüştür."
Görüşmelerin ardından yapılan oylamalarda Yeni Yol Partisi, İYİ Parti, DEM Parti ve CHP'nin grup önerileri kabul edilmedi.
