2004-09-04 - 10:30
Sivas Kongresi'nin 85. Yıldönümü kutlama törenlerinde konuşan TBMM Başkanı Arınç, "Şu anda Başkanı olmakla gurur ve onur duyduğum TBMM, bağımsızlık için yürüyen direniş erlerinin bir eseridir" dedi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Sivas Kongresi'nin 85. Yıldönümü kutlama törenlerine katılmak üzere, bu gün Sivas'a geldi. Arınç, törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Çok Kıymetli Sivaslı Kardeşlerim,
Saygıdeğer Konuklar,
Bugün bağımsız ve özgür bir Türkiye için atılmış en önemli adımlardan birinin yıl dönümündeyiz. 1919 yılının savaş ortamında yola çıkmış bağımsızlık fedailerinin başlattıkları kurtuluş yürüyüşü, 85 yıl önce bu meydanda olmuştu.
Bu fedailer, Erzurum'da hayatta kalmak ve yaşamak için tam bağımsız bir Türkiye istediklerini ilan ettikten sonra, yürüyüşlerine devam ettiler ve bu tarihi şehre geldiler.
Burada onları yıllardır özgür ve bağımsız yaşamış, Anadolu'nun sağlam kalesi, siz Sivaslılar karşıladı.
O zamanlar adı Mektebi Sultani olan bir binanın salonunda 38 kişi oturup ülkenin geleceğini, yani bizim şimdi yaşadığımız günleri tartıştılar.
Tarih 4 Eylül 1919'du.
Ülkemiz son baharını yaşarken onlar, aldıkları kararlarla takvimi taze bir bahar havasına çevirdiler. 8 gün boyunca tartıştılar. Tartıştıkları şey; 600 yıllık bir imparatorluğu parçalamak ve yutmak isteyen, dünyanın en güçlü devletlerine karşı nasıl direneceklerini tespit etmekti.
Bu toplantıya 38 kişi halkın temsilcisi olarak seçilip gelmişti. Halk iradesine verilen önem o kadar önemliydi ki, savaşın ortasında, işgal altında bile halkı temsil eden insanlar bir araya geliyordu.
O gün bu şehirde gönülleri, ruhları, inançları tam olan gönüllüler, bir yürüyüş kararı aldılar. Bu yürüyüş, Ankara'ya oradan Ege'nin kıyılarına kadar sürecek bir uzun yürüyüştü ve yolda en çok ölüm onlara eşlik edecekti. Zira aldıkları karar tam bağımsız bir Türkiye'ye kavuşuncaya kadar direnmekti. Neredeyse bir avuç kalmış askerle, silahsız bir halkla, fakir bir milletle dünyanın en güçlü ordularına karşı direneceklerdi. Bu yüzden her şeyden çok ölüme yakındılar.
Sivas, özgürlük kahramanlarının gür sesiyle ilan ettikleri bağımsızlık yürüyüşünün ikinci durağıdır.
Bu yürüyüşün üçüncü durağı Ankara'da olacak, son durak ise Ege kıyılarında son işgalcilerin kaçışlarının izlendiği İzmir olacaktı.
85 yıl önce buradaki toplantı sona erdiğinde İstanbul'da, Anadolu'da binlerce insan, çıkacak sonucu merakla bekliyorlardı. Ayrıca topraklarımızı işgal etmiş ve Sivas'ta bu kongrenin toplanmasını engellemeye çalışan işgal kuvvetleri de sonucu merak ediyorlardı.
Kimileri bir teslimiyet, kimileri tavizler verilmiş bir işbirliği beklerken, kimileri de güçlü inançlarıyla direniş kararı alınacağını bekliyorlardı. Sonunda 8 maddelik bir karar açıklandı.
Kararın ilk maddesi 'vatan bir bütündür parçalanamaz' diye açıklanınca diğer maddelerin, büyük bir direnişin alt yapısını oluşturacak kararlar olacağı hemen anlaşılmıştı.
Ne manda kabul edildi, ne himaye.
Vatanın her yanı bir sayıldı ve 'asla bölünemez' dendi.
Bütün direniş örgütleri bir araya getirildi.
Ve şahsım olarak beni en çok etkileyen karar ise, TBMM'nin kurulacağının ilk sinyali işte bu toplantıda verildi.
Şu anda Başkanı olmakla gurur ve onur duyduğum TBMM, bağımsızlık için yürüyen direniş erlerinin bir eseridir. Millet Meclisinin hemen toplanması gerektiği, halkın iradesinin ülke yönetimine el koyması gerektiği bu şehirdeki toplantıda karara bağlandı.
Alınan kararları gerçekleştirmek için seçilen Heyeti Temsiliye, Ankara'ya doğru yürüyüşlerine devam ederken halkımızın gururu TBMM'nin de temelini atmaya gidiyorlardı aslında. Bu nedenledir ki, Sivas'ın bizim için ayrı bir değeri ve anlamı vardır.
Bugün, bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü temsil eden Meclisimiz 23 Nisan 1920'de açıldığında, onun altında Sivas'ta toplanan bir avuç özgürlük savaşçısının kararlılığı, Sivaslıların desteği ve tüm ülke halkının duası vardır.
Sizlerin babalarına, dedelerine; 85 yıl önce buraya gelen bir avuç savaşçıyı desteklediği için, omuz verdikleri için ne kadar teşekkür etsek, ne kadar dua etsek azdır.
Bu şehirde o tarihlerde kurulan Sivas Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti'ni de ayrıca anmak istiyorum. Onlar bağımsız bir ülke için ilk örgütlenen ve ilk çalışmaya koyulan kadınlarımızdı. Burada Cemiyetin Başkanı Melek Reşit hanımı ve arkadaşlarını da rahmetle anıyorum.
Sizler, kahraman bir milletin bağımsızlık savaşında ilk bayrağı eline alan şehirlerden birinin sakinlerisiniz. Ne kadar övünseniz azdır.
Saygıdeğer Sivaslılar,
Sivas Kongresi'nin yıl dönümünde burada bulunmaktan ve o tarihi günün anılarını yaşamaktan büyük bir onur duyuyorum.
Türkiye'nin bugünleri için canlarını veren insanlarımızın fedakarca ve onurlu bir tavırla başlattıkları bağımsızlık yürüyüşünün en önemli durağında, bir kez daha o muhteşem insanları anmaktan dolayı da bahtiyarım.
Burada ülkenin geleceği için büyük kararlar alan ve bugün tam bağımsız bir ülkede yaşamamıza neden olan kongrenin mimarı ve reisi Gazi Mustafa Kemal'i, ülkenin dört bir yanından halkı temsil etmek için gelen heyet üyelerini rahmetle anıyorum.
O karamsar günlerde direniş kararı aldıkları, tüm dünyaya meydan okudukları, halkın iradesini temsil eden bir Meclis açtıkları ve bize özgür bir ülke bıraktıkları için TBMM'nin Başkanı olarak onların hatırası karşısında saygıyla eğiliyorum.
Günümüz hayırlı olsun.
Geleceğimiz aydınlık, bahtımız açık, milletimiz huzurlu olsun.
Bu günü anmak için özveriyle çalışan, Sayın Vali'yi, Milletvekillerimizi, belediye başkanlığımızı ve diğer çalışanları tek tek tebrik ediyor, teşekkürlerimi iletiyorum.
Allah bu ülke için, bu halk için can veren, kan veren, yardım eden herkesten razı olsun.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok Kıymetli Sivaslı Kardeşlerim,
Saygıdeğer Konuklar,
Bugün bağımsız ve özgür bir Türkiye için atılmış en önemli adımlardan birinin yıl dönümündeyiz. 1919 yılının savaş ortamında yola çıkmış bağımsızlık fedailerinin başlattıkları kurtuluş yürüyüşü, 85 yıl önce bu meydanda olmuştu.
Bu fedailer, Erzurum'da hayatta kalmak ve yaşamak için tam bağımsız bir Türkiye istediklerini ilan ettikten sonra, yürüyüşlerine devam ettiler ve bu tarihi şehre geldiler.
Burada onları yıllardır özgür ve bağımsız yaşamış, Anadolu'nun sağlam kalesi, siz Sivaslılar karşıladı.
O zamanlar adı Mektebi Sultani olan bir binanın salonunda 38 kişi oturup ülkenin geleceğini, yani bizim şimdi yaşadığımız günleri tartıştılar.
Tarih 4 Eylül 1919'du.
Ülkemiz son baharını yaşarken onlar, aldıkları kararlarla takvimi taze bir bahar havasına çevirdiler. 8 gün boyunca tartıştılar. Tartıştıkları şey; 600 yıllık bir imparatorluğu parçalamak ve yutmak isteyen, dünyanın en güçlü devletlerine karşı nasıl direneceklerini tespit etmekti.
Bu toplantıya 38 kişi halkın temsilcisi olarak seçilip gelmişti. Halk iradesine verilen önem o kadar önemliydi ki, savaşın ortasında, işgal altında bile halkı temsil eden insanlar bir araya geliyordu.
O gün bu şehirde gönülleri, ruhları, inançları tam olan gönüllüler, bir yürüyüş kararı aldılar. Bu yürüyüş, Ankara'ya oradan Ege'nin kıyılarına kadar sürecek bir uzun yürüyüştü ve yolda en çok ölüm onlara eşlik edecekti. Zira aldıkları karar tam bağımsız bir Türkiye'ye kavuşuncaya kadar direnmekti. Neredeyse bir avuç kalmış askerle, silahsız bir halkla, fakir bir milletle dünyanın en güçlü ordularına karşı direneceklerdi. Bu yüzden her şeyden çok ölüme yakındılar.
Sivas, özgürlük kahramanlarının gür sesiyle ilan ettikleri bağımsızlık yürüyüşünün ikinci durağıdır.
Bu yürüyüşün üçüncü durağı Ankara'da olacak, son durak ise Ege kıyılarında son işgalcilerin kaçışlarının izlendiği İzmir olacaktı.
85 yıl önce buradaki toplantı sona erdiğinde İstanbul'da, Anadolu'da binlerce insan, çıkacak sonucu merakla bekliyorlardı. Ayrıca topraklarımızı işgal etmiş ve Sivas'ta bu kongrenin toplanmasını engellemeye çalışan işgal kuvvetleri de sonucu merak ediyorlardı.
Kimileri bir teslimiyet, kimileri tavizler verilmiş bir işbirliği beklerken, kimileri de güçlü inançlarıyla direniş kararı alınacağını bekliyorlardı. Sonunda 8 maddelik bir karar açıklandı.
Kararın ilk maddesi 'vatan bir bütündür parçalanamaz' diye açıklanınca diğer maddelerin, büyük bir direnişin alt yapısını oluşturacak kararlar olacağı hemen anlaşılmıştı.
Ne manda kabul edildi, ne himaye.
Vatanın her yanı bir sayıldı ve 'asla bölünemez' dendi.
Bütün direniş örgütleri bir araya getirildi.
Ve şahsım olarak beni en çok etkileyen karar ise, TBMM'nin kurulacağının ilk sinyali işte bu toplantıda verildi.
Şu anda Başkanı olmakla gurur ve onur duyduğum TBMM, bağımsızlık için yürüyen direniş erlerinin bir eseridir. Millet Meclisinin hemen toplanması gerektiği, halkın iradesinin ülke yönetimine el koyması gerektiği bu şehirdeki toplantıda karara bağlandı.
Alınan kararları gerçekleştirmek için seçilen Heyeti Temsiliye, Ankara'ya doğru yürüyüşlerine devam ederken halkımızın gururu TBMM'nin de temelini atmaya gidiyorlardı aslında. Bu nedenledir ki, Sivas'ın bizim için ayrı bir değeri ve anlamı vardır.
Bugün, bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü temsil eden Meclisimiz 23 Nisan 1920'de açıldığında, onun altında Sivas'ta toplanan bir avuç özgürlük savaşçısının kararlılığı, Sivaslıların desteği ve tüm ülke halkının duası vardır.
Sizlerin babalarına, dedelerine; 85 yıl önce buraya gelen bir avuç savaşçıyı desteklediği için, omuz verdikleri için ne kadar teşekkür etsek, ne kadar dua etsek azdır.
Bu şehirde o tarihlerde kurulan Sivas Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti'ni de ayrıca anmak istiyorum. Onlar bağımsız bir ülke için ilk örgütlenen ve ilk çalışmaya koyulan kadınlarımızdı. Burada Cemiyetin Başkanı Melek Reşit hanımı ve arkadaşlarını da rahmetle anıyorum.
Sizler, kahraman bir milletin bağımsızlık savaşında ilk bayrağı eline alan şehirlerden birinin sakinlerisiniz. Ne kadar övünseniz azdır.
Saygıdeğer Sivaslılar,
Sivas Kongresi'nin yıl dönümünde burada bulunmaktan ve o tarihi günün anılarını yaşamaktan büyük bir onur duyuyorum.
Türkiye'nin bugünleri için canlarını veren insanlarımızın fedakarca ve onurlu bir tavırla başlattıkları bağımsızlık yürüyüşünün en önemli durağında, bir kez daha o muhteşem insanları anmaktan dolayı da bahtiyarım.
Burada ülkenin geleceği için büyük kararlar alan ve bugün tam bağımsız bir ülkede yaşamamıza neden olan kongrenin mimarı ve reisi Gazi Mustafa Kemal'i, ülkenin dört bir yanından halkı temsil etmek için gelen heyet üyelerini rahmetle anıyorum.
O karamsar günlerde direniş kararı aldıkları, tüm dünyaya meydan okudukları, halkın iradesini temsil eden bir Meclis açtıkları ve bize özgür bir ülke bıraktıkları için TBMM'nin Başkanı olarak onların hatırası karşısında saygıyla eğiliyorum.
Günümüz hayırlı olsun.
Geleceğimiz aydınlık, bahtımız açık, milletimiz huzurlu olsun.
Bu günü anmak için özveriyle çalışan, Sayın Vali'yi, Milletvekillerimizi, belediye başkanlığımızı ve diğer çalışanları tek tek tebrik ediyor, teşekkürlerimi iletiyorum.
Allah bu ülke için, bu halk için can veren, kan veren, yardım eden herkesten razı olsun.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
