2004-05-12 - 00:00
Amman'da yapılmakta olan 'Irak'a Komşu Ülkeler Parlamento Başkanları Toplantısı'nda konuşan Arınç, "Burada halkları temsil eden parlamentoların başkanları olarak çok ciddi bir sorumluluğumuz olduğu kanaatindeyim. Halkın iradesini temsil eden parlamentoların gücünü arttırarak daha özgür ülkeler yaratmalıyız." dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç, son günlerde Irak hapishanelerinde ortaya çıkan durumun, insanlığın ortak erdemlerinden olan insan hakları ve insani onur açısından son derece üzücü olduğunu söyledi.
Bülent Arınç, Amman'da bugün başlayan Irak'a Komşu Ülkeler Parlamento Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, demokrasi ve özgürlüğün, insan onuruna yakışır yollarla ve temel insan haklarına aykırı olmamak koşuluyla bölge ülkeleri halklarına anlatılmalısı gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"Irak halkının gururu ve onurunu zedeleyen bu olayların, aynı zamanda tüm insanlığın ortak değerlerini zedelediği kanaatindeyim. Meclisimiz İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Irak hapishanelerinde yapılan uygulamayı kınamıştır.
Bu olayın kişisel hatalardan kaynaklandığına ve bir daha tekerrür etmeyeceğine inanıyorum. Olayların sorumlularının hak ettikleri cezaları alması, mağdurların acısını dindirmese de benzeri olayların tekrar etmesine belki engel olacaktır.
Gücü ve konumu ne olursa olsun, hiç kimsenin insan onurunu zedelemeye hakkı yoktur. Dünyanın bir çok yerinden bu insanlık suçuna karşı gösterilen tepkiler, hukukun ve erdemin üstünlüğü açısından sevindiricidir."
"DEMOKRASİ"
Arınç, konuşmasının son bölümünde halkın iradesini temsil eden parlamentoların gücünü arttırarak daha özgür ülkeler yaratılmasını istedi. Arınç şöyle konuştu:
"Burada halkları temsil eden parlamentoların başkanları olarak çok ciddi bir sorumluluğumuz olduğu kanaatindeyim. Halkın iradesini temsil eden parlamentoların gücünü arttırarak daha özgür ülkeler yaratmalıyız. Meclisin üstünlüğü, halkın üstünlüğü ve mutluluğu anlamına gelmektedir. Halkın iradesinin Meclis'e yansıması demokrasi ve hukukun egemen olması anlamına gelir. Müslüman halklar olmamız bizim demokrasinin nimetlerinden faydalanmamıza engel değildir. Bu coğrafyada yaşayan halklar özgür, adil, katılımcı, huzurlu bir yaşamı hak etmiştir. Bunu kendi hür irademizle gerçekleştirmeliyiz, başkasının zorlamasıyla değil. Bu konu da en büyük görevin de biz Meclis Başkanlarına düştüğü kanaatindeyim."
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANI SAYIN BÜLENT ARINÇ'IN
IRAK'A KOMŞU ÜLKELER PARLAMENTO BAŞKANLARI TOPLANTISI'NDA
YAPTIKLARI KONUŞMA'NIN TAM METNİ ŞÖYLE:
Sözlerime başlarken, Irak'a Komşu Ülkeler Parlamento Başkanlarının bu toplantısına ev sahipliği yapan Ürdün Temsilciler Meclisi Başkanı'na teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Toplantının düzenlenmesi için insiyatifi alan Parlamentolararası Birlik Başkanı ve Genel Sekreteri'ne de ayrıca teşekkür ediyorum.
Bizler, Irak'ın komşuları olarak, karşı karşıya olduğu büyük sorunların üstesinden gelebilmesi için bu ülkeye yardım edilmesi konusunda özel bir sorumluluk taşıdığımızın bilinci içerisindeyiz. Bir yılı aşkın bir süre önce, komşu ülkelerin Dışişleri Bakanları Irak konusunda ilk kez müşterek görüşlerini dile getirmek amacıyla, ülkemin girişimi üzerine İstanbul'da bir araya gelmişlerdi. Söz konusu toplantının ardından başlayan bu süreç çok yararlı bir işlev görmüş ve önemi uluslararası toplum tarafından teslim edilmeye başlanmıştır.
Irak'a Komşu Ülkeler Parlamento Başkanları Toplantısı'nın gerçekleştirilmesi de aynı derecede önem taşımaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin temsilcisi ile Arap Parlamentolar Birliği ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi Başkanları'nın buradaki mevcudiyetleri, uluslar arası toplumun istikrarlı, toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini korunmuş, müreffeh ve egemen bir Irak'ın vücut bulması yolundaki taahhüdünü ortaya koymaktadır. Ayrıca, bugünkü toplantımız, Irak'ın komşularının bu ülkenin önünde duran güçlüklerin aşılmasında Iraklı kardeşlerinin yanında olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Türkiye'nin Irak'a ilişkin vizyonunu burada yeniden anlatmaya gerek görmüyorum. Bu vizyonu oluşturan temel prensipler bugün burada bulunanların yanı sıra, uluslar arası toplum tarafından da paylaşılmaktadır. Bu vizyon, Irak'ın egemenliğinin ve bağımsızlığının yeniden tesis edilesi, ülkenin birliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Irak halkının arzu ettiği siyasi sistemi seçmek ve kendi doğal kaynaklarını kontrol etmek suretiyle, kendi geleceğini tayin etmesidir.
Sayın Başkan,
Irak'taki güvenlik durumu endişe vericidir. Son haftalarda yoğunlaşan çatışmalar karşısında yüksek gerginlik ve kaygı ortamı hakimdir.
Son günlerde Irak hapishanelerinde ortaya çıkan durum, insanlığın ortak erdemlerinden olan insan hakları ve insani onur açısından son derece üzücüdür. Demokrasi ve özgürlük, insan onuruna yakışır yollarla ve temel insan haklarına aykırı olmamak koşuluyla halka anlatılmalıdır. Irak halkının gururu ve onurunu zedeleyen bu olayların, aynı zamanda tüm insanlığın ortak değerlerini zedelediği kanaatindeyim. Meclisimiz İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Irak hapishanelerinde yapılan uygulamayı kınamıştır.
Bu olayın kişisel hatalardan kaynaklandığına ve bir daha tekerrür etmeyeceğine inanıyorum. Olayların sorumlularının hak ettikleri cezaları alması, mağdurların acısını dindirmese de benzeri olayların tekrar etmesine belki engel olacaktır.
Gücü ve konumu ne olursa olsun, hiç kimsenin insan onurunu zedelemeye hakkı yoktur. Dünyanın bir çok yerinden bu insanlık suçuna karşı gösterilen tepkiler, hukukun ve erdemin üstünlüğü açısından sevindiricidir.
Sayın Başkan,
Bu ortamda siyasi geçiş süreci devam etmektedir. Bu süreci yaşayabilir ve muteber kılmaktan başka bir seçenek söz konusu değildir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Irak Özel Danışmanı'nın belirttiği üzere, güvenlik ile egemenliğin tesisi ve Irak'ta meşru bir siyasi sistemin vücut bulması arasında doğrudan bir bağ vardır. Muteber bir Irak Hükümeti'nin mümkün olduğunca hızla kurulması gerekmektedir. Zira, egemen bir hükümetin mevcut olmaması Irak'taki sorunun önemli bir parçasını teşkil etmektedir.
Önümüzdeki ay Irak yeni bir kritik aşamaya daha girecektir. Haziran sonunda egemenlik Iraklılara devredilecektir. Siyasi geçiş sürecinin meşruiyetinin sağlanabilmesi için, Geçici Hükümetin yanı sıra, önümüzdeki dönem içinde ortaya çıkacak diğer siyasi yapılarda Irak halkının tüm kesimlerinin geniş bir şekilde temsil edilmeleri gerekmektedir. Irak halkının bu ülkedeki siyasi otoriteleri benimsemelerinin teşvik edilmesi açısından, siyasi yapılarda gerçek anlamda temsiliyetin sağlanması hayati bir zorunluluktur. Bu sağlanabildiği takdirde, geçtiğimiz yıldan beri yaşanmakta olan travmanın yerini Irak halkının kendi geleceğine sahip çıkma duygusu alacaktır. Bu bakımdan, oluşturulacak geçici hükümete ilaveten 2005 yılı Ocak ayına kadar temsil hüviyetine haiz bir Ulusal Konferans toplanması fikri takdire şayandır.
Uluslar arası camia tarafından da kabul edildiği üzere, Birleşmiş Milletler Irak'ta egemenliğin devri ve demokratik yapıların geliştirilmesi sürecinde kilit rol üstlenebilecek en yetkin organdır.
Nitekim, Birleşmiş Milletler son dönemdeki katkıları siyasi sürece olumlu bir dinamizm getirmiştir. Sayın Brahimi'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sunduğu fikirleri desteklemekteyiz.
Egemenliğin 30 Haziran'da devredilmesinden sonra, Irak halkı, kendi siyasi geleceğini inşa etme yolunda zorlu bir sınav vermeye devam edecektir. Bu uzun ve güç süreçte Iraklıların en fazla ihtiyaç duyacakları şey, kendi aralarında uzlaşıya varmak olacaktır. Iraklı kardeşlerimiz bizim desteğimize güvenmeye devam edebilirler. Ancak, sonuçta, Irak'ın sorunlarına ancak Iraklıların kendilerinin çözüm üretebilecekleri hatırda tutulmalıdır. Bu kürsüden, onlara etnik ve mezhepsel mülahazaları bir kenara bırakarak güçlerini birleştirmeleri çağrısında bulunuyorum.
Sayın Başkan
Konuşmamı tamamlarken bir hususun altını daha çizmek istiyorum. Burada halkları temsil eden parlamentoların başkanları olarak çok ciddi bir sorumluluğumuz olduğu kanaatindeyim. Halkın iradesini temsil eden parlamentoların gücünü arttırarak daha özgür ülkeler yaratmalıyız. Meclisin üstünlüğü, halkın üstünlüğü ve mutluluğu anlamına gelmektedir. Halkın iradesinin Meclis'e yansıması demokrasi ve hukukun egemen olması anlamına gelir. Müslüman halklar olmamız bizim demokrasinin nimetlerinden faydalanmamıza engel değildir. Bu coğrafyada yaşayan halklar özgür, adil, katılımcı, huzurlu bir yaşamı hak etmiştir. Bunu kendi hür irademizle gerçekleştirmeliyiz, başkasının zorlamasıyla değil. Bu konu da en büyük görevin de biz Meclis Başkanlarına düştüğü kanaatineyim.
Hepinize saygılarımla Teşekkür ederim.
(12-13 MAYIS 2004, AMMAN)
Bülent Arınç, Amman'da bugün başlayan Irak'a Komşu Ülkeler Parlamento Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, demokrasi ve özgürlüğün, insan onuruna yakışır yollarla ve temel insan haklarına aykırı olmamak koşuluyla bölge ülkeleri halklarına anlatılmalısı gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"Irak halkının gururu ve onurunu zedeleyen bu olayların, aynı zamanda tüm insanlığın ortak değerlerini zedelediği kanaatindeyim. Meclisimiz İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Irak hapishanelerinde yapılan uygulamayı kınamıştır.
Bu olayın kişisel hatalardan kaynaklandığına ve bir daha tekerrür etmeyeceğine inanıyorum. Olayların sorumlularının hak ettikleri cezaları alması, mağdurların acısını dindirmese de benzeri olayların tekrar etmesine belki engel olacaktır.
Gücü ve konumu ne olursa olsun, hiç kimsenin insan onurunu zedelemeye hakkı yoktur. Dünyanın bir çok yerinden bu insanlık suçuna karşı gösterilen tepkiler, hukukun ve erdemin üstünlüğü açısından sevindiricidir."
"DEMOKRASİ"
Arınç, konuşmasının son bölümünde halkın iradesini temsil eden parlamentoların gücünü arttırarak daha özgür ülkeler yaratılmasını istedi. Arınç şöyle konuştu:
"Burada halkları temsil eden parlamentoların başkanları olarak çok ciddi bir sorumluluğumuz olduğu kanaatindeyim. Halkın iradesini temsil eden parlamentoların gücünü arttırarak daha özgür ülkeler yaratmalıyız. Meclisin üstünlüğü, halkın üstünlüğü ve mutluluğu anlamına gelmektedir. Halkın iradesinin Meclis'e yansıması demokrasi ve hukukun egemen olması anlamına gelir. Müslüman halklar olmamız bizim demokrasinin nimetlerinden faydalanmamıza engel değildir. Bu coğrafyada yaşayan halklar özgür, adil, katılımcı, huzurlu bir yaşamı hak etmiştir. Bunu kendi hür irademizle gerçekleştirmeliyiz, başkasının zorlamasıyla değil. Bu konu da en büyük görevin de biz Meclis Başkanlarına düştüğü kanaatindeyim."
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANI SAYIN BÜLENT ARINÇ'IN
IRAK'A KOMŞU ÜLKELER PARLAMENTO BAŞKANLARI TOPLANTISI'NDA
YAPTIKLARI KONUŞMA'NIN TAM METNİ ŞÖYLE:
Sözlerime başlarken, Irak'a Komşu Ülkeler Parlamento Başkanlarının bu toplantısına ev sahipliği yapan Ürdün Temsilciler Meclisi Başkanı'na teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Toplantının düzenlenmesi için insiyatifi alan Parlamentolararası Birlik Başkanı ve Genel Sekreteri'ne de ayrıca teşekkür ediyorum.
Bizler, Irak'ın komşuları olarak, karşı karşıya olduğu büyük sorunların üstesinden gelebilmesi için bu ülkeye yardım edilmesi konusunda özel bir sorumluluk taşıdığımızın bilinci içerisindeyiz. Bir yılı aşkın bir süre önce, komşu ülkelerin Dışişleri Bakanları Irak konusunda ilk kez müşterek görüşlerini dile getirmek amacıyla, ülkemin girişimi üzerine İstanbul'da bir araya gelmişlerdi. Söz konusu toplantının ardından başlayan bu süreç çok yararlı bir işlev görmüş ve önemi uluslararası toplum tarafından teslim edilmeye başlanmıştır.
Irak'a Komşu Ülkeler Parlamento Başkanları Toplantısı'nın gerçekleştirilmesi de aynı derecede önem taşımaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin temsilcisi ile Arap Parlamentolar Birliği ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi Başkanları'nın buradaki mevcudiyetleri, uluslar arası toplumun istikrarlı, toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini korunmuş, müreffeh ve egemen bir Irak'ın vücut bulması yolundaki taahhüdünü ortaya koymaktadır. Ayrıca, bugünkü toplantımız, Irak'ın komşularının bu ülkenin önünde duran güçlüklerin aşılmasında Iraklı kardeşlerinin yanında olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Türkiye'nin Irak'a ilişkin vizyonunu burada yeniden anlatmaya gerek görmüyorum. Bu vizyonu oluşturan temel prensipler bugün burada bulunanların yanı sıra, uluslar arası toplum tarafından da paylaşılmaktadır. Bu vizyon, Irak'ın egemenliğinin ve bağımsızlığının yeniden tesis edilesi, ülkenin birliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Irak halkının arzu ettiği siyasi sistemi seçmek ve kendi doğal kaynaklarını kontrol etmek suretiyle, kendi geleceğini tayin etmesidir.
Sayın Başkan,
Irak'taki güvenlik durumu endişe vericidir. Son haftalarda yoğunlaşan çatışmalar karşısında yüksek gerginlik ve kaygı ortamı hakimdir.
Son günlerde Irak hapishanelerinde ortaya çıkan durum, insanlığın ortak erdemlerinden olan insan hakları ve insani onur açısından son derece üzücüdür. Demokrasi ve özgürlük, insan onuruna yakışır yollarla ve temel insan haklarına aykırı olmamak koşuluyla halka anlatılmalıdır. Irak halkının gururu ve onurunu zedeleyen bu olayların, aynı zamanda tüm insanlığın ortak değerlerini zedelediği kanaatindeyim. Meclisimiz İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Irak hapishanelerinde yapılan uygulamayı kınamıştır.
Bu olayın kişisel hatalardan kaynaklandığına ve bir daha tekerrür etmeyeceğine inanıyorum. Olayların sorumlularının hak ettikleri cezaları alması, mağdurların acısını dindirmese de benzeri olayların tekrar etmesine belki engel olacaktır.
Gücü ve konumu ne olursa olsun, hiç kimsenin insan onurunu zedelemeye hakkı yoktur. Dünyanın bir çok yerinden bu insanlık suçuna karşı gösterilen tepkiler, hukukun ve erdemin üstünlüğü açısından sevindiricidir.
Sayın Başkan,
Bu ortamda siyasi geçiş süreci devam etmektedir. Bu süreci yaşayabilir ve muteber kılmaktan başka bir seçenek söz konusu değildir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Irak Özel Danışmanı'nın belirttiği üzere, güvenlik ile egemenliğin tesisi ve Irak'ta meşru bir siyasi sistemin vücut bulması arasında doğrudan bir bağ vardır. Muteber bir Irak Hükümeti'nin mümkün olduğunca hızla kurulması gerekmektedir. Zira, egemen bir hükümetin mevcut olmaması Irak'taki sorunun önemli bir parçasını teşkil etmektedir.
Önümüzdeki ay Irak yeni bir kritik aşamaya daha girecektir. Haziran sonunda egemenlik Iraklılara devredilecektir. Siyasi geçiş sürecinin meşruiyetinin sağlanabilmesi için, Geçici Hükümetin yanı sıra, önümüzdeki dönem içinde ortaya çıkacak diğer siyasi yapılarda Irak halkının tüm kesimlerinin geniş bir şekilde temsil edilmeleri gerekmektedir. Irak halkının bu ülkedeki siyasi otoriteleri benimsemelerinin teşvik edilmesi açısından, siyasi yapılarda gerçek anlamda temsiliyetin sağlanması hayati bir zorunluluktur. Bu sağlanabildiği takdirde, geçtiğimiz yıldan beri yaşanmakta olan travmanın yerini Irak halkının kendi geleceğine sahip çıkma duygusu alacaktır. Bu bakımdan, oluşturulacak geçici hükümete ilaveten 2005 yılı Ocak ayına kadar temsil hüviyetine haiz bir Ulusal Konferans toplanması fikri takdire şayandır.
Uluslar arası camia tarafından da kabul edildiği üzere, Birleşmiş Milletler Irak'ta egemenliğin devri ve demokratik yapıların geliştirilmesi sürecinde kilit rol üstlenebilecek en yetkin organdır.
Nitekim, Birleşmiş Milletler son dönemdeki katkıları siyasi sürece olumlu bir dinamizm getirmiştir. Sayın Brahimi'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sunduğu fikirleri desteklemekteyiz.
Egemenliğin 30 Haziran'da devredilmesinden sonra, Irak halkı, kendi siyasi geleceğini inşa etme yolunda zorlu bir sınav vermeye devam edecektir. Bu uzun ve güç süreçte Iraklıların en fazla ihtiyaç duyacakları şey, kendi aralarında uzlaşıya varmak olacaktır. Iraklı kardeşlerimiz bizim desteğimize güvenmeye devam edebilirler. Ancak, sonuçta, Irak'ın sorunlarına ancak Iraklıların kendilerinin çözüm üretebilecekleri hatırda tutulmalıdır. Bu kürsüden, onlara etnik ve mezhepsel mülahazaları bir kenara bırakarak güçlerini birleştirmeleri çağrısında bulunuyorum.
Sayın Başkan
Konuşmamı tamamlarken bir hususun altını daha çizmek istiyorum. Burada halkları temsil eden parlamentoların başkanları olarak çok ciddi bir sorumluluğumuz olduğu kanaatindeyim. Halkın iradesini temsil eden parlamentoların gücünü arttırarak daha özgür ülkeler yaratmalıyız. Meclisin üstünlüğü, halkın üstünlüğü ve mutluluğu anlamına gelmektedir. Halkın iradesinin Meclis'e yansıması demokrasi ve hukukun egemen olması anlamına gelir. Müslüman halklar olmamız bizim demokrasinin nimetlerinden faydalanmamıza engel değildir. Bu coğrafyada yaşayan halklar özgür, adil, katılımcı, huzurlu bir yaşamı hak etmiştir. Bunu kendi hür irademizle gerçekleştirmeliyiz, başkasının zorlamasıyla değil. Bu konu da en büyük görevin de biz Meclis Başkanlarına düştüğü kanaatineyim.
Hepinize saygılarımla Teşekkür ederim.
(12-13 MAYIS 2004, AMMAN)
