2005-11-27 - 18:45
Arınç; "Toplantılar boyunca ülkemize gösterilen ilgiden dolayı bir kez daha gördük ki, Türkiye Akdeniz'in gelecekte en etkin ülkesi olmaya adaydır."
25-26 Kasım 2005 tarihinde gerçekleştirilen '5. Avrupa-Akdeniz Parlamento Başkanları Konferansı'na katılmak üzere gittiği Barcelona'daki çalışmalarını tamamlayarak yurda dönen TBMM Başkanı Arınç, havalimanında bir basın toplantısı düzenledi.
Barselona Süreci'nin 10. yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen konferansın, sürecin geldiği aşamanın değerlendirilmesi ve geleceğe yönelik planlamaların yapılması açısından yararlı geçtiğini bildiren Arınç, "Ayrıca ülkemizin görüş ve önerilerinin dile getirilmesi de faydalı olmuştur" dedi.
Bülent Arınç açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Süreci başından itibaren destekleyen ülkemiz, önümüzdeki dönemde de girişimin daha etkin olması yönündeki katkılarını sürdüreceğini yinelemiştir.
Konferans vesilesiyle ikili görüşmelerde bulundum. Özellikle Avrupa Parlamentosu Başkanı Sayın Josep Borrell'in talebi üzerine yaptığımız resmi görüşme oldukça yararlı geçmiştir. Bu görüşmede, Kıbrıs meselesinin çözümlenmesi için Avrupa Parlamentosu'nun daha fazla çaba harcaması gerektiği konusunda Sayın Başkan'la fikir birliğine vardık.
Yine toplantı boyunca, ev sahibi İspanya başta olmak üzere, İtalya, Bulgaristan, Ürdün, Suriye, Lüksemburg, Cezayir ve Fas Meclis Başkanlarıyla ikili görüşmeler yapma fırsatı buldum.
Barselona'da kaldığım süre içerisinde burada eğitim gören Türk öğrenciler ve iş adamlarımızla da görüştüm. Ayrıca İspanyol ve uluslar arası basın yayın organlarıyla röportajlar yaptım.
Toplantının ikinci gününde "Toplum Kültür ve Medeniyetler arası diyalog" konulu oturuma başkanlık ettim. Bu bölümde yaptığım konuşmada, medeniyetler arası diyalog için Barselona Süreci'nin önemli bir fırsat olduğuna dikkat çektim. Doğu ile Batı arasında bir köprü olan Türkiye'nin, diyalogların en etkin ülkesi ve merkezi olmaya aday olduğunun altını çizdim.
Avrupa'da İslam ve terörizm kavramlarının yan yana kullanılmasının Müslümanlara karşı doğurduğu tepkinin tehlikelerini de işaret ettim. Bu görüşüme toplantı esnasında bir çok parlamento başkanı da destek verdi.
Toplantının sonunda yaptığım kapanış değerlendirmesinde de, terör kavramının yeniden ve uluslararası konsensüsle tanımlanması gerektiğini ifade ettim. Ülkemize büyük acılar çektiren terör örgütünü bu kavram kargaşası yüzünden AB üyesi bazı ülkelerde rahatça hareket etmesini örnek göstererek bu durumu eleştirdim.
Toplantılar boyunca ülkemize gösterilen ilgiden dolayı bir kez daha gördük ki, Türkiye Akdeniz'in gelecekte en etkin ülkesi olmaya adaydır. Ayrıca medeniyetler arası diyalog girişimi kapsamında İspanya ile eş-sponsorluğunu yaptığımız "Medeniyetler İttifakı" projesine ülkemizin büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Türkiye farklı kültürleri hoşgörü içerisinde bir arada barındırma geleneği ile tarihsel olarak medeniyetlerin buluşma noktasıdır."
Barselona Süreci'nin 10. yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen konferansın, sürecin geldiği aşamanın değerlendirilmesi ve geleceğe yönelik planlamaların yapılması açısından yararlı geçtiğini bildiren Arınç, "Ayrıca ülkemizin görüş ve önerilerinin dile getirilmesi de faydalı olmuştur" dedi.
Bülent Arınç açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Süreci başından itibaren destekleyen ülkemiz, önümüzdeki dönemde de girişimin daha etkin olması yönündeki katkılarını sürdüreceğini yinelemiştir.
Konferans vesilesiyle ikili görüşmelerde bulundum. Özellikle Avrupa Parlamentosu Başkanı Sayın Josep Borrell'in talebi üzerine yaptığımız resmi görüşme oldukça yararlı geçmiştir. Bu görüşmede, Kıbrıs meselesinin çözümlenmesi için Avrupa Parlamentosu'nun daha fazla çaba harcaması gerektiği konusunda Sayın Başkan'la fikir birliğine vardık.
Yine toplantı boyunca, ev sahibi İspanya başta olmak üzere, İtalya, Bulgaristan, Ürdün, Suriye, Lüksemburg, Cezayir ve Fas Meclis Başkanlarıyla ikili görüşmeler yapma fırsatı buldum.
Barselona'da kaldığım süre içerisinde burada eğitim gören Türk öğrenciler ve iş adamlarımızla da görüştüm. Ayrıca İspanyol ve uluslar arası basın yayın organlarıyla röportajlar yaptım.
Toplantının ikinci gününde "Toplum Kültür ve Medeniyetler arası diyalog" konulu oturuma başkanlık ettim. Bu bölümde yaptığım konuşmada, medeniyetler arası diyalog için Barselona Süreci'nin önemli bir fırsat olduğuna dikkat çektim. Doğu ile Batı arasında bir köprü olan Türkiye'nin, diyalogların en etkin ülkesi ve merkezi olmaya aday olduğunun altını çizdim.
Avrupa'da İslam ve terörizm kavramlarının yan yana kullanılmasının Müslümanlara karşı doğurduğu tepkinin tehlikelerini de işaret ettim. Bu görüşüme toplantı esnasında bir çok parlamento başkanı da destek verdi.
Toplantının sonunda yaptığım kapanış değerlendirmesinde de, terör kavramının yeniden ve uluslararası konsensüsle tanımlanması gerektiğini ifade ettim. Ülkemize büyük acılar çektiren terör örgütünü bu kavram kargaşası yüzünden AB üyesi bazı ülkelerde rahatça hareket etmesini örnek göstererek bu durumu eleştirdim.
Toplantılar boyunca ülkemize gösterilen ilgiden dolayı bir kez daha gördük ki, Türkiye Akdeniz'in gelecekte en etkin ülkesi olmaya adaydır. Ayrıca medeniyetler arası diyalog girişimi kapsamında İspanya ile eş-sponsorluğunu yaptığımız "Medeniyetler İttifakı" projesine ülkemizin büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Türkiye farklı kültürleri hoşgörü içerisinde bir arada barındırma geleneği ile tarihsel olarak medeniyetlerin buluşma noktasıdır."
