Toplantıda konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, 25 Kasım'ın Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olduğunu anımsatarak, bugün dünyada halen kadına yönelik şiddetin konuşulmasının dünyanın nereye gittiği gösterdiğini belirtti. Arıkan, kadına yönelik şiddetin konuşulmadığı bir Türkiye inşa edilmesi için bütün politikaların temelinde ahlak ve maneviyat olması gerektiğini söyledi.
Terörsüz Türkiye hedefine yönelik değerlendirmelerde bulunan Arıkan, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çalışmalarına sağlıklı devam edebilmesi için Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının tanınmasını, hak ve özgürlüklerin önündeki kısıtlamaların kaldırılmasını istediklerini belirtti. Arıkan, "Anayasa Mahkemesinin kararlarını uygulamak için hangi adaya gitmek gerekiyor? Hak ve özgürlükler üzerindeki kısıtlamaları kaldırmanız için daha kaç komisyon kurmanız gerekiyor?" diye konuştu.
2026 yılı için Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun toplantılarına başlayacağını aktaran Arıkan, komisyon toplantılarında işçi temsilcilerinin değil iktidar temsilcilerinin dediğinin olacağını öne sürdü.
Asgari ücret konusunda önerilerde de bulunan Arıkan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun bir an evvel demokratik bir yapıya kavuşmasını sağlamalıyız. Asgari ücretin insan onuruna yakışan bir seviyeye çıkması için mücadele etmeliyiz. Asgari ücret üzerinden işverenin üzerindeki vergi yükünü de makul bir seviyeye çekmeliyiz. Asgari ücretin gerçekten 'asgari' ücret olmadığının farkında olarak insanımızın bu ücretin altında bir ücretle çalıştırılarak sömürülmesine engel olmalıyız."
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK), Gazze'de Barış Kurulu'nun kurulması ve Uluslararası İstikrar Gücü'nün görev yapmasını öngören ABD tasarısını kabul ettiğini hatırlatan Arıkan, kabul edilen tasarıya ilişkin eleştirilerde bulundu.
Saadet Partisi Genel Başkanı Arıkan, şöyle konuştu:
"Bu planın uygulanması için kurulacak 'Barış Kurulu'nun başına da Trump'ın getirilmesi öngörülüyor. Buradan nasıl bir barış çıkabilir? Barış Planı'nı Trump'ın başkanlığında uygulamak; tilkiyi kümese bekçi yapmaktır. Trump'ın Ukrayna için hazırladığı planı gördük. 'Savaşın durması için Ukrayna topraklarından vazgeçsin' yaklaşımı barış değil, zorla Ukrayna'nın sınırlarından geri çekilmesi dayatmasıdır. Filistin'de mazlumun değil işgalin yanında duran, Ukrayna’da saldırıya uğrayanı değil saldırganı ödüllendiren, küresel krizlerde hukuku değil şahsi ajandasını önceleyen bir siyasetçinin dünyaya barış getirmesi mümkün değildir. Kısacası, Trump'dan barış güvercini çıkmaz, çıkmayacaktır."
