2005-04-23 - 16:57
TBMM Genel Kurulu'nda konuşan Öztürk, Türkiye'nin ''ılımlı İslam modeli'' değil, ''Atatürk Cumhuriyeti'' modeli olduğunu belirtti. Öztürk, ''Siyasal saptırmalardan uzak kalarak bakıldığında, gerçek dinin özlemi de hukuk devletidir'' diye konuştu.
Halkın Yükselişi Partisi (HYP) Genel Başkanı Yaşar Nuri Öztürk, ''Atatürk, ulusal egemenlik kavramıyla din adına boynumuza pranga gibi vurulmuş tabuları yıkmıştır'' dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda konuşan Öztürk, Türkiye'nin ''ılımlı İslam modeli'' değil, ''Atatürk Cumhuriyeti'' modeli olduğunu belirtti. Öztürk, ''Siyasal saptırmalardan uzak kalarak bakıldığında, gerçek dinin özlemi de hukuk devletidir'' diye konuştu. Öztürk, hukuk devletinin olmazsa olmazlarından birinin laiklik olduğunu belirterek, ''Çünkü laiklik olmayınca hukuk devleti hayalden öteye geçemiyor. Hukuk devleti olmayınca da gerçek anlamda din olmuyor, din adına zorbalık oluyor'' görüşünü kaydetti.
İnsanlara verilen hakimiyetin; yönetilenlerle yönetenler arasındaki vekalet ilişkisi olduğunu kaydeden Öztürk, siyasal ve yönetsel egemenliğin kaynağı olan halkın seçimle verdiği vekaletini, istenildiği anda geri alıp başka bir yönetici kadroya verebileceğini söyledi.
Öztürk, ''Dinin gerçek verileri içinde insanın egemenlik yetkisi kullanmasını engelleyen hiçbir buyruk yoktur. Çatısı altında bulunmaktan onur duyduğumuz bu Meclis ve onun büyük mimarı Mustafa Kemal Atatürk, yerleştirdiği ulusal egemenlik ilke ve kavramıyla dinin gerçeğini değil, din adına boynumuza pranga gibi vurulmuş tabuları yıkmıştır. Atatürk'ün yıktığı bu akıl ve din dışı tabuları, hala din diye taşıyan toplumların durumları hepimizin gözleri önündedir. Bunlar, 'Allah'ın hakimiyeti' diye diye, emperyalist güçlerin hakimiyeti altına girmişlerdir'' diye konuştu.
Egemenliğin, görünürdeki anlamlarından saptırılan bazı unsurların tacizi altında olduğunu ifade eden Öztürk, bu unsurların Kophenag Kriterleri, Gümrük Birliği Anlaşması ve IMF olduğunu ileri sürdü. Öztürk, ''Gönlümüz isterdi ki, burada egemenlik kavramıyla ilgili olarak İslam dünyasını da kutlayabilseydik. Maalesef bu olamamıştır ve bunun için de bugün kendilerine demokrasi ve bağımsızlığın hangi koşullarla getirildiğini Irak'ta yaşanan kahır ve ıstıraba bakarak anlamak mümkündür. Bu Meclisin ve devletin banisi büyük Atatürk'ün önünde tazim, şükran ve minnetle eğiliyorum'' diyerek sözlerini tamamladı.
TBMM Genel Kurulu'nda konuşan Öztürk, Türkiye'nin ''ılımlı İslam modeli'' değil, ''Atatürk Cumhuriyeti'' modeli olduğunu belirtti. Öztürk, ''Siyasal saptırmalardan uzak kalarak bakıldığında, gerçek dinin özlemi de hukuk devletidir'' diye konuştu. Öztürk, hukuk devletinin olmazsa olmazlarından birinin laiklik olduğunu belirterek, ''Çünkü laiklik olmayınca hukuk devleti hayalden öteye geçemiyor. Hukuk devleti olmayınca da gerçek anlamda din olmuyor, din adına zorbalık oluyor'' görüşünü kaydetti.
İnsanlara verilen hakimiyetin; yönetilenlerle yönetenler arasındaki vekalet ilişkisi olduğunu kaydeden Öztürk, siyasal ve yönetsel egemenliğin kaynağı olan halkın seçimle verdiği vekaletini, istenildiği anda geri alıp başka bir yönetici kadroya verebileceğini söyledi.
Öztürk, ''Dinin gerçek verileri içinde insanın egemenlik yetkisi kullanmasını engelleyen hiçbir buyruk yoktur. Çatısı altında bulunmaktan onur duyduğumuz bu Meclis ve onun büyük mimarı Mustafa Kemal Atatürk, yerleştirdiği ulusal egemenlik ilke ve kavramıyla dinin gerçeğini değil, din adına boynumuza pranga gibi vurulmuş tabuları yıkmıştır. Atatürk'ün yıktığı bu akıl ve din dışı tabuları, hala din diye taşıyan toplumların durumları hepimizin gözleri önündedir. Bunlar, 'Allah'ın hakimiyeti' diye diye, emperyalist güçlerin hakimiyeti altına girmişlerdir'' diye konuştu.
Egemenliğin, görünürdeki anlamlarından saptırılan bazı unsurların tacizi altında olduğunu ifade eden Öztürk, bu unsurların Kophenag Kriterleri, Gümrük Birliği Anlaşması ve IMF olduğunu ileri sürdü. Öztürk, ''Gönlümüz isterdi ki, burada egemenlik kavramıyla ilgili olarak İslam dünyasını da kutlayabilseydik. Maalesef bu olamamıştır ve bunun için de bugün kendilerine demokrasi ve bağımsızlığın hangi koşullarla getirildiğini Irak'ta yaşanan kahır ve ıstıraba bakarak anlamak mümkündür. Bu Meclisin ve devletin banisi büyük Atatürk'ün önünde tazim, şükran ve minnetle eğiliyorum'' diyerek sözlerini tamamladı.
