2005-06-01 - 14:38
Koç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, dün gece İcra ve İflas Kanunu'nun TBMM'de kabul edilişi sırasında ilginç gelişmeler yaşandığını ve iktidarın işbilmezliğinin bir kez daha gözler önüne serildiğini ileri sürdü.
CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, iktidarın, TBMM'nin kapanmasına bir ay kala meclisten geçirilecek yasalar konusunda hala net bir karar alamadığını ve TBMM'nin çalışma düzeninin altüst edildiğini öne sürerek, ''AKP artık TBMM'nin, sayısal çoğunluğa dayalı olarak istedikleri gibi at koşturacakları bir yer olmadığını anlamalıdır'' dedi.
Koç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, dün gece İcra ve İflas Kanunu'nun TBMM'de kabul edilişi sırasında ilginç gelişmeler yaşandığını ve iktidarın işbilmezliğinin bir kez daha gözler önüne serildiğini ileri sürdü.
CHP'nin, Türkiye için öncelikli yasalar konusunda iktidara her zaman destek vermesine karşın, iktidarın sayısal üstünlüğünü her platformda kullanmaya kalkıştığını savunan Koç, ''Ancak dün gece yaşananlar AKP'ye bir kez daha ders olmalıdır. Yasanın çıkması için çalışma saatlerinin tamamlanmasından önce maddeler üzerindeki konuşma hakkımızı kullanmadık ve yasa çıktı. Ama AKP artık TBMM'nin, sayısal çoğunluğa dayalı olarak istedikleri gibi at koşturacakları bir yer olmadığını anlamalıdır'' dedi.
''BUNALMIŞ BAŞBAKAN PORTRESİ''
Siyasi iktidarların halkla kavga etmeye başladıklarında, halkın gözünün içine baka baka onların sorunlarını küçümsediğinde yıpranmaya başlayacaklarını ve Başbakanın artık yaptığı işten bunaldığını ileri süren Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sayın Başbakan, (İşsizliği ABD, AB düşüremiyor, ben nasıl düşüreyim" diyor. Bu sözler bunalmış bir Başbakan portresidir. Halkın sorunlarını çözmeyi bırakın, o sorunların altında ezilen, sorunlarla mücadeleden bile kaçan bir Başbakan portresidir. Bunalan Başbakan muhalefetten himaye istiyor. Sayın Başbakan, CHP bunalan Başbakanın problemini çözmek zorunda değildir. Biz ülke yararına her konuda size destek olduk ve olmaya devam edeceğiz. Ama sizin bu sorununuz bizi bağlamıyor.
Sayın Başbakan seçim öncesinde Sabah Gazetesinde Sayın Yavuz Donat'a mülakat veriyor. Sayın Donat, AKP Genel Başkanından 3 kelimeyle gözlemlerini özetlemesini istiyor. Recep Beyin yanıtı: "Kin, nefret, öfke. Recep Bey, halkın tepkisini böyle özetliyor. Ve en önde gelen şikayetin işsizlik olduğunun altını çizerek aynen şöyle diyor, (Bütün bunlar neyi doğruluyor, biliyor musunuz? Körelen umutları, umutlar körelince de kin, nefret, öfke artıyor) diyor, Recep Bey.
Şimdi sormak istiyorum Recep Bey... Sizin işsizlikle ilgili bu söyledikleriniz, halkın, gençlerin umutlarını köreltmiyor mu? Başbakan olmak, halkın sorunlarından uzaklaşmayı mı beraberinde getirmeli? Sayın Başbakanın kendisini toparlayıp, bu sorulara yanıt vermesi, kendine gelmesi gerekli.''
''KENDİN PİŞİR KENDİN YE...''
Tarım kesiminin yandığını, kamuda çalışan işçilere komik ücret artışları öngörüldüğünü, esnafın, işlerin açılmamasından ve ağır vergi yükünden nefes alamadığını ifade eden Koç, sözlerini şöyle tamamladı:
''Tablo böyleyken AKP nelerle uğraşıyor? TBMM'nin kapanmasına l ay kaldı. Normal çalışma süresi olarak 12 gün. Peki AKP bu sürede halkın bu sorunlarını mı çözmeye çalışıyor, yoksa, haraç mezat özelleştirmelerle, kamuda kadrolaşmayla mı uğraşıyor. Dün TBMM'ye sevk edilen yasa tasarıları, AKP'nin gündeminin çok farklı olduğunu ortaya koyuyor. Özelleştirmeye ilişkin yapılan düzenlemede, özelleştirme işlemlerinde birden fazla teklif alınması şartı kaldırılıyor. Yani "kendin pişir, kendin ye" mantığı. Sen getir bir teklif, gerisine karışma mantığı.
Tabii bu düzenlemede çalışanlarla da uğraşmayı unutmadılar. TELEKOM çalışanları büyük kaygı içinde. Bu tasarıda ayrıca, anlaşılamayacak gerekçelerle, özelleştirme davalarında ilk derece mahkemesinin Danıştay olmasına ilişkin hüküm getirilmiş. Davaların idare mahkemelerine gitmemesinden ne kazanacaklarını anlamak olanaklı değil. TÜPRAŞ'ın, PETKİM'in özelleştirmelerinden yedikleri yargı tokatını herhalde hazmedemediler.
''AKP'NİN LALE DEVRİ..''
Tüm bunlardan sonra AKP milletvekilleri bu başarılarını sıra geceleri ile kutlayacaklarmış. ANAP'ın papatya devrinden sonra sıra geceleri ile AKP'nin lale devri başlıyor. Bu halkla alay etmektir. Önce türkü grubu kurdular, sonra spor deyip oynayıp hopladılar, şimdi de sıra gecesi. AKP çok çabuk Anaplaştı. İyi eğlenceler AKP.''
Koç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, dün gece İcra ve İflas Kanunu'nun TBMM'de kabul edilişi sırasında ilginç gelişmeler yaşandığını ve iktidarın işbilmezliğinin bir kez daha gözler önüne serildiğini ileri sürdü.
CHP'nin, Türkiye için öncelikli yasalar konusunda iktidara her zaman destek vermesine karşın, iktidarın sayısal üstünlüğünü her platformda kullanmaya kalkıştığını savunan Koç, ''Ancak dün gece yaşananlar AKP'ye bir kez daha ders olmalıdır. Yasanın çıkması için çalışma saatlerinin tamamlanmasından önce maddeler üzerindeki konuşma hakkımızı kullanmadık ve yasa çıktı. Ama AKP artık TBMM'nin, sayısal çoğunluğa dayalı olarak istedikleri gibi at koşturacakları bir yer olmadığını anlamalıdır'' dedi.
''BUNALMIŞ BAŞBAKAN PORTRESİ''
Siyasi iktidarların halkla kavga etmeye başladıklarında, halkın gözünün içine baka baka onların sorunlarını küçümsediğinde yıpranmaya başlayacaklarını ve Başbakanın artık yaptığı işten bunaldığını ileri süren Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sayın Başbakan, (İşsizliği ABD, AB düşüremiyor, ben nasıl düşüreyim" diyor. Bu sözler bunalmış bir Başbakan portresidir. Halkın sorunlarını çözmeyi bırakın, o sorunların altında ezilen, sorunlarla mücadeleden bile kaçan bir Başbakan portresidir. Bunalan Başbakan muhalefetten himaye istiyor. Sayın Başbakan, CHP bunalan Başbakanın problemini çözmek zorunda değildir. Biz ülke yararına her konuda size destek olduk ve olmaya devam edeceğiz. Ama sizin bu sorununuz bizi bağlamıyor.
Sayın Başbakan seçim öncesinde Sabah Gazetesinde Sayın Yavuz Donat'a mülakat veriyor. Sayın Donat, AKP Genel Başkanından 3 kelimeyle gözlemlerini özetlemesini istiyor. Recep Beyin yanıtı: "Kin, nefret, öfke. Recep Bey, halkın tepkisini böyle özetliyor. Ve en önde gelen şikayetin işsizlik olduğunun altını çizerek aynen şöyle diyor, (Bütün bunlar neyi doğruluyor, biliyor musunuz? Körelen umutları, umutlar körelince de kin, nefret, öfke artıyor) diyor, Recep Bey.
Şimdi sormak istiyorum Recep Bey... Sizin işsizlikle ilgili bu söyledikleriniz, halkın, gençlerin umutlarını köreltmiyor mu? Başbakan olmak, halkın sorunlarından uzaklaşmayı mı beraberinde getirmeli? Sayın Başbakanın kendisini toparlayıp, bu sorulara yanıt vermesi, kendine gelmesi gerekli.''
''KENDİN PİŞİR KENDİN YE...''
Tarım kesiminin yandığını, kamuda çalışan işçilere komik ücret artışları öngörüldüğünü, esnafın, işlerin açılmamasından ve ağır vergi yükünden nefes alamadığını ifade eden Koç, sözlerini şöyle tamamladı:
''Tablo böyleyken AKP nelerle uğraşıyor? TBMM'nin kapanmasına l ay kaldı. Normal çalışma süresi olarak 12 gün. Peki AKP bu sürede halkın bu sorunlarını mı çözmeye çalışıyor, yoksa, haraç mezat özelleştirmelerle, kamuda kadrolaşmayla mı uğraşıyor. Dün TBMM'ye sevk edilen yasa tasarıları, AKP'nin gündeminin çok farklı olduğunu ortaya koyuyor. Özelleştirmeye ilişkin yapılan düzenlemede, özelleştirme işlemlerinde birden fazla teklif alınması şartı kaldırılıyor. Yani "kendin pişir, kendin ye" mantığı. Sen getir bir teklif, gerisine karışma mantığı.
Tabii bu düzenlemede çalışanlarla da uğraşmayı unutmadılar. TELEKOM çalışanları büyük kaygı içinde. Bu tasarıda ayrıca, anlaşılamayacak gerekçelerle, özelleştirme davalarında ilk derece mahkemesinin Danıştay olmasına ilişkin hüküm getirilmiş. Davaların idare mahkemelerine gitmemesinden ne kazanacaklarını anlamak olanaklı değil. TÜPRAŞ'ın, PETKİM'in özelleştirmelerinden yedikleri yargı tokatını herhalde hazmedemediler.
''AKP'NİN LALE DEVRİ..''
Tüm bunlardan sonra AKP milletvekilleri bu başarılarını sıra geceleri ile kutlayacaklarmış. ANAP'ın papatya devrinden sonra sıra geceleri ile AKP'nin lale devri başlıyor. Bu halkla alay etmektir. Önce türkü grubu kurdular, sonra spor deyip oynayıp hopladılar, şimdi de sıra gecesi. AKP çok çabuk Anaplaştı. İyi eğlenceler AKP.''
