2005-06-15 - 13:52
Arınç, TBMM Kreş ve Gündüz Bakımevi çocuklarının seramik çalışmalarından yapılan ve TBMM Milli Egemenlik Parkı'nda yer alan Anıt Rölyef'in açılışının ardından gazetecilerin Atatürk Üniversitesi'ndeki mezuniyet törenine başörtülü bir velinin girişine izin verilmemesiyle ilgili sorularını yanıtladı.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Erzurum Atatürk Üniversitesi'ndeki mezuniyet töreninde yaşananların ''yürek parçalayıcı'' bir olay olduğunu söyledi.
Arınç, TBMM Kreş ve Gündüz Bakımevi çocuklarının seramik çalışmalarından yapılan ve TBMM Milli Egemenlik Parkı'nda yer alan Anıt Rölyef'in açılışının ardından gazetecilerin Atatürk Üniversitesi'ndeki mezuniyet törenine başörtülü bir velinin girişine izin verilmemesiyle ilgili sorularını yanıtladı.
Erzurum'da yaşanan olayın yürek parçalayıcı olduğunu ve bütün milleti üzüntüye sevk ettiğini ifade eden Arınç, ''Bu, siyasi düşüncelerle ilgili bir üzüntü değildir. İnsani bir olaydır. Bir şehit annesi oğlunun mezuniyet törenine katılmak istemiş fakat kapı dışarı edilmiştir. Hiçbir kanun, hiçbir insan hakkı, hiçbir vicdanı düşünce bunu hoş göremez. Bu fevkalade yanlış bir olaydır'' dedi.
Buna benzer olayların geçmişte Türkiye'de yaşandığını ve az da olsa yaşanmaya devam ettiğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
''Ama böylesi 60 yaşını geçmiş yaşlı insanların, çocuklarının en sevinçli gününü paylaşmak istemesi karşısında, maruz kaldıkları olayları tasvip etmek mümkün değildir. Bundan üzüntü duydum ve kendisini arayarak geçmiş olsun dileklerimi sundum. Bu olayı tasvip etmediğimizi, en az kendileri kadar üzüldüğümüzü, metin olmasını rica ettim. Benimle konuşurken telefonda hala ağlıyordu. Üzüntüsünü ifade edecek kelime bulamadı ama ben milletim adına kendilerinin üzüntüsünü paylaştığımızı ifade ettim. Bundan teselli bulduğunu zannediyorum. Yapabildiğim bu oldu.''
BAZI REKTÖRLERİN TUTUMU
Erzurum'da yaşanan olayın yürek parçalayıcı olduğunu ve bütün milleti üzüntüye sevk ettiğini ifade eden Arınç, ''Bu, siyasi düşüncelerle ilgili bir üzüntü değildir. İnsani bir olaydır. Bir şehit annesi, oğlunun mezuniyet törenine katılmak istemiş fakat kapı dışarı edilmiştir. Hiçbir kanun, hiçbir insan hakkı, hiçbir vicdani düşünce bunu hoş göremez. Bu, fevkalade yanlış bir olaydır'' dedi.
Buna benzer olayların geçmişte Türkiye'de yaşandığını ve az da olsa yaşanmaya devam ettiğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
''Ama böylesi, 60 yaşını geçmiş yaşlı insanların, çocuklarının en sevinçli gününü paylaşmak istemesi karşısında, maruz kaldıkları olayları tasvip etmek mümkün değildir. Bundan üzüntü duydum ve kendisini Erzurum'dan aradım, geçmiş olsun dileklerimi sundum. Bu olayı tasvip etmediğimizi, en az kendileri kadar üzüldüğümüzü söyledim ve metin olmasını rica ettim. Benimle konuşurken telefonda hala ağlıyordu. Üzüntüsünü ifade edecek kelime bulamadı ama ben milletim adına kendilerinin üzüntüsünü paylaştığımızı ifade ettim. Bundan teselli bulduğunu zannediyorum. Yapabildiğim bu oldu.''
''İLKEL BİR DÜŞÜNCE''
Erzurum'da ortaya çıkan bu manzarayı gören vicdan sahibi hiçbir kişinin, ''Oh ne iyi oldu'' diyemeyeceğini belirten Arınç, ''Bu, yanlıştır. Böyle ilkel bir düşünce, dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Türkiye'de de azalmıştır. Bu tür uygulamalar, maalesef sadece bazı üniversitelerimizde kalmıştır. Ne hikmetse sayın bazı rektörler, bu tür uygulamaları acımasızca devam ettiriyorlar ve bu tür muameleyi yapmakla adeta kendilerinin görev yaptıklarını düşünüyorlar. Böyle bir görev olamaz. Hiçbir şey insan haklarından daha önemli ve daha üstün değildir. Yazılı kuralların dışında, insan haklarının üstünlüğü vardır, bütün dünya, bütün insanlık bu noktada büyük bir kabulün içindedir'' diye konuştu.
FAŞİZM
Bülent Arınç, Atatürk Üniversitesi Rektörü'nün bugün basına yansıyan açıklamasının, daha da üzüntü verici olduğunu belirterek, şöyle dedi:
''Sayın Rektörün açıklamasını okuyunca üzüntüm kat kat arttı. Bunu, bir devlet görevi olarak yaptığını söylüyor. Şeyh Edebali vasiyetinde Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'ye diyorki 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın'. İnsanı öldürerek, devlet yaşamaz. İnsanı mutsuz ederek devletin yüzü gülmez. İnsanlar, huzursuz, mutsuz olurlarsa hiçbir devlet bununla iftihar edemez. Önce insan hakkı gelir. Önce insan gelir. Sayın Rektörün bu düşüncesi, bir zamanların faşizm düşüncesinin tıpatıp aynısıdır.''
''YÖK, GEREĞİNİ YAPSIN''
Arınç, YÖK'ün de dikkatini çekmek istediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Bu kadar yazılan, bu kadar konuşulan, hatta hakkında Meclis araştırma komisyonu kurulan sayın rektörler hakkında, kendileri gereğini yapsınlar. Bu kadar yanlışlık ortada dururken, YÖK'ün buna bigane kalması düşünülemez. Bu, milleti üzer, hukuku üzer, insanları kanatır. Bir tek bunu ifade edebiliyorum. Biz bu ülkede 72 milyon, kıyafeti, inancı, etnik kökeni ne olursa olsun bir arada ve özgürce yaşayacağız. Hiç kimse bunun üstünde, bunun önünde kendisine bir görev çıkarmasın. Eminim ki bu olay sebebiyle vicdanlar harekete geçmiştir ve artık bu tür olumsuzlukları tamamen ortadan kaldıracak her türlü eylemi, sözü ve davranışı herkesin göstermesi gerekir. Üzüntü duydum, kendilerini teselli etmeye çalıştım. Üzerimize düşeni yapacağımızı ifade ettim.''
REFERANDUM
TBMM Başkanı Arınç, Başbakan Recep Erdoğan'ın, dün bu konu için ''gerekirse referandum yapılabileceğine'' ilişkin değerlendirme yaptığı anımsatılarak, görüşlerinin sorulması üzerine, şunları kaydetti:
''Sayın Başbakanın konuşmasını dün televizyondan takip ettim. Onun sözleriyle bağlantılı olarak konuşmam. Ben şuna dikkat ediyorum. Hiçbir siyasetçi ile hiçbir siyasi partinin önde gelen, parti adına konuşan insanı ile ekran önünde tartışmam. Onlara cevap vermem, onlara
muhatap olmamaya çalışırım. Bu, benim görevimin gereğidir.''
Ancak yasama yetkisinin TBMM'ye ait olduğunu bu yetkiyi ''egemenlik hakkı'' olarak kullandığını ifade eden Arınç, şu değerlendirmeyi yaptı:
''Toplumun sorunlarını çözmek, Parlamento'nun işidir. Milletin taleplerine karşılık vermek Parlamento'nun işidir. Bazen yasal düzenleme yapar ve bunu yaparken gerekirse referandum yolunu da düşünür. Ancak böyle bir şeyi, sadece türban konusunda 'yapacak mısınız, yapmayacak mısınız'a dönüştürmek doğru değil. Referandum, anayasal yollardan biridir. Hangi konularda referanduma gidileceği de bellidir. Ama ben genel olarak yasama yetkisinin içinde Meclis'in böyle bir hakkı olduğunu düşünüyorum. Gerekirse anayasanın cevaz verdiği her konuda halkın ne düşündüğünü sormak ve en son halkın karar vermesini temin etmek parlamentoların da görevidir.''
"ANIT RÖLYEF"İ AÇILIŞ TÖRENİ
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Meclis Kreş ve Gündüz Bakımevi çocuklarının seramik çalışmalarından oluşan ve Milli Egemenlik Parkı'na yerleştirilen ''Anıt Rölyef''i törenle açtı.
TBMM'nin açılışının 85. yıldönümü dolayısıyla hazırlanan rölyefin açılışı dolayısıyla düzenlenen tören, çocukların İstiklal Marşı'nı okumasıyla başladı. Törende kısa bir konuşma yapan Arınç, çocukların hazırladıkları seramik çalışmalarıyla kaplı anıtı büyük bir sevinç ve takdirle açtıklarını söyledi.
Bir süre önce de yine milli egemenlik yılı kutlamaları çerçevesinde izcilerin bu parkta kamp kurduğunu anımsatan Arınç, ''TBMM bütün alanlarını özgürleştiriyor. Yasakçılık zihniyetine son veriyoruz. Halka açtığımız alanlardan biri de bu parktır. Bu park TBMM'nin denetiminde halkın her türlü faaliyetine, ihtiyaçlarına, dinlencesine, eğlencesine mekan olacaktır'' dedi.
Konuşmanın ardından anıt rölyefin açılışını gerçekleştiren Arınç, çocuklarla birlikte anıt rölyefi hazırlayan sanatçı Yahya Kemal Tokyiğit'e plaket sundu. Daha sonra çocuklar bir buket çiçek sundukları Arınç'ın babalar gününü kutladı.
TBMM Başkanı Arınç, parkta ayrıca çocuklarla hatıra fotoğrafı çektirdi.
Yaklaşık 2.5 metrelik anıt, milli egemenliği simgeleyen ve dünyayı temsil eden tepe üzerine yerleştirildi. Anıt rölyef, 108 çocuğun gerçek seramik kilinden, yuvarlak ve kare çamur plakalar üzerine yaptıkları küçük sanat eserleriyle kaplandı.
Arınç, TBMM Kreş ve Gündüz Bakımevi çocuklarının seramik çalışmalarından yapılan ve TBMM Milli Egemenlik Parkı'nda yer alan Anıt Rölyef'in açılışının ardından gazetecilerin Atatürk Üniversitesi'ndeki mezuniyet törenine başörtülü bir velinin girişine izin verilmemesiyle ilgili sorularını yanıtladı.
Erzurum'da yaşanan olayın yürek parçalayıcı olduğunu ve bütün milleti üzüntüye sevk ettiğini ifade eden Arınç, ''Bu, siyasi düşüncelerle ilgili bir üzüntü değildir. İnsani bir olaydır. Bir şehit annesi oğlunun mezuniyet törenine katılmak istemiş fakat kapı dışarı edilmiştir. Hiçbir kanun, hiçbir insan hakkı, hiçbir vicdanı düşünce bunu hoş göremez. Bu fevkalade yanlış bir olaydır'' dedi.
Buna benzer olayların geçmişte Türkiye'de yaşandığını ve az da olsa yaşanmaya devam ettiğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
''Ama böylesi 60 yaşını geçmiş yaşlı insanların, çocuklarının en sevinçli gününü paylaşmak istemesi karşısında, maruz kaldıkları olayları tasvip etmek mümkün değildir. Bundan üzüntü duydum ve kendisini arayarak geçmiş olsun dileklerimi sundum. Bu olayı tasvip etmediğimizi, en az kendileri kadar üzüldüğümüzü, metin olmasını rica ettim. Benimle konuşurken telefonda hala ağlıyordu. Üzüntüsünü ifade edecek kelime bulamadı ama ben milletim adına kendilerinin üzüntüsünü paylaştığımızı ifade ettim. Bundan teselli bulduğunu zannediyorum. Yapabildiğim bu oldu.''
BAZI REKTÖRLERİN TUTUMU
Erzurum'da yaşanan olayın yürek parçalayıcı olduğunu ve bütün milleti üzüntüye sevk ettiğini ifade eden Arınç, ''Bu, siyasi düşüncelerle ilgili bir üzüntü değildir. İnsani bir olaydır. Bir şehit annesi, oğlunun mezuniyet törenine katılmak istemiş fakat kapı dışarı edilmiştir. Hiçbir kanun, hiçbir insan hakkı, hiçbir vicdani düşünce bunu hoş göremez. Bu, fevkalade yanlış bir olaydır'' dedi.
Buna benzer olayların geçmişte Türkiye'de yaşandığını ve az da olsa yaşanmaya devam ettiğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
''Ama böylesi, 60 yaşını geçmiş yaşlı insanların, çocuklarının en sevinçli gününü paylaşmak istemesi karşısında, maruz kaldıkları olayları tasvip etmek mümkün değildir. Bundan üzüntü duydum ve kendisini Erzurum'dan aradım, geçmiş olsun dileklerimi sundum. Bu olayı tasvip etmediğimizi, en az kendileri kadar üzüldüğümüzü söyledim ve metin olmasını rica ettim. Benimle konuşurken telefonda hala ağlıyordu. Üzüntüsünü ifade edecek kelime bulamadı ama ben milletim adına kendilerinin üzüntüsünü paylaştığımızı ifade ettim. Bundan teselli bulduğunu zannediyorum. Yapabildiğim bu oldu.''
''İLKEL BİR DÜŞÜNCE''
Erzurum'da ortaya çıkan bu manzarayı gören vicdan sahibi hiçbir kişinin, ''Oh ne iyi oldu'' diyemeyeceğini belirten Arınç, ''Bu, yanlıştır. Böyle ilkel bir düşünce, dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Türkiye'de de azalmıştır. Bu tür uygulamalar, maalesef sadece bazı üniversitelerimizde kalmıştır. Ne hikmetse sayın bazı rektörler, bu tür uygulamaları acımasızca devam ettiriyorlar ve bu tür muameleyi yapmakla adeta kendilerinin görev yaptıklarını düşünüyorlar. Böyle bir görev olamaz. Hiçbir şey insan haklarından daha önemli ve daha üstün değildir. Yazılı kuralların dışında, insan haklarının üstünlüğü vardır, bütün dünya, bütün insanlık bu noktada büyük bir kabulün içindedir'' diye konuştu.
FAŞİZM
Bülent Arınç, Atatürk Üniversitesi Rektörü'nün bugün basına yansıyan açıklamasının, daha da üzüntü verici olduğunu belirterek, şöyle dedi:
''Sayın Rektörün açıklamasını okuyunca üzüntüm kat kat arttı. Bunu, bir devlet görevi olarak yaptığını söylüyor. Şeyh Edebali vasiyetinde Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'ye diyorki 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın'. İnsanı öldürerek, devlet yaşamaz. İnsanı mutsuz ederek devletin yüzü gülmez. İnsanlar, huzursuz, mutsuz olurlarsa hiçbir devlet bununla iftihar edemez. Önce insan hakkı gelir. Önce insan gelir. Sayın Rektörün bu düşüncesi, bir zamanların faşizm düşüncesinin tıpatıp aynısıdır.''
''YÖK, GEREĞİNİ YAPSIN''
Arınç, YÖK'ün de dikkatini çekmek istediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Bu kadar yazılan, bu kadar konuşulan, hatta hakkında Meclis araştırma komisyonu kurulan sayın rektörler hakkında, kendileri gereğini yapsınlar. Bu kadar yanlışlık ortada dururken, YÖK'ün buna bigane kalması düşünülemez. Bu, milleti üzer, hukuku üzer, insanları kanatır. Bir tek bunu ifade edebiliyorum. Biz bu ülkede 72 milyon, kıyafeti, inancı, etnik kökeni ne olursa olsun bir arada ve özgürce yaşayacağız. Hiç kimse bunun üstünde, bunun önünde kendisine bir görev çıkarmasın. Eminim ki bu olay sebebiyle vicdanlar harekete geçmiştir ve artık bu tür olumsuzlukları tamamen ortadan kaldıracak her türlü eylemi, sözü ve davranışı herkesin göstermesi gerekir. Üzüntü duydum, kendilerini teselli etmeye çalıştım. Üzerimize düşeni yapacağımızı ifade ettim.''
REFERANDUM
TBMM Başkanı Arınç, Başbakan Recep Erdoğan'ın, dün bu konu için ''gerekirse referandum yapılabileceğine'' ilişkin değerlendirme yaptığı anımsatılarak, görüşlerinin sorulması üzerine, şunları kaydetti:
''Sayın Başbakanın konuşmasını dün televizyondan takip ettim. Onun sözleriyle bağlantılı olarak konuşmam. Ben şuna dikkat ediyorum. Hiçbir siyasetçi ile hiçbir siyasi partinin önde gelen, parti adına konuşan insanı ile ekran önünde tartışmam. Onlara cevap vermem, onlara
muhatap olmamaya çalışırım. Bu, benim görevimin gereğidir.''
Ancak yasama yetkisinin TBMM'ye ait olduğunu bu yetkiyi ''egemenlik hakkı'' olarak kullandığını ifade eden Arınç, şu değerlendirmeyi yaptı:
''Toplumun sorunlarını çözmek, Parlamento'nun işidir. Milletin taleplerine karşılık vermek Parlamento'nun işidir. Bazen yasal düzenleme yapar ve bunu yaparken gerekirse referandum yolunu da düşünür. Ancak böyle bir şeyi, sadece türban konusunda 'yapacak mısınız, yapmayacak mısınız'a dönüştürmek doğru değil. Referandum, anayasal yollardan biridir. Hangi konularda referanduma gidileceği de bellidir. Ama ben genel olarak yasama yetkisinin içinde Meclis'in böyle bir hakkı olduğunu düşünüyorum. Gerekirse anayasanın cevaz verdiği her konuda halkın ne düşündüğünü sormak ve en son halkın karar vermesini temin etmek parlamentoların da görevidir.''
"ANIT RÖLYEF"İ AÇILIŞ TÖRENİ
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Meclis Kreş ve Gündüz Bakımevi çocuklarının seramik çalışmalarından oluşan ve Milli Egemenlik Parkı'na yerleştirilen ''Anıt Rölyef''i törenle açtı.
TBMM'nin açılışının 85. yıldönümü dolayısıyla hazırlanan rölyefin açılışı dolayısıyla düzenlenen tören, çocukların İstiklal Marşı'nı okumasıyla başladı. Törende kısa bir konuşma yapan Arınç, çocukların hazırladıkları seramik çalışmalarıyla kaplı anıtı büyük bir sevinç ve takdirle açtıklarını söyledi.
Bir süre önce de yine milli egemenlik yılı kutlamaları çerçevesinde izcilerin bu parkta kamp kurduğunu anımsatan Arınç, ''TBMM bütün alanlarını özgürleştiriyor. Yasakçılık zihniyetine son veriyoruz. Halka açtığımız alanlardan biri de bu parktır. Bu park TBMM'nin denetiminde halkın her türlü faaliyetine, ihtiyaçlarına, dinlencesine, eğlencesine mekan olacaktır'' dedi.
Konuşmanın ardından anıt rölyefin açılışını gerçekleştiren Arınç, çocuklarla birlikte anıt rölyefi hazırlayan sanatçı Yahya Kemal Tokyiğit'e plaket sundu. Daha sonra çocuklar bir buket çiçek sundukları Arınç'ın babalar gününü kutladı.
TBMM Başkanı Arınç, parkta ayrıca çocuklarla hatıra fotoğrafı çektirdi.
Yaklaşık 2.5 metrelik anıt, milli egemenliği simgeleyen ve dünyayı temsil eden tepe üzerine yerleştirildi. Anıt rölyef, 108 çocuğun gerçek seramik kilinden, yuvarlak ve kare çamur plakalar üzerine yaptıkları küçük sanat eserleriyle kaplandı.
