2006-05-09 - 12:30
TBMM BAŞKANI BÜLENT ARINÇ, İSVEÇ PARLAMENTOSU'NA HİTABEN BİR KONUŞMA YAPTI
TBMM Başkanı Bülent Arınç; "Dünyada daha görünür ve etkin bir rol arayışında olan AB'ne Türkiye'nin sağlayacağı katma değer her geçen gün daha fazla kişi tarafından daha açıklıkla görülmekte ve kabul edilmektedir."

TBMM Başkanı Bülent Arınç, resmi temaslarda bulunmak üzere gittiği İsveç'de, Parlamentoya hitaben bir konuşma yaptı. Konuşmasında Türkiye AB ilişkilerine ve Türkiye'nin dış politikasına değinen Arınç; "Coğrafi konumumuzu, uzun ve meşakkatli tarihi geçmişimizi dikkate alarak, kat ettiğimiz mesafeye ve bulunduğumuz yere bakıldığında, Türkiye'nin de bölgesinde demokratik değerlerin önderliğini yapan, barış ve uyuma, medeniyetler arasında diyaloga katkı sağlayan ve istikrar üreten bir ülke olduğu aşikardır. Barışçı, gerçekçi, ilkeli, tutarlı ve sağduyulu dış politikamız çağdaşlaşma yolunda temel dayanaklarımızdan biridir" dedi.

Türkiye'nin karşılaştığı zorluklara rağmen AB'ye tam üyelik hedefinden şaşmadığını belirten Arınç; "müzakerelere, zamanı geldiğinde hak ve yükümlülükleriyle eşit bir üye olarak Birliğe katılacağımız anlayışıyla başlamış bulunuyoruz. Biz bu süreci başarıya ulaştıracak iradeye sahibiz. Beklentimiz hakkaniyete uygun, önyargılardan uzak, adil bir yaklaşımdır" diyerek, AB sürecinde yaşanan gelişmelere dikkat çekti.

İsveç Parlamentosu'nda temsil edilen tüm siyasi partilerin, Türkiye'nin AB'ne tam üyeliğini destekleyen bir tutum içinde bulunmalarının memnuniyet verici olduğunu belirten Arınç; "Türkiye'nin AB'ne üyeliğinin Avrupa çapında canlı bir tartışma konusu haline geldiğine kuşku yoktur. Üyeliğimizin getireceği geniş yansımalar düşünüldüğünde bu sağlıklı bir süreçtir. Her ne kadar üyeliğimize karşı görüş belirtenler varsa da, olumlu düşünenlerin sayısı da her geçen gün artmaktadır. Bu tartışma, Türkiye'nin üyeliğinin Birliğe sağlayacağı siyasi, ekonomik ve stratejik yararların yanı sıra getireceği kültürel derinlik ve zenginliğe de daha yüksek bir görünürlük kazandırmıştır. Dünyada daha görünür ve etkin bir rol arayışında olan AB'ne Türkiye'nin sağlayacağı katma değer her geçen gün daha fazla kişi tarafından daha açıklıklagörülmekte ve kabul edilmektedir" dedi.

Türkiye'nin AB için bir güç olacağını özellikle belirten Arınç, gerek taşıdığı stratejik önem, gerek kıtaların ve uygarlıkların birleştiği kavşak noktasında olması nedeniyle Türkiye'nin AB'nin küresel planda etkinlik sahasını genişleteceğini ve yeni ekonomik ufuklar açacağını ifade etti.

Türkiye'nin katılımıyla AB'nin, Balkanlar'dan Kafkaslar ve Orta Asya'ya, geniş Karadeniz bölgesinden Akdeniz ve geniş Orta Doğu'ya uzanan Avrasya coğrafyasında "yumuşak güç" olarak tabir edilen etkisini önemli ölçüde artırmasının kaçınılmaz olduğunu belirten TBMM Başkanı Arınç, Türkiye'nin kendi coğrafyasındaki tarihi ve kültürel bağları ile ekonomik ve siyasi ilişkileri sayesinde AB'ne üyeliğinin, Avrupa için yaşamsal önem taşıyan bu bölgelerde, Birliğin barış ve istikrar sağlayıcı etkin bir unsur olma potansiyelini önemli ölçüde artıracağını ve Türkiye'nin katılımıyla Avrupa'nın çeşitlilik içinde birlik idealinin de somutlaşacağını belirtti.

Arınç sözlerine şöyle devam etti: "Aynı şekilde, Türkiye Ortak Dış ve Güvenlik Politikası ve Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası'na (AGSP) önemli katkılarda bulunma potansiyeline sahiptir. Türkiye halihazırda gerek bilfiil katıldığı AGSP harekatları gerek AGSP'nin güçlendirilmesine yönelik olarak bulunduğu yetenek taahhütleri bakımından önde gelen bir AB-dışı Avrupalı müttefik konumundadır.

Türkiye'nin önümüzdeki dönemde AB için büyük önem kazanacak olan Avrupa Komşuluk Politikası'nın başarılı bir biçimde uygulanması bakımından da sunabileceği imkanlar göz ardı edilmemelidir. Türkiye'nin Komşuluk Politikası kapsamındaki ülkelerin önemli bir kısmı ile sadece kara ve deniz sınırlarına değil, aynı zamanda yakın kültürel, ekonomik ve tarihi bağlara da sahip olduğu düşünüldüğünde, özellikle Güney Kafkasya bağlamında bu hedeflere sağlayabileceği katkıların değeri daha iyi görülebilecektir.

Bazıları, Birliğin dış sınırlarının çatışma olasılığı bulunan bölgelere doğru genişletilmesinin, bu bölgelerin siyasi ve güvenlik sorunlarına AB'nin daha fazla müdahil olmasına yol açacağını savunmaktadır. Oysa Avrupa içinde güvenliği sağlamak için, AB'nin sınırlarının hemen ötesinde yer alan bu bölgelere giderek artanbir biçimde ilgi göstermesi ve angaje olması kaçınılmazdır. Dahası, Avrupa'nın güvenlik sınırları zaten NATO'nun güvenlik sınırlarıdır. Avrupa'da güvenliğin, büyük ölçüde Birliğin bu bölgelerde istikrarı sağlayabilme yeteneğine bağlı bulunduğu dikkate alındığında, AB'nin bu bölgelere kayıtsız kalabilmesi mümkün görünmemektedir. Eğer AB gerçekten dikkate alınan bir küresel güç olma amacını taşıyorsa, bunun gereklerini yerine getirmekten de kaçınmamalıdır."

Türkiye'nin, giderek daha fazla önem kazanan enerji, ulaşım ve iletişim ağlarının birleştiği bir noktada bulunduğuna dikkat çeken Arınç, ülkenin Hazar havzasını Avrupa'ya bağlayan önemli bir enerji terminali olma yolunda olduğunu ifade etti.

Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü; "Türkiye'nin hedefi Avrupa'nın dördüncü ana enerji arteri olmaktır. Bu alanda Türkiye ile AB arasında yapılacak işbirliği, hem Avrupa'nın Asya ile bağlarını güçlendirecek hem de enerji tedarik imkanlarının daha da çeşitlendirilmesine katkıda bulunacaktır.

Dünya 11 Eylül terör eylemleri sonrasında önemli ölçüde değişmiş, Doğu ve Batı medeniyetleri arasındaki ilişkiler, çeşitli önyargılarla, yanlış bilgilendirmelerle ve yanlış anlamalarla zarar görmüştür. Son olarak yaşanan "Karikatür krizi" etrafında gelişen talihsiz olaylar kültürler arası diyalog eksikliğinin ne kadar olumsuz sonuçlara yol açabileceğini göstermiştir. Türkiye, günümüz tehditleriyle etkin biçimde mücadelede askeri imkanlar kadar "yumuşak güç" unsurlarının da önem taşıdığının açıkça ortaya çıktığı bir ortamda, özel coğrafi konumu, kendine özgü tarihi - kültürel birikimi ve farklı geleneklerin sentezini oluşturan ılımlı ve birleştirici kimliğiyle, medeniyetle arası diyalog konusunda kritik bir rol oynayabileceğini bu vesileyle bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Bunun somut örneklerinden biri İspanya Başbakanı Zapatero ve Sayın Başbakanımız Erdoğan'ın eş-başkanlıklarında hayata geçirilen Medeniyetlerİttifakı girişimidir. Girişimin temel amacı, kültürler/medeniyetler arasındaki ortak evrensel değerleri ön plana çıkarmak suretiyle, toplumlar arasında birlik duygusu, işbirliği ve uyum ortamının yaratılmasına katkıda bulunmaktır.

Türkiye'nin AB'ne üyeliği, farklı kesimlere anlamlı birer mesaj göndermek suretiyle kültürler arasındaki mesafenin kapanmasına yardımcı olacak ve Avrupa'nın İslam dünyası ile ilişkilerinin dokusunu olumlu yönde etkileyecektir. Zira, gerek komşularımız gerek daha geniş anlamda İslam dünyası Türkiye'nin üyelik sürecini büyük bir ilgiyle takip etmekte ve sonucunu merakla beklemektedir. Birliğe katılımımız, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi ortak değerlerimizin, AB'nin fiziki sınırlarının çok daha ötesine taşınmasında da önemli bir rol oynayacaktır.

Türkiye'nin katılım süreci, sayıları 10 milyonu bulan ve halen dışlanmışlık hissi içinde bulunan Avrupa vatandaşı Müslümanlar için de bir mesajdır ve kendilerini Avrupa idealinin bir parçası hissetmelerini teşvik edecektir."

Arınç konuşmasını şöyle noktaladı; "Ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmi 2 milyar ABD Dolarına ulaşmıştır. Bu ticaretin artırılması ve çeşitlendirilmesi arzusundayız.

Geçtiğimiz yıl 405 bin İsveçli turist tatil için Türkiye'yi tercih etmişlerdir. Turizmin toplumlarımız arasında birebir temas sağlayan ve karşılıklı anlayışı artıran yönü bağlamında, daha da fazla İsveçli turisti ülkemizde görmeyi umut ediyoruz.

17 bini İsveç vatandaşlığına geçmiş yaklaşık 70 bin Türk, İsveç'te yaşamaktadır. Onların yaşamlarını ve topluma uyum sürecini kolaylaştıracak adımları da memnuniyetle izliyoruz.

Göstermiş olduğunuz ilgi için teşekkür ediyorum. Sizlere hitap etmekten büyük mutluluk duydum. Seçimler demokrasinin vazgeçilmez öğeleridir. Hepinize önümüzdeki Eylül ayında yapılacak seçimlerde başarılar diliyor, saygılarımı sunuyorum. "

* TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın İsveç Parlamentosu'nda yaptığı konuşmanın tam metni 'İlgili Dokümanlar' bölümündedir.