2005-05-26 - 18:30
Bülent Arınç, George Town Üniversitesi Müslüman-Hıristiyan Anlayış Merkezi'ni ziyaretinde yaptığı konuşmada, 11 Eylül terör eyleminden sonra medeniyetler arası çatışmadan bahsedenlerin, Hıristiyanlarla Müslümanlar arasındaki bir çatışmayı ima ettiklerini belirterek "Kanaatimce bu tez iki dinin mensuplarına yapılmış en büyük haksızlık ve ithamdır" dedi
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türkiye için ABD'de uygulanan laiklik anlayışının, Batı Avrupa'daki anlayışa göre daha uygun olduğunu söyledi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç,George Town Üniversitesi Müslüman-Hıristiyan Anlayış Merkezi'ni ziyaret etti. Arınç burada yaptığı konuşmada, 11 Eylül terör eyleminden sonra medeniyetler arası çatışmadan bahsedenlerin, Hıristiyanlarla Müslümanlar arasındaki bir çatışmayı ima ettiklerini belirterek "Kanaatimce bu tez iki dinin mensuplarına yapılmış en büyük haksızlık ve ithamdır" dedi.
Batıda ve doğuda süren entelektüel tartışmaları üzülerek ve kaygı ile takip ettiğini ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
"Dünyada yükselen uluslararası terör eylemlerinin ve batı karşıtı tutumların kaynağını araştırırken, İslam dininin temel referanslarının terörü beslediğine yönelik atıfların büyük yanılgı olduğu kanaatindeyim. Aynı şeklide, Batı Avrupa'da, Kuzey Amerika'da ve Kafkaslarda Müslüman halka yönelik eleştirilerin de Hıristiyan dininin kendisinden kaynaklandığı iddialarını da tutarlı bulmuyorum.
İki dinin birbirine karşı hasmane bir tutumu olmadığı ilahi metinlerde sabittir. Dinler arasında bin yılı aşkın süredir devam eden diyalogların zaman zaman kesintiye uğradığı görülse de, bunun dinsel bir sebepten değil, siyasi sebeplerden kaynaklandığı açıktır. Siyasetin bazen dini kendi çıkarları için yönlendirdiği acı bir gerçektir. Bu her iki din için de geçerlidir.
İşte bu yüzden buradaki deyimiyle "sekülerizm" bizde kullanılış biçimiyle laiklik, bir çok ülke için en iyi çıkış yolu olarak gözüktü ve din siyasetin etkisinden kurtulmaya başladı.
Amerika'da uygulanan seküler anlayışın Türkiye için, Batı Avrupa'da uygulanan örneklerinden daha uygun olduğu kanaatindeyim. Dine saygılı, inanç özgürlüğünden yana ve bireysel hakları koruma altına alan bir laiklik anlayışının Amerika'da başarıyla uygulandığını görüyorum. Türkiye'de sizlerin de yakından takip ettiği tartışmalarda Amerikan modelinin bir açılım yaratacağını düşünüyorum."
Amerika'nın temellerini oluşturan özgürlük ve hoşgörünün, 11 Eylülden sonra yara aldığını ve özellikle dinlere karşı gösterilen toleransın azaldığını belirten Arınç, "Artık sadece Amerika'da değil bütün Avrupa kıtasında güvenlik, özgürlüklerin ve hoşgörünün önüne geçmiştir" diye konuştu.
Bülent Arınç, bilim adamları ile siyasetçilerin çok dikkatli olması gereken iki husus olduğunu; birincisinin, aşırı güvenlik ve tehdit uyarılarının halkı korku içine itmesi, ikinci dikkat edilecek hususun da, uluslararası terörizme duyulan tepkinin İslam'a yönelik bir tepkiye dönüşme tehlikesi olduğunu söyledi. Arınç şöyle devam etti:
"İşte medeniyetlerarası çatışmadan bahsedenler, İslam'ın ve Müslüman topluluklarının terörizmi destekleyen yönleri olduğunu ifade edenler, bu tehlikeli gidişi desteklemektedir.
Üzülerek görüyorum ki bazı kitle iletişim araçları terörizm konusunda yaptıkları yayınlarda bu hassasiyete dikkat etmiyorlar. Sonuçta İslam dünyasına ve Müslümanlara karşı bir tepki gelişiyor.
Oysa şunu herkes bilmedir ki, terör dinlerden beslenmez. Ne İslam dini ne de Hıristiyan dini terörü besler ya da destekler. İngiltere'de IRA, İspanya'da ETA, Almanya'da RAF, İtalya'da Kızıl Tugaylar, Sri Lenka'da Tamil nasıl din kaynaklı terör örgütleri değilse, EL Kaide ya da buna benzer örgütlerin beslenme kaynağı da din değildir. Bunun aksini iddia etmek çok tehlikeli sonuçlar doğuracaktır.
Dünya yeni terimler ve kavramlarla konuyu tartışıyor. Bilinçler, üretilen bu kavram ve kelimelerle şekilleniyor. Eğer zihinlerde yanlış kavramlar yerleşir ve kitleleri yanlış yönlendirirsek uzun vadede dünyada büyük sorunlar yaşanabilir.
Çok önemli dönemlerden geçtiğimizi düşünüyorum. Dünya, bu dönemlerde geleceğin çok önemli kurallarını belirliyor. Sadece şu anda yaşayan insanların hayatlarını değil, gelecek kuşakların hayatlarını da etkileyen kararlar alınıyor. Bu yüzden siz bilim adamları, biz siyasetçiler ve bizi izleyen basın yayın organları olarak çok dikkatli olmamız gerekir."
Arınç konuşmasının sonunda, TBMM'nin özgürlükler ve demokratikleşmeler konusunda son kırk yılın devrim niteliğinde reformlarını gerçekleştirdiğini söyledi ve "Biz daha çok özgürleşerek ve daha çok demokratikleşerek şiddet eğilimli gruplar, aşırı etnik kökenli akımlar ve terörle mücadelede başarı elde ettik. Bunun dünyaya önemli bir örnek teşkil edeceğine inanıyoruz" dedi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç,George Town Üniversitesi Müslüman-Hıristiyan Anlayış Merkezi'ni ziyaret etti. Arınç burada yaptığı konuşmada, 11 Eylül terör eyleminden sonra medeniyetler arası çatışmadan bahsedenlerin, Hıristiyanlarla Müslümanlar arasındaki bir çatışmayı ima ettiklerini belirterek "Kanaatimce bu tez iki dinin mensuplarına yapılmış en büyük haksızlık ve ithamdır" dedi.
Batıda ve doğuda süren entelektüel tartışmaları üzülerek ve kaygı ile takip ettiğini ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
"Dünyada yükselen uluslararası terör eylemlerinin ve batı karşıtı tutumların kaynağını araştırırken, İslam dininin temel referanslarının terörü beslediğine yönelik atıfların büyük yanılgı olduğu kanaatindeyim. Aynı şeklide, Batı Avrupa'da, Kuzey Amerika'da ve Kafkaslarda Müslüman halka yönelik eleştirilerin de Hıristiyan dininin kendisinden kaynaklandığı iddialarını da tutarlı bulmuyorum.
İki dinin birbirine karşı hasmane bir tutumu olmadığı ilahi metinlerde sabittir. Dinler arasında bin yılı aşkın süredir devam eden diyalogların zaman zaman kesintiye uğradığı görülse de, bunun dinsel bir sebepten değil, siyasi sebeplerden kaynaklandığı açıktır. Siyasetin bazen dini kendi çıkarları için yönlendirdiği acı bir gerçektir. Bu her iki din için de geçerlidir.
İşte bu yüzden buradaki deyimiyle "sekülerizm" bizde kullanılış biçimiyle laiklik, bir çok ülke için en iyi çıkış yolu olarak gözüktü ve din siyasetin etkisinden kurtulmaya başladı.
Amerika'da uygulanan seküler anlayışın Türkiye için, Batı Avrupa'da uygulanan örneklerinden daha uygun olduğu kanaatindeyim. Dine saygılı, inanç özgürlüğünden yana ve bireysel hakları koruma altına alan bir laiklik anlayışının Amerika'da başarıyla uygulandığını görüyorum. Türkiye'de sizlerin de yakından takip ettiği tartışmalarda Amerikan modelinin bir açılım yaratacağını düşünüyorum."
Amerika'nın temellerini oluşturan özgürlük ve hoşgörünün, 11 Eylülden sonra yara aldığını ve özellikle dinlere karşı gösterilen toleransın azaldığını belirten Arınç, "Artık sadece Amerika'da değil bütün Avrupa kıtasında güvenlik, özgürlüklerin ve hoşgörünün önüne geçmiştir" diye konuştu.
Bülent Arınç, bilim adamları ile siyasetçilerin çok dikkatli olması gereken iki husus olduğunu; birincisinin, aşırı güvenlik ve tehdit uyarılarının halkı korku içine itmesi, ikinci dikkat edilecek hususun da, uluslararası terörizme duyulan tepkinin İslam'a yönelik bir tepkiye dönüşme tehlikesi olduğunu söyledi. Arınç şöyle devam etti:
"İşte medeniyetlerarası çatışmadan bahsedenler, İslam'ın ve Müslüman topluluklarının terörizmi destekleyen yönleri olduğunu ifade edenler, bu tehlikeli gidişi desteklemektedir.
Üzülerek görüyorum ki bazı kitle iletişim araçları terörizm konusunda yaptıkları yayınlarda bu hassasiyete dikkat etmiyorlar. Sonuçta İslam dünyasına ve Müslümanlara karşı bir tepki gelişiyor.
Oysa şunu herkes bilmedir ki, terör dinlerden beslenmez. Ne İslam dini ne de Hıristiyan dini terörü besler ya da destekler. İngiltere'de IRA, İspanya'da ETA, Almanya'da RAF, İtalya'da Kızıl Tugaylar, Sri Lenka'da Tamil nasıl din kaynaklı terör örgütleri değilse, EL Kaide ya da buna benzer örgütlerin beslenme kaynağı da din değildir. Bunun aksini iddia etmek çok tehlikeli sonuçlar doğuracaktır.
Dünya yeni terimler ve kavramlarla konuyu tartışıyor. Bilinçler, üretilen bu kavram ve kelimelerle şekilleniyor. Eğer zihinlerde yanlış kavramlar yerleşir ve kitleleri yanlış yönlendirirsek uzun vadede dünyada büyük sorunlar yaşanabilir.
Çok önemli dönemlerden geçtiğimizi düşünüyorum. Dünya, bu dönemlerde geleceğin çok önemli kurallarını belirliyor. Sadece şu anda yaşayan insanların hayatlarını değil, gelecek kuşakların hayatlarını da etkileyen kararlar alınıyor. Bu yüzden siz bilim adamları, biz siyasetçiler ve bizi izleyen basın yayın organları olarak çok dikkatli olmamız gerekir."
Arınç konuşmasının sonunda, TBMM'nin özgürlükler ve demokratikleşmeler konusunda son kırk yılın devrim niteliğinde reformlarını gerçekleştirdiğini söyledi ve "Biz daha çok özgürleşerek ve daha çok demokratikleşerek şiddet eğilimli gruplar, aşırı etnik kökenli akımlar ve terörle mücadelede başarı elde ettik. Bunun dünyaya önemli bir örnek teşkil edeceğine inanıyoruz" dedi.
