2005-06-11 - 18:00
Bülent Arınç, ''Milli egemenlik konusundaki çalışmaları, halkın meclisiyle bütünleşmesi, egemenliğini tekrar hatırlaması, geleceğimizin güvencesi, demokrasinin kalbi, millet iradesinin toplandığı yer olan Meclis'e tekrar sahip çıkması için yaptık'' dedi. Sempozyumun ardından Sema gösterisi ve Zara'nın dinletisi gerçekleştirildi
"Meclisin Açılışının 85. Yılında Milli Egemenlik" konulu sempozyum, TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın açış konuşmasıyla Konya'da yapıldı. Bülent Arınç ve beraberindekiler, daha sonra düzenlenen sema gösterisini ve Halk Müziği sanatçısı Zara'nın katıldığı halk dinletisini izledi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Milli Egemenlik Yılı kapsamında Konya Ticaret Odası Konferans Salonu'nda düzenlenen ''16. Milli Egemenlik Sempozyumu''nda, ''Milli egemenlik konusundaki çalışmaları, halkın meclisiyle bütünleşmesi, egemenliğini tekrar hatırlaması, geleceğimizin güvencesi, demokrasinin kalbi, millet iradesinin toplandığı yer olan Meclis'e tekrar sahip çıkması için yaptık" dedi. Arınç, TBMM'yi halka açtıklarını belirterek, kılık kıyafetine, nereden geldiğine bakılmaksızın günde yaklaşık 7 bin kişinin TBMM'ye geldiğini söyledi.
23 Nisan tarihinin iki anlam taşıdığını ifade eden Arınç, ''Bunlardan ilki ulusal egemenlik, ikincisi ise çocuk bayramıdır. Ulu önder Atatürk, ulusal egemenlik gününü geleceğin teminatı çocuklara armağan etmiştir'' dedi. ''Egemenlik milletindir'' sözünün bir ülkenin demokratik olduğunu gösterdiğini dile getiren Arınç, egemenliğin bir kişide, aşirette, köyde değil ülkede yaşayan her bireyde olduğunu söyledi.
Egemenliğin, demokrasinin, seçme ve seçilmenin, bağımsızlığın ne demek olduğunu yeniden ele almak ve konuşabilmek için yola çıktıklarını ve bu kapsamda Milli Egemenlik Yılı kutladıklarını vurgulayan Arınç, şunları kaydetti:
''Yoksa kimse birçok şeyin farkında değil. Gazetelerin son sayfaları malum. Televizyonlarda da egemenlik dışında neler tartışılıyor. Muhtarlarımızı, çocuklarımızı, kısacası herkesi kucaklayacak projeler ürettik. Bunun için öğrenci meclisi başkanları seçtik. Kararlar aldılar. Konuştukları ve ortaya koydukları fikirleri, geleceğe olan güvenimizi daha da artırdı. Meclis çalışmalarını ve faaliyetlerini kitaplaştırdık. Anadolu'ya Milli Egemenlik Yılı kapsamında TIR çıkardık. Bu TIR'ın içinde TBMM kurulduğu günden bu yana kazançlarımız var. Çocuklarımıza kitap, kaset, şapka ve bayraklar dağıttık. Anadolu ile buluştuk, coşkuyu yakaladık.''
Çalışmaları kapsamında TBMM'yi halka açtıklarını dile getiren Arınç, ''Kılık, kıyafetine nereden geldiğine bakılmaksızın günde yaklaşık 7 bin kişi TBMM'ye geliyor. Saraylarımızı, köşklerimizi halka açtık. Bunları halk meclisine kavuşsun, orayı soğuk duvarların arkasında korkulacak yer olarak görmesin diye yaptık. Milli Egemenlik Meşalesi yaktık. Uçurtma şenlikleri düzenledik. Meclisin çevresindeki parkları herkesin oturabileceği yerler haline getirdik'' dedi.
Arınç, milli egemenlik konusundaki çalışmaları, halkın meclisi ile bütünleşmesi, egemenliğini tekrar hatırlaması, geleceğimizin güvencesi, demokrasinin kalbi, millet iradesinin toplandığı yer olan meclise tekrar sahip çıkması için yaptıklarını söyledi.
''MECLİSİ OLMAYAN ÜLKELERE ŞAŞARIM''
''Meclisi olmayan ülkelere şaşarım'' diyen Arınç, ''Onlar ne kadar zavallı. Bizim meclisimiz var. Millet iradesi var, hukuk ve demokratik devlet olarak ayakta duruyoruz'' diye konuştu. Ülkenin, 1914-1918 yıllarında işgal altında olduğunu ve Türk milletinin büyük bir karar verdiğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
''Manda rejimi mi, bağımsızlık mı? Anadolu, hiç düşünmeden (ya istiklal ya ölüm) diyerek bağımsızlığı tercih etmiştir. O günlerde elde hiçbir şey yok. Düzenli ordu, silah, para yok. Hükümet bile işgal altında. Ulu Önder Atatürk ve arkadaşları öncelikle meclisi açtı. Karadeniz'den, güneyden Ege'den, Konya'dan gelenler hepsi müşterek bir bilinçte birleştiler; milli irade... Kendilerine ortak hedef koydular; kurtuluş, zafer ve bağımsızlık. Buna da ulaştılar. Hep müşterek bilinci kabul ettiler. Azim ve kararlılıkla yürümenin, başarının temilini teşkil ettiği açıkça görülüyor.''
Türkiye'nin 85 yıl önce bunlara muhtaç olduğunu ifade eden Arınç, ''Bugün de ülke, bazı sorunlar yaşıyor. Ortak bir hedef eksiğimiz var. Türkiye'yi yeniden ayağa kaldıracak, halkıyla, sivil toplum kuruluşuyla, hükümetiyle, meclisiyle itibarlı Türkiye'ye, halkın huzurla yaşadığı ülkeye bizi bu hedef götürecek'' dedi.
İlk mecliste sakallının yanında sakalsızın, gencin yanında yaşlının, sivilin, askerin, zenginin, yoksulun ve hocanın bulunduğunu belirten Arınç, ''Birbirlerini küçük görmediler, inançları ve etnik kimliğinden dolayı sorgulamadılar, kucakladılar, hep birlikte ölmeyi göze aldılar. Beraberce mücadele için söz verdiler. O meclis nasılsa 85 yıl sonra da bu meclis aynıdır. Tekrar yeni bir sıçramayla yola çıkmalıyız. Bu nedenle Milli Egemenlik Yılı'nı kutluyoruz'' dedi.
Programa, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Şahabbetin Harput, Konya Valisi Ahmet Kayhan, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, TOBB Başkan Yardımcısı Hüseyin Üzülmez ile çok sayıda davetli katıldı.
MEVLANA MÜZESİNİ ZİYARET
Arınç, daha sonra Mevlana Müzesi'ni ziyaret etti. Müze hakkında yetkililerden bilgi alan Arınç'a, Konya Kültür ve Turizm Müdürü Abdüsettar Yarar, bir Mesnevi hediye etti. Bu mesnevinin, Mevlana Müzesi'ndeki en eski Mesnevi'nin bir benzeri olduğu bildirildi.
Arınç, daha sonra, Konya Emniyet Müdürlüğü tarafından yaptırılan Polisevi Düğün Salonu'nun açılışını yaptı. Burada, Konya polisinin yaptığı çalışmalarla ilgili sinevizyon
gösterisini izleyen Arınç, Konya Emniyet Müdürlüğü'nün başarılı çalışmalara imza attığını söyledi.
Bülent Arınç, TBMM'nin asıl görevinin yasama ve kanun yapmak olduğunu ifade ederek, kanunların verimli ve kaliteli olması, toplumun sorunlarını çözmesi gerektiğini, bu yüzden kalite belgesinin önem taşıdığını bildirdi. Meclis olarak denetleme görevi de yaptıklarını belirten Arınç, şunları kaydetti:
''Bu yıl meclis, soruşturma ve araştırma konusunda çok önemli çalışmalar yürüttü. Spor, Tuz Gölü, akaryakıt kaçakçılığı gibi konularda komisyonlar oluşturuldu. Meclis, sadece Ankara'dan ibaret değil. Saray ve köşklerin de denetimi TBMM'ye aittir. Dolmabahçe, Beylerbeyi, Beykoz ve Maslak gibi birçok yer meclisin denetimi altındadır. Dünyada köşk ve saraylara sahip tek meclis başkanı benim. Bununla da yetmiyor. Dünyanın 2 adet fabrika işleten tek meclisi bizim meclisimiz. Yıldız, Çini ve Porselen Fabrikası ile Hereke Kilim Dokuma Fabrikası TBMM denetimindedir.''
''DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN TEMİNAT ALTINA ALINMASI GEREKİR''
TBMM Başkanı Bülent Arınç, MÜSİAD Konya Şubesi'nce düzenlenen yemekli toplantıda ise din ve vicdan özgürlüğünde bir açılım sağlanması ve bunun teminat altına alınması gerektiğini söyledi. Üç temel özgürlüğün sağlanması gerektiğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
''Bunlardan ilki din ve vicdan özgürlüğüdür. İnanıyorsa, ibadetini en iyi şekilde yapmalı. İnanmıyorsa da o kişiye haksızlık ve zulüm yapılmamalı. Bu özgürlük, bazı ülkelerde laiklikle teminat altına alınmış. Demek ki ülkede din ve vicdan özgürlüğünde bir açılım sağlanması ve bunun teminat altına alınması gerekir. İkincisi fikir ve inanç özgürlüğüdür. Terör ve şiddeti teşvik etmeden, kamu düzenini bozmadan istediğimizi söyleyelim. Fikir özgürlüğü herkesçe alkışlanan sözün söylenmesi değildir. Bazılarını şok edecek, rahatsız edecek sözlerin konuşulmasıdır. Türkiye'de henüz bu noktaya gelemedik. Üçüncüsü teşebbüs özgürlüğüdür. Buna göre ülkede herkesin yatırım yapma özgürlüğü vardır. Bu üç özgürlük birbirine bağlıdır.''
Tüm olumlu gelişmelere karşın, ülkenin çok büyük işsizlikle karşı karşıya kaldığını belirten Arınç, ''Bu konuda dürüst olmak lazım. İşsizlik konusunda ciddi bir gelişme olmadı. Mevcut işsizler statik değil. Arkadan gelenler var. Dünyanın her yerinde işsizlik var, ama bizde çokça var'' diye konuştu.
Demokrasinin, birçok özgürlüğü halka tanıdığını ifade eden Arınç, ''Demokrasinin temelinde rekabet ve yarış vardır. Bir ülkede rekabet ve yarış olmadığı sürece siyaset kötürüm kalır. Ekonomiye de kalite böyle gelir. Bütün özgürlükler, sosyal ve ekonomik gelişmenin temelidir. Bunu kimse unutmamalıdır'' diye konuştu. Arınç, Türkiye'de sivil toplam örgütleri güçlendikçe siyasetin güçlenebileceğini belirterek, ''Sivil toplum örgütleri, bir partinin organıymış gibi çalışmamalıdır. Bir partinin borazanlığını yapmamalıdır. Her partiyle işbirliği içinde olmalıdır. Üzerine düşeni ülke menfaatleri için en iyi şekilde yapmalıdır'' dedi.
Bülent Arınçve beraberindekiler , daha sonra düzenlenen sema gösterisini ve Halk Müziği sanatçısı Zara'nın katıldığı halk dinletisini izledi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Milli Egemenlik Yılı kapsamında Konya Ticaret Odası Konferans Salonu'nda düzenlenen ''16. Milli Egemenlik Sempozyumu''nda, ''Milli egemenlik konusundaki çalışmaları, halkın meclisiyle bütünleşmesi, egemenliğini tekrar hatırlaması, geleceğimizin güvencesi, demokrasinin kalbi, millet iradesinin toplandığı yer olan Meclis'e tekrar sahip çıkması için yaptık" dedi. Arınç, TBMM'yi halka açtıklarını belirterek, kılık kıyafetine, nereden geldiğine bakılmaksızın günde yaklaşık 7 bin kişinin TBMM'ye geldiğini söyledi.
23 Nisan tarihinin iki anlam taşıdığını ifade eden Arınç, ''Bunlardan ilki ulusal egemenlik, ikincisi ise çocuk bayramıdır. Ulu önder Atatürk, ulusal egemenlik gününü geleceğin teminatı çocuklara armağan etmiştir'' dedi. ''Egemenlik milletindir'' sözünün bir ülkenin demokratik olduğunu gösterdiğini dile getiren Arınç, egemenliğin bir kişide, aşirette, köyde değil ülkede yaşayan her bireyde olduğunu söyledi.
Egemenliğin, demokrasinin, seçme ve seçilmenin, bağımsızlığın ne demek olduğunu yeniden ele almak ve konuşabilmek için yola çıktıklarını ve bu kapsamda Milli Egemenlik Yılı kutladıklarını vurgulayan Arınç, şunları kaydetti:
''Yoksa kimse birçok şeyin farkında değil. Gazetelerin son sayfaları malum. Televizyonlarda da egemenlik dışında neler tartışılıyor. Muhtarlarımızı, çocuklarımızı, kısacası herkesi kucaklayacak projeler ürettik. Bunun için öğrenci meclisi başkanları seçtik. Kararlar aldılar. Konuştukları ve ortaya koydukları fikirleri, geleceğe olan güvenimizi daha da artırdı. Meclis çalışmalarını ve faaliyetlerini kitaplaştırdık. Anadolu'ya Milli Egemenlik Yılı kapsamında TIR çıkardık. Bu TIR'ın içinde TBMM kurulduğu günden bu yana kazançlarımız var. Çocuklarımıza kitap, kaset, şapka ve bayraklar dağıttık. Anadolu ile buluştuk, coşkuyu yakaladık.''
Çalışmaları kapsamında TBMM'yi halka açtıklarını dile getiren Arınç, ''Kılık, kıyafetine nereden geldiğine bakılmaksızın günde yaklaşık 7 bin kişi TBMM'ye geliyor. Saraylarımızı, köşklerimizi halka açtık. Bunları halk meclisine kavuşsun, orayı soğuk duvarların arkasında korkulacak yer olarak görmesin diye yaptık. Milli Egemenlik Meşalesi yaktık. Uçurtma şenlikleri düzenledik. Meclisin çevresindeki parkları herkesin oturabileceği yerler haline getirdik'' dedi.
Arınç, milli egemenlik konusundaki çalışmaları, halkın meclisi ile bütünleşmesi, egemenliğini tekrar hatırlaması, geleceğimizin güvencesi, demokrasinin kalbi, millet iradesinin toplandığı yer olan meclise tekrar sahip çıkması için yaptıklarını söyledi.
''MECLİSİ OLMAYAN ÜLKELERE ŞAŞARIM''
''Meclisi olmayan ülkelere şaşarım'' diyen Arınç, ''Onlar ne kadar zavallı. Bizim meclisimiz var. Millet iradesi var, hukuk ve demokratik devlet olarak ayakta duruyoruz'' diye konuştu. Ülkenin, 1914-1918 yıllarında işgal altında olduğunu ve Türk milletinin büyük bir karar verdiğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
''Manda rejimi mi, bağımsızlık mı? Anadolu, hiç düşünmeden (ya istiklal ya ölüm) diyerek bağımsızlığı tercih etmiştir. O günlerde elde hiçbir şey yok. Düzenli ordu, silah, para yok. Hükümet bile işgal altında. Ulu Önder Atatürk ve arkadaşları öncelikle meclisi açtı. Karadeniz'den, güneyden Ege'den, Konya'dan gelenler hepsi müşterek bir bilinçte birleştiler; milli irade... Kendilerine ortak hedef koydular; kurtuluş, zafer ve bağımsızlık. Buna da ulaştılar. Hep müşterek bilinci kabul ettiler. Azim ve kararlılıkla yürümenin, başarının temilini teşkil ettiği açıkça görülüyor.''
Türkiye'nin 85 yıl önce bunlara muhtaç olduğunu ifade eden Arınç, ''Bugün de ülke, bazı sorunlar yaşıyor. Ortak bir hedef eksiğimiz var. Türkiye'yi yeniden ayağa kaldıracak, halkıyla, sivil toplum kuruluşuyla, hükümetiyle, meclisiyle itibarlı Türkiye'ye, halkın huzurla yaşadığı ülkeye bizi bu hedef götürecek'' dedi.
İlk mecliste sakallının yanında sakalsızın, gencin yanında yaşlının, sivilin, askerin, zenginin, yoksulun ve hocanın bulunduğunu belirten Arınç, ''Birbirlerini küçük görmediler, inançları ve etnik kimliğinden dolayı sorgulamadılar, kucakladılar, hep birlikte ölmeyi göze aldılar. Beraberce mücadele için söz verdiler. O meclis nasılsa 85 yıl sonra da bu meclis aynıdır. Tekrar yeni bir sıçramayla yola çıkmalıyız. Bu nedenle Milli Egemenlik Yılı'nı kutluyoruz'' dedi.
Programa, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Şahabbetin Harput, Konya Valisi Ahmet Kayhan, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, TOBB Başkan Yardımcısı Hüseyin Üzülmez ile çok sayıda davetli katıldı.
MEVLANA MÜZESİNİ ZİYARET
Arınç, daha sonra Mevlana Müzesi'ni ziyaret etti. Müze hakkında yetkililerden bilgi alan Arınç'a, Konya Kültür ve Turizm Müdürü Abdüsettar Yarar, bir Mesnevi hediye etti. Bu mesnevinin, Mevlana Müzesi'ndeki en eski Mesnevi'nin bir benzeri olduğu bildirildi.
Arınç, daha sonra, Konya Emniyet Müdürlüğü tarafından yaptırılan Polisevi Düğün Salonu'nun açılışını yaptı. Burada, Konya polisinin yaptığı çalışmalarla ilgili sinevizyon
gösterisini izleyen Arınç, Konya Emniyet Müdürlüğü'nün başarılı çalışmalara imza attığını söyledi.
Bülent Arınç, TBMM'nin asıl görevinin yasama ve kanun yapmak olduğunu ifade ederek, kanunların verimli ve kaliteli olması, toplumun sorunlarını çözmesi gerektiğini, bu yüzden kalite belgesinin önem taşıdığını bildirdi. Meclis olarak denetleme görevi de yaptıklarını belirten Arınç, şunları kaydetti:
''Bu yıl meclis, soruşturma ve araştırma konusunda çok önemli çalışmalar yürüttü. Spor, Tuz Gölü, akaryakıt kaçakçılığı gibi konularda komisyonlar oluşturuldu. Meclis, sadece Ankara'dan ibaret değil. Saray ve köşklerin de denetimi TBMM'ye aittir. Dolmabahçe, Beylerbeyi, Beykoz ve Maslak gibi birçok yer meclisin denetimi altındadır. Dünyada köşk ve saraylara sahip tek meclis başkanı benim. Bununla da yetmiyor. Dünyanın 2 adet fabrika işleten tek meclisi bizim meclisimiz. Yıldız, Çini ve Porselen Fabrikası ile Hereke Kilim Dokuma Fabrikası TBMM denetimindedir.''
''DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN TEMİNAT ALTINA ALINMASI GEREKİR''
TBMM Başkanı Bülent Arınç, MÜSİAD Konya Şubesi'nce düzenlenen yemekli toplantıda ise din ve vicdan özgürlüğünde bir açılım sağlanması ve bunun teminat altına alınması gerektiğini söyledi. Üç temel özgürlüğün sağlanması gerektiğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
''Bunlardan ilki din ve vicdan özgürlüğüdür. İnanıyorsa, ibadetini en iyi şekilde yapmalı. İnanmıyorsa da o kişiye haksızlık ve zulüm yapılmamalı. Bu özgürlük, bazı ülkelerde laiklikle teminat altına alınmış. Demek ki ülkede din ve vicdan özgürlüğünde bir açılım sağlanması ve bunun teminat altına alınması gerekir. İkincisi fikir ve inanç özgürlüğüdür. Terör ve şiddeti teşvik etmeden, kamu düzenini bozmadan istediğimizi söyleyelim. Fikir özgürlüğü herkesçe alkışlanan sözün söylenmesi değildir. Bazılarını şok edecek, rahatsız edecek sözlerin konuşulmasıdır. Türkiye'de henüz bu noktaya gelemedik. Üçüncüsü teşebbüs özgürlüğüdür. Buna göre ülkede herkesin yatırım yapma özgürlüğü vardır. Bu üç özgürlük birbirine bağlıdır.''
Tüm olumlu gelişmelere karşın, ülkenin çok büyük işsizlikle karşı karşıya kaldığını belirten Arınç, ''Bu konuda dürüst olmak lazım. İşsizlik konusunda ciddi bir gelişme olmadı. Mevcut işsizler statik değil. Arkadan gelenler var. Dünyanın her yerinde işsizlik var, ama bizde çokça var'' diye konuştu.
Demokrasinin, birçok özgürlüğü halka tanıdığını ifade eden Arınç, ''Demokrasinin temelinde rekabet ve yarış vardır. Bir ülkede rekabet ve yarış olmadığı sürece siyaset kötürüm kalır. Ekonomiye de kalite böyle gelir. Bütün özgürlükler, sosyal ve ekonomik gelişmenin temelidir. Bunu kimse unutmamalıdır'' diye konuştu. Arınç, Türkiye'de sivil toplam örgütleri güçlendikçe siyasetin güçlenebileceğini belirterek, ''Sivil toplum örgütleri, bir partinin organıymış gibi çalışmamalıdır. Bir partinin borazanlığını yapmamalıdır. Her partiyle işbirliği içinde olmalıdır. Üzerine düşeni ülke menfaatleri için en iyi şekilde yapmalıdır'' dedi.
Bülent Arınçve beraberindekiler , daha sonra düzenlenen sema gösterisini ve Halk Müziği sanatçısı Zara'nın katıldığı halk dinletisini izledi.
