2025-11-20 - 12:47
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ 2026 YILI BÜTÇESİ TBMM PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONUNDA
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Milli Eğitim Bakanlığının 2026 yılı bütçesinin görüşmelerine başlandı.

Komisyon, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplandı.

Komisyonda, Milli Eğitim Bakanlığının 2026 yılı bütçesinin yanı sıra Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM), Yükseköğretim Kalite Kurulu ve üniversitelerin bütçeleri ve kesin hesapları ile Bakanlık, YÖK, ÖSYM ve üniversitelerin Sayıştay raporları görüşülecek.

Salona girdikten sonra milletvekilleri ile tokalaşan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, "Notlarınız, karneniz hazır." diyerek hazırladıkları karneyi gösterdi. Bunun üzerine Bakan Tekin, "Bu karneden dolayı sana sıfır veriyorum. Söylediğin şeylerin yüzde 99'u yalan, yanlış." karşılığını verdi.

Komisyon'da, Milli Eğitim Bakanı Tekin, Bakanlığının bütçesine ilişkin sunumuna başladı.

Tekin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığının 2026 yılı bütçesine ilişkin sunumunda, Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla dünyada mazlum, ezilen ve zor durumda olan bütün çocukların haklarının hep beraber savunulması gerektiğini söyledi.

Eğitimi konuşmanın, toplumun kendisini nasıl tanımladığına, insanı hangi ilke ve değerler doğrultusunda yetiştirmeyi hedeflediğine, gelecek tasavvurunu hangi zihinsel ve kültürel perspektife dayandırdığına dair çok yönlü bir muhasebeye girişmek olduğunu belirten Tekin, eğitimin "birey-toplum-devlet" üçgeni bağlamında hem varoluşsal ve toplumsal bir zorunluluk hem de kamunun kurucu nitelikteki temel görevlerinden biri olduğuna işaret etti.

Öğretmenin rehberliğini merkeze alan, üretken düşünmeyi öne çıkaran ve muhakemeyi besleyen bir iklimin temel ihtiyaç olduğunun, bu iklimin verimlilik kadar adaleti, dayanıklılığı ve sürdürülebilirliği de talep ettiğinin altını çizen Tekin, mühim olanın, bu değişimi tutarlı stratejik adımlarla ve toplumun gerçek ihtiyaçlarına cevap veren bir zeminde yönetmek olduğunu vurguladı.

Eğitimin çok katmanlı bir hüviyete sahip olduğunu, bu çok katmanlı yapı içerisinde yapay zeka ve veri temelli araçlar, ölçü ve mahremiyet ilkeleriyle kullanıldığında öğretmenin rehberliğini takviye eden, erişimi genişleten ve karar süreçlerine saha kaynaklı öngörü kazandıran imkanlara dönüştüğünü dile getiren Tekin, "Bu zeminde hedef, öğrenciyi dar meslek kalıplarına hapsetmeyen, değişen dünyada kalıcı kıymeti olan etkili okuryazarlık, öğrenmeyi öğrenme, güçlü muhakeme, problem çözme ve değer temelli karar alma gibi becerilerle donatmaktır." değerlendirmesinde bulundu.

- "Kapsayıcı bir eğitim düzenini kurmaya gayret ediyor ve onu her geçen gün güçlendiriyoruz"

Bakan Tekin, Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu bilinçle hareket ettiklerine, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Cumhuriyet sizden; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister" veciz sözünü esas alarak eğitim sistemini güçlendirme yönündeki çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerine dikkati çekti.

Eğitimi, temel insan haklarını, insan onurunu ve adaleti önceleyen, öğretmenin itibarını ve yetkinliğini yükselten, öğrencinin anlamlı öğrenmesini derinleştiren ve velinin güvenini güçlendiren bir kamusal ödev olarak konumlandırdıklarını anlatan Tekin, "Bu anlayışla, ülkemizin medeniyet iddiasıyla çağın ihtiyaçlarını aynı hizada tutan kapsayıcı bir eğitim düzenini kurmaya gayret ediyor ve onu her geçen gün güçlendiriyoruz." diye konuştu.

Cumhuriyet'in ikinci asrına tekabül eden yeni dönemde, eğitim vizyonu olan "Köklerden Geleceğe" çizgisinde, öğretmenin rehberliğini merkeze alan, aile-okul işbirliğini güçlendiren, fırsat eşitliğini teminat altına alan, müfredatta canlılık ve krizler karşısında süreklilik üreten bir bütünlükle ilerlediklerini aktaran Tekin, ölçmede adalet, okul ikliminde huzur, rehberlik ve psikososyal destekle tamamlanan bir yapıyı esas aldıklarını kaydetti. Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gayemiz, 'yetkin ve erdemli insanlar' yetiştirmektir. Burada çerçevesini kısaca arz edebildiğim ilke ve önceliklerimizi sahaya tutarlı programlar ve somut adımlar olarak yansıtıyoruz. Erken çocukluktan yükseköğretime kadar bütün kademelerde fiziki kapasite yatırımlarını, öğretmen yetiştirme ve mesleki gelişim politikalarını, müfredat yenilemeleri ile kültürel-sportif projeleri planlı bir program dahilinde ilerletiyoruz. Elde edilen kazanımlar bugünün ihtiyaçlarını karşılarken, yarının Türkiye'si için kurumsal teminat oluşturmaktadır. Bizler bu yolu yürürken gündemin hızla değiştiğini, kolaycı önerilerin kısa süreli cazibe ürettiğini biliyoruz. Popüler yaklaşımların geçici etkisine kapılmadan, ölçülebilir hedeflerle, şeffaf bir izleme-değerlendirme sistemiyle ve hesap verebilir bir yönetim anlayışıyla ilerliyoruz. Böylece uzun soluklu toplumsal faydanın sesine kulak veren bir istikrar çizgisini muhafaza ediyoruz."

- "Milli ve manevi değerlerimizi içselleştirmiş nesiller yetiştirme hedefimizi sürdürüyoruz"

Milli Eğitim Bakanı Tekin, bugün dünya genelinde eğitimde en sık karşılaşılan sorunların başında eğitime erişimin ve fırsat eşitliğinin geldiğini belirtti. Bu sorun alanlarının gerçekliğinin, küresel salgın sürecinde çok güçlü biçimde ortaya çıktığını ifade eden Tekin, MEB'in 2011'de Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi'yle başlattığı dijital altyapı yatırımları sayesinde proaktif bir çizgi izlediğini söyledi.

Yaklaşımlarını teknolojinin güvenli ve pedagojik kullanımıyla genişleterek, bugünün dünyasının krizleri karşısındaki öngörülü duruşlarını sürdürdüklerini vurgulayan Tekin, şunları kaydetti:

"Bu noktada 2025-2026 eğitim-öğretim yılının ana temasını 'Yeşil Vatan' olarak belirleyerek ikiz dönüşümü merkeze aldık. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile de bu başlıkları kapsayan bir çerçevede, tüm eğitim süreçlerinde kökleriyle güçlü bağları olan, çağın gereklerini bilen ve bu imkanlarla donanmış, milli ve manevi değerlerimizi içselleştirmiş nesiller yetiştirme hedefimizi sürdürüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı olarak merkezi idareden yerel yönetimlere, sivil toplum örgütlerinden iş dünyasına kadar tüm aktörlerle işbirliğini stratejik öncelik görüyoruz. Siyasetçilerimiz başta olmak üzere velilerimizi, hayırseverlerimizi, belediyelerimizi ve tüm paydaşlarımızı, çocuklarımızın geleceğini güzelleştirecek bu ortak emeğin bir parçası olmaya davet ediyoruz."

- "AK Parti hükümetleri boyunca 821 bin 351 öğretmen ataması gerçekleştirdik"

AK Parti hükümetlerinin, eğitimi, devlet politikalarının merkezine yerleştirdiğinin altını çizen Tekin, Milli Eğitim Bakanlığının, merkezi yönetim bütçesinde 2002'de 4'üncü sıradayken, 2003'ten itibaren ilk sırada yer aldığına ve 2026 yılı bütçesinde de yerini koruduğuna işaret etti.

2026 yılı eğitim bütçesinin MEB, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanlığı, üniversiteler ve Kredi Yurtlar Genel Müdürlüğü için tahsis edilen kaynakların toplamıyla 2 trilyon 905 milyar 40 milyon 206 bin lira olduğunu bildiren Tekin, bunun, merkezi yönetim bütçesinin yüzde 15,33'üne tekabül ettiğini belirtti.

Bakan Tekin, konuşmasına şöyle devam etti:

"2002-2003 eğitim öğretim yılında örgün eğitimde 367 bin 145 derslik varken, 2024-2025 eğitim öğretim yılı itibarıyla bu sayı 753 bin 571 dersliğe ulaşmıştır. 2002-2003 eğitim öğretim yılında resmi okullarımızda 515 bin 253 öğretmen görev yaparken, bu sayı 2024-2025 eğitim öğretim yılında 1 milyon 34 bin 564'e yükselmiştir. Halen görevde bulunan öğretmenlerimizin yaklaşık yüzde 80'i bu dönemde atandı. AK Parti hükümetleri boyunca 821 bin 351 öğretmen ataması gerçekleştirdik."

Bu kapasitenin, sınıfa doğrudan yansıdığını dile getiren Tekin, "2002-2003 eğitim öğretim yılında ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı 36 iken, 2024-2025 eğitim öğretim yılında bu sayı 23 olmuştur. Ortaöğretimde de benzer bir iyileşme söz konusu olmuş ve 2002-2003 eğitim öğretim yılında derslik başına düşen öğrenci sayısı 30 iken, 2024-2025 eğitim öğretim yılında bu sayı 20 olmuştur. İlköğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ise 2002-2003 eğitim öğretim yılında 28 iken, 2024-2025 eğitim öğretim yılında 15, ortaöğretimde de 18 iken 11 olmuştur. Bu okullaşma göstergeleri uluslararası kıyaslamalara baktığımızda da OECD'nin 'Bir Bakışta Eğitim 2025' raporunda da aynı şekilde övgüyle yerini almıştır." bilgisini paylaştı.

- "Türkiye, aralarında 7 OECD ülkesinin de bulunduğu 45 ülkeden daha yüksek performans gösterdi"

Bakan Tekin, fırsat eşitliğini güçlendiren öğrenme çıktılarındaki yansımayı uluslararası ve ulusal göstergeler üzerinden izlediklerini belirterek, OECD'nin PISA araştırmasının bunlardan biri olduğunu aktardı.

OECD'nin 81 ülkenin katılımıyla gerçekleştirdiği PISA 2022 raporuna göre, Türkiye'nin, ülkelerin uzun dönem performansları incelendiğinde son 20 yıllık dönemde matematik alanındaki performansını istikrarlı bir şekilde artıran 2 ülkeden ve fen bilimleri alanındaki performansını artıran 4 ülkeden biri olduğunu vurgulayan Tekin, benzer şekilde son 10 yıllık süreçte de Türkiye'nin her iki alanda iyileşme gösteren az sayıda ülkeden biri olduğunu belirtti.

Türkiye'nin PISA okuma becerileri alanındaki puanının, 2003'te 441 iken 2022'de 456 olduğunu, böylece öğrencilerin okuma becerileri alanındaki performansında anlamlı bir artış gerçekleştiğini ve uluslararası ortalama olan 435'in üzerine çıktığını anlatan Tekin, "Bu başarıyla Türkiye, aralarında 7 OECD ülkesinin de bulunduğu 45 ülkeden daha yüksek bir performans göstermiştir." dedi.

Tekin, Türkiye'nin PISA 2022'de fen bilimleri alanında da uluslararası ortalamanın üzerinde bir performans sergilediğini, ülkenin 476 olan puanının uluslararası ortalama olan 447'nin üzerinde gerçekleştiğini bildirerek, şöyle konuştu:

"Türkiye, OECD yetkilileri ve PISA'ya katılan ülkelerin temsilcilerinin katılımıyla 7-9 Mayıs 2025 tarihleri arasında İstanbul'da bir toplantı gerçekleştirmiştir. Bu toplantıda, 90 ülkeden yaklaşık 200 temsilci bir araya gelmiştir. OECD tarafından Türkiye'nin eğitim alanında gerçekleştirdiği başarıların diğer ülkelerle paylaşılması talep edilmiş ve bu kapsamda katılımcılarla Türkiye eğitim sistemi sunumu gerçekleştirilmiştir. PISA 2025 döngüsü ise bu yıl mart-nisan aylarında uygulanmış olup sonuçları henüz açıklanmamıştır. İnşallah önümüzdeki yıl gerçekleşecek bütçe görüşmelerinde sizlere bu güzel gelişmelerin devamını da vermiş olacağız."

- TIMSS 2023 araştırması

Bakan Tekin, Türkiye'nin TIMSS araştırmasında elde ettiği verilere de değindi.

Türkiye'nin TIMSS araştırmasına 8. sınıf düzeyinde ilk kez 1999'da, 4. sınıf düzeyinde ise ilk kez 2011'de katıldığını söyleyen Tekin, uygulamanın son döngüsünün 2023'de yapıldığını hatırlattı.

Türkiye'nin 8'inci sınıf düzeyinde matematik alanında TIMSS 2023'te puanını 80 puan artırarak 509'a yükselttiğini belirten Tekin, uygulamaya katılan Avrupa ülkeleri arasında 7, OECD üyesi ülkeler arasında 10, katılımcı tüm ülkeler arasında ise 13. sırada yer aldığını söyledi.

Türkiye'nin TIMSS 2023 araştırmasında puanını 97 puan artırarak 530'a yükselttiğine işaret eden Tekin, bu sonuçla uygulamaya katılan Avrupa ülkeleri arasında 3. sırada, OECD üyesi ülkeleri arasında 5. sırada, katılımcı tüm ülkeler arasında ise 7. sırada yer aldığını kaydetti.

TIMSS 2023 uygulamasında Türkiye'nin 4. sınıf düzeyinde matematik alanında puanını 84 puan artırarak 553'e yükselttiğinin altını çizen Tekin, uygulamaya katılan Avrupa ülkeleri arasında 2, OECD üyesi ülkeler arasında 4, katılımcı tüm ülkeler arasında ise 8. sırada yer aldığını anımsattı.

Milli Eğitim Bakanı Tekin, 4. sınıf düzeyinde fen bilimleri alanında ise TIMSS 2023'te puanını TIMSS 2011'e göre 107 puan artırarak 570'e yükselten Türkiye'nin, uygulamaya katılan Avrupa ülkeleri arasında birinci, OECD ülkeleri arasında ikinci, katılımcı tüm ülkeler arasında ise 4. sırada yer aldığını bildirdi.

Tekin, Bakanlığının 2026 yılı bütçesine ilişkin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı sunumda, 2024-2025 eğitim-öğretim yılında hayata geçirilen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde, bu yıl izleme değerlendirme çalışmalarına odaklandıklarını, veriye dayalı iyileştirme döngüsünü kararlılıkla işleteceklerini belirtti.

6 Şubat 2023'te yaşanan Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen deprem bölgesindeki eğitime ilişkin bilgi veren Tekin, depremden önce eğitim öğretim faaliyetlerinin 11 bin 567 okul, 119 bin 200 derslikte yürütüldüğünü söyledi.

Deprem felaketi sonrasında 10 bin 272 okul, 109 bin 401 derslik hasarsız ve az hasarlı, 1295 okul, 9 bin 799 dersliğin ise kullanılamaz hale geldiğini belirten Tekin, "Bu illerimizdeki çalışmalarımız kapsamında bugüne kadar 865 okul, 13 bin 321 dersliği 2025-2026 yılı itibarıyla eğitime almış durumdayız. Çalışmalarla deprem bölgesinde 10 bin 539 dersliğin yapımı devam ediyor. Deprem bölgesinde mevcut derslik kapasitesinin, deprem öncesi kapasitenin yüzde 15 üzerine çıkması sağlanmış olacaktır." diye konuştu.

Bakan Tekin, Türkiye Yüzyılı vizyonu ve Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda "teknolojiyle yöneten" bir yapıya geçişin somut çıktılarından birinin Bakanlık Yönetim Sistemi (BYS) olduğunu belirterek, "BYS ile halihazırdaki öğrencilerimizin doğum verileri ve oranları dahil sonraki yıllardaki çağ nüfusu verilerini kullanarak 18 yıllık, 2053 yılı için ise tahminlere dayalı çalışmalar yapabilecek haldeyiz." bilgisini verdi.

- "208 yükseköğretim kurumunda 6 milyon 800 bin öğrenci öğrenim görmektedir"

Yükseköğretim alanında son yıllarda kayda değer gelişmeler ve nitelikli ilerlemeler sağlandığı değerlendirmesinde bulunan Tekin, şunları kaydetti:

"2024-2025 eğitim öğretim yılı itibarıyla 129 devlet, 75 vakıf ve 4 vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 208 yükseköğretim kurumunda 6 milyon 800 bin öğrenci öğrenim görmektedir. Türk yükseköğretimi bu öğrenci sayısıyla Avrupa yükseköğretim alanında en çok öğrenciye hizmet veren bir sistem konumundadır. 2002 yılında 70 bin 12 olan toplam öğretim elemanı sayısı, 2025 yılında 186 bin 349'a yükselmiştir. Öğretim üyesi sayısında da benzer bir artış söz konusudur. 2002 yılında 25 bin 953 olan öğretim üyesi sayısı 2025'de 113 bin 134'e ulaşmıştır. Öğretim üyelerinin toplam öğretim elemanları içindeki payı ise 2002 yılında yüzde 37 iken 2025 yılında yüzde 60,22'ye yükselmiştir. Toplam öğretim elemanlarının yüzde 46,91'i kadın, yüzde 53,09'u ise erkektir. Bu oran Türkiye'yi, kadın akademisyen payı bakımından OECD ortalamasının üzerinde konumlandırmaktadır."

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığının çalışmalarına da değinen Tekin, ÖSYM'nin bütün hizmetlerini e-Devlet standartları çerçevesinde yürüttüğünü, tek ve çift yıllarda değişmek üzere her yıl ortalama 11 ila 14 milyon adayın katıldığı yaklaşık 60 sınavı başarıyla gerçekleştirdiğini söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Tekin, "Eğitim alanında gerçekleştireceğimiz faaliyetler için 2026 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine 1 trilyon 943 milyar 965 milyon 746 bin lira tahsis edilmiştir. Milli Eğitim Bakanı olarak şahsım, eğitim camiamız ve milletimiz adına, genel bütçeden en büyük payı eğitime ayırma talimatını veren ve bu kararlılığını sürdüren Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bu süreçte bize destek veren herkese teşekkür ediyorum." dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Mehmet Muş ile Komisyon üyelerine de teşekkür eden Tekin, "Her yıl büyük bir heyecanla Komisyonumuzun huzuruna geliyoruz. Sizlerden gelecek eleştiri, öneri ve bizimle ilgili projelerinizi saygıyla dinleyip hayata geçirmeye çalışıyoruz. Toplantı esnasında tatlı sert diyaloglarımız da oluyor. Kırdığım bir milletvekili dostumuz ve arkadaşımız varsa özür dileyelim. Çok büyük bir olgunlukla bu Komisyon çalışmasının devam edeceğine inanıyorum." ifadelerini kullandı.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Milli Eğitim Bakanlığının 2026 yılı bütçesi üzerinde gruplar adına görüşmeler tamamlandı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'ya oranının önceki yıllara göre giderek azaldığını öne sürdü.

Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) bütçesinin merkezi bütçe içerisinde payının yüzde 3,44 olduğunu belirten Özçağdaş, "AK Parti üniversite sayısını arttırmakla çok övünüyor. YÖK Başkanımız da övünüyor. Üniversite sayısı 93'ten 208'e çıkmış ancak bütçeden aldığı pay sürekli azalmışsa üniversite sayısını arttırmak ne işe yaramış? Bir bütçe verilememişse sayısal olarak üniversitelerin sayısı neye yaramış? Türkiye'de bugün itibarıyla eğitimin hoş olmayan verileri var, çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız." ifadelerini kullandı.

Özçağdaş, atanamayan öğretmen sayısının 1 milyona yükseldiğini, ayrıca öğretmenlerin itibar, özlük, basamak, norm kadro ve mülakat sorunlarıyla mücadele ettiğini dile getirdi.

Ortaöğretimdeki okullaşma oranının düştüğünü iddia eden Özçağdaş, "611 bin 612 çocuğumuzun hiçbir okulla bağlı yok. Ben Sayın Bakan ve kadrosuna soruyorum, siz bunu dert etmiyorsanız, neyi dert ediyorsunuz? Türkiye'nin eğitim alanında ciddi atılımlara ihtiyacı var." diye konuştu.

DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca Doğan, iktidarın "bütçede aslan payının eğitime ayrıldığını" belirtmesine rağmen her dört çocuktan birinin okula aç gittiğini iddia etti.

MEB bütçesinin 2 trilyon 896 milyar lira olduğunu ifade eden Doğan, "Ama MEB bütçesinin yüzde 83'ünün zorunlu ödemelere gideceğini hesap ettiğimiz zaman eğitimin en temel ve zorunlu ihtiyaçlarına bile bu bütçeden pay ayrılmayacak. Okulların bir halk sağlığı sorununa dönüştüğü, temizlikten, hijyenden yoksun olduğu koşullarda temel yaşamsal ihtiyaçlar için 'Eğitime bütçe yok' dediniz." ifadelerini kullandı.

- "Önümüzde duran tablo hiç umut verici değil"

İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, MEB bütçesini eleştirerek, "Bu bütçe bir milletin geleceği dair umudunun hesabı olmalıdır ama ne yazık ki önümüzde duran tablo hiç umut verici değil. Bu bütçede öğrenci yok, öğretmen yok, okul yok, gelecek yok." dedi.

TÜİK verilerine göre, eğitim harcamalarının son bir yılda yüzde 75 arttığını söyleyen Sunat, bir öğrencinin okula başlama maliyetinin 50-55 bin lirayı bulduğunu ileri sürdü. Sunat, "Okula gitmek artık bir hak değil, bir lüks haline geldi." dedi.

Okullarda 30 bin rehber öğretmen ihtiyacı bulunduğunu dile getiren Sunat, öğretmenlere, 24 Kasım'da bir maaş ikramiye verilmesi gerektiğini söyledi.

Yeni Yol Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman, okulların depreme karşı dayanıklı hale getirilmesinin çok önemli olduğunu ancak bunun için bütçeden ayrılan payın yeterli olmadığını ifade etti.

Devletin, çocuklarını güvende tutmayı önceleyen bir anlayışı benimsemesi gerektiğini belirten Karaman, "6 Şubat depreminden 3 milyon 700 bin öğrenci doğrudan etkilendi, 12 bin 900 derslik kullanılamaz hale geldi. Fakat MEB'in 2026 bütçesinde deprem bölgesi için ayrı alt program yok. Kaynaklar dağınık, gizlenebilir değil. İllerin kaçı için güçlendirme tamamlandı? Kaç okul afete dirençli hale getirildi? Kaç okul hala konteynerde? Bu soruların cevabı yok." değerlendirmesinde bulundu.

Öğretmen maaşlarının yoksulluk sınırının altında kaldığını dile getiren Karaman, "Öğretmenin yoksulluk sınırının altında yaşadığı bir ülkede öğretmenlerimiz öğrencilere ancak sabretmeyi öğretebilirler." dedi.

- "Özel okulların da bir geleneği olmalı"

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili İlyas Topsakal, az nüfuslu köylerdeki kapatılan köy okullarının yavaş yavaş yeniden açılmaya başladığını belirterek, MHP'nin bu iradeye destek verdiğini söyledi.

Bazı okulların bahçesinin yeterli olmadığını dile getiren Topsakal, "11 yaşına kadar oyun oynamayan çocuğun zekası gelişmez. Bu da çevreyle ilgilidir. Oturduğu mekan ve karşılaştığı insanlarla. Demek ki mekanlarımızı yaparken yeni fiziksel mekanlarımızda buna oldukça önem vermeliyiz." dedi.

Topsakal, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) ile Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) verilerine göre Türkiye'nin özellikle son 3 yılda güzel başarılar elde ettiğini söyleyerek, "Bu gelişmenin daha da artmasını istiyoruz. Bu alanda ilerliyorsanız, doğru yolda olduğunuzu gösterir." diye konuştu.

Eğitim politikalarında Batı müziğinin temel alındığını dile getiren Topsakal, "Türk milletinin sanatı, müziği, estetik değeri, zarafeti olmazsa o çocukların mutluluğu olmaz, özgüven gelişmez. Saz çalan bir çocuğun özgüveni ile gitar çalan çocuğun özgüveni aynı değil. Saz çalanın özgüveni yüksektir." görüşünü dile getirdi.

Özel okullara ilişkin değerlendirmede bulunan Topsakal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğitim ticari alan değildir. Özel okulların mutlaka dünya standartlarına çekilmesi lazım. Türkiye'de yüzde 19 okullaşma oranı, yüzde 8,5-9 öğrenci oranı var. Bu oran hiçbir devlette yoktur. Hiçbir devlet bu orana yakınlaşamaz ama önemli olan bu değil, oradaki zihniyet. Özel okula giden çocuk eğitimi ticari görüyor ve öğretmeni de ticari meta görüyor. Bunun hesabını kimse veremez. Bu okullar da tıpkı yükseköğrenimde olduğu gibi mutlaka vakıflaşmalı ve o ticari kaygı ortadan kaldırılmalı ve özel okulların da bir geleneği olmalı."

- "MEB bütçesi her yıl artıyor"

AK Parti Elazığ Milletvekili Ejder Açıkkapı, MEB bütçesinin her yıl arttığını ve güçlendiğini vurgulayarak, bu artışın okul, derslik, öğretmen sayısındaki artıştan görülebileceğini söyledi.

Okullaşma oranının düştüğüne ilişkin muhalefet partisi milletvekillerinin iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunan Açıkkapı, "Türkiye'de 5 yaş okul öncesi net okullaşma 2002 yılında yüzde 11,7 oranındayken bugün yüzde 82,53'tür. İlköğretim okullaşma oranımız yüzde 95,69'a, ortaöğretim okullaşma oranı yüzde 82,85'e ulaşmıştır. Burada düşüşten bahsetmek mümkün mü? Türkiye okullaşmada tarihi bir başarı yakalamıştır. Kabul edersiniz veya etmezsiniz ama rakamlar ortadadır." ifadelerini kullandı.

Açıkkapı, derslik, pansiyon, köy yaşam merkezi, kurs ve eğitim faaliyeti sayılarının yeni yatırımlarla arttırıldığını söyledi.

Zorunlu eğitimin 12 yıl olduğunu kaydeden Açıkkapı, "AK Parti'nin getirdiği sistem şunları sağladı, ortaokulların güçlenmesi, mesleki eğitimin yeniden ayağa kalkması, dezavantajlı grupların sisteme girmesi, zorunlu eğitimin kademeli izlenmesi. Bugün tartışılan konu 4+4+4'ün kaldırılması değil, yeni müfredatın kademeli uyarlanmasıdır." dedi.

Açıkkapı, Öğretmenlik Mesleği Kanunu sayesinde uzman öğretmenlik, başöğretmenlik, kariyer basamakları, mesleki gelişim güvenceleri, ek ders ve özlük haklarında artışların hayata geçirildiğini söyledi.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Erhan Usta, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin, genel bütçe içerisindeki payının 2016'da yüzde 13,4 iken 2026 yılı bütçesinde bu oranın yüzde 10,3'e düştüğünü ifade ederek, "O günkü payınızı korumuş olsaydınız bugünkünden 590 milyar lira daha fazla ödeneğiniz olacaktı." dedi.

Devlet okullarındaki öğrencilere günde iki öğün ücretsiz yemek verilmesi gerektiğini savunan Usta, öğrencilerin içme suyunu evlerinden götürdüğünü söyledi.

Usta, her şehre üniversite açılmasını eleştirerek, "İçerisinde hoca olmayan, hatta şimdi öğrenci de olmayan büyük kampüsler yaptığımız üniversitelere yıllık 240 milyar lira civarında para harcıyoruz. Eğitim kalitesinin son derece düşük ve öğrencinin de herhangi bir becerisinin olmadığı okullar yerine bir kreş yapsaydık, 15 bin tane kreş yapardık ve her yıl 15 bin kreşi yaşatacak parayı da kreşe verirdik." diye konuştu.

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, üniversitelerdeki profesör ve doçent maaşlarının yoksulluk sınırının altında olduğunu öne sürerek, akademisyenlerin maddi imkansızlık nedeniyle kongre ve sempozyumlara katılamadığını iddia etti.

Okullarda problemlerin çok fazla olduğunu ileri süren Ağbaba, şunları kaydetti:

"Maalesef temizlik personeli yok. Kağıt ve kırtasiye masrafları için öğretmenlere eylül ayında 4 bin lira para yatırıyorlar. Bunun yetmesi mümkün değil. Sınıflar 40 kişi. Önemli bir Anadolu lisesinin 11'inci sınıfında 40 kişi öğretim yapmaya çalışıyor. Bu çocuklara İngilizce dersi nasıl öğretilecek? Çankaya gibi yerlerde çocuklar kantinden alışveriş yapamıyor, evlerinden bulabildikleri gıdayı, ekmek arası peyniri, dünden kalan ekmeği getirerek beslenmelerini gerçekleştirmeye çalışıyor."

- Tepki gösteren Bakan Tekin salondan ayrıldı

EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir, Mesleki Eğitim Merkezi'ndeki (MESEM) öğrencilerin kötü koşullarda eğitim aldığını iddia ederek, eleştirilerde bulundu.

Karaca'nın, MESEM'leri eleştirirken kullandığı, "Devlet eliyle ölüme gönderdiğiniz çocuklar" ifadesi üzerine Komisyon Başkanvekili Orhan Erdem, "Kaba ve yaralayıcı dil kullanmayın. Böyle bir itham olur mu? Bu hiç birimize yakışmaz. Bu ifadeleri kullanmayalım." diyerek uyarıda bulundu.

TİP İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil'in de MESEM'lerdeki öğrencilere ilişkin iddialarda bulunurken aynı ifadeleri kullanması üzerine Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Komisyon Başkanvekili Erdem ve AK Parti'li milletvekilleri, Kadıgil'e tepki gösterdi.

Bakan Tekin, Kadıgil'e, "Böyle terbiyesizlik olmaz. Sizi nezakete ve ahlaka davet ediyorum. Ahlaksızlığın gereği yok." diyerek salondan ayrıldı. Bu sırada Komisyon Başkanvekili Erdem, toplantıya ara verdi. Verilen arada Kadıgil ile bazı AK Parti'li milletvekilleri arasındaki tartışma bir süre daha devam etti.

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, eğitimde ve eğitim yatırımlarında önemli mesafeler alındığını, okul, derslik, öğretmen sayısı gibi niceliğe bağlı sorunların büyük ölçüde aşıldığını vurgulayarak, "Bununla beraber eğitimin niteliğinin artırılması ihtiyacı devam etmektedir. Eğitmen, eğitim araçları, laboratuvar ve uygulamaların kalitesi, ülkemizi rekabette öne çıkaracak, başarıyı daha da artıracaktır." dedi.

- "Maarif Modeli, eğitimle irfanı yeniden buluşturmaktadır"

AK Parti Kırşehir Milletvekili Necmettin Erkan, son 23 yıldaki eğitime yönelik yatırımların, Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı yatırımları olduğunu vurguladı.

Erkan, "Türkiye'nin eğitim seferberliğinin omurgasını Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli oluşturmaktadır. Bu model sadece yeni bir müfredat değil, medeniyetimizin köklerinden beslenen bir değerler sistemi, çağın ihtiyaçlarına cevap veren bir bilgi ve beceri düzenidir. Bu model, bilgiyle ahlak, teknolojiyle hikmet, eğitimle irfanı yeniden buluşturmaktadır. Bu modelde çocuklarımızın sadece meslek sahibi değil, aynı zamanda iyi birer insan, iyi birer vatandaş yetişmesi hedeflenmektedir." diye konuştu.

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin, eğitim alanında yaşanan ekonomik problemler ve okullarda yaşanan temizlik ve hijyen sorunlarının çözümü için yeterli olmadığını savundu.