2006-07-06 - 13:00
TBMM Başkanı Bülent Arınç, bir gazetecinin Cumhurbaşkanı seçimi ve aday olup olmayacağına ilişkin sorusuna "Bu konuyla ilgili soracaksınız 2007 Nisan'ını bekleyeceksiniz, kim öle kim kala, daha bugünden net bir şey söylemek doğru değildir, bu 'evet' anlamına mı gelir, 'hayır' anlamına mı gelir niyet okumaya da gerek yok" dedi.
TBMM Başkanı Arınç Cumhurbaşkanlığı seçiminin dünyanın sonu olmadığını belirterek "Bu bir kurtuluş savaşı filan da değildir. Çok basit bir konudur. Anayasa bunu göstermiş biz de günü geldiğinde bunu yerine getireceğiz." dedi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç 22. dönem 4. Yasama Yılı değerlendirme toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Bir gazetecinin önümüzdeki yasama yılının daha yoğun geçeceği özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi ve ve Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağına ilişkin sorusuna Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunun bugünün konusu olmadığını daha önce ifade ettiğini söyleyerek "Bu konuyla ilgili soracaksınız 2007 Nisan'ını bekleyeceksiniz, kim öle kim kala daha bugünden net bir şey söylemek doğru değildir, bu evet anlamına mı gelir, hayır anlamına mı gelir niyet okumaya da gerek yok" dedi.
5. yasama yılıyla ilgili olarak da meclisin ilk defa 5. yasama yılını göreceğini vurgulayan Meclis Başkanı Arınç şöyle dedi:
4. yasama yılını başarıyla tamamladık. 1 Ekim'de parlamentomuz açılacak ve 5. yasama yılına başlayacaktır. 1987'den buyana beşinci yasama yılı Türkiye'de ilk defa yaşanacaktır. Anayasamızın 77. maddesi seçimlerin beş yılda bir yapılacağını öngörmektedir. Ama ne hikmetse 1983'ten beri seçimler erken seçim olarak gerçekleşmiştir. Bazen 4 yılda, bazen 3,5 yılda veya başka bir süreç içerisinde. Bu sene görüyoruzki beşinci yasama yılına başlayacağız ve bu yasama yılını da başarıyla tamamlayacağız. Dolayısıyla Anayasa'ya uygun olarak halk iradesinin de istediği doğrultuda beş yıllık bir yasama dönemi ilk defa gerçekleşmiş olacaktır. Bu büyük bir memnuniyettir, halkımızın ve milletvekillerimizin başarısı olacaktır. Beşinci yasama yılında ne olacak, sizin söylediğiniz özellikleri dikkate alırsak? Yine olağan bir yasama dönemi olacaktır diye söyleyebilirim. Yasama ve denetim faaliyetleri devam edecektir. Milletvekillerimiz parlamentoda çalışmalarını yapacaktır."
Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili olarak Anayasa'daki şartlara dikkat çeken Meclis Başkanı Arınç 23 Nisan'da TBMM'nin açılışında yaptığı konuşmayı hatırlatarak şöyle dedi: "23 nisan da meclis'te yaptığım konuşmada vurguladığım bir konu var. Hepimizin bir tek anayasası var. Başka saklı, gizli, derin, rengi şu veya bu başka anayasa yok. Bu anayasada cumhurbaşkanlığı boşaldığında nasıl seçim yapılacağı, hangi ölçütlerde, kaç turda bu seçimin yapılacağı açıkça yazılmıştır. Dolayısıyla bir makamın boşalmasına daha bir yıl gibi bir süre varken, üzerinde spekülasyonlar yapmanın, bunun üzerinden iç politikaya dönük siyaset yapmanın, doğru olmadığını düşünüyorum. Anayasa gereğince herkes üzerine düşeni yapacaktır ve parlamentomuz yeni cumhurbaşkanımızı başarıyla seçecektir ve o cumhurbaşkanımız da Anayasamızın 101 ve 104. maddelerindeki özelliklerdeki göreve uygun bir kişi olacaktır. "
Türkiye'de Cumhurbaşkanının yetkilerinin bir hayli geniş, sorumluluğunun sıfır olduğunu ifade eden Meclis Başkanı Arınç "Aslında Cumhurbaşkanımız da daha önce Anayasa Mahkemesi başkanıyken yaptığı konuşmalarda bu noktalara vurgu yapmış, hatta yargı denetimi dışında kalan hususların yargı denetimine alınması gerektiğinin şart olduğunu ifade etmişti. Bütün bunlar Türkiye'de konuşulabilir, tartışılabilir, siyasetbilimciler, siyasetçiler, hukukçular, kamuoyu öncüleri bu konular üzerinde fikirlerini söylebilir. " dedi.
"Anayasa'da yazılı olmayan konuların Anayasa hükmüymüş gibi ortaya konulmasını yadırgadığımı ifade etmek istiyorum." şeklinde konuşan TBMM Başkanı Arınç "Yani eşinin giyimi, şu partiden olursa ne olur, filan kişi olursa nasıl olur, herkesin bir isim telaffuz ettiği, bu olmaz ama şu olabilir tartışmalarının Türkiye için sadece şuanda zihinleri meşgul etmeye yönelik bir siyaset çalışması olduğunu düşünüyorum. Ama bunun Türkiye'nin bütünlüğüne, huzuruna, Türk siyasetçisine çok da katkı sağlamadığına inanıyorum." dedi.
Kendisinin aday olup olmayacağıyla ilgili olarak da daha once bu konunun bugünün konusu olmadığını belirterek "Soracaksınız 2007 Nisan'ını bekleyeceksiniz, kim öle kim kala daha bugünden net bir şey söylemek doğru değildir, bu evet anlamına mı gelir, hayır anlamına mı gelir niyet okumaya da gerek yok. Parlemtoda 550 milletvekilimiz var, 40 yaşını doldurmuş, Anayasa da yazılı şartlara uygun olduğunu düşünen herkes adaylığını koyabilir. Kim seçilir, arkasında milletvekili desteği nedir Mart, nisan, Mayıs aylarında görülecektir. " diye konuştu.
TBMM Başkanı Arınç yeni Cumhurbaşkanı'nın kim olacağıyla ilgili tartışmaların iç politikaya yönelik bir tartışma olduğunu üzerinde siyaset yapılmak istediğini de sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini anımsatan TBMM Başkanı Arınç Cumhurbaşkanlığı seçimine dikkat çekerek konuşmasında şunları dedi: "Bir tek tecrübemi sizinle paylaşmak istiyorum. Sayın Ahmet Necdet Sezer aday gösterildiği zaman şu anda tam net hatırlamıyorum, o zaman grup başkanvekili olarak aday gösterenler içersinde sanıyorum benim de imzam vardı. Ama partimin genel başkanıyla birlikte beş parti genel başkanının imzası vardı. Bütün bunlara rağman ilk iki turda çoğunluk çıkmamıştı. Bu ne anlama gelir; yazılı olarak imza verirsiniz ama gizli olarak oy kullanırken destek vermeyebilirsiniz. Yani 450 milletvekiliyle seçileceğini sandığımız Cumhurbaşkanı'nın sonunda 3. veya 4. turda daha az bir oyla seçilmesini gördük. Buradan şunu söylemek istiyorum; Adaylar ortaya çıkarlar, partilerin genel başkanlarıyla çalışmalar yapılır, sivil toplum dinlenir, kamuyou önderleri dinlenir... Nihayetinde seçilecek olan Cumhurbaşkanı'dır, seçecek olan da TBMM'dir. Sonunda milletvekilerimiz bu adaylar içersinde en doğru olanı en yakışanı seçecektir. Dolayısıyla bu dünyanın sonu değildir. Bir kurtuluş savaşı filan da değildir. Çok basit bir konudur. Anayasa bunu göstermiş biz de günü geldiğinde bunu yerine getireceğiz."
Bir gazetecinin de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Reuters Haber Ajansı'na dindarlar da elbette cumhurbaşkanı olabilir şeklindeki açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz sorusuna "Meselenin bu konuya odaklanmaya çalışıldığını söyleyerek Meclis çalışmalarıyla ilgili sorsaydınız ben de cevaplasaydım" dedi
TBMM Başkanı Arınç soruyla ilgili olarak da "Ben televizyonların veya gazetelerin kadrolu yorumcusu değilim. Birisi söylecek siz de bana ne anlama geldiğini soracaksınız. Ne benim konuştuklarımı başkasına yorumlatın ne de benim konuştuklarımı başkasına sorun ve yorumlamamı isteyin. Anayasa bunu bütün özellikeriyle göstermiştir. Başbakan da bu özelliklere dikkat ederek söyleceyeceklerini söylemiştir. Ben bu konunun çok daha fazla Türkiye'nin gündeminde tutmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Ama bunu konuşacaklara da engel olacak imkanımız yok. " diye konuştu.
"İÇTÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİYLE ARAŞTIRMA KOMİSYONLARININ İŞLEVİ ARTIYOR"
TBMM Başkanı Arınç bir gazetecinin de Meclis Araştırma Komisyonlarının raporlarının tozlu raflarda kalmayacağını söylemiştiniz, buna yönelik bir çalışmanız oldu mu sorusuna bu komisyonların toplumu çok yakından ilgilendiren konularda önemli çalışmalar yaptığını belirtti.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, sır kavramını bir kanuni yapıya kavuşturmak gerektiğini belirterek, 'Maalesef bugüne kadar yerli veya yersiz, 'Ticari sırdır, devlet sırrıdır' denilerek pek çok konu, araştırma komisyonunun gözlerinin önünden kaçırılmak istenmiştir'' dedi.
Komisyon çalışmalarında görüşülen ve görüşülmeyen raporlar olduğuna işaret eden Arınç, bugüne kadar Anayasadan kaynaklanan sebeple, komisyon raporlarının, Parlamentoda görüşülmek suretiyle tamamlanmış sayıldığını anlattı. Komisyon raporlarının ilgili kurum ve kuruluşlara gönderildiğini hatırlatan Arınç, bunu yeterli görmediklerini kaydetti.
Araştırma komisyonlarının soruşturma komisyonları gibi siyasi sonuç doğurmadığına dikkati çeken Arınç, bu komisyonların görevinin, inceleme ve tespit olduğunu söyledi. Bir inceleme yapılıp sonuç ortaya çıkmışsa, bunun ilgili kurumlar tarafından dikkate alınması gerektiğini belirten Arınç, şöyle konuştu:
''Biz bu konuyu daha işlevsel hale getirmek için İçtüzük değişikliği içine yerleştirdik. Meclis araştırma komisyonları, ilgili kurumlara gönderilecektir ve Hükümetten 6 ayda bir, konuyla ilgili ne yapıldığına dair bilgi istenecektir. Hükümetin 6 ayda bir Parlamentomuza bildirdiği raporlar, milletvekillerinin bilgisine sunulacaktır. İkincisi, Meclis araştırma komisyonlarının önünde bir engel var; o da ticari sırlar ile devlet sırrının, araştırma komisyonunda inceleme konusu yapılmamasıdır. Maalesef bugüne kadar yerli veya yersiz, 'Ticari sırdır, devlet sırrıdır' diyerek pek çok konu, araştırma Komisyonunun gözlerinin önünden kaçırılmak istenmiştir. Sır kavramını bir kanuni yapıya kavuşturmak gerekir. Nedir sır olan, sır olmayan şey? Biz bu konuda Hükümetten bir tasarı bekledik. Yani ticari sır dediğimiz zaman ne anlıyoruz, devlet sırrı denildiğinde ne anlıyoruz, bunu tarif edin. Bunun dışında kalan konularda da araştırma komisyonları görevlerini yapsınlar. Bu konuda maalesef bir yasal çalışma yapamadık. Biz bunu dikkate alarak, şunu yapıyoruz: Ticari sır ve devlet sırrı kapsamına girmeyenler, Mecliste açıkoturum şeklinde görüşülecek ve tartışılacaktır. Ancak ticari sır ve devlet sırrı kapsamına giren konular ise araştırma komisyonu çalışması içine alınacaktır, Mecliste kapalı oturum şeklinde görüşülecektir. Bu da
içtüzüğümüzde yapmak istediğimiz bir değişiklik...''
Bülent Arınç, İçtüzük değişiklik taslağını, 1 yıl süren bir çalışma sonunda hazırlayarak 5 Ocakta siyasi partilere sunduğunu hatırlatarak, kendilerinden 30 gün içinde görüşlerini istediğini kaydetti. Bu sürenin daha sonra 2 aya çıkarıldığını, bu süre sonunda siyasi partilerin görüşlerini bildirdiğini ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
''Fakat CHP, ısrarla bizden 'biraz daha, biraz daha' süre istedi. En sonunda kendilerine 17 Nisanda bir mektup yazarak, tarihin son olduğunu belirtip, görüşlerini bildirmesini istedik. 17 Nisandan sonra bir süre daha bekledik. Maalesef 5 ay sonra bize görüş bildirmeyeceklerini, kendilerinin bir değişiklik taslağı hazırladıklarını, onun müzakere edilmesini ifade ettiler. 5 ayımız, partilerden görüş istemekle geçti. Teşekkür ediyorum ki Anavatan Partisi, ilk gönderenlerdendir. SHP, HYP, DYP ve AK Parti ilk 3 ay içinde görüşlerini göndermişlerdir. Ama ısrarla beklememize rağmen anamuhalefet partimizden bir görüş gelmediği için 5 Mayısa kadar bekleyip; ondan sonra teklifimizi yaptık. Meclisin son günleri yoğun geçince, maalesef teklifimiz
Anayasa Komisyonunda görüşülemedi. İnanıyorum ki Ekim ayı başında komisyon teklifimizi öncelikle görüşecek ve bu dönem içinde yasalaşacaktır.''
TBMM Başkanı Bülent Arınç 22. dönem 4. Yasama Yılı değerlendirme toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Bir gazetecinin önümüzdeki yasama yılının daha yoğun geçeceği özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi ve ve Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağına ilişkin sorusuna Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunun bugünün konusu olmadığını daha önce ifade ettiğini söyleyerek "Bu konuyla ilgili soracaksınız 2007 Nisan'ını bekleyeceksiniz, kim öle kim kala daha bugünden net bir şey söylemek doğru değildir, bu evet anlamına mı gelir, hayır anlamına mı gelir niyet okumaya da gerek yok" dedi.
5. yasama yılıyla ilgili olarak da meclisin ilk defa 5. yasama yılını göreceğini vurgulayan Meclis Başkanı Arınç şöyle dedi:
4. yasama yılını başarıyla tamamladık. 1 Ekim'de parlamentomuz açılacak ve 5. yasama yılına başlayacaktır. 1987'den buyana beşinci yasama yılı Türkiye'de ilk defa yaşanacaktır. Anayasamızın 77. maddesi seçimlerin beş yılda bir yapılacağını öngörmektedir. Ama ne hikmetse 1983'ten beri seçimler erken seçim olarak gerçekleşmiştir. Bazen 4 yılda, bazen 3,5 yılda veya başka bir süreç içerisinde. Bu sene görüyoruzki beşinci yasama yılına başlayacağız ve bu yasama yılını da başarıyla tamamlayacağız. Dolayısıyla Anayasa'ya uygun olarak halk iradesinin de istediği doğrultuda beş yıllık bir yasama dönemi ilk defa gerçekleşmiş olacaktır. Bu büyük bir memnuniyettir, halkımızın ve milletvekillerimizin başarısı olacaktır. Beşinci yasama yılında ne olacak, sizin söylediğiniz özellikleri dikkate alırsak? Yine olağan bir yasama dönemi olacaktır diye söyleyebilirim. Yasama ve denetim faaliyetleri devam edecektir. Milletvekillerimiz parlamentoda çalışmalarını yapacaktır."
Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili olarak Anayasa'daki şartlara dikkat çeken Meclis Başkanı Arınç 23 Nisan'da TBMM'nin açılışında yaptığı konuşmayı hatırlatarak şöyle dedi: "23 nisan da meclis'te yaptığım konuşmada vurguladığım bir konu var. Hepimizin bir tek anayasası var. Başka saklı, gizli, derin, rengi şu veya bu başka anayasa yok. Bu anayasada cumhurbaşkanlığı boşaldığında nasıl seçim yapılacağı, hangi ölçütlerde, kaç turda bu seçimin yapılacağı açıkça yazılmıştır. Dolayısıyla bir makamın boşalmasına daha bir yıl gibi bir süre varken, üzerinde spekülasyonlar yapmanın, bunun üzerinden iç politikaya dönük siyaset yapmanın, doğru olmadığını düşünüyorum. Anayasa gereğince herkes üzerine düşeni yapacaktır ve parlamentomuz yeni cumhurbaşkanımızı başarıyla seçecektir ve o cumhurbaşkanımız da Anayasamızın 101 ve 104. maddelerindeki özelliklerdeki göreve uygun bir kişi olacaktır. "
Türkiye'de Cumhurbaşkanının yetkilerinin bir hayli geniş, sorumluluğunun sıfır olduğunu ifade eden Meclis Başkanı Arınç "Aslında Cumhurbaşkanımız da daha önce Anayasa Mahkemesi başkanıyken yaptığı konuşmalarda bu noktalara vurgu yapmış, hatta yargı denetimi dışında kalan hususların yargı denetimine alınması gerektiğinin şart olduğunu ifade etmişti. Bütün bunlar Türkiye'de konuşulabilir, tartışılabilir, siyasetbilimciler, siyasetçiler, hukukçular, kamuoyu öncüleri bu konular üzerinde fikirlerini söylebilir. " dedi.
"Anayasa'da yazılı olmayan konuların Anayasa hükmüymüş gibi ortaya konulmasını yadırgadığımı ifade etmek istiyorum." şeklinde konuşan TBMM Başkanı Arınç "Yani eşinin giyimi, şu partiden olursa ne olur, filan kişi olursa nasıl olur, herkesin bir isim telaffuz ettiği, bu olmaz ama şu olabilir tartışmalarının Türkiye için sadece şuanda zihinleri meşgul etmeye yönelik bir siyaset çalışması olduğunu düşünüyorum. Ama bunun Türkiye'nin bütünlüğüne, huzuruna, Türk siyasetçisine çok da katkı sağlamadığına inanıyorum." dedi.
Kendisinin aday olup olmayacağıyla ilgili olarak da daha once bu konunun bugünün konusu olmadığını belirterek "Soracaksınız 2007 Nisan'ını bekleyeceksiniz, kim öle kim kala daha bugünden net bir şey söylemek doğru değildir, bu evet anlamına mı gelir, hayır anlamına mı gelir niyet okumaya da gerek yok. Parlemtoda 550 milletvekilimiz var, 40 yaşını doldurmuş, Anayasa da yazılı şartlara uygun olduğunu düşünen herkes adaylığını koyabilir. Kim seçilir, arkasında milletvekili desteği nedir Mart, nisan, Mayıs aylarında görülecektir. " diye konuştu.
TBMM Başkanı Arınç yeni Cumhurbaşkanı'nın kim olacağıyla ilgili tartışmaların iç politikaya yönelik bir tartışma olduğunu üzerinde siyaset yapılmak istediğini de sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini anımsatan TBMM Başkanı Arınç Cumhurbaşkanlığı seçimine dikkat çekerek konuşmasında şunları dedi: "Bir tek tecrübemi sizinle paylaşmak istiyorum. Sayın Ahmet Necdet Sezer aday gösterildiği zaman şu anda tam net hatırlamıyorum, o zaman grup başkanvekili olarak aday gösterenler içersinde sanıyorum benim de imzam vardı. Ama partimin genel başkanıyla birlikte beş parti genel başkanının imzası vardı. Bütün bunlara rağman ilk iki turda çoğunluk çıkmamıştı. Bu ne anlama gelir; yazılı olarak imza verirsiniz ama gizli olarak oy kullanırken destek vermeyebilirsiniz. Yani 450 milletvekiliyle seçileceğini sandığımız Cumhurbaşkanı'nın sonunda 3. veya 4. turda daha az bir oyla seçilmesini gördük. Buradan şunu söylemek istiyorum; Adaylar ortaya çıkarlar, partilerin genel başkanlarıyla çalışmalar yapılır, sivil toplum dinlenir, kamuyou önderleri dinlenir... Nihayetinde seçilecek olan Cumhurbaşkanı'dır, seçecek olan da TBMM'dir. Sonunda milletvekilerimiz bu adaylar içersinde en doğru olanı en yakışanı seçecektir. Dolayısıyla bu dünyanın sonu değildir. Bir kurtuluş savaşı filan da değildir. Çok basit bir konudur. Anayasa bunu göstermiş biz de günü geldiğinde bunu yerine getireceğiz."
Bir gazetecinin de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Reuters Haber Ajansı'na dindarlar da elbette cumhurbaşkanı olabilir şeklindeki açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz sorusuna "Meselenin bu konuya odaklanmaya çalışıldığını söyleyerek Meclis çalışmalarıyla ilgili sorsaydınız ben de cevaplasaydım" dedi
TBMM Başkanı Arınç soruyla ilgili olarak da "Ben televizyonların veya gazetelerin kadrolu yorumcusu değilim. Birisi söylecek siz de bana ne anlama geldiğini soracaksınız. Ne benim konuştuklarımı başkasına yorumlatın ne de benim konuştuklarımı başkasına sorun ve yorumlamamı isteyin. Anayasa bunu bütün özellikeriyle göstermiştir. Başbakan da bu özelliklere dikkat ederek söyleceyeceklerini söylemiştir. Ben bu konunun çok daha fazla Türkiye'nin gündeminde tutmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Ama bunu konuşacaklara da engel olacak imkanımız yok. " diye konuştu.
"İÇTÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİYLE ARAŞTIRMA KOMİSYONLARININ İŞLEVİ ARTIYOR"
TBMM Başkanı Arınç bir gazetecinin de Meclis Araştırma Komisyonlarının raporlarının tozlu raflarda kalmayacağını söylemiştiniz, buna yönelik bir çalışmanız oldu mu sorusuna bu komisyonların toplumu çok yakından ilgilendiren konularda önemli çalışmalar yaptığını belirtti.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, sır kavramını bir kanuni yapıya kavuşturmak gerektiğini belirterek, 'Maalesef bugüne kadar yerli veya yersiz, 'Ticari sırdır, devlet sırrıdır' denilerek pek çok konu, araştırma komisyonunun gözlerinin önünden kaçırılmak istenmiştir'' dedi.
Komisyon çalışmalarında görüşülen ve görüşülmeyen raporlar olduğuna işaret eden Arınç, bugüne kadar Anayasadan kaynaklanan sebeple, komisyon raporlarının, Parlamentoda görüşülmek suretiyle tamamlanmış sayıldığını anlattı. Komisyon raporlarının ilgili kurum ve kuruluşlara gönderildiğini hatırlatan Arınç, bunu yeterli görmediklerini kaydetti.
Araştırma komisyonlarının soruşturma komisyonları gibi siyasi sonuç doğurmadığına dikkati çeken Arınç, bu komisyonların görevinin, inceleme ve tespit olduğunu söyledi. Bir inceleme yapılıp sonuç ortaya çıkmışsa, bunun ilgili kurumlar tarafından dikkate alınması gerektiğini belirten Arınç, şöyle konuştu:
''Biz bu konuyu daha işlevsel hale getirmek için İçtüzük değişikliği içine yerleştirdik. Meclis araştırma komisyonları, ilgili kurumlara gönderilecektir ve Hükümetten 6 ayda bir, konuyla ilgili ne yapıldığına dair bilgi istenecektir. Hükümetin 6 ayda bir Parlamentomuza bildirdiği raporlar, milletvekillerinin bilgisine sunulacaktır. İkincisi, Meclis araştırma komisyonlarının önünde bir engel var; o da ticari sırlar ile devlet sırrının, araştırma komisyonunda inceleme konusu yapılmamasıdır. Maalesef bugüne kadar yerli veya yersiz, 'Ticari sırdır, devlet sırrıdır' diyerek pek çok konu, araştırma Komisyonunun gözlerinin önünden kaçırılmak istenmiştir. Sır kavramını bir kanuni yapıya kavuşturmak gerekir. Nedir sır olan, sır olmayan şey? Biz bu konuda Hükümetten bir tasarı bekledik. Yani ticari sır dediğimiz zaman ne anlıyoruz, devlet sırrı denildiğinde ne anlıyoruz, bunu tarif edin. Bunun dışında kalan konularda da araştırma komisyonları görevlerini yapsınlar. Bu konuda maalesef bir yasal çalışma yapamadık. Biz bunu dikkate alarak, şunu yapıyoruz: Ticari sır ve devlet sırrı kapsamına girmeyenler, Mecliste açıkoturum şeklinde görüşülecek ve tartışılacaktır. Ancak ticari sır ve devlet sırrı kapsamına giren konular ise araştırma komisyonu çalışması içine alınacaktır, Mecliste kapalı oturum şeklinde görüşülecektir. Bu da
içtüzüğümüzde yapmak istediğimiz bir değişiklik...''
Bülent Arınç, İçtüzük değişiklik taslağını, 1 yıl süren bir çalışma sonunda hazırlayarak 5 Ocakta siyasi partilere sunduğunu hatırlatarak, kendilerinden 30 gün içinde görüşlerini istediğini kaydetti. Bu sürenin daha sonra 2 aya çıkarıldığını, bu süre sonunda siyasi partilerin görüşlerini bildirdiğini ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
''Fakat CHP, ısrarla bizden 'biraz daha, biraz daha' süre istedi. En sonunda kendilerine 17 Nisanda bir mektup yazarak, tarihin son olduğunu belirtip, görüşlerini bildirmesini istedik. 17 Nisandan sonra bir süre daha bekledik. Maalesef 5 ay sonra bize görüş bildirmeyeceklerini, kendilerinin bir değişiklik taslağı hazırladıklarını, onun müzakere edilmesini ifade ettiler. 5 ayımız, partilerden görüş istemekle geçti. Teşekkür ediyorum ki Anavatan Partisi, ilk gönderenlerdendir. SHP, HYP, DYP ve AK Parti ilk 3 ay içinde görüşlerini göndermişlerdir. Ama ısrarla beklememize rağmen anamuhalefet partimizden bir görüş gelmediği için 5 Mayısa kadar bekleyip; ondan sonra teklifimizi yaptık. Meclisin son günleri yoğun geçince, maalesef teklifimiz
Anayasa Komisyonunda görüşülemedi. İnanıyorum ki Ekim ayı başında komisyon teklifimizi öncelikle görüşecek ve bu dönem içinde yasalaşacaktır.''
