| Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 03 .12.2025 |
LÜTFİYE SELVA ÇAM (Ankara) - Evet, ben de Sayın Bakanım çok teşekkür ediyorum hem Genel Müdürümüze hem de Hukuk Birimimize gerçekten çok aydınlatıcı, geniş kapsamlı bir sunum oldu.
Tabii, Tuncay Bey'in bıraktığı yerden devam edeyim. Bu Komisyonumuz bizim zaten hep uzlaşıyla gidebilen nadir komisyonlardan bir tanesi çünkü ortak payda üzerinden gidiyoruz. Burada, tabii, siz muhatabımız olduğunuz için belki sizi de aşan farklı bakanlıklarla iş birliğiyle yapılması gereken pek çok konu var ama tabii, bu konu da çocuklar söz konusu olduğu için de çok derinlemesine çalışılması gereken bir konu. Tabii, sadece içeriklerle karşı karşıya değiliz. Şu anda ciddi bir algoritmanın tahakkümü altında bir yapı içerisindeyiz. Çocukların karşısına gelen eskiden belli noktalarda erişebildikleri şeye pandemiyle birlikte çok hızlı bir şekilde dijital dünyaya giriş oldu ve o zaman teşvik ettiğimiz, işte çocukların Youtube kanallarından eğitim gördüğü, hocalarını ekrandan izledikleri bir dönemden şimdi artık hani "Biraz daha yavaşlayın, aman erişmeyin." denilen bir döneme evrilmeye çalışılıyor. Bu da tabii çocuklar için, gençler için çok zor bir şey.
Tabii, şöyle bir durumla da karşı karşıyayız: Ben iki hafta önce adli bilimlerde doktora yapan bir hocayla bir araya geldim ve şunu söylüyor: "Dünyada 100 kişiden 1'i dijital oyuna bağımlı olarak yaşıyor ve tamamen oyun algoritmaları zihne yönelik beyindeki belirli noktaları uyaracak şekilde, bağımlı yapmaya yönelik bir algoritma içerisinde gidiyor; davranışsal olarak âdeta dijital köleler oluşturulmaya çalışılıyor, davranışsal bağımlılıkları oluşturmaya çalışıyorlar ve bunları, o özel oyunları yapan kişiler "Bu dijital davranışsal bağımlılığı nasıl oluşturabiliriz?" diye eğitim görüyorlar ve ona göre algoritmalar oluşturuluyor." Dijital oyun üretenlerin oyun içi bağımlılık mimarisi geliştirdiklerinden bahsetti ve psikolojik tetikleyicilerle özellikle dopaminin çok had safhada olması ve hazza bağımlı bir şekilde gitmeleri beyine hitap ettikleri için de bunu çözdüklerinden bahsetti ve en basit şey çocukların beyinlerini bu şekilde ulaşmak ve sonrasında da işte bu oyun bağımlılıkları, ödül sistemiyle birlikte dijital kumara kadar giden bir süreçle maalesef karşı karşıya kaldığımızı ondan dinlemiş oldum. Tabii, ben de katılıyorum, sadece önlem alma değil, sağlıklı oyun üretmemiz lazım yani alternatifleri üretmediğimiz takdirde çocuklara ne alan açacağız? Tamam "15 yaşına kadar girme." dediğinizde, o 15 yaşına kadar en azından ebeveyn kontrolünde olan gençler, belki çocuklar bunu yapacak ama şu anda parçalanmış aileler, yoğun iş yükü olan ailelerde, büyüklerin yanında yetişen çocuklar da var yani internetten anlamayan, bilgisayardan anlamayan büyükannelerle, büyükbabalarla yetişen çocuklara, onlara nasıl ulaşacağız? Aslında bunu da detaylı bir şekilde çalışmamız gerekiyor. Mesela yurt dışında PEGI tarzında içerikleri engelleyici, daha doğrusu sağlıklı içerikler için, güvenli olduğu için ailelere sunulan bazı programlar var. Belki bu programların da ülkemizde zorunlu hâle getirilmesi belli bir yaş grubu için uygun olabilir. Safe Family gibi, Norton Online Family gibi bazı oyunların yaşa ve konumlarına uygun bir şekilde güvenli ortamlarda bulunmasını sağlayabiliriz.
Bir diğer konuya baktığımızda, şu anda artık en büyük bence tehliken, Amerika'da yapılan araştırmalarda gençlerin yüzde 40'ı AI'yle arkadaşlık ettiğini söylüyor. Şu anda artık çok ciddi manada bir sanal arkadaşlıktan söz edebiliriz. Genç ve yetişkin üniversite öğrencisi gençler artık psikiyatriste, psikoloğa gitmeden, tamamen dertlerini arkadaş ilişkilerinde artık Chat GPT'yle, çok rahat bir şekilde yapay zekâyla paylaşıyor ve ona göre bir yol çiziyor ve belli bir süre sonra yapay zekâ artık o gencin psikolojisini anladığı için ona uygun yönlendirmeler yapıyor ama bunun bir kontrolü yok. Yani bu, burada bence üzerinde durulması gereken bir konu.
Ayrıca, birkaç tane tabii sorum da var dijital istismardan sonra çocukların devlet koruması altına alınma süresi var mı? Yani sadece diğer istismarlardan bahsederken dijital istismarla ilgili Bakanlığımızın bir önlemi var mı, aile içindeki dijital ihlaller nasıl tespit ediliyor? Mesela TikTok platformlarında sadece izleme değil, burada toplumsal değere aykırı yayınlar yapan ebeveynlere karşı çocukların haklarını nasıl koruyacağız? Yani yayınları aile yapıyor, çocuk belki erişmeyecek ama o ailelerin yetiştirdiği çocukların topluma kazandırılması gerekiyor.
Veri izleri, dijital kimlik; az önce sizler de bahsettiniz, dijital hafıza, çocuğun gelecekteki kişilik hakkı bundan nasıl etkileniyor? Yani bunun üzerinde bir çalışmamız var mı? Tabii, şunları söylememiz de gerekiyor. Ben çok beğendim açıkçası tanım yapılmasını. Mesela, oyun sağlayıcı, oyun dağıtıcı, zararlı içerik, bunların tanımlarının artık hukuksal olarak konulması çok kıymetli ve birçok çalışma yapıyorsunuz; ben mesela burada eğitimler konusunda notlarımı aldım. Mesela bu eğitimler nerede gerçekleştiriliyor size sormak istedim ama bölmek istemediğim için sormadım, belki bir açıklama yapmak istersiniz.
Kitaplar var bir sürü, o kitaplara nasıl erişecek çocuklar, öğretmenler mi sizden talep edecek? Millî Eğitimle ortaklaşa bir çalışma yapılıyor ve bütün Türkiye'deki tüm okullara bunlar dağıtılacak mı veya dijital platformda ebeveynler mi buna ulaşacak? O konuda da bilgilendirirseniz sevinirim. Aile eğitim programlarından bahsettiniz ve ciddi bir rakam var, bunlar uzaktan eğitim de olabiliyor mu? On-line bir şekilde varsa en azından bir kamu spotuyla bunları aktarırsak aileler kendi eğitimlerini kendileri belli bir ev ortamında da alabilirler. Anka Çocuk Destek Programından bahsettiniz, hani buna herkes ulaşabiliyor mu isteyen yani "Biz bu noktada çalışmak istiyoruz, eğitilmek istiyoruz, destek almak istiyoruz." diyenlere açık mı? Hikâye kitabından bahsettiniz. Mesela bu hikâye kitaplarını alıp dağıtsanız muhteşem bir şey olur diye düşünüyorum.
Diğer birkaç öneri ve sorum da olacak: Mesela YouTube ve TikTok algoritmalarında riskli görülebilecek içeriklerde en azından algoritmalar da bir çocuk modu olabilir mi? Yani çocuk modunda daha yavaş bir şekilde çalışması, otomatik oynatmanın da kapalı olması gibi bir kriter getirilmesi acaba düşünülebilir mi? Mesela VPN bence başlı başına bir şey, siz istediğiniz kadar ülkede bir şeyleri yasaklayın ama VPN'den çok rahat bir şekilde erişebiliyor, gençler bunu çok daha iyi biliyor. Burada yaş doğrulama sistemlerine kolayca ulaşılıyor. Burada bir bariyer olabilir mi? İşte, biz kendi aramızda konuşurken ebeveyn şeyi de olmalı yani "Yaş sınırı belirsiz." desek bile kendisi girişi yaptıktan sonra ebeveynin de bir onayının gerekliliğini sağlayabiliriz çünkü çoğu zaman çocuk kendi cihazından değil, anne babasının cihazından bu şekilde dijital kimliğini oluşturabiliyor. Bu konuda TÜBİTAK ve BTK'yle bir pilot çalışma yapılabilir mi?
Dijital riskler yalnızca teknolojik değil. Tabii, aile içi ilişki, okul, ruh sağlığı, sosyoekonomik kırılganlıklarla da bağlantılı. Çocukların dijital ortamdan korunması için Aile Bakanlığımız, Millî Eğitim Bakanlığımız, BTK, RTÜK, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlıklarımızla birlikte bütüncül bir çalışmaya yine siz bir öncülük yapabilir misiniz ulusal boyutta bir model oluşturulması konusunda. Az önce ben çalıştayları çok dikkatli bir şekilde dinledim, hani bunun bir çıktısı olarak bir eylem planı da çıkartmışsınız, onu detaylı inceleyeceğim, açıkçası incelememiştim; bu konuda da bu bakanlıklarda bütüncül bir yaklaşım olabilir mi?
Bir de araştırma konusu olarak yani sosyolojik bir analiz yapma adına okul dışı zamanlarda çocuklarının yüzde kaçı yalnız vakit geçiriyor yani hangi yaş grubunda yüzde kaç çocuk yalnızca dijital ekranla temas hâlinde? Çeşitli nedenlerle sosyal, psikolojik sorun yaşayan, ya da adaptasyon noktasında becerisi düşük olan çocukların dijital ortamlardan etkilenme oranı nedir? Bu soruların cevabı açıkçası çocuklara dair bizim bir farkındalık haritamızı çıkartacak. Hani böyle bir çalışma yapabilir miyiz, okulları, Millî Eğitimi de içine alan destekleyebilecek bir şekilde.
Türkiye'de çocuklar dijital ortamda neyi arıyorlar? Yani, neden bunları tüketiyorlar; ebeveynler için normal olan ekran süresi ne, buna karşın o ailenin içinde yaşayan çocukların ekran süresi ne kadar? Doz aşımı ekran süresinde ebeveynleri sessiz bırakan şey ne? Yani bir noktada da aslında farkındalığı oluştururken ebeveynleri de yönlendirecek bir çalışma bu söylemeye çalıştığım. Çocuklar için alternatif ekran arayışı için bizler ne yapabiliriz? Temiz içerik, zararlı içerik çok hızlı ilerliyor ama temiz içerik çok yavaş tüketiliyor. Bu anlamda da bir fotoğraf çekmek mümkün olabilir mi? Mevcutta, var olan yayınların varlığı hani ne kadar temiz içeriğimiz var, ne kadar sağlıklı oyun var? Hani, bu konuda bir bilgimiz var mı? Böyle bir araştırma yapılırsa belki çözüm yollarını bulma noktasında da bu verilerin bize doğru bir yol çizeceği kanaatim var.
Ben tekrar çalışmalarınız için çok çok teşekkür ediyorum.
İyi ki geldiniz diyorum, sağ olun.