| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .11.2025 |
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım teşekkür ederim.
Sayın Bakanımızı, burada bulunan bütün misafirlerimizi ve kıymetli milletvekillerini ben de saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Cenab-ı Allah'a sonsuz şükürler olsun, yirmi üç yıldır AK PARTİ iktidarları olarak Türkiye'de her meseleyi iktidara geldiğimiz günden çok daha ötesine taşıyacak hem altyapı çalışmaları hem insan kaynağı çalışmaları hem toplumun daha bir arada, daha bütünleşik bir şekilde olmasını sağlayacak kültürel adımlar, siyasi adımlar, hepsiyle beraber kardeşliğimizi de büyüterek memleketimizi aldığımız noktadan çok daha ilerilere taşımak çok şükür bizlere nasip oldu. Askerî alanda da, savunma alanında da gerçekten bu yirmi üç yılda çok ciddi gelişmelere adım attık, imza attık. Burada elbette savunma sanayisinde ortaya konulan teknolojiler, bu konuda alınan mesafe son derece önemlidir ama bizim ordumuz, bizim askerimiz sadece savunma sanayisinde almış olduğu mesafeyle gücünü elde eden ve artıran değil ortaya koyduğu tavır bölgesinde birilerinin çatışma, savaş kavramlarını sürekli kullansa da istikrarı korumaya dönük tutumu, NATO içerisindeki gücü, dünyanın farklı kriz coğrafyalarında üstlendiği rol, sorumluluk ve bunu yerine getirirkenki tutumu, dünyaya örnekliği, kendi sınır ötesi operasyonlarını yaparken bile maalesef kendi içimizdeki insanların dahi kendisine saldırdığı bir dönemde "Bir sivilin dahi burnu kanamasın." diye aldığı riskler ve bu şekilde yaptığı operasyonlarla ordumuz hem sahadaki operasyonlarını icra ederkenki ahlakıyla, kültürüyle, birikimiyle, gücünü sahaya amaçları doğrultusunda yansıtma biçimiyle, barışı ve huzuru koruyan tarzıyla, hem teknolojisiyle hem de son dönemde özellikle 15 Temmuzla beraber içerisindeki farklı klikleri, farklı dayanışmaları içerisinden atarak çok daha büyük bir başarıyı ortaya koydu ve dün olduğu gibi bugün de göz bebeği kurumlarımızdan bir tanesi olarak arkamızda, milletimizin arkasında duruyor. Bölgesel barışa katkısı, Libya, Azerbaycan, Suriye, Somali gibi ülkelerle yaptığı askerî eğitimler, gemilerimize sağlamış olduğu refakat ve korumalar, NATO içerisinde Kosova'da KFOR'da veya IFOR'da aldığı görevler, Bosna Hersek'ten tutalım da 92 ülkeyle askerî eğitim ve iş birliği anlaşmaları bu bizim ordumuzun, bizim ortaya koyduğumuz bu tutumun dünyada çok daha iyi bir yere doğru taşındığını bizlere gösteren en iyi verilerden bir tanesi.
Tabii, savunma sanayimiz önemli dedik. Arkadaşlarımız belki konuşmalarında ortaya çıkan ürünlerden de bahsetti, ben onların tekrarına girmeyeyim ama şunu size söylemek isterim: Sayın Bakanım, burada ihracat rakamlarını konuşurken küresel ihracattan Türkiye'nin aldığı payın 2002 yılında 0,55 iken, 0,5 iken bugün 1'in üzerine çıkarak neredeyse 1,1'e gelmesinde savunma sanayisinde ortaya koyduğumuz başarının etkisi ve yine gururla söylediğimiz bir ihracat değerimiz olan, Türkiye'nin ihraç ettiği ürünün kilogram başına değerinin ne olduğu kıyasında 2002'de 50 sentten bugün kilogramını 1,5 doların üzerinden çıkarmamızda da savunma sanayimizde yaşanan gelişmelerin büyük bir payı olduğunu iftiharla söylemek lazım.
Tabii, biz bunu söylerken muhalefetteki arkadaşlar "Savunma sanayimizin gelmiş olduğu nokta şüphesiz ki sevindirici." demeye başladılar elhamdülillah. Eskiden dalga geçiyorlardı, "Yaparsınız da görürüz, o yok ki!" "Siz ancak onun uçurtmasını yaparsınız, siz ancak böyle yaparsınız." diye yapmaya niyetlendiğimiz her işte yapılan her niyeti, girişimi kötüleyen arkadaşlar, o gün dalga geçen arkadaşlar bugün ürünleri görmeye başladıkça, bugün teslimatları ve sahalarda icraları görmeye başladıkça "Şüphesiz sevindirici." demeye başladılar ama "Bu çok önemli ve stratejik alan yandaş kayırma ve zenginleştirme alanı olarak kullanılmamalıdır." diyerek maalesef çok da çirkin bir cümle üzerine eklediler.
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Aynen öyle, aynen öyle kullandılar.
ORHAN YEGİN (Ankara) - "Damat-kayınpeder ülke ülke gezerek İHA ve SİHA satmak..." doğru bir tutum değildir.
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Satış stratejisi tamamen yanlış.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bu sizin olduğunuz yerden bu meseleyi...
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Meclis denetlesin diyorum, siz buna niye itiraz ediyorsunuz? Meclisin denetlemesini istemiyor musunuz?
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...memleketinizi gururlandıran bir meseleyi dahi böyle okuyan bir insan olarak sizin başka meseleleri de nasıl okuduğunuza ilişkin aslında bir işaret.
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı denetlesin diyoruz, buna mı kızıyorsunuz? Denetlemek istemiyor musunuz? Bırakalım, ne isterlerse yapsınlar mı?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Cumhurbaşkanımız bu ülkede üretim yapan ve bunu dışarıya satmak isteyen, bu ülkenin gururlanabileceği herhangi bir üretimi...
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Kesinlikle fırsat eşitliği yok.
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...Sayın Bakanım, ister CHP'li olsun ister başka bir partili olsun ister bize oy vermiş ister vermemiş olsun ister Alevi olsun ister Sünni olsun ister birilerinin altını sürekli çizip sanki orada bir problem varmış gibi anlatmaya çalıştığı Kürt olsun, Zaza olsun, Çerkez olsun hiçbir ayrıma tabi tutmaksızın bu memleketin ürettiği ne değer varsa onun hepsini alıp dünyaya götüren, tanıtan ve daha da inkişaf etsin diye uğraşan bir liderdir.
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Savunma sanayisinde eşitlik yok, eşit imkânlar sunulmuyor.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Cumhurbaşkanımız Togg'u da alıp gittiği ülkelerde devlet başkanlarına Türkiye adına hediye eden bir liderdir.
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Savunma sanayisinde eşitlik yok, denetlenmesini istiyoruz, stratejik bir satış planının ortaya konulmasını istiyoruz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - O da mı damat-kayınpeder ilişkisi? Ayıp değil mi ya! Yakışıyor mu bu ifadeler? Yakışıyor mu bir ifadeler? Bu ifadeler size yakışmıyor.
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - F-35'i alabiliyor musunuz meclis onayı olmadan? Veriyorlar mı F-35'i? F-16'yı bile meclis onayı olmadan vermiyorlar.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Vekilim, siz konuştunuz. Lütfen...
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - E, bana...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi devam ediyorlar konuşmalarında, "'Mustafa Kemal'in askerleriyiz.' diyen teğmenleri tasfiye edip Atatürk düşmanlarını Silahlı Kuvvetler bünyesinde tutuyorsunuz." diyorlar. Arkadaşlar, geçen sene de bu konuyu burada işledik. Kimsenin "Mustafa Kemal'in askerleriyiz." diye orduyla ilişiği kesilmedi.
CAVİT ARI (Antalya) - Neyle kesildi?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ordunun...
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Aynen öyle oldu.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bu konuşuldu, defalarca konuşuldu, ordunun temelinde disiplin var.
CAVİT ARI (Antalya) - Ya, disiplin size gelince mi oluyor?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Arkadaşlar, defalarca uyarılmalarına rağmen bunu icra etmişler.
SEYİT TORUN (Ordu) - Aynı şeyleri rozeti çıkaranlara yaptınız mı?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bunu icra etmişler, bu da bir disiplinsizlik olarak değerlendirilmiş...
SEYİT TORUN (Ordu) - Aynı şeyi rozeti çıkaranlara yaptınız mı?
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...ve neticesinde bir disiplin cezası almışlar.
SEYİT TORUN (Ordu) - O disiplini rozeti çıkaranlara yaptınız mı?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz bunu...
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Rozet takmayanlar geri döndü.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz bunu çok ucuz bir şekilde...
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Yaptık, yaptık...
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...çok ucuz bir siyaset malzemesi yaparak...
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - ...onlara da yaptık.
SEYİT TORUN (Ordu) - Yaptıysa sorun yok.
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...Atatürk gibi büyük bir ismi, Atatürk'e muhabbet gibi bu memleketin, bu milletin her bir ferdinin gönlünde yerleşmiş bir muhabbeti kendi ucuz siyasetinizin malzemesi yaparak "'Atatürk'ün askerleriyiz.' dediler diye ihraç ettiniz, orduyla ilişiğini kestiniz, çocukları gönderip yerine Atatürk düşmanlarını orduya dolduruyorsunuz, onları kadroya alıyorsunuz." diyorlar. Bunların hiçbirinin bir anlamı yok. Sonra, birisi çıkıp diyor ki...
MURAT ÇAN (Samsun) - Soralım Bakana, niye kesmişler? Soralım, anlatsın bize.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Sayın Vekilim, bunu geçen sene burada çok uzun uzadıya hepsini anlattık.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Defalarca konuştuk ya, ayıp ya!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Geçen sene atılan teğmenlerimizin hiçbirisine "Biz Atatürk'ün temsilcileriyiz, Atatürk'ün askerleriyiz." dediği için tek bir soru dahi sorulmadı, bir. İki, "Neden kılıç çektiniz?" diye hiçbir soru sorulmadı, "Neden bilmem neyi fırlattınız?" diye soru sorulmadı.
MURAT ÇAN (Samsun) - O zaman boştan yere attınız demek ki.
CAVİT ARI (Antalya) - Niye attınız o zaman?
MURAT ÇAN (Samsun) - Tam da anlattığımız şey budur Sayın Bakan.
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Amirleri niye atıldı?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Şimdi geliyorum oraya. Müsaade edin, ben bitirmedim. Neden atıldı? Bu tören bittiği anda, bakın, tören bittiği anda bütün aileler orada kendi çocuklarıyla sarılıp öpüşmek için tören alanına girmiş durumda. Bu vaziyetteyken, 1'inci olan kız teğmenimiz geliyor mikrofonun başına "Aileler, lütfen tören alanını terk edin." Böyle bir hakkı var mı? Oradaki ailelerin ve çocukların...
CAVİT ARI (Antalya) - Atılması için yeterli bir suç mu Sayın Bakan?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bir dakika, bir dinle ya!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sen mi karar vereceksin ona ya!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Nasıl? Atılması için büyük suç. Siz, işte, böyle bunlar düşünüldüğü için bizim terörle mücadele kırk beş sene sürer, bilmem ne, başka bir olay da olursa elli beş sene sürer. İşte, bu, oradaki bir teğmeni orada beş yıldır bekleyen annesinin, babasının, çocuklarının yanından çağırma hakkı var mı? Var mı, yok mu efendim, size soruyorum.
MURAT ÇAN (Samsun) - Orada buna müdahale edecek komutan yok mu?
CAVİT ARI (Antalya) - Bu nedenle mi atıldı ya, bu nedenle mi atıldı?
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Bakanım...
MURAT ÇAN (Samsun) - Nasıl komutansınız siz?
CAVİT ARI (Antalya) - Yetişmiş bir insanı bu nedenle atmak size...
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Terör bundan dolayı mı bitmiyor yani sırf bu yüzden mi, Atatürkçülere sahip çıkıyoruz diye mi bitmiyor terör?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Şimdi, arkadaşlar, bakın, sayın vekillerim, lütfen, lütfen... Siz şimdi bu olaya...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - İşinize geldiği gibi algılıyorsunuz.
MURAT ÇAN (Samsun) - Konunun özü Mustafa Kemal'in askerleriyizdir, bunun kenarında dolaşmayın.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Değildir, hayır, arkadaşım, ben size söylüyorum ya!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, bırakın bu ucuz siyaseti!
CAVİT ARI (Antalya) - İnanmıyoruz.
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Terörle, bitmemesiyle ne alakası var?
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Bakanım, konuşurken "İnanmıyoruz." diyor, bizde böyle soruyu sorar ondan sonra...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Atatürk'ün arkasına geçip siyaset yapmaktan vazgeçin.
MURAT ÇAN (Samsun) - Ne oldu, yetmiyor mu oranın cevabı?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Atatürk'ün ismini ağzınızda ikide bir çevirip durmaktan vazgeçin.
MURAT ÇAN (Samsun) - Sana ne oluyor? Oranın cevabı yetersiz mi geldi sana?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Vazgeçin kardeşim.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Müsaade eder misiniz?
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Bakanım, bitirirseniz lütfen...
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Değerli vekillerim, bilmem bakıyoruz, Cumhuriyet Halk Partisinde 77 insanı atmışsınız parti...
MURAT ÇAN (Samsun) - Bununla onun ne alakası var ya?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bir dakika, dinle bir ya!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Dur, bir dakika, alakası yok, ben de onu söyleyeceğim.
MURAT ÇAN (Samsun) - Sıkışınca Cumhuriyet Halk Partisinin içine girmeyin. Gelin Cumhuriyet Halk Partisine, sıkışınca değil, gelin, hepiniz gelin.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER - Hayır, hayır, bir dakika ama müsaade etmiyorsunuz, konuşacağım ya, konuşacağım.
SEYİT TORUN (Ordu) - Biz siyasi partiyiz, siz ordu. TSK tarafsızdır, Atatürkçüdür.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Bakanım, en son zaten vereceğiz. Bir de ne yazık ki böyle bir usul var hem soru soruluyor hem cevaba da müdahale ediliyor. Ne yazık ki bu hoş değil.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ayıp ya, ayıp ediyorsun.
MURAT ÇAN (Samsun) - Sana ayıp.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hem soru soruyorsun hem dinlemiyorsun ya.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Orhan Bey, son iki dakikanız buyurun.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, iki dakika mı? Eyvallah.
Peki, her sene Anıtkabir'de beyefendiler rahatsız oluyorlar, Cumhurbaşkanımız geliyor, Anıtkabir ziyareti yapılıyor, oradan çıkarken de oraya ziyarete gelmiş halk, halk gelmiş oraya, beyefendiyi görünce, ülkenin Cumhurbaşkanını görünce muhabbetini gösteriyor.
MURAT ÇAN (Samsun) - Anıtkabir'den rahatsız olan sizsiniz, Genel Başkanınız.
CAVİT ARI (Antalya) - Bindirilmiş kıta onlar, hepsi partinizin gençlik kolları.
SEYİT TORUN (Ordu) - Mezar orası.
MURAT ÇAN (Samsun) - Kim rapor aldı, kim? Rahatsız olarak kim rapor aldı?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, bak, bir şey söyleyeceğim, bundan rahatsız oluyorsunuz, bundan rahatsız olmanızı anlarım.
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Mezar ya orası, mezar!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bundan rahatsız olmanızı anlarım ama dönüp Sayın Bakana "Her sene Anıtkabir'de böyle bir şey oluyor. Bunu nasıl engellemezsiniz? Siz Atatürk'le kimi kıyaslıyorsunuz, yapmaya çalıştığınız nedir?" gibi çirkin bir yakıştırmayı, çirkin bir suçlamayı, haksız ve yersiz bir ifadeyi asla kabul etmiyoruz.
EYLEM ERTUĞ ERTUĞRUL (Zonguldak) - Oranın kuralı yok mu? Anıtkabir'in kuralı yok mu?
SEYİT TORUN (Ordu) - Mezara da saygınız yok mezara!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ve sizi arkadaşlar, sıhhatli düşünmeye, sıhhatli davranmaya davet ediyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Utanmadan bunu söyleyebiliyorsun, utanmadan ya! Gençlik kollarını getiriyorsunuz, utanmadan söylüyorsunuz.
CAVİT ARI (Antalya) - Onların hepsi bindirilmiş kıta orada.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Birçok şey var konuşacağımız, dakikalarımız gitti.
CAVİT ARI (Antalya) - Sıradan gelen vatandaş değil.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, Sayın Bakanın konuşmasında Suriye'yle ilgili çelişkilerden bahsettiler. Sayın Bakan, Suriye...
CAVİT ARI (Antalya) - Hazır kıta tutuyorsunuz onları orada.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Miting mi yapıyorsunuz orada!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bağırın kardeşim var, bağırın.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Git miting yapacaksan yap başka yerde.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Niye, zorunuza mı gitti?
VELİ AĞBABA (Malatya) -
Utanmadan bir de bunları savunuyorsun ya! AK PARTİ'nin gençlik kollarını getiriyorsun, miting yapıyorsun.
CAVİT ARI (Antalya) - Bindirilmiş kıtalar onların hepsi orada, tamam mı!
EYLEM ERTUĞ ERTUĞRUL (Zonguldak) - Orası kabir, git mitingini yap dışarıda.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, bu şartlarda nasıl konuşacağız?
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Ağbaba, arkadaşlar, konuşmasını bitirmesine müsaade edelim.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Bakan, Suriye'yle ilgili "Başta PKK, PYD/YPG, DSG olmak üzere hiçbir terör örgütünün bölgede kök salmasına ve farklı adlar altında faaliyet göstermesine izin vermeyeceğimizi bir kez daha hatırlatmak isterim." demiş ve yakın zamanda da "Suriye ile SDG arasında entegrasyon sürecinin de tamamlanmasını bekliyoruz, bu görüşmelerin nihayete, salahiyete ermesini bekliyoruz." demiş. Burada gelip Bakanın konuşmasının Suriye'yle ilişkili çelişki içerdiğinden ve bunun eski alışkanlıkları anımsattığından bahsediyorlar. Suriye'de birliği teşvik edici konuşmalar yapılmalıymış, ne yapıyoruz biz? Ne diyor burada Sayın Bakan, konuşmasında? "Suriye ile SDG arasındaki entegrasyonun, görüşmelerinin selametli bir şekilde nihayete ermesini bekliyoruz." diyor. Şimdi deniliyor ki: "Askere gerek yok." Niye gerek yok? "Müzakere ve diplomasi olursa sorunlarının çözümünde bu yeterlidir, askere gerek yok." Kardeşim, biz müzakereden ve diplomasiden yanayız ama onun yeterli olmadığı yerde de o zaman da askere ihtiyaç vardır ve o asker orada olacaktır. O yüzden, diplomasiyle ve müzakereyle çözülemeyen meseleler var hayatta, kainatta, dünyanın birçok yerinde; böyle her şey güllük gülistanlıkmış, oturup konuşmayla bu işler çözülüyormuş... O zaman, dünyada hiçbir ülkenin orduya, askere ihtiyacı olmazdı, böyle Pollyanna cümlelerle bu tarz konuşmaları yapmamak lazım.
MURAT ÇAN (Samsun) - Mektupla çözüyorsunuz, mektupla...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Türkiye...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, çok kesildi, bir dakika rica edeceğim.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Onu arada kestim ve vermiştim.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Yarım dakika...
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen, selamlama için söz veriyorum.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Tamam.
Şimdi, bir de sürekli Ankara-Suriye ilişkisinde "Türkiye'nin Kürtlerle...", "Türkiye'nin Kürtlerle şöyle...", "Türkiye'nin..." Kardeşim, bizim Kürtlerle bir meselemiz yok. Türkiye'nin Kürtlerle de hiçbir etnik aidiyetle de meselesi yok, hiçbir mezhep mensubiyetiyle de meselesi yok, hiçbir meselemiz yok bizim. Bizim meselemiz düşmanlık edenle, bizim meselemiz mezhebini kullanıp silahı eline alanla, bizim meselemiz etnik kökenini, dinini, inancını, akrabalığımızı, ilişkimizi, kardeşliğimizi, her neyse, bunu bahane edip, eline silahı alıp bölgeyi karıştırmaya çalışanla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Orhan Bey, lütfen tamamlayalım.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bizim meselemiz ülkemize meydan okuyanla; geleceğimizi, hepimizin geleceğini -kimseyi ayırt etmeden söylüyorum- tehdit altına almaya çalışanlarla ve bunlarla mücadelemiz sürecek kardeşim, sonuna kadar sürecek Allah'ın izniyle.
Teşekkür ederim.