KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, teşekkür ederim.

Sayın Bakanımı ve burada bulunan bütün misafirleri ve salonda bulunan herkesi; saygı ve hürmetle selamlıyorum.

Yirmi üç yıldır bu ülkeyi yönetiyoruz. Yirmi üç yıldır öncesinde ve iktidarlarımızın ilk dönemlerinde maruz kaldığımız birçok haksızlığa ve hukuksuzluğa rağmen hakkı, hukuku ayakta tutmaya, hakkı, hukuku ileriye taşımaya büyük bir gayret gösteriyoruz.

2002 öncesi kapanan partilerimiz, yasaklanan siyasilerimiz, okuduğu şiirden dolayı ceza alan, cezaevine gönderilen belediye başkanlarımız, eğitim hakları elinden alınan arkadaşlarımız, kardeşlerimiz ve yargının bu zulme dâhil olması, destek olması, Genel Başkanımızın seçimde aday yapılmaması, Cumhurbaşkanı seçimlerinde karşılaştığımız ve "yargı garabeti" diye literatüre giren haksızlıklar, hukuksuzluklar ve peşine gittiğimiz seçimlerde oyumuzu artırarak gelmiş olmamıza rağmen partimize açılan kapatma davaları, Danıştay baskınları, cumhuriyet mitingleri, Gezi olayları, 17-25 Aralık kumpasları, montajları, 15 Temmuz darbe girişimi, daha neler neler yaşadık ama hepsini hukuk çerçevesinde çözmeye, hepsiyle mücadelemizi verirken hukuk içerisinde kalmaya, hukuk devleti özelliğimizi gözeterek ve baş tacı ederek bu mücadeleyi sürdürmeye özen gösterdik, gayret ettik.

Sonsuz şükürler olsun, vesayeti bitirdik. Medyanın vesayetini, sermayenin vesayetini, dış güçlerin vesayetini, yargının vesayetini, askerin vesayetini, orduyu göreve çağıran utanmaz akademinin vesayetini, hepsinin vesayetini bitirmek hamdolsun bizlere nasip oldu. Kurumların kurumlara vesayetini de bitirerek vesayetten arınmış bir Türkiye'yle herkesin kendi işine yöneldiği bir ortam üreterek kayıt dışı siyaseti de bu vesileyle bitirmiş olduk yaptığımız düzenlemelerle.

Şimdi, yargının hızından bahsediliyor, yargının hızıyla ilgili şikâyetler oldu bugünkü konuşmalarda. Evet, "Geciken adalet, adalet değildir." ilkesi bizim de benimsediğimiz bir ilke ve bunu aşmak için çok ciddi adımlar da bu süreçlerde atıldı. Yargılama sürelerini kısaltıyoruz. Sayın Bakan konuşmasında bahsetti, hem adli yargıda hem idari yargıda hem ceza yargılamalarında Avrupa ortalamalarından daha iyi durumdayız ve bu süreleri kısaltıyoruz. Nasıl yapıyoruz bunları? Hâkim ve savcı sayılarımızı artırarak, yaklaşık 3 katına çıkararak, adli, idari mahkeme sayılarımızı artırarak, mahkemelerimizi Anadolu'ya yayarak, ihtisas mahkemelerinin sayısını 200'lerden bugün 2 binlerin üzerine taşıyarak bunu sağlıyoruz. İstinaf mahkemelerini kuruyoruz, adli tıp hizmetlerimizi 25 ilden 81 ile ve neredeyse bütün ilçelerimize yayarak ve teknolojik kapasitelerini artırarak, çok daha nitelikli sonuçlar çıkartmasını sağlayarak yapıyoruz. Ara buluculukla bulduğumuz çözümlerle bu hızları da artırmaya çalışıyoruz.

Cezaevlerimizin niteliklerini artırıyoruz, kapasitelerini geliştiriyoruz ama bakıyoruz ki arkadaşlar yaptığımız her hizmete bir şikâyet, bir kusur arama girişimindeler ve diyorlar ki: "Cezaevleri doğru düzgün güneş görmeyen yapılar." Arkadaşlar, buralar cezaevi. "Betonla sıvamak, duvarları taş örmekten başka cezaevine dair bir kabiliyetiniz." yok diye bizi suçluyorlar, hâlbuki Sayın Bakan konuşma metninde cezaevlerindeki yapılan işlemlere, işte hükümlülere sağlanan hizmetlere kadar nelerden bahsetti ama burada birçok şeyi duyuyoruz.

"Kâğıt üzerinde 'mahpusların mesleki eğitimi' diyorsunuz ama ücretsiz işçilik yaptırıyorsunuz, verdiğiniz ücretleri sonra da dönüp kantinlerden alıyorsunuz." diyerek burada yaptığımız işlemleri, işleri küçümsemeye çalışıyorlar. Hâlbuki, mesleki eğitim kursları kapsamında, meslek sertifikası alacak şekilde onları eğiterek, cezaevlerinin sadece bir ceza çekme yerleri değil buradan çıktıktan sonra da topluma uyumlarını sağlayacak eğitimlerin verileceği âdeta bir eğitim tesisi gibi de buraları değerlendirerek, İşyurtları Kurumu vasıtasıyla sağlanan projelerle, hükümlerinin üretim ve istihdama katılımını sağlayan projelerle tekstilden mobilyaya, gıdadan tarımsal işletmelere varıncaya kadar birçok iş kolunda gönüllü olarak onların üretim faaliyetine katılmaları sağlanıyor. Burada amaç, bu Kurumdan tahliye olduktan sonra, işte burada ilkokulunu tamamlayabiliyor, okuryazar olmayanlar okuryazar oluyor, doktorasını dahi yapma imkânı bulanlar var burada ve buradan çıktıktan sonra da eğitimini tamamlamış ve bir meslek sahibi bireyler olarak topluma yeniden kazandırmalarına imkân sağlamakla kalmıyoruz, kanunda yaptığımız düzenlemelerle de iş yerlerine çalıştırdıkları sigortalı işçi sayısının yüzde 1'i kadar veya 2'si kadar da eski hükümlü çalıştırma koşulu getirerek onların da bir şekilde bu iş yerlerinde iş bulmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Ama görüyoruz ki arkadaşlar bizimle sürekli böyle yaptığımız hizmetleri hafife alacak, bunca güzelliği, bunca emeği sadece para koyularak değil, sadece fiziki altyapıları hazırlanarak değil, dert edinilerek "Bu insanları nasıl topluma kazandırabiliriz? Yargıyı daha nasıl hızlı hâle getirebiliriz? Nasıl daha fazla adaletin hızlı bir şekilde sağlanmasını ortaya koyabiliriz?" diye edinilen derdi bile burada küçük göstermeye çalışıyorlar. Bunu kabul etmek mümkün değil.

"Cezaevlerinin artışıyla övünen ve bunları başarı olarak gösteren bir iktidar, mahkeme sayısını artırdığı için övünen iktidar." denildi, bu cümlelerin hiçbirini kabul etmiyoruz. Biz bu tesisleri, bu yapılan hizmetleri görev sorumluluğumuz gereği yerine getiriyoruz.

"Mahkemeye gerek olmayan bir toplumu inşa edebilseydiniz bunlara gerek kalmazdı." denildi konuşmalarında, arkadaşlar bir şeye karar -geçen de söyledim- vermemiz lazım: Bizim kuracağımız sistem, ülkede "özgürlük" olarak tanımladığımız şey bireyin her istediğini kafasına estiği gibi, kime ne zarar verip vermediğini önemsemeden istediğini yapabildiği bir özgürlüğü mü kutsayacağız ve ona göre hukuki düzenlemelerimizi, infaz düzenlemelerimizi yapacağız yoksa bireyin toplumun da varlığını gözeterek, toplum içerisinde bir birey olduğunun bilinciyle toplumun duvarlarına çarpmadan, o duvarları yıkmaya kalkmadan bütün farklılıklarını koruyarak ve muhafaza ederek yaşayabileceği bir özgürlüğü mü kutsayacağız ve ona göre hukuk ve infaz düzenlemeleri inşa edeceğiz?

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Haksız tutuklamalara son vereceksiniz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Dolayısıyla, bütün yaptığınız çalışmalara rağmen sistemin dışına çıkmaya çalışan, duvarları yıkmaya çalışan, hukukun dışına çıkmaya çalışan insanlar bugün de var, kadimden beri var ve bundan sonra da olmaya devam edecek. Dolayısıyla, siz bir yandan toplumda suça bulaşmayı, suça meyilliliği ortadan kaldıracak düzenlemeleri, eğitimi, birçok şeyi yapacaksınız ama karışanların da toplumun genel düzenini bozmaması için gerekli düzenlemeleri hayata geçireceksiniz.

Arkadaşlar, AKP yargısı, AKP'nin yargı kolları... Sayın Bakanım, işine geldikleri mahkeme kararı çıktığı zaman "Ya, bu memlekette namuslu hâkimler var." diyorlar; çok kurdular burada bu cümleleri, medyaya da kurdular, televizyon önlerinde de, bütçe boyunca da kurdular ama işlerine gelmeyen bir karar çıktığı zaman "saray" "sarayın hâkimleri" "sarayın savcıları" "AKP'nin yargı kolları" diyorlar. Arkadaşlar, bakın, bu işler böyle olmuyor. Mahkeme kararları sonrası sokakları hareketlendirmek, anarşi üretmek bir ana muhalefet partisine yakışmıyor. Şimdi, arkadaşlar ne diyorlar? "CHP İl Başkanlığına kayyum atanmış, bu kararı eleştiren gençler tutuklanmış; eleştiri sadece." diyorlar. "Saraçoğlu'nda protesto etmek için oraya gelen çocuklar tutuklandı." diyorlar. Ya, arkadaş, kimsenin protesto hakkıyla devletin, Emniyetin, yargının bir meselesi yok ki ama oraya vandallık etmeye getirdiğiniz gençler, oraya getirip polislere taş attırdığınız gençler...

GÖKÇE GÖKÇEN (İzmir) - O tutuklama kararlarını okudunuz mu hiç? Ya, bir tane tutuklama kararı okuyun ya!

CAVİT ARI (Antalya) - Nereden biliyorsun vandallık ettiğini, geldin de gördün mü orayı!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ondan sonra, onlar da elbette o yaptıklarının karşılığında Emniyetle de karşılaşacak, yargıyla da karşılaşacak ve hukuktaki karşılığı neyse o hukukla karşılaşacak.

CAVİT ARI (Antalya) - Geldin de gördün mü orayı, geldin de gördün mü! Nereden bilerek konuşuyorsun, gelip gördün mü orayı!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Adalet yokmuş... Sizin derdiniz adalet değil arkadaşlar, sizin adaletle bir işiniz yok; sizin derdiniz imtiyaz; sizin derdiniz başkasına haram bize helal, başkasına yasak, bize... Sizin derdiniz bu. Böyle bir adalet bu ülkede olmaz, buna millet de izin vermez, bu ülkeyi yönetenler de izin vermez.

CAVİT ARI (Antalya) - Ayar vermeye kalkma, ayar vermeye kalkma! Adalet herkese eşit olacak, herkese eşit olmalı adalet!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bakın, bizim sizin büyükşehir dosyanızla hiçbir işimiz yok. Hep bize suç atıyorsunuz ya, biz sizin davanızın tarafı da değiliz, muhatabı da değiliz; şikâyetçisi de sizsiniz, itirafçısı da sizsiniz, yararlanıcısı da menfaatçisi de sizsiniz.

CAVİT ARI (Antalya) - Adalet herkese eşit olmalı, iktidara ayrıcalık yapamaz! Adalet iktidara ayrıcalık yapmak için yok bu ülkede, ayar vermeye kalkma!

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Başsavcı niye çıkıp o zaman beyan veriyor kardeşim, onu söyle ya!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Taksimatta sorunlar yaşanmış, birbirlerine girmiş arkadaşlar, sonra birbirlerini ele vermişler. Bizim sizin davanızda işimiz yok kardeşim ama iddianameyi biz de açıp merakla okuyoruz. Ha, bunlar gerçektir demiyorum ben bir siyasetçi olarak; yargılama sonucunda deliller ortaya konulacak, ifadeler alınacak, şu olacak, bu olacak, buradaki iddialar doğru mu, yanlış mı ortaya çıkacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen tamamlayın.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ben siyasetçiyim, bunların doğruluğunu, yanlışlığını bilmem ama merakla ben de bunları takip ediyorum arkadaşlar.

CAVİT ARI (Antalya) - Yargılansın ortaya çıksın kardeşim! Bugünden herkesi suçlu ilan etmeyin, bugünden mahkûm etmeyin, basında boy boy haber yapmayın! Yargılansın, adalette gereği yapılır!

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Arı, lütfen...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi kalkmışlar, burada, Tayyip Erdoğan'la bugün cezaevindeki adamı kıyaslıyorlar. Arkadaşlar, Tayyip Erdoğan İSKİ gibi skandallar yüzünden çeşmesinde suyu olmayan, sağlıklı su bulunmayan bir şehri musluklarından akan suyla tanıştırdı; çöpleri toplanmayan şehrin halkını, Haliç'ten yayılan kokuyla pis havaya mahkûm edilmiş bir şehrin halkını temiz havayla tanıştırdı; sahillerinin çoğu müstakil evlerin kıyısında durduğu sahili sahil yollarıyla, vatandaşla, meydanlarla, parklarla, buluşturdu; tıkanmış trafiği köprülerle, yollarla, metrolarla açmaya çalıştı; konutu bulunmayan şehirde garibanı KİPTAŞ'larla, konutlarla buluşturdu. Her türlü hizmette tüm engellemelere rağmen donatılmış...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Şurada altı buçuk yıla gelinceye kadar İstanbul'u siz yönettiniz, Ankara'yı siz yönettiniz!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Üzerine atılı iddiaların hepsinden aklanarak milletinin gönlünde taht kurduğu için, bir şey, bir kötülük, bir çamur tutmadığı için okuduğu şiirden hareketle cezaevine atıldı.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Yegin, süre doldu.

Teşekkür ediyoruz.

CAVİT ARI (Antalya) - Ne çabucak unuttunuz! Ankara'yı parsel parsel siz sattınız! İstanbul'un silüetini siz bozdunuz, İstanbul'a ihaneti siz yaptınız!

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sizinki hiçbir hizmet yapmadığı hâlde, yapılanları koruyamadığı hâlde...

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Kimse kıyaslamıyor, bizimki daha iyi; bak, bak, al, böyle bak! Bak, iyice bak, unutma bunu!

ORHAN YEGİN (Ankara) - ... Tayyip Erdoğan öncesi yolsuzlukla anılan CHP'yi, yolsuzlukla anılan İBB'yi yeniden hortlattığı iddiasıyla bugün yargılanıyor; kıyas yapılacak durum yok!

TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Yapmıyoruz zaten, bizimki daha iyi, ne kıyas yapacağız!

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Orhan Bey, lütfen bitirelim.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Son cümlem...

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Teşekkür ediyoruz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Kıyas yapacaksanız kıyası Ferhan Şimşek çok güzel yapmış...