| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .11.2025 |
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Bakanımızı, burada bulunan bütün misafirleri ve salonda bulunan herkesi ben de saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Veli Ağbaba "Sorunlar var, sorunlar karşımıza çıkıyor sürekli; bu sorunları aşmak lazım." dedi. Kurulduğumuz günden bugüne sorunları aşa aşa geliyoruz. Sorunların üzerine gide gide, çöze çöze geliyoruz ama sorunlar da yerinde durmuyor, her dönemin, her zamanın, her kuşağın kendine göre farklı sorunları, farklı problemleri de büyüyerek karşımıza yeni bir sorun olarak veya yeni bir çözüm arayışı gerektiren alan olarak karşımıza çıkıyor.
Şimdi, kurulduğumuz günden bugüne, Allah'a sonsuz şükürler olsun, AK PARTİ iktidarlarından önce kurulmuş, vakıf eliyle yapılan sosyal yardımlar var, dört, beş başlıkta yapılan yardımlar. Bugün çok daha farklı başlıklar altında, devletin vatandaşına verdiği ehemmiyeti, hassasiyeti artırarak, bunları çeşitlendirerek, kapsamını çok daha fazla genişleterek bir sosyal yardım düzeni oluşturulmuş, dünyada takdir gören, başka ülkelerden Türkiye'ye gelip "Ya, bu sistemi nasıl kurdunuz, nasıl işletiyorsunuz? Bunun takibini nasıl yapıyorsunuz? Bunun doğruluğunu bu kadar büyük oranda nasıl başarabiliyorsunuz?" diye eğitimler alıp kendi ülkelerinde bunu uygulamak isteyen bir dünya var ama biz burada kendi arkadaşlarımıza uyguladığımız bu sistemi beğendiremediğimiz gibi, üzerine dünyanın da lafını edebilecek cümleleri kurabiliyorlar.
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Nasıl yani şimdi, söylemeyeyim diye kendimi zor tutuyorum.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi "Sosyal yardımlar bir hak değil, bir lütuf olarak veriliyor sizin düzeninizde." "Sosyal yardım değil, siyasi yardım sizinki." "Hükûmet yoksulluğu çözmek yerine, yönetip istismar etmek istiyor." "Sosyal yardımlar keyfî veriliyor." O kadar yanlış ve yanlı yorumlar ki bunlar, gerçekten say say bitmez, daha çok sayabileceğimiz, sizin ağzınızdan dökülen cümleler var.
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Bize söylenenleri aktarıyoruz.
ASU KAYA (Osmaniye) - Gerçekler, gerçekler...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bu sosyal yardımlar mevzu olduğunda ilk başta "makarnacılık" kavramını üretmişsiniz, sosyal yardım alanlara "makarnacılar" diye hakaret edilen dönemlere tanık olmuştuk.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, bunu kim söylüyor, Allah aşkına kim söylüyor?
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) -
Öyle bir hakaret yok zaten.
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Biz söylemedik, siz söylüyorsunuz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sonra "Hak etmeyene veriliyor. Bir sürü yandaşlarına bu sosyal yardımları veriyorlar." diye bir döneme geçiş yapmışsınız.
ASU KAYA (Osmaniye) - Osmaniye'de belediye seçimlerinde AFAD yardım kolileri dağıttınız, ben suçüstü yakaladım.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sonra bir ara "Bunlar yetmez, daha fazla başlıkta vermek lazım." diye güzel, daha böyle yön verici cümleler de duymaya başlamıştı ki şimdi yavaş yavaş eski cümlelere geri dönülüyor.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Paya göre yardım...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Arkadaşlar, "Sosyal yardımları keyfî bağlıyorsunuz." diyorsunuz. Bakın, sosyal yardımlarda vakıfların mütevelli heyetleri vardır. O heyetlerdeki üyelerin arasında belediye başkanları...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Niye, Bakanın ağzı yok mu, sen cevap veriyorsun? Sen de siyasi partisin.
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...sivil toplum kuruluşlarının ve kamunun temsilcileri vardır ve bunların oluşturduğu heyet kime sosyal yardım dağıtılacağıyla ilgili kararı veren, belirleyen heyetlerdir.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Bugüne kadar mütevelli heyetlerinin kaçı belirledi?
ORHAN YEGİN (Ankara) - İnceleme yapmadan "Sosyal yardımlar veriliyor, keyfî veriliyor." diyorsunuz.
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Ya, vermeyelim mi?
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Niye vakıflar veriyor, bakanlıklar var.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Fakat vakıflarımız ev ev dolaşılarak hangi hanenin durumu nedir, hangi hanenin neye ihtiyacı vardır, buna bakarak bu sosyal yardımları veriyorlar.
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Adaletli gelir dağılımı yapın, sosyal yardım vermeye gerek kalmaz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sizin belediyelerinizin verdiği sosyal yardımlar gibi tanıdığımıza, eşimize, dostumuza verdiğimiz...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Onu geç, onu geç. 2019'da ne propagandası yaptın? "CHP gelirse sosyal yardımları kesecek."
CHP geldi, sosyal yardımlar tam 5 kat arttı.
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...evi barkı olan, birden fazla üzerine tapu olan insanlara verilen sosyal yardım gibi değil bizim sosyal yardım sistemimiz Sayın Ağbaba, incele göreceksin.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Tabii!
ASU KAYA (Osmaniye) - Osmaniye Belediyesi seçimlerinde niye AFAD kolilerini dağıttınız?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Biz mahalle temsilcileriyle yardım dağıtmıyoruz Orhan Bey!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, çalışan annelerin veya çalışmayan annelerin çocuklarını bir yere gönderip "Okul öncesi bir eğitim alsın." beklentisi var.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Mahalle temsilcisi, kaymakam beraber sosyal yardım dağıtıyorlar!
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) -
Sizin bir AKP adayınız verilecek listeleri yayınladı yanlışlıkla WhatsApp grubunda!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Kimi çalıştığı için ihtiyaç, kimi çocuğu sosyalleşsin istiyor, bir beklenti var. Kiminin uzak mesafe gitme imkânı yok, kiminin var, farklı talepler var, farklı istekler var. Bakanlıklara, Millî Eğitim Bakanlığına, Aile Bakanlığına, biz vekillere, sizlere farklı modellerde insanlar çocuklarını gönderip bir böyle kreş veya kreş benzeri eğitimler almak istediğine dönük farklı talepler var. Kreşler yapılıyor, çoğaltılıyor bunların sayıları çokça ama bakanlık bir de "komşu anne" diye bir proje yapmaktan bahsetmiş.
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Saçmalığın önde gideni!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bugün komşu annelere çocuk emanet etmeyi "akıl dışı bir proje" olarak tanımlayanlarınız oldu.
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Sen verebilir misin çocuğunu?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Senin eşin hanımefendi komşunun çocuğuna bakar mı Allah aşkına?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Var kardeşim. Yani var ki çıkıyor da, göreceksin, var ki çıkıyor göreceksin.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Senin eşin bakar mı?
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Bu kadar çocuğa taciz, tecavüzün olduğu bir yerde kim kime verebilir çocuğunu?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Dolayısıyla toplumdan gelen bu farklı talepleri karşılamaya dönük yapılan çeşitlendirmelere "akıl dışı mantığıyla" bakmak aslında biraz da toplumdaki bu farklı taleplere karşı kulaklarımızı tıkamış olmak, kopuk olmuş olmak anlamına geliyor.
Şimdi, birisi diyor ki: "Çocuğu emanet edeceğimiz kreş desteği verin." Veriliyor, kreş desteği veriliyor.
ADALET KAYA (Diyarbakır) - Yetersiz, çok yetersiz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bir başkası çıkıyor "Kardeşim, üniversite yapacağınıza kreş yapın." diyor. Yahu, kardeşim, üniversite de yapıyoruz, kreş de yapıyoruz, biz hepsini önemsiyoruz, birini birine tercih etmiyoruz.
ASU KAYA (Osmaniye) - Sıla bebek komşu evinde öldürülmedi mi?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Birini birinden üstün görmek için onu iptal etmek, yok etmek gibi bir düşüncemiz yok, hepsini bir arada yapmaya çalışıyoruz.
Şimdi, "Kadın bedeni sayenizde güvencesiz." diyorlar, "Kadınların kanı ellerinizde." diyorlar.
ASU KAYA (Osmaniye) - Evet, dedim, öyle!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Hadi, şunu anlarım: "Siz 'konukevi' diyorsunuz, Sayın Bakan tanımı yanlış, biz 'sığınak' diyoruz buna, doğrusu bu." diyenler oldu.
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Sığınma evi...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bu bir tanım arayışıdır, size göre o tanım doğrudur, bize göre bu tanım doğrudur.
ASU KAYA (Osmaniye) - Misafir olmuyorlar orada, korunmak için sığınıyorlar oraya!
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - "Sığınak" değil, "sığınma evi."
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Sığınak afet döneminde olur, afet!
ORHAN YEGİN (Ankara) - "Hangi kavram daha doğru?" tartışması anlaşılabilir ama "Kadını duvarların arasına tıkmakla koruyabileceğinizi mi sanıyorsunuz?" cümlesi, bu ne demek ya? Böyle bir ihtiyaç doğmuşsa, kadın sığınma evine alınıyorsa, kendisine yönelecek tehditlerden korunmaya çalışıyorsa bu cümle ne demek ya, bu cümleyi nasıl kurarsanız yani böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir ihtiyaç görüldüğünde arkadaşlar bu yapılır.
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Pardon, anlayamadık, cümleyi tekrarlar mısınız.
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Anlayamadık, cümleyi bir daha söyle.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, "adından kadının çıkarıldığı, kadının erkek üzerinden tanımlandığı yaklaşımın iktidarı, bakanlığı" deniliyor. "Aile cümlesi altında erkeğin otoritesinin tescil edildiği, ataerkil politikalarınızla utanmadan bir de aile yılı ilan ediyorsunuz." dediler.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Bakan Yardımcılığına mı adaysınız, bunun cevabını siz niye veriyorsunuz?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Nedir arkadaşlar sizin bu aileyle, sizin aileyle derdiniz ne, aileyle derdiniz ne sizin?
ASU KAYA (Osmaniye) - Bizim derdimiz yok, siz aileleri yok ettiniz!
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Bizim derdimiz yok, siz yok ettiniz, siz! Siz aileleri yok ettiniz, perişan ettiniz!
OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Arkadaşlar, lütfen hatibe müdahale etmeyelim.
ASU KAYA (Osmaniye) - Aileleri yok ettiniz, yok ettiniz!
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Böyle bir usul yok, böyle bir usul yok!
OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Lütfen... Sayın Kaya, lütfen oturun.
(CHP ve DEM PARTİ sıralarından gürültüler)
OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Arkadaşlar... Arkadaşlar... Değerli milletvekilleri, lütfen, sükûneti tesis edelim.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sizler bireyin özgürlüğünün aileden bağımsız olmakla mümkün olacağını, hatta özgürlüğün oradan, bizatihi oradan başlayacağını düşünüyorsunuz; bu çok yanlış bir düşünce.
Siz LGBTİ'yi bayraklaştırarak, siz yalnız yaşamayı maharet gibi anlatarak annenin, ablanın, babanın, babaannenin, kardeşin, anneannenin...
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Hiç ağzımızdan çıkmadı! Hiç ağzımızdan çıkmadı! Tek sığınağınız bu zaten!
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...o bir olmanın, büyüten, koruyan, öğreten, yetiştiren, kollayan sığınağından, o beraber olmanın bağını kesmeye dönük tutumunuzdan vazgeçin arkadaşlar.
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Bu iktidarda 1+1'ler çoğaldı, stüdyo daireler çoğaldı! Çoğaltmayın 1+1'leri!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Aileye olan düşmanlığınızla dilediğiniz kadar yalnız, sanal ve tatsız bir özgürlük peşinde koşup onu anlatın, savunun, yaşayın, o sizin bileceğiniz iş.
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Küçücük çocuklara kiraya veriliyor bu evler!
ASU KAYA (Osmaniye) - Yirmi üç yıldır iktidarda olan sizsiniz! Siz yapıyorsunuz bunları!
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Bu evleri kiraya veriyorsunuz 23 yaşındaki çocuğa!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ama biz ailenin önemini yaşamaya, anlatmaya ve yaşatmaya gayret edeceğiz.
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Yalnız, Orhan Bey, bu dediklerinizi biz yapmıyoruz!
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Biz de biliyoruz, vatandaş da biliyor, merak etmeyin.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, "Diyanet eliyle verilen hutbelerle kadının hedef alındığı bir ülkede neden sessiz kalıyorsunuz?" Ya, bir de sizin bu Diyanetle derdiniz ne, bir de onu bir anlayalım. Ne bu derdiniz?
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Ya, ne derdimiz olacak? Diyanetin başındakiyle derdimiz var!
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Ya, ne alakası var?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Nedir bu milletin değerleriyle, inancıyla probleminiz nedir arkadaşlar?
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Onların Atatürk'le derdi ne, Atatürk'le?
ORHAN YEGİN (Ankara) - "Miras hakkında Diyanetin tavrı bile sizin cinsiyetçi politikanızın eseri." dedi burada bir arkadaş.
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Diyaneti açan Cumhuriyet Halk Partisi.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ne demiş Diyanet hutbesinde, diyor ki: "Günümüzde aile içi sorunların artmasına, kardeşler ve akrabalar arasında dargınlıkların girmesine -'kıymetli Müslümanlar' diye başlıyor tabii- kavgaların ortaya çıkmasına miras paylaşımında yapılan haksızlıklar da gelmektedir."
VELİ AĞBABA (Malatya) - Orhan Bey, Diyanetin Atatürk'le derdi ne? Diyanetin Atatürk'le derdi ne?
OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Sayın Ağbaba, lütfen...
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Atatürk'le olan derdiniz ne?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Devam ediyor bak: "Kız çocuklarına haklarını tam vermemek, evlendikleri için onları mirastan mahrum bırakmak, hiçbir varisin istemediği değersiz mülk ve arazileri onlara layık görmek apaçık bir zulümdür, ağır bir vebaldir, büyük bir günahtır." diyor. Ne diyorsunuz siz ya?
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Kim diyor onu pardon? Kim diyor?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz ne diyorsunuz arkadaşlar?
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Kim diyor, kim diyor? Genellemeyi bırak, kim diyor?
ASU KAYA (Osmaniye) - Ali Erbaş'ın söylediklerine bak! İşine gelenleri söylüyorsun sen!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sizin bu Diyanetle derdiniz ne? Bak, sizin bu Diyanetle alıp veremediğiniz ne?
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Kim diyor, kim diyor?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başka bir hutbesi: "Kul hakkı ateşten gömlektir." diye bir hutbe veriyor, bak, orada nelere giriyor? Cinayetlere giriyor, kadın cinayetlerine de bir atıf var.
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - Ne alakası var şu anda?
ASU KAYA (Osmaniye) - İyi ki sonunda "kadın cinayetleri" diyebildiniz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - "Kim bir mümini kasten öldürürse cezası içinde ebedî kalacağı cehennemdir." diyor.
ASU KAYA (Osmaniye) - Sizin milletvekiliniz "Yok." diyordu, "Kadın cinayeti yok." diyordu.
ORHAN YEGİN (Ankara) - "Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır." diyor. Adam kayırmanın, çalışana ücretini tam ve zamanında vermemenin, zemin etüdü yaptırmadan bina inşa etmenin, ülkeye gelen yabancılara, yurt dışından gelen vatandaşlara bilgisizliklerinden istifade ederek onları aldatmanın, son kullanma tarihi geçmiş ürünleri piyasaya sürmenin ve onun bunun, ölçüde adaletsizliğin yanlışlığını, günahını anlatıp kız çocuklarını mirastan dışarıda bırakmanın da günahından, vebalinden bahsediyor. Ya, siz niye bu kadar rahatsızsınız bu işlerden? Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Kim ya, kim diyor?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Diyanetin fetvası, cuma hutbesi...
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Bir önceki Diyanet İşleri Başkanı bunlara, kadının miras hakkına girdi, siz o konuda hiçbir şey söylemediniz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Arkadaşlar, bakın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Sayın Yegin, ilave süre veriyorum, süreniz doldu.
Buyurun lütfen.
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...söyleyeceğiniz bir şey varsa açıkça söyleyin.
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Söylüyoruz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Kurumlarımızı, devletin kurumlarını, milletin kurumlarını, milletin değerlerini aşağılayarak, kötüleyerek söylemeyin, söylemek istediğinizi söyleyin.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Ya, he, he!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bir başkasını aşağılamadan, bir başkasının hakkına girmeden, ona bir kastta bulunmadan söylemek istediğinizi söyledin.
Bakın, şimdi, ben Tahsil Ocaklı'ya söylemek istediğimi söyleyeceğim. "'3Y'yle mücadele' demişti AK PARTİ ama bırakın mücadeleyi, daha da büyüttü bu sorunları." dedi. Evet, 3Y'yle mücadele ettik; yoksulluk, yasaklar ve yolsuzluk, büyük oranda ülkemizden kopmuş, gitmişti.
CAVİT ARI (Antalya) - Hepsi de patladı gitti!
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Hepsi de arttı!
CAVİT ARI (Antalya) - Hepsi de yirmi üç yılda, döneminizde hortladı gitti!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ama son yerel seçimlerde belediyeler size geçti, yolsuzluk yeniden hortladı, bununla mücadele edeceğiz, bunların hepsiyle mücadele edeceğiz.
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Tabii, tabii!
OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Değerli milletvekilleri, lütfen...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Okullarda belediyeleri temizlik yapmak istemiş de biz onlara müsaade etmemişiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Ankara) - Çocuklara yemek dağıtmak istemiş, izin vermemişiz. Kardeşim...
SÜMEYYE BOZ (Muş) - Sayıştay raporlarında hepsi var.
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Vermediniz, evet vermediniz.
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) -
Sizin Mardin'e atadığınız kayyum yolsuzluğun alasını yaptı ya! Kendi kayyumunuzu görevden aldınız, daha ne yapacaksınız?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, bir dakika...
OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Müdahaleden dolayı bir dakika veriyorum.
Buyurun.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Teşekkür ederim.
Okullarda belediyeleri temizlik yapmak istemiş, gidip kafana göre 2 tane okul temizlemeye kalkarsan olmaz, gel, müracaat et Millî Eğitim Bakanlığına, il millî eğitim müdürlüğüne, şehirdeki bütün okulları temyizle de, ihtiyaçlarını karşıla da, o zaman görelim, teşekkür edelim.
CAVİT ARI (Antalya) - Sen onu da yapamazsın! Sen onu da yapamazsın!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Öyle gidip kabadayı gibi istediğin okula dalıp yapamazsın.
CAVİT ARI (Antalya) - Kendi yapamadığınız için başkasına suç atamazsın!
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Hangi belediyeniz yapacak bu işleri?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Çocuklara yemek dağıtmak istenmiş de engellenmiş. İstanbul'da süt dağıttınız, okullarda, Şile'deki okullarda çocuklarımız zehirlendi, tamam mı?
CAVİT ARI (Antalya) - Evet, Bakanlığınız yasakladı!
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Yurtlarda zehirlenenler ne olacak, yurtlarda zehirlenenler?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Arkadaşlar, bunları çarpıtarak burada burada gelip işler anlatmaya kalkmayın. Bence siz önce belediyelerinizin çöplerini toplayın, musluktan içilebilir sular akıtın, trafikleri açmak için yeni yollar, yeni güzergâhlar oluşturun, bir işinizi bir yapın ya, bir işinizi yapın da ondan sonra gelin konuşun.
Teşekkür ederim.