KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Başkanım.

Çok değerli Başkanım, milletvekillerimiz, değerli Bakanımız, Bakan Yardımcımız, değerli bürokratlarımız ve basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, geçtiğimiz gün Kocaeli Dilovası'nda parfüm fabrikasında çıkan yangında tabii, çok kıymetli kardeşlerimizi kaybettik. Tabii, bizleri de çok derinden üzdü. Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

Değerli milletvekillerimiz, tabii, AK PARTİ iktidara geldiğinden beri çalışma ve sosyal güvenlik alanında çok önemli icraatları ortaya koydu ve bunun neticesinde de birtakım şeyler değişti. Geriye dönüp baktığım zaman, aktif sigortalı sayısının 12 milyondan 26 milyona, istihdam oranlarının 32 milyona çıkmış olması, işsizlik oranlarının yüzde 8,6'lara düşmüş olması, yine, emeğin millî gelirden aldığı payın yüzde 24'lerden 33'lere çıkmış olması, gerçekten de bunlar önemli. Aynı zamanda, SGK'nin gayrisafi millî hasılaya göre açığının da yüzde 2,2'lerden yüzde 0,4'lere düşmüş olması, yine, kayıt dışı istihdamın da yüzde 52'lerden yüzde 25,9'lara düşmüş olması gerçekten de önemli. Tabii, bununla da kalınmadı, aynı zamanda, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hayata geçirildi. Tabii, burada, bizden önceki konuşmacı arkadaşlar bazı bilgiler verdiler, bunların bazıları maalesef doğru değil. Birincisi, pasif sigortalıların sağlık hizmeti almayışı iddiası ve dolayısıyla da pasif sigortalı olup yani sosyal güvenlik primi borcu olup da aktif sigortalı olmayanlar bugün devlet hastanelerinden ve üniversite hastanelerinden muayene olabiliyorlar, sadece ilaçlarını kendileri alıyorlar, bunu düzeltmek isterim.

Diğer taraftan, tabii ki şöyle bir algı oluşturuldu: İşte, tüm vatandaşlarımızın sağlık hizmeti alınması kısıtlanıyor ve diğer taraftan Suriyeliler burada istediği gibi bedavaya sağlık hizmeti alıyorlar gibi bir algı oluşturuyorlar. Tabii, bu da doğru değil. Burada tabii ki Suriyeliler devlet hastanelerinden faydalanıyorlar, diğer taraftan ilaçlarını alıyorlar ama bunların ödenekleri Avrupa Birliğinden geliyor ve Göç İdaresi tarafından karşılanıyor yani SGK'nin ödediği bir durum değil bu, tabii bunu düzeltmek istedim.

Sayın Bakanım, özellikle ben birkaç hususu dile getirmek istiyorum. Özellikle 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 2012 yılında kanunlaştı ve 2014 yılında hayata geçti, kademeli olarak, işte, ağır ve tehlikeli işlerde başlayarak, şimdi de son 2025 yılında da 50'nin altında olan az tehlikeli yerlerde ve kamu kurumlarında İş Sağlığı ve Güvenliği hayata geçti, bunu memnuniyetle karşılıyoruz yani iş kazaları gerçekten de ülkemizde çok fazlaydı ve bundan dolayı vatandaşlarımızın hayatlarını kaybetme oranı çok yüksekti. Bunlar da önemli derecede azalmalar oldu, biz bunu hissediyoruz ama hâlâ açıklarımız var mı? Hâlâ var.

SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Tam olarak hissinizin kaynağı nedir? Hissikablelvukuyla mı oluyor?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Verilerle, verilerle.

Şimdi, burada benim özellikle dile getirmek istediğim husus şu: Buradaki esas iş sağlığı ve güvenliği hizmetini veren o kurumların ücretlerini maalesef işverenden alıyorlar, bu da yeterince denetlese bile oradaki açıkları iş verene iletmekte çekiniyor çünkü bundan çekinse, yaptırım uygulasa dileyim ki iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili bunun sözleşmesini feshedecek. Burada, aynı yapı denetiminde olduğu gibi, merkezi bir sistem kurulması gerektiğine ben inanıyorum, inşallah bu merkezi sistem kurulur.

İkinci bir dile getirmek istediğim husus, gerçekten de bu ilaç ödemeleriyle ilgili. Yani, burada, gerçekten de biz toplumun yüzde 99'unu sosyal güvenlik şemsiyesi çatısı altına almışız ve tedavide olsun, diğer taraftan ilaçta olsun bir sıkıntımız yok ve dolayısıyla da devletimiz bunların çoğunu karşılıyor ve karşılanan ilaç miktarını da siz 3.500'den 8.700'lere çıkardığınızı ifade ettiniz; bu önemli bir aşama. Burada benim esas dile getirmek istediğim bir husus, tabii, Tip 1 diyabetlilerin diyelim ki bu glikoz ölçüm sensörünü de 18 yaş altında devletin vermiş olması. Uzun zamandır o kesimin istediği bir talepti, bunu yerine getirdiğiniz için, bunun için de teşekkür ederiz. Yine, SMA hastalarından diyelim ki diğer tedavileri zaten 2017'den beri devletimiz ödüyordu fakat son dönemde oral tedavileri de devletimiz ödemeye başladı. Türkiye'de, dünyada aşağı yukarı 8 bin civarında nadir hastalıklar var ve bu nadir hastalıklara devletimiz de önemli bir ölçüde kaynak aktarıyor fakat toplumda şöyle bir algı var: Diyelim ki SMA hastası olsun veya diğer nadir görülen hastalıklardan sağlık kurulları tarafından onaylanmayan hastaların siz tedavi giderlerini karşılayamıyorsunuz ve dolayısıyla da -işte bunlardan bir tanesi gen tedavisi- hocalarımız bununla ilgili "Kesin uygulanır." diye bir görüş bildirmiyorlar ve bu da kuruldan çıkmadığı için siz bunu ödemiyorsunuz ama şehirlerde biz şununla karşılaşıyoruz: Diyelim ki bu hastalar bilim tarafından kesin etkinliği, faydalılığı kanıtlanmamış olan bazı merkezler bunu uyguluyorlar. Vatandaşlar da bunu sağdan soldan duyuyorlar, valiliklerden yardım toplama için karar çıkarttırıyorlar, şehirlerde biz bu yardımları insanların topladığını görürüz fakat şöyle bir algı oluşuyor burada: İşte, devlet sanki bunların tedavi ücretlerini ödemiyormuş gibi ve veya ödeyemiyormuş gibi vatandaşa para toplatılıyor algısı oluşturuyor. Bunların mutlaka... Zaten eğer bu gen tedavisinde veya bu gibi tedavilerde etkinliği kanıtlandıysa zaten bilim kurulları bunun ödenmesi yönünde karar verir ve devletimiz öder ama etkinliği kanıtlanmayan bu gibi durumlarda bu algıyı ortadan kaldırmak için bu düzenlemeleri mutlaka gözden geçirmemiz lazım, vatandaşımızın da istismar edilmesini önlememiz lazım.

Sayın Bakanım, size iletmek istediğimiz diğer bir şey de tabii, engelli vatandaşlarımız var, özellikle bakıma muhtaç, ağır engelli vatandaşlarımız var. Diyelim ki devlet bunu özel sektör de baktırabiliyor, buna önemli derecede bir ücret ödüyor veya aileye baktırabiliyor, aileye önemli derecede bir ücret ödüyor veya diyelim ki kendisi bakabiliyor. Özellikle ailesi tarafından bakılan kişiler diyelim ki engelli kardeşimiz uzun yıllar yaşadı, yirmi yıl, otuz yıl yaşadı, bunların, bu kişilerin bir sosyal güvencesi yok. Bu kişiler diyelim ki vefat ettiği zaman buna bakan kişi diyelim ki kendi hayatından vazgeçiyor ve çalışmıyor ve dolayısıyla da bu kişilerin mutlaka sosyal güvenlik primlerinin devlet tarafından ödenmesi gerektiğini ben düşünüyorum.

Diğer bir husus da tabii ki bizim burada Erhan Usta Vekilimiz kamu alımlarıyla bir iddiada bulundu. Özellikle, ben, Sağlık Bakanlığı alımlarıyla ilgili şunu belirtmek isterim: 2017 yılında taşeron yasası çıktıktan sonra Sağlık Bakanlığındaki alımların, özellikle temizlik, güvenlik ve bilgi işlem alımları tamamen noter huzurunda kurayla çekilmektedir ve diğer taraftan da bunların yedekleri de çekilmektedir, onun haricindeki hemşire, yardımcı sağlık personeli de KPSS'ye göre alınmaktadır. Bu zaten diğer kurumlarda da benzer şekilde yapılmaktadır. Sözlü uygulanan yani noter huzurunda kura çekildikten sonra veya KPSS puanı aldıktan sonra sözlü uygulanan kurumlar neredeyse kalmadı en son Gençlik Spor Bakanlığı da bu sisteme geçti, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da bu sisteme geçti. Sayın vekilimizin söylediği sadece İŞKUR'dan toplum yararına çalışmayla ilgili kişiler, bunlar diyelim ki altı aylık, dokuz aylık çalışıyorlar kalıcı işçiler değil. Bunlarla da ilgili biz vatandaşta adaletsizlik duygusu olmasın diye Uşak merkezde de dâhil biz bunlarda noter huzurunda kura çektiriyoruz. Dolayısıyla, burada ancak gelmeyenler falan olursa, gelmeyen değil de daha çok şartları, bunun tabii toplum yararına çalışmak için belli bir şartı olması lazım ekonomik yönden gelir düzeyinin belli bir seviyenin altında olması. Sadece bunları yerleştiriyorsa onlar girişli o da geçici olanlar ama kamu kurumlarına yerleştirilenler de herhangi bir şey yok. Gerçekten de hem istihdamın artırılması hem iş sağlığının, güvenliğinin korunması, diğer taraftan da işverenlerin daha çok diyelim ki istihdam yaratması yönünde tedbirlerin alınması yönünde pek çok çalışmanız var. Ben bu çalışmanızdan dolayı sizlere ve ekibinize canıgönülden teşekkür ederim.

2026 yılı bütçenizin hayırlı uğurlu olmasını diler, herkesi saygıyla selamlarım.